English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | farm n. | çiftlik | ||
The constant reference to environmental protection is being used as an alibi to reduce farm production. Çevrenin korunmasına yapılan sürekli atıf, çiftlik üretimini azaltmak için bir mazeret olarak kullanılıyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | farm n. | çiftlik evi | ||
The farm house has mysteriously turned white. Çiftlik evi gizemli bir biçimde beyazlaştı. More Sentences |
||||
General | farm n. | tarla | ||
We need to guarantee the safety of our food chain from farm to table. Tarladan sofraya gıda zincirimizin güvenliğini garanti altına almamız gerekiyor. More Sentences |
||||
General | farm n. | çiftlik | ||
The Americans, like ourselves, are suffering an explosion in farm gate prices. Amerikalılar da bizim gibi çiftlik kapısı fiyatlarında bir patlama yaşıyorlar. More Sentences |
||||
General | farm v. | yetiştirmek | ||
Finally we have to examine the welfare of the fish actually farmed in the fish farms. Son olarak, balık çiftliklerinde gerçekten yetiştirilen balıkların refahını incelemeliyiz. More Sentences |
||||
General | farm v. | işlemek | ||
Fire prevention requires us to keep farming our land. Yangının önlenmesi, arazilerimizi işlemeye devam etmemizi gerektirir. More Sentences |
||||
General | farm n. | rençper | ||
General | farm n. | vergi | ||
General | farm v. | ekmek | ||
General | farm v. | ekip biçmek | ||
General | farm v. | çiftçilik yapmak | ||
General | farm v. | kiraya vermek | ||
General | farm v. | sürüp ekmek | ||
General | farm v. | kira ile vermek | ||
General | farm v. | tarım yapmak |