|
Category |
English |
Turkish |
|
General |
|
1 |
General |
rural area n.
|
kırsal alan |
|
It is no good talking about putting money into Community schemes and improving public transport in rural areas.
Topluluk programlarına para yatırmaktan ve kırsal alanlarda toplu taşımayı iyileştirmekten bahsetmek iyi değildir.
More Sentences
|
2 |
General |
rural population n.
|
kırsal nüfus |
|
But it is difficult for companies to reach rural populations.
Ancak şirketlerin kırsal nüfusa ulaşması zordur.
More Sentences
|
3 |
General |
rural development n.
|
kırsal kalkınma |
|
This section on rural development is extremely important but its importance is equally greatly overlooked.
Kırsal kalkınmayla ilgili bu bölüm son derece önemli ancak önemi de aynı ölçüde göz ardı ediliyor.
More Sentences
|
4 |
General |
rural economic development n.
|
kırsal ekonomik kalkınma |
|
Agriculture, agrarian reform and rural economic development should be top priority areas for EU assistance.
Tarım, tarım reformu ve kırsal ekonomik kalkınma AB yardımı için en öncelikli alanlar olmalıdır.
More Sentences
|
5 |
General |
rural areas n.
|
kırsal bölgeler |
|
Democracy cannot filter from the presidential palace down to the rural areas.
Demokrasi cumhurbaşkanlığı sarayından kırsal bölgelere kadar inemiyor.
More Sentences
|
6 |
General |
rural region n.
|
kırsal bölge |
|
The multifunctionality of the rural regions can thus be strengthened and increased.
Böylece kırsal bölgelerin çok işlevliliği güçlendirilebilir ve arttırılabilir.
More Sentences
|
7 |
General |
rural life n.
|
kırsal yaşam |
|
Fishing is one of the mainstays of rural life in Scotland.
Balıkçılık, İskoçya'da kırsal yaşamın temel dayanaklarından biridir.
More Sentences
|
8 |
General |
rural poverty n.
|
kırsal yoksulluk |
|
For many donors, including the European Commission, rural poverty is a multidimensional issue.
Avrupa Komisyonu da dahil olmak üzere pek çok donör için kırsal yoksulluk çok boyutlu bir meseledir.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
9 |
Trade/Economic |
rural area n.
|
kırsal alan |
|
We agree that the rural areas should be seen as targeted units.
Kırsal alanların hedeflenen birimler olarak görülmesi gerektiği konusunda hemfikiriz.
More Sentences
|
10 |
Trade/Economic |
rural development n.
|
kırsal kalkınma |
|
You will understand why the Committee on Agriculture and Rural Development voted for this proposal unanimously.
Tarım ve Kırsal Kalkınma Komitesi'nin bu öneriyi neden oybirliğiyle kabul ettiğini anlayacaksınız.
More Sentences
|
11 |
Trade/Economic |
rural population n.
|
kırsal nüfus |
|
We must learn the lessons from this terrible blight to our countryside, farmers and the rural population.
Kırsal kesime, çiftçilerimize ve kırsal nüfusumuza yönelik bu korkunç beladan dersler çıkarmalıyız.
More Sentences
|
12 |
Trade/Economic |
rural development n.
|
kırsal kalkınma |
|
Unfortunately, the Committee on Agriculture and Rural Development has rejected this proposal.
Ne yazık ki Tarım ve Kırsal Kalkınma Komitesi bu teklifi reddetmiştir.
More Sentences
|
Politics |
|
13 |
Politics |
rural community n.
|
kırsal toplum |
|
Where I come from in Northern Ireland the rural community is falling apart.
Kuzey İrlanda'da geldiğim yerde kırsal toplum dağılıyor.
More Sentences
|
14 |
Politics |
rural community n.
|
kırsal topluluk |
|
That there is particularly deep-seated frustration among rural communities is no secret.
Kırsal topluluklar arasında özellikle derin bir hayal kırıklığı olduğu bir sır değildir.
More Sentences
|
15 |
Politics |
rural population n.
|
kırsal nüfus |
|
The rural population of the European Union will rise by 165% and rural land by 43%.
Avrupa Birliği'nin kırsal nüfusu %165, kırsal arazisi ise %43 oranında artacaktır.
More Sentences
|
16 |
Politics |
rural district n.
|
kırsal bölge |
|
The by-products industry employs tens of thousands of people around Europe, mainly in rural districts.
Yan ürünler endüstrisi, Avrupa'da, çoğunlukla kırsal bölgelerde olmak üzere on binlerce kişiye istihdam sağlamaktadır.
More Sentences
|
Construction |
|
17 |
Construction |
rural infrastructure n.
|
kırsal altyapı |
|
Without investment in Europe's rural infrastructure, the EU would not function as it does today.
Avrupa'nın kırsal altyapısına yatırım yapılmasaydı, AB bugünkü işlevini yerine getiremezdi.
More Sentences
|
18 |
Construction |
rural area n.
|
kırsal alan |
|
Women play a decisive part in the economic development of rural areas.
Kadınlar kırsal alanların ekonomik kalkınmasında belirleyici bir rol oynamaktadır.
More Sentences
|
Geography |
|
19 |
Geography |
rural population n.
|
kırsal nüfus |
|
We need to invest in helping the rural population to have a stake in their local economies.
Kırsal nüfusun kendi yerel ekonomilerinde pay sahibi olmalarına yardımcı olmak için yatırım yapmalıyız.
More Sentences
|
|
General |
|
20 |
General |
rural population n.
|
köy topluluğu |
|
21 |
General |
rural depopulation n.
|
köyden kente göç |
|
22 |
General |
rural conditions n.
|
kırsal durumlar |
|
23 |
General |
rural women n.
|
köy kadınları |
|
24 |
General |
rural schools n.
|
köy okulları |
|
25 |
General |
rural land use n.
|
kırsal arazi kullanımı |
|
26 |
General |
rural sociology n.
|
kırsal sosyoloji |
|
27 |
General |
rural condition n.
|
kırsal durum |
|
28 |
General |
rural education n.
|
köy eğitimi |
|
29 |
General |
rural poor n.
|
kırsal yoksulluk |
|
30 |
General |
rural population n.
|
kırsal topluluk |
|
31 |
General |
women in rural development n.
|
kırsal kalkınmada kadınlar |
|
32 |
General |
rural area n.
|
kır |
|
33 |
General |
ministry of agriculture and rural areas n.
|
tarım ve köyişleri bakanlığı |
|
34 |
General |
rural settlement n.
|
kırsal yerleşim |
|
35 |
General |
rural industries n.
|
kırsal endüstri |
|
36 |
General |
rural sociology n.
|
köy sosyolojisi |
|
37 |
General |
rural population n.
|
kır toplumları |
|
38 |
General |
rural development projects n.
|
kırsal kalkınma projeleri |
|
39 |
General |
rural sociology n.
|
kır sosyolojisi |
|
40 |
General |
rural style n.
|
karmaşık özellikler göstermeyen tarz |
|
41 |
General |
rural style n.
|
kırsal bölge stili |
|
42 |
General |
rural credit n.
|
kırsal kredi |
|
43 |
General |
rural families n.
|
köy aileleri |
|
44 |
General |
rural children n.
|
köy çocukları |
|
45 |
General |
agricultural and rural development n.
|
tarım ve kırsal kalkınma |
|
46 |
General |
rural-village sociology n.
|
kırsal sosyoloji |
|
47 |
General |
rural-urban migration n.
|
köyden kente göç |
|
48 |
General |
rural-village sociology n.
|
köy sosyolojisi |
|
49 |
General |
rural zone n.
|
kırsal bölge |
|
50 |
General |
rural planning n.
|
kırsal planlama |
|
51 |
General |
rural society n.
|
kırsal toplum |
|
52 |
General |
rural switch n.
|
kırsal alan santralı |
|
53 |
General |
urban and rural areas n.
|
kentsel ve kırsal alanlar |
|
54 |
General |
turkey's rural areas n.
|
türkiye'nin kırsal kesimleri |
|
55 |
General |
rural diesel n.
|
kırsal motorin |
|
56 |
General |
rural settings n.
|
kırsal yerleşimler |
|
57 |
General |
rural style adj.
|
kırsal bölge özelliği gösteren |
|
58 |
General |
rural style adj.
|
alelade |
|
59 |
General |
semi rural adj.
|
yarı kırsal |
|
|
60 |
General |
rural-to-urban adj.
|
kırdan kente |
|
61 |
General |
rural-based adj.
|
taşra bazlı |
|
Phrasals |
|
62 |
Phrasals |
cogitate on something [rural] v.
|
bir şey hakkında düşünmek |
|
63 |
Phrasals |
cogitate on something [rural] v.
|
tefekkürde bulunmak |
|
64 |
Phrasals |
cogitate on something [rural] v.
|
bir şey hakkında enine boyuna düşünmek |
|
Colloquial |
|
65 |
Colloquial |
chunk something [rural] n.
|
bir şeyi atmak |
|
66 |
Colloquial |
chunk something [rural] n.
|
bir şeyi fırlatmak |
|
67 |
Colloquial |
chunk something [rural] n.
|
bir şeyi savurmak |
|
68 |
Colloquial |
the hind end of creation [rural] n.
|
anasının nikahında |
|
69 |
Colloquial |
the hind end of creation [rural] n.
|
fizan |
|
70 |
Colloquial |
the hind end of creation [rural] n.
|
ıssız yer |
|
71 |
Colloquial |
the hind end of creation [rural] n.
|
cehennemin dibi |
|
72 |
Colloquial |
the hind end of creation [rural] n.
|
kuş uçmaz kervan geçmez |
|
73 |
Colloquial |
the hind end of creation [rural] n.
|
allahın unuttuğu yer |
|
74 |
Colloquial |
the hind end of creation [rural] n.
|
dağ başı |
|
75 |
Colloquial |
the hind end of creation [rural] n.
|
dünyanın öbür ucu |
|
76 |
Colloquial |
the hind end of creation [rural] n.
|
kör itin öldüğü (yer) |
|
77 |
Colloquial |
that beats something all to pieces [rural] v.
|
bir şeyden çok daha iyi olmak |
|
78 |
Colloquial |
that beats something all to pieces [rural] v.
|
bir şeyi sollamak |
|
79 |
Colloquial |
that beats something all to pieces [rural] v.
|
bir şeyin tozunu attırmak |
|
80 |
Colloquial |
that beats something all to pieces [rural] v.
|
bir şeyden gömlek gömlek üstün olmak |
|
81 |
Colloquial |
haul off and do something [rural] v.
|
gaza gelip bir şey yapmak |
|
82 |
Colloquial |
haul off and do something [rural] v.
|
fevrice bir şey yapmak |
|
83 |
Colloquial |
do someone (down) [rural] v.
|
birine kötü davranmak |
|
84 |
Colloquial |
just fell off the turnip truck [rural] expr.
|
okumamış |
|
85 |
Colloquial |
just fell off the turnip truck [rural] expr.
|
eğitimsiz |
|
86 |
Colloquial |
just fell off the turnip truck [rural] expr.
|
bilgisiz |
|
87 |
Colloquial |
just fell off the turnip truck [rural] expr.
|
köylü |
|
88 |
Colloquial |
just fell off the turnip truck [rural] expr.
|
saf ve tecrübesiz |
|
89 |
Colloquial |
just fell off the turnip truck [rural] expr.
|
gözünü yeni açmış |
|
90 |
Colloquial |
just fell off the turnip truck [rural] expr.
|
dünyadan bir haber |
|
91 |
Colloquial |
just fell off the turnip truck [rural] expr.
|
dünyadan pek haberi olmayan |
|
92 |
Colloquial |
you're dern tootin'! [rural] expr.
|
aynen öyle, haklısın |
|
93 |
Colloquial |
hurtin' for something [rural] expr.
|
bir şeye ihtiyacı olan |
|
94 |
Colloquial |
hurtin' for something [rural] expr.
|
bir şeyin yokluğunu/eksikliğini çeken |
|
95 |
Colloquial |
is all [rural] expr.
|
hepsi bu |
|
96 |
Colloquial |
is all [rural] expr.
|
sadece |
|
Idioms |
|
97 |
Idioms |
(all) het up [rural] adj.
|
çok sinirli |
|
98 |
Idioms |
(all) het up [rural] adj.
|
küplere binmiş |
|
99 |
Idioms |
(all) het up [rural] adj.
|
çileden çıkmış |
|
100 |
Idioms |
(all) het up [rural] adj.
|
çok üzgün |
|
101 |
Idioms |
(all) het up [rural] adj.
|
çok canı sıkkın |
|
102 |
Idioms |
(the good) lord willing and the creek don't rise [rural] expr.
|
her şey yolunda giderse |
|
103 |
Idioms |
(the good) lord willing and the creek don't rise [rural] expr.
|
her şey iyi giderse |
|
104 |
Idioms |
(the good) lord willing and the creek don't rise [rural] expr.
|
allah izin verirse |
|
105 |
Idioms |
(the good) lord willing and the creek don't rise [rural] expr.
|
herhangi bir aksilik çıkmazsa |
|
106 |
Idioms |
(the good) lord willing and the creek don't rise [rural] expr.
|
kısmetse |
|
107 |
Idioms |
you can bet the farm (on someone or something) [rural] expr.
|
(birinden/bir şeyden) emin olabilirsin |
|
Trade/Economic |
|
108 |
Trade/Economic |
common agricultural and rural policy for europe n.
|
avrupa ortak tarımsal ve kırsal politikası |
|
109 |
Trade/Economic |
integrated rural development n.
|
bütünleştirilmiş kırsal kalkınma |
|
110 |
Trade/Economic |
rural planning n.
|
kırsal planlama |
|
111 |
Trade/Economic |
rural credit n.
|
kırsal kredi |
|
112 |
Trade/Economic |
rural employment n.
|
kırsal istihdam |
|
113 |
Trade/Economic |
rural employment n.
|
kır kesiminde çalışma |
|
114 |
Trade/Economic |
rural investment n.
|
kırsal yatırım |
|
115 |
Trade/Economic |
rural development projects n.
|
kırsal kalkınma projeleri |
|
116 |
Trade/Economic |
instrument for pre-accession-rural development n.
|
katılım öncesi kırsal kalkınma aracı |
|
117 |
Trade/Economic |
rural economic development n.
|
kırsal ekonomik kalkınma |
|
118 |
Trade/Economic |
rural development n.
|
köylük yerlerin kalkındırılması |
|
119 |
Trade/Economic |
rural exodus n.
|
köyden kente akın |
|
120 |
Trade/Economic |
rural economist n.
|
tarım ekonomisti |
|
121 |
Trade/Economic |
ministry of agriculture and rural affairs n.
|
tarım ve köyişleri bakanlığı |
|
122 |
Trade/Economic |
rural credit n.
|
tarım kredisi |
|
123 |
Trade/Economic |
rural bank n.
|
tarımı destekleme bankası |
|
124 |
Trade/Economic |
rural bank n.
|
ziraat bankası |
|
125 |
Trade/Economic |
rfd (rural free delivery) abrev.
|
kırsal bölgeye yapılan ücretsiz teslimat |
|
Politics |
|
126 |
Politics |
rdc (rural district council) n.
|
kırsal bölge konseyi |
|
127 |
Politics |
european agricultural fund for rural development n.
|
avrupa kırsal kalkınma için tarım fonu |
|
128 |
Politics |
rural refugee n.
|
kırsaldaki mülteciler |
|
129 |
Politics |
rural development committee n.
|
kırsal kalkınma komitesi |
|
130 |
Politics |
directorate-general for agriculture and rural development n.
|
tarım ve kırsal kalkınma genel müdürlüğü |
|
131 |
Politics |
rural refugees n.
|
taşrada oturan mülteciler |
|
132 |
Politics |
agriculture and rural development n.
|
tarım ve kırsal kalkınma |
|
133 |
Politics |
committee on agricultural structures and rural development n.
|
tarımsal yapılar ve kırsal kalkınma komitesi |
|
134 |
Politics |
cpre (council for the protection of rural england) abrev.
|
kırsal ingiltere'yi koruma komisyonu |
|
Institutes |
|
135 |
Institutes |
department of rural development and credits n.
|
kırsal kalkınma ve kredilendirme daire başkanlığı |
|
136 |
Institutes |
general directorate of rural services n.
|
köy hizmetleri genel müdürlüğü |
|
137 |
Institutes |
general provincial directorate of rural services n.
|
köy hizmetleri il müdürlüğü |
|
138 |
Institutes |
general directorate for rural services n.
|
köy hizmetleri genel müdürlüğü |
|
139 |
Institutes |
directorate of rural services n.
|
köy hizmetleri müdürlüğü |
|
140 |
Institutes |
agriculture and rural development support institution n.
|
tarım ve kırsal kalkınmayı destekleme kurumu |
|
141 |
Institutes |
technical centre for agricultural and rural cooperation n.
|
tarımsal ve kırsal işbirliği teknik merkezi |
|
142 |
Institutes |
the ministry of agriculture and rural affairs n.
|
tarım ve köy işleri bakanlığı |
|
143 |
Institutes |
special accession programme for agriculture and rural development n.
|
tarımsal ve kırsal kalkınma için özel katılım programı |
|
144 |
Institutes |
ministry of agriculture and rural affairs n.
|
tarım ve köyişleri bakanlığı |
|
145 |
Institutes |
special accession programme for agriculture and rural development n.
|
tarımsal ve kırsal kalkınmaya yönelik özel katılım programı |
|
146 |
Institutes |
ministry of agriculture, food and rural affairs n.
|
tarım, gıda ve köyişleri bakanlığı |
|
147 |
Institutes |
committee on agriculture, forestry and rural affairs n.
|
tarım orman ve köyişleri komisyonu |
|
148 |
Institutes |
agriculture and rural development support institution n.
|
tarım ve kırsal kalkınmayı destekleme kurumu |
|
149 |
Institutes |
agricultural and rural development support institution n.
|
tarım ve kırsal kalkınmayı destekleme kurumu |
|
150 |
Institutes |
ministry of agriculture and rural affairs n.
|
tarım ve köy işleri bakanlığı |
|
Tourism |
|
151 |
Tourism |
rural tourism n.
|
kırsal turizm |
|
152 |
Tourism |
rural tourism activities n.
|
kırsal turizm faaliyetleri |
|
Telecom |
|
153 |
Telecom |
rural service area n.
|
kırsal hizmet alanı |
|
154 |
Telecom |
integrated rural telematics n.
|
tümleşik kırsal telematik |
|
Construction |
|
155 |
Construction |
rural cadastre n.
|
arazi kadastrosu |
|
156 |
Construction |
rural depopulation n.
|
kırsal bölge nüfus azalımı |
|
157 |
Construction |
rural dwelling n.
|
kırsal konut |
|
158 |
Construction |
rural development n.
|
kırsal gelişme |
|
159 |
Construction |
rural depopulation n.
|
kente akın |
|
160 |
Construction |
rural road n.
|
köy yolu |
|
Automotive |
|
161 |
Automotive |
advanced rural transportation systems n.
|
ileri kırsal alan ulaştırma düzenleri |
|
Transportation |
|
162 |
Transportation |
rural delivery [new zealand] n.
|
(kırsal bölgede) kargo hizmeti |
|
163 |
Transportation |
rural route n.
|
(kırsal ücretsiz kargo alanında) kargo sevkiyat güzergahı |
|
164 |
Transportation |
rural delivery route n.
|
(kırsal ücretsiz kargo alanında) kargo sevkiyat güzergahı |
|
Medical |
|
165 |
Medical |
rural health n.
|
kırsal kesim sağlığı |
|
Agriculture |
|
166 |
Agriculture |
rural worker n.
|
kırsal kesimde çalışan işçi |
|
167 |
Agriculture |
rural worker n.
|
tarım işçisi |
|
168 |
Agriculture |
horizontal rural development plan n.
|
yatay kırsal kalkınma planı |
|
169 |
Agriculture |
rural engineering n.
|
ziraat mühendisliği |
|
Social Sciences |
|
170 |
Social Sciences |
rural-urban-transformation n.
|
kırsal-kentsel dönüşüm |
|
Education |
|
171 |
Education |
rural science n.
|
tarım, biyoloji, ekoloji ve ilgili alanları içine alan çalışma alanı |
|
172 |
Education |
rural studies n.
|
tarım, biyoloji, ekoloji ve ilgili alanları içine alan çalışma alanı |
|
Religious |
|
173 |
Religious |
rural dean n.
|
köy papazı |
|
174 |
Religious |
rural dean n.
|
taşra papazı |
|
175 |
Religious |
rural deanery n.
|
taşra papazının makamı |
|
176 |
Religious |
rural deanery n.
|
taşra papazının evi |
|
177 |
Religious |
rural deanery n.
|
taşra papazının bölgesi |
|
Geography |
|
178 |
Geography |
rural economy n.
|
kırsal ekonomi |
|
179 |
Geography |
rural valley n.
|
pensilvanya eyaletinde yerleşim yeri |
|
180 |
Geography |
rural hall n.
|
north carolina eyaletinde yerleşim yeri |
|
181 |
Geography |
rural retreat n.
|
virginia eyaletinde yerleşim yeri |
|
Military |
|
182 |
Military |
rural guard n.
|
köy korucusu |
|
Theatre |
|
183 |
Theatre |
rural play n.
|
köy oyunu |
|
Abbreviation |
|
184 |
Abbreviation |
rea (rural electrification act) n.
|
kırsal elektrifikasyon yasası |
|
Slang |
|
185 |
Slang |
jeff [rural] [us] n.
|
beyaz kimse |
|
186 |
Slang |
jeff [rural] [us] n.
|
beyaz adam/kadın |
|
187 |
Slang |
damn it to blue blazes! [rural] exclam.
|
kahretsin |
|
188 |
Slang |
damn it to blue blazes! [rural] exclam.
|
tüh be |
|
189 |
Slang |
damn it to blue blazes! [rural] exclam.
|
olacak iş mi bu ya |
|
190 |
Slang |
damn it to blue blazes! [rural] exclam.
|
hadi be |
|