English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | remind v. | hatırlatmak | ||
I will surprise nobody by reminding you of the position of the French delegation of my group. Grubumun Fransız delegasyonunun tutumunu hatırlatarak kimseyi şaşırtmayacağım. More Sentences |
||||
General | ||||
General | remind v. | hatırlatmak | ||
But let me remind the House of what the Treaty already says. Ancak Meclis'e Antlaşma'nın zaten ne dediğini hatırlatmama izin verin. More Sentences |
||||
General | remind v. | andırmak | ||
Her eyes remind me of a cat's eyes. Onun gözleri bana kedi gözlerini andırıyor. More Sentences |
||||
General | remind v. | anımsatmak | ||
You remind me of Tom. Bana Tom'u anımsatıyorsun. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | remind v. | anımsatmak | ||
The picture reminds me of my school days. Bu resim bana okul günlerimi anımsatıyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | remind v. | ansıtmak | ||
General | remind v. | benzemek | ||
General | remind v. | hatırlatma yapmak | ||
General | remind v. | hatırlatmada bulunmak | ||
General | remind v. | aklına getirmek | ||
General | remind v. | hatırlatmalarda bulunmak | ||
General | remind v. | hatırlatmalar yapmak |