sonradan - Turkish English Dictionary
History

sonradan



Meanings of "sonradan" in English Turkish Dictionary : 22 result(s)

Turkish English
Common Usage
sonradan later adv.
sonradan afterwards adv.
General
sonradan subsequently adv.
sonradan adventitiously adv.
sonradan belatedly adv.
sonradan afterward adv.
sonradan in after life adv.
sonradan post facto adv.
sonradan since adv.
sonradan thenceafter adv.
sonradan ulteriorly adv.
sonradan latterly adv.
sonradan on adv.
sonradan infra adv.
sonradan sene adv.
sonradan so adv.
sonradan syn [scotland] adv.
sonradan syne [scotland] adv.
Law
sonradan post facto adv.
Psychology
sonradan adventitious adj.
Archaic
sonradan eft adv.
sonradan sith adv.

Meanings of "sonradan" with other terms in English Turkish Dictionary : 316 result(s)

Turkish English
General
sonradan kazanılan veya verilen isim (atatürk vb) nametake n.
önemini sonradan anlama hindsight n.
sonradan görme nouveau riche n.
sonradan akla gelen second thought n.
sonradan güzelleşen ugly duckling n.
sonradan görme arriviste n.
bir durumun anlamını sonradan kavrama double take n.
sonradan akla gelen düşünce afterthought n.
daha sonradan ortaya çıkan etki aftereffect n.
sonradan gelme posteriority n.
eskiyi anlatırken sonradan olanları ekleme metalepsis n.
sonradan gelme subsequence n.
sonradan akla gelen düşünceler second thoughts n.
sonradan görme nouveau-riche n.
sonradan ekleme posting n.
kitaba sonradan yazılan ek bölüm postscript n.
kitaba sonradan yazılan ek bölüm postface n.
sonradan görme new money n.
sonradan beğenilen tad acquired taste n.
sonradan kazanılan özellik acquired characteristic n.
doğumunda erkek olup da sonradan kadına dönen transseksüel transwoman n.
sonradan gömülmek için alınan boş mezar cemetery plot n.
sonradan kazanılan özellik acquired character n.
sonradan kazanılan davranış acquired behaviour n.
sonradan algılama after-wit n.
sonradan ortaya çıkan aksaklık joker n.
sonradan evlenen ve meşru bir oğulları olan ebeveynlerin evlilikten önce doğan oğlu bastard elder n.
sonradan görme upskip n.
uzun saçlı birinin lakabı iken sonradan soyadına dönüşmüş bir ifade fairfax n.
gerçeklerin, olasılıkların veya gereksinimlerin farkına sonradan varma hindsight n.
ayrı ayrı üflenip daha sonradan birleştirilen bir çift şişe gemel n.
ayrı ayrı üflenip daha sonradan birleştirilen bir çift şişe gemmel n.
sonradan görme kimse mushroom n.
gayrimeşru doğup ebeveynleri sonradan evlenen en büyük erkek çocuk bastard eigne n.
sonradan meydana gelen ince çıkıntı pad n.
sonradan görme pip-squeak n.
sonradan eklenen kumaş parçası insert n.
sonradan sergilenen davranış postact n.
sonradan yapılan hareket postact n.
sonradan gelişen olay postfact n.
sonradan eklenecek bir şeye yer açmak için klavyeyle geçici olarak bırakılan boşluk deadwood n.
sonradan yaşanabileceklerin tadı pretaste n.
sonradan görme kimse snip n.
sonradan görme kimse squit [uk] n.
sonradan seslendirmek postsynchronize v.
berabere kalan bir oyunu sonradan tamamlamak play off v.
bir şeyi sonradan gelişigüzel bir şekilde başka birşeye eklemek tack something on to v.
sonradan gelmek ensue v.
sonradan gelmek supervene on v.
sonradan gelmek supervene upon v.
sonradan germek posttension v.
sonradan senkronize etmek postsynchronize v.
(sonradan kullanmak için) bir tarafa koymak lay aside by v.
sonradan kontrol etmek control later v.
sonradan kazanmak acquire v.
(ilacı) sonradan kullanmak için yanak içine saklamak cheek v.
sonradan gelmek develop v.
sonradan görme upstart adj.
sonradan uydurulmuş apocryphal adj.
sonradan görme parvenu adj.
sonradan görme parvenue adj.
sonradan gelen ensuing adj.
sonradan meydana gelen ensuing adj.
sonradan gelen subsequent adj.
sonradan eklenen adscititious adj.
sonradan olan adventitious adj.
sonradan tanımlı subsequently identified adj.
sonradan tanımlı post-defined adj.
sonradan ortaya çıkan subsequent adj.
sonradan gelen descendent adj.
sonradan kazanılan acquired adj.
sonradan görmüş upstart adj.
sonradan ortaya çıkan acolouthic adj.
sonradan ortaya çıkan acoluthic adj.
sonradan bahsi geçen after-mentioned adj.
sonradan anılan after-mentioned adj.
sonradan aklı başına gelen afterwise adj.
sonradan aklı başına gelen after-witted adj.
sonradan öğrenilmemiş unschooled adj.
sonradan öğrenilmemiş unlearned adj.
sonradan öğrenilmemiş unlearnt adj.
sonradan yapılmış olup öncekileri de kapsayan expostfacto adj.
sonradan gelen incoming [scotland] adj.
sonradan yapılan postact adj.
sonradan sergilenen postact adj.
sonradan başarılan postliminiar adj.
sonradan bulunan postliminiar adj.
sonradan yapılan postliminiar adj.
sonradan var olan postliminiar adj.
sonradan gönderilmeyen first-come-first-served adj.
sonradan görme puffy adj.
savaş için tasarlanıp sonradan kullanılmasına gerek kalmayan surplus adj.
sonradan uydurularak apocryphally adv.
sonradan düşününce on second thoughts adv.
sonradan meydana gelen anlamı veren bir ön ek met- pref.
Phrasals
var olan bir kayda sonradan ses eklemek dub something in v.
sonradan (biriyle) konuşmaya devam etmek get back (to someone) (on something) v.
sonradan dahil olmak leap in v.
(birinin) sonradan başına bela olmak catch up with (someone) v.
sonradan tekrar ziyaret etmek look back [uk] v.
Phrases
1980'lerde bir japon bilgisayar oyununda kullanılıp sonradan espri haline gelmiş saçma bir altyazı all your base are belong to us expr.
sonradan düşününce on second thoughts expr.
sonradan sıkıntı olmasın diye to be on the safe side expr.
eski bir japon bilgisayar oyununda kullanılıp sonradan espri haline gelmiş saçma bir alt yazı ba abrev.
Proverb
bir aksilik sonradan olacak daha büyük bir problemi engelleyebilir a stumble may prevent a fall
önemsizken önüne geçilmeyen bir problem sonradan büyük bir yıkım yaratabilir an ant may well destroy a whole dam
önemsizken önüne geçilmeyen bir problem sonradan büyük bir yıkım yaratabilir an ant may well destroy a whole dam
sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir better (be) safe than sorry [cliché]
sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir better safe than sorry
sonradan dizini dövmektense önceden önlem almak/dikkatli olmak iyidir it's better to be safe than sorry
Colloquial
sonradan görme kimse la-de-da n.
sonradan görmelik la-de-da n.
çözülmez gibi görünüp sonradan avantaja dönen sorun blessing in disguise n.
sonradan görme gentleman of the four outs n.
mağazaların müşterilere harcadıkları paraya göre verdikleri ve sonradan paraya çevrilebilen pullar green stamps n.
bir şirketin hisselerini ayrı ayrı satın alıp sonradan tek holdingde birleştirmek üzere gizlice anlaşanlar concert party n.
sonradan görme la-de-da adj.
sonradan değil doğuştan born, not made adj.
sonradan olma/yapma değil born, not made adj.
sonradan görme four outs expr.
fakat sonradan (anladım ki) only to (do something) expr.
Idioms
sonradan görme a beggar on horseback n.
sonradan görme kimse codfish aristocracy n.
sonradan sınıf atlamış, türedi aristokrat codfish aristocracy n.
sonradan aklına gelme staircase wit n.
keşke şöyle davransaydım, şunu da söyleseydim şeklinde sonradan akla gelen fikirler staircase wit n.
başta güven verip sonradan kötü yüzünü gösteren kimse veya şey a trojan horse n.
başlangıçta iyi olup sonradan ciddi sorunlara neden olan şey a poisoned chalice n.
çekici bulunan bir davetin sonradan kabul edilmek/ertelenmek üzere reddedilmesi rain check n.
sadece tek bir şarkı ile ünlü olmuş sonradan unutulmuş kimse a one-hit wonder n.
sonradan görme arriviste n.
sonradan görme upstart n.
sonradan görme lah-di-dah n.
sonradan görme la-di-da n.
sonradan görme parvenu n.
akla sonradan gelen sert/yerinde cevap l'esprit de l'escalier (the wit of staircase) n.
aklına sonradan gelme l'esprit de l'escalier (the wit of staircase) n.
sonradan aklına gelme l'esprit de l'escalier (the wit of staircase) n.
kurgu bir hikayenin normalde parçası olmayan ama hayranları tarafından sonradan mantıklı olabileceği düşünülerek eklenen bölümleri fan canon n.
kurgu bir hikayenin normalde parçası olmayan ama hayranları tarafından sonradan mantıklı olabileceği düşünülerek eklenen bölümleri fanon (fan canon) n.
sonradan beğenilen kimse/şey an acquired taste n.
sonradan sevilen kimse/şey an acquired taste n.
verdiği şeyi sonradan geri isteyen kimse an indian giver n.
sonradan beğenilen kimse/şey an acquired taste n.
sonradan sevilen kimse/şey an acquired taste n.
verdiği şeyi sonradan geri isteyen kimse an indian giver n.
sonradan görme beggar on horseback n.
oyuna sonradan girip taze bir enerji getiren oyuncular fresh legs n.
(sorun olarak) sonradan karşısına çıkmak return to haunt one v.
(sonradan) sorun olmak come home to roost v.
(sonradan kullanmak üzere) bir şeyi kenara kaldırmak put something in mothballs v.
(sorun olarak) sonradan karşısına çıkmak come back to haunt one v.
sonradan karşısına çıkmak return to haunt v.
iyi niyetle başlatılıp sonradan kontrolden çıkan ve zarar veren şey frankenstein's monster adj.
sonradan başa iş açabilecek önemsiz şey thin end of the wedge expr.
sonradan şansa dönüşen bir talihsizlik blessing in disguise expr.
sonradan şansa dönüşen bir talihsizlik a blessing in disguise expr.
geçmişte yapılanların hesabı sonradan sorulur come back to bite (one) expr.
Trade/Economic
miras olmaksızın sonradan servet edinmiş varlıklı kişi veya aile new money n.
borcun tamamını sonradan ödemek üzere yapılan küçük ödeme token payment n.
ipotekli tahvil ihracında sonradan iktisap etme hükmü after-acquired clause of mortgage bond n.
mevcut bir varlığın bir finansal kuruma satılarak sonradan kiralanması sale and lease back n.
sonradan kontrol post-clearance examination n.
sonradan ödemeli opsiyonlar pay-later options n.
sonradan denetim post-audit n.
sonradan denetim post audit n.
sonradan kontrol post-release control n.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen mobilya, ekipman, yapı parçası flat pack [uk] n.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen (mobilya, ekipman, yapı parçası) flat-packed [uk] adj.
Law
bir mahkeme kararınca mevcut sayılan yasal bir durumun sonradan inkar edilmemesi estoppel in pals n.
kullanmak ve sonradan yerine bırakmak kastiyle sahibinden gizli onun rızası olmaksızın alma wrongful appropriation n.
sonradan evlenme ile nesebin tashihi legitimation by subsequent marriage n.
yapılan beyanın sonradan değiştirilmesinin yasaklanması estoppel n.
(özgeçmiş araştırması yapmadan işe alıp sonradan işe alınan çalışanın ozgeçmişinin sabıkalı olduğu fark edilince işe alınan kişiyi işten çıkaran işverene karşı açılan) dava/ yasal şikayet negligent hiring n.
davacının iddiasının doğru olmakla birlikte sonradan geçersiz hale geldiğini öne süren savunma plea in confession and avoidance n.
eşin daha sonradan davada gerekçe olarak kullanılacak davranışlara onay vermesi connivence n.
yapılan beyanın sonradan değiştirilmesinin yasaklanması conclusion n.
önceden suç örgütüne dahil olup sonradan polise muhbirlik yapan kimse pentito n.
Politics
sonradan vatandaşlığa kabul edilen kimse naturalized citizen n.
sonradan kontrol post clearance examination n.
sonradan vatandaş olmuş kimse naturalized citizen n.
sonradan rus komünist partisi haline gelen leninci bir sol grubun rus üyesi bolshevist n.
sonradan kazanılan vatandaşlık subsequently acquired citizenship n.
Insurance
sonradan tespit edilecek prim ile sigorta akdetmek premium to be arranged v.
Tourism
sonradan tatil merkezine dönüştürülmüş çiftlik dude ranch n.
Media
sonradan kullanılmak üzere hazır bulundurulan video archive footage n.
sonradan kullanılmak üzere hazır bulundurulan video file footage n.
sonradan kullanılmak üzere hazır bulundurulan video stock footage n.
Technical
daha sonradan ortaya çıkan etki after-effect n.
sonradan kromlama afterchroming n.
sonradan kontrol counter check n.
sonradan gerilmeli kutu kiriş posttensioned box girder n.
sonradan dekore edilen duvar kaplaması subsequent decoration wall covering n.
sonradan germe posttensioning n.
sonradan germe kablosu post tensioning tendon n.
sonradan avivaj yapmak aftersoften v.
sonradan yumuşatmak aftersoften v.
sonradan beyazlatmak after-bleach v.
(laminasyon sonrası kağıt malzeme) sonradan şekillendirmek postform v.
sonradan kaplanan subsequently overcoated adj.
sonradan kullanılmak üzere rezerve edilmiş stowed adj.
Computer
internette hazırlanan veya sonradan internete kopyalanan yayın podcast n.
sonradan ekleme posting n.
sonradan kar amaçlı satmak üzere alan adı tescilleyen kimse cybersquatter n.
sonradan kar amaçlı satmak üzere alan adı tescillemek cybersquat v.
sonradan eklenen add-on adj.
Informatics
veriyi sonradan yayınlanmak üzere internet üzerinden belirli bir dağıtım noktasına yoğunlaştırma backhaul n.
Textile
sonradan süsleme after-welt n.
sonradan örülmüş kenar şeridi after-welt n.
Construction
sonradan gerilmeli döşeme posttensioned floor n.
sonradan gerilmeli beton posttensioned concrete n.
sonradan gerilmeli döşeme post tensioned slab n.
sonradan gerilmeli kiriş post-tensioned beam n.
mevcut binaya sonradan eklenen kısımlar extension n.
Woodworking
parçalar halinde satılıp sonradan birleştirilen mobilya flatpack n.
parçalar halinde satılıp sonradan birleştirilen mobilya flat pack furniture n.
parçalar halinde satılıp sonradan birleştirilen mobilya flat-pack n.
Furniture
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen mobilya flat pack [uk] n.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen (mobilya) flat-pack adj.
parçalar halinde satılıp alıcı tarafından sonradan birleştirilen (mobilya) flat-packed [uk] adj.
Transportation
eskiden ücretli olup sonradan ücretsiz hale gelen yol pike n.
Medical
sonradan kazanılmış hemokromatoz acquired hemochromatosis n.
sonradan kazanılmış antikor acquired antibody n.
sonradan kazanılmış lezyon acquired lesion n.
sonradan sigarayı bırakan ex-smoker n.
Psychology
bir seçim yapıldıktan sonra kişinin yapmış olduğu seçime sonradan olumlu özellikler yüklemesi choice supportive bias n.
sonradan deşarj afterdischarge n.
sonradan sağır adventitiously deaf n.
Printing
sonradan elle eklenecek olan parça yerine konan aynı genişlikte geçici baskı elemanı turn n.
Food Engineering
yağsız sütten yapılarak sonradan yağlandırılmış düşük kaliteli peynir filled cheese n.
sonradan eklenmiş tatlandırıcılar added sweeteners n.
sonradan tüketim için muhafaza edilmemiş fresh adj.
Physics
sonradan seslendirme postsync n.
(film veya videoya) sonradan ses ekleme postsync n.
sonradan senkronizasyon postsync n.
sonradan seslendirmek postsync v.
(film veya videoya) sonradan ses eklemek postsync v.
sonradan senkronizasyon yapmak postsync v.
Chemistry
zirkon içinde keşfedildiği ortaya atılan ve daha sonradan hafniyum olarak adlandırılan bir sözde element norium n.
sonradan etkileyen zararlı etmen delayed-action casualty agent n.
Biology
şapkası ilk başlarda kremsi gri olup sonradan kahverengiye dönen bir mantar clitocybe inornata n.
embriyonun belirli bölgelerinde sonradan gelişecek olan yapıları gösteren şema fate map n.
Marine Biology
türünün yok olduğu sanılmış sonradan afrika kıyılarında yaşamakta olduğu saptanmış dört yüz milyon yıllık bir balık coelacanth n.
Botanic
beyaz kenarlı kırmızı dış yaprakları olan, sonradan kırmızı ve sarı renkli çeşitleri de geliştirilen bir orta asya lalesi lady tulip (tulipa clusiana) n.
beyaz kenarlı kırmızı dış yaprakları olan, sonradan kırmızı ve sarı renkli çeşitleri de geliştirilen bir orta asya lalesi candlestick tulip n.
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu fanweed (thlaspi arvense) n.
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu field pennycress n.
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu french weed n.
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu mithridate mustard n.
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu penny grass n.
daha önce kuzey amerika'da yetişmeyen fakat sonradan getirilen, yuvarlak ve düz tohum kabukları olan kötü kokulu bir avrasya otu stinkweed n.
abd'ye sonradan getirilen, sarı çiçekleri sonbaharda açan bir avrupa bitkisi arnica bud (scorzoneroides autumnalis) n.
abd'ye sonradan getirilen, sarı çiçekleri sonbaharda açan bir avrupa bitkisi leontodon autumnalis n.
abd'ye sonradan getirilen, sarı çiçekleri sonbaharda açan bir avrupa bitkisi fall dandelion n.
abd'ye sonradan getirilen, sarı çiçekleri sonbaharda açan bir avrupa bitkisi autumn hawkbit n.
avrupa menşeli olup sonradan abd'nin kuzeydoğusuna yayılmış olan zararlı bir farekulağı king devil (hieracium praealtum) n.
avrupa menşeli olup sonradan abd'nin kuzeydoğusuna yayılmış olan zararlı bir farekulağı tall hawkweed n.
avrupa menşeli olup sonradan abd'nin kuzeydoğusuna yayılmış olan zararlı bir farekulağı yellow hawkweed n.
Social Sciences
sonradan kazanılan vatandaşlık derivative n.
Education
yerinden sonradan bütçe ex-post budget n.
Literature
sonradan şiirsel form kazandırılan buluntu şiir found poem n.
Linguistics
daha vurgulu veya doğru bir ifadeyle sonradan gelen kelimenin değiştirildiği söz sanatı epanorthosis n.
History
hollanda'nın sonradan ingiltere egemenliğine geçen, merkezi bugünkü cape town olan güney afrika'daki ilk göçmen kolonisi cape colony n.
hollanda'nın sonradan ingiltere egemenliğine geçen, merkezi bugünkü cape town olan güney afrika'daki ilk göçmen kolonisi cape of good hope province [obsolete] n.
hollanda'nın sonradan ingiltere egemenliğine geçen, merkezi bugünkü cape town olan güney afrika'daki ilk göçmen kolonisi cape province n.
vietnam savaşı'nda güneydoğu asya üzerinde biyolojik silah olarak kullanıldığı düşünülen ancak sonradan polen yüklü arı dışkısı olduğu anlaşılan sarı renkli toz formda bir madde yellow rain n.
Archaeology
bir dönem alet olarak kullanılıp sonradan bırakılan taş reject n.
Religious
sonradan uydurulma uncanonicalness n.
tanrı vergisi olmayıp sonradan kazanılan fazilet condignity n.
sonradan uydurulmuş uncanonical adj.
Geography
kuzey amerika'da sonradan kuzey-güney olarak ikiye ayrılan eski ingiliz kolonisi carolina n.
hindistan'da sonradan madhya pradesh eyaletine dönüştürülen eski eyalet gwalior n.
yüksek dağlarda birikip sonradan buzula dönüşen tanecikli kar old snow n.
yüksek dağlarda birikip sonradan buzula dönüşen tanecikli karın bulunduğu bir alan old snow n.
yüksek dağlarda birikip sonradan buzula dönüşen tanecikli karın bulunduğu bir bölge old snow n.
Military
konvoya sonradan katılan convoy joiner n.
madalyaya sonradan yapılan ek bar n.
Sport
(golfte) topa deliğin çok yakınında duracağı ve sonradan kolayca sayı atılabileceği biçimde yapılan vuruş lag n.
(golfte) topa deliğin çok yakınında duracağı ve sonradan kolayca sayı atılabileceği biçimde vurmak lag v.
(bilardo) topu daha açık ve sonradan oynanması kolay konuma getirmek develop v.
Football
oyunun gidişatını değiştirmek için sonradan oyuna dahil edilen oyuncu fresh leg n.
Art
sonradan sanatsal anlam yüklenen buluntu nesne found object n.
Music
(doğuştan değil) sonradan, eğitim ile gelişen müzik kulağı relative pitch n.
bir partisyonun sonradan yapılan eklemeler olmaksızın bestecinin tasarısını yansıtan kopyası urtext n.
Painting
resmin üzerine sonradan yapılan boyanın ortaya çıkması pentimento n.
resmin üzerine sonradan yapılan boyanın ortaya çıkan bölümü pentimento n.
Cinema
sonradan eşleme postseoring n.
sonradan senkronizasyon postsynch ronization n.
sonradan eşleme postsynch n.
sonradan seslendirme postsynch ronization n.
yakın çekimlerin sonradan ilave edileceği, bir sahnenin temel geniş çekimi master n.
sonradan seslendirme postsynchronization n.
(film veya videoya) sonradan ses ekleme postsynchronization n.
sonradan senkronizasyon postsynchronization n.
sonradan seslendirme postsynchronisation n.
(film veya videoya) sonradan ses ekleme postsynchronisation n.
sonradan senkronizasyon postsynchronisation n.
Latin
sonradan azad edilmiş kişi libertus n.
Archaic
sonradan getirmek survene v.
sonradan gelişen postnate adj.
sonradan görme start-up adj.
Entomology
protoraksı uzun olan ve peygamberdevelerinde de görüldüğü gibi ön çift bacağı sonradan gelişen böceklerden oluşan, sinirkanatlılar takımına mensup bir familya mantispidae n.
protoraksı uzun olan ve peygamberdevelerinde de görüldüğü gibi ön çift bacağı sonradan gelişen böceklerden oluşan, sinirkanatlılar takımına mensup bir familya family mantispidae n.
Slang
doğumunda erkek olup da sonradan kadına dönen transseksüel t-girl n.
verdiği şeyi sonradan geri isteyen kişi indian giver n.
sonradan görme piss-elegant adj.
sonradan vatandaşlığa kabul edilmiş hyphenated adj.
sonradan vatandaşlığa kabul edilmiş kişilerin soyundan gelen hyphenated adj.
sonradan vatandaşlığa kabul edilenlerin kültürüne ait veya ilgili hyphenated adj.
sonradan görme ghetto-fabulous adj.
British Slang
sonradan görme kimse chinless wonder n.
sonradan görme tip lombard n.
Modern Slang
kısa, öz ve akıllıca bir ifadenin akla sonradan/iş işten geçtikten sonra gelmesi afterism n.
sonradan/son olarak yapılan bir dokunuş aftertouch n.
uzun süre önce aids teşhisi aldığı için kalıcı güçsüzlüğü/engeli olan fakat sonradan çalışabilecek kadar sağlığına kavuşmuş kimse aids baby n.
1980'lerde bir japon bilgisayar oyununda kullanılıp sonradan espri haline gelmiş saçma bir altyazı all your base are now belong to us n.