sanction - Turkish English Dictionary

sanction

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "sanction" in Turkish English Dictionary : 33 result(s)

English Turkish
Common Usage
sanction n. yaptırım
In those circumstances we prefer to continue with our own policies and sanctions.
Bu koşullar altında kendi politikalarımızı ve yaptırımlarımızı sürdürmeyi tercih ediyoruz.

More Sentences
General
sanction n. onay
It is necessary to obtain the sanction of the authorities to enter this building.
Bu binaya girmek için yetkililerin onayını almak gerekiyor.

More Sentences
sanction v. onaylamak
It is therefore out of the question for us to sanction this text.
Dolayısıyla bu metni onaylamamız söz konusu olamaz.

More Sentences
Trade/Economic
sanction n. onay
It is necessary to obtain the sanction of the authorities to enter this building.
Bu binaya girmek için yetkililerin onayını almak gereklidir.

More Sentences
sanction n. yaptırım
The majority in my group were opposed to European sanctions but in favour of national ones.
Grubumdaki çoğunluk Avrupa yaptırımlarına karşı çıkarken ulusal yaptırımlardan yanaydı.

More Sentences
Law
sanction n. yaptırım
But we also have to take action where the crime of mutilation has already occurred, with penal measures and sanctions.
Ama aynı zamanda sakatlama suçunun işlendiği yerlerde de cezai tedbirler ve yaptırımlarla harekete geçmeliyiz.

More Sentences
sanction n. yaptırım
The second point, which is related to this amendment, is that of sanctions.
Bu değişiklikle bağlantılı olan ikinci husus ise yaptırımlarla ilgilidir.

More Sentences
Politics
sanction n. yaptırım
These are strong sanctions which can be requested by the Commission and which have been implemented.
Bunlar Komisyon tarafından talep edilebilecek ve uygulanmış olan güçlü yaptırımlardır.

More Sentences
Psychology
sanction n. yaptırım
What will our exit strategy from trade sanctions be?
Ticaret yaptırımlarından çıkış stratejimiz ne olacak?

More Sentences
Linguistics
sanction n. yaptırım
These events will certainly lead us to provide ourselves with regulations ranging from prevention to sanctions.
Bu olaylar bizi, önlemeden yaptırıma kadar uzanan düzenlemeler yapmaya sevk edecektir.

More Sentences
Common Usage
sanction n. müeyyide
sanction n. onaylama
General
sanction n. müsaade
sanction n. teyit
sanction n. tasdik
sanction n. izin verme
sanction n. uygun görme
sanction n. hukuku ihlal nedeniyle verilen ceza
sanction n. izin
sanction n. müeyyide
sanction n. kabul
sanction n. onaylama
sanction v. tasdik etmek
sanction v. uymayana yaptırım uygulamak
sanction v. müeyyide uygulamak
sanction v. cezasını vermek
sanction v. müeyyidesini belirlemek
sanction v. ihlalini yaptırımla önlemek
Trade/Economic
sanction n. müeyyide
Law
sanction n. müeyyide
Military
sanction n. müeyyide
sanction n. resmi izin
sanction n. resmi onay

Meanings of "sanction" with other terms in English Turkish Dictionary : 47 result(s)

English Turkish
General
severe sanction n. ağır yaptırım
We must not forget that our severe sanctions are the only alternative to punishments that affect the population.
Unutmamalıyız ki ağır yaptırımlarımız, halkı etkileyen cezaların tek alternatifidir.

More Sentences
impose sanction v. yaptırım uygulamak
The UN responded by passing Resolution 661 to impose sanctions on Iraq.
BM, Irak'a yaptırım uygulamak için 661 sayılı kararı kabul ederek karşılık verdi.

More Sentences
Trade/Economic
financial sanction n. mali yaptırım
Should we not seriously consider the option of financial sanctions in this instance?
Bu durumda mali yaptırım seçeneğini ciddi olarak düşünmemiz gerekmez mi?

More Sentences
trade sanction n. ticari yaptırım
Today, more and more people, especially in this House, are talking about trade sanctions.
Bugün, özellikle bu Meclis'te giderek daha fazla insan ticari yaptırımlardan bahsediyor.

More Sentences
Law
criminal sanction n. cezai yaptırım
Punishment should be meted out by criminal sanctions not civil liability.
Cezalandırma sivil sorumlulukla değil cezai yaptırımlarla gerçekleştirilmelidir.

More Sentences
penal sanction n. cezai yaptırım
Penal sanctions against the arsonists and those behind such acts should therefore be strengthened.
Bu nedenle kundakçılara ve bu tür eylemlerin arkasındaki kişilere yönelik cezai yaptırımlar güçlendirilmelidir.

More Sentences
Politics
impose sanction v. yaptırım uygulamak
It should also be possible to endeavour to impose sanctions on regimes where practices of this kind take place.
Bu tür uygulamaların gerçekleştiği rejimlere yaptırım uygulanması için de çaba gösterilmelidir.

More Sentences
General
negative sanction n. olumsuz yaptırım
social sanction n. toplumsal yaptırım
administrative sanction n. idari yaptırım
legal sanction n. yasal yaptırım
legal sanction n. hukuki yaptırım
sanction [obsolete] n. kutsal anlaşma
sanction [obsolete] n. dinsel anlaşma
sanction [obsolete] n. yemin
sanction [obsolete] n. ant
apply sanction v. yaptırım uygulamak
impose sanction v. müeyyide uygulamak
have sanction on v. yaptırımı olmak
impose sanction v. yaptırıma bağlamak
lead to a sanction v. yaptırıma yol açmak
with your sanction adv. müsaadenizle
Trade/Economic
economic sanction n. ekonomik yaptırım
sanction public authority n. yaptırım yetkili kuruluş
Law
sanction power n. yaptırım gücü
power of sanction n. yaptırım gücü
civil sanction n. medeni müeyyide
criminal sanction n. cezai müeyyide
smart sanction n. ülke faaliyetlerinin veya ekonomisinin sadece belirli bir alanına yönelik yaptırım
lift the sanction v. yaptırımı kaldırmak
face sanction v. müeyyideyle karşılaşmak
Politics
military sanction n. askeri yaptırım
state sanction n. devlet yaptırımı
economic sanction n. ekonomik yaptırım
administrative sanction n. idari yaptırım cezası
legal sanction n. yasal yaptırım
sanction decision n. yaptırım kararı
pragmatic sanction n. bizans imparatorluğu'nun kamu işleriyle ilgili talebine yanıt verilen imparatorluk anayasası
pragmatic sanction n. devlet başkanı tarafından çıkarılan temel kanun hükmünde kararname
have a sanction against v. yaptırımı olmak
Telecom
penal sanction n. cezai yaptırım
administrative sanction n. idari yaptırım
Psychology
informal sanction n. gayri resmi onay
History
sanction mark n. (19. yüzyıl fransız mobilyalarının üzerinde) parisli abanoz loncasının kalite standartlarına uygundur işareti
pragmatic sanction n. papalığın güç ve ayrıcalıklarını sınırlayan hükümdarlık kararnamesi
pragmatic sanction n. maria theresa'nın egemenliğini miras aldığı imparatorluk kararnamesi
Military
sanction enforcement and maritime intercept operations n. sınırdan giriş çıkışı engellemek için zorlayıcı tedbirler kullanılması