defend - Turkish English Dictionary

defend

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "defend" in Turkish English Dictionary : 12 result(s)

English Turkish
Common Usage
defend v. savunmak
That is a position I have often defended, both in the Commission and in outside discussions.
Bu, hem Komisyon'da hem de harici tartışmalarda sık sık savunduğum bir tutumdur.

More Sentences
General
defend v. korumak
They must take it on the head for failing to defend their products.
Ürünlerini koruyamadıkları için bunu başlarına kakmalılar.

More Sentences
defend v. savunmak
That is a position I have often defended, both in the Commission and in outside discussions.
Bu, hem Komisyon'da hem de harici tartışmalarda sık sık savunduğum bir tutumdur.

More Sentences
defend v. müdafaa etmek
I defended myself.
Kendimi müdafaa ettim.

More Sentences
Law
defend v. müdafaa etmek
I defended myself.
Kendimi müdafaa ettim.

More Sentences
defend v. savunmak
That is a position I have often defended, both in the Commission and in outside discussions.
Bu, hem Komisyon'da hem de harici tartışmalarda sık sık savunduğum bir tutumdur.

More Sentences
General
defend v. kanat açmak
defend v. saklamak
defend v. arkasında olmak
defend v. himaye etmek
Law
defend v. kabul etmemek
defend v. reddetmek

Meanings of "defend" with other terms in English Turkish Dictionary : 41 result(s)

English Turkish
General
defend himself v. kendini savunmak
Tom was green behind the ears when it came to defending himself in court.
Tom, mahkemede kendini savunma konusunda daha çok toydu.

More Sentences
Phrasals
defend (oneself or someone) with (something) v. (kendini/birini bir şeyle) savunmak
What is worst is when degenerates of this kind are also defended with the aid of the law.
En kötüsü de bu türden yozlaşmışların yasaların da yardımıyla savunulmasıdır.

More Sentences
General
defend opinion v. fikir savunmak
defend oneself v. korunmak
defend from v. korumak
defend an opinion v. bir düşünceyi savunmak
defend oneself in court v. mahkemede kendini savunmak
defend one's rights v. haklarını korumak
defend against v. -e karşı savunmak
defend one’s honour v. namusunu korumak
defend one’s honor v. namusunu korumak
defend one's personal rights v. kişilik haklarını savunmak
defend one's honour v. şerefini korumak
defend one's interests v. çıkarlarını savunmak
defend gay marriage v. eşcinsel evliliği savunmak
defend oneself v. kendini savunmak
defend the opinion v. fikri savunmak
Phrasals
defend someone with something v. birisini bir şey ile savunmak
defend someone against something v. birisini bir şeye karşı savunmak
defend (oneself or someone) with (something) v. (kendini/birini bir şeyle) korumak
defend (oneself or someone) with (something) v. (kendini/birini bir şeyle) müdafaa etmek
defend (someone or something) against (someone or something) v. (birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı korumak
defend (someone or something) against (someone or something) v. (birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı müdafaa etmek
defend (someone or something) against (someone or something) v. (birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı savunmak
defend (someone or something) against (someone or something) v. (birini/bir şeyi biri/bir şey) karşısında savunmak
defend (someone or something) against (someone or something) v. (birini/bir şeyi biri/bir şey) karşısında müdafaa etmek
defend against v. -e karşı korumak
defend against v. -e karşı müdafaa etmek
defend against v. -e karşı savunmak
defend against v. karşısında savunmak
defend against v. karşısında müdafaa etmek
defend with v. ile savunmak
defend with v. ile korumak
defend with v. ile müdafaa etmek
Phrases
your first duty is forever to preserve and to defend the turkish independence and the turkish republic expr. birinci vazifen, türk istiklalini, türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir
Idioms
defend to the death v. ölümüne savunmak
Speaking
I can defend myself expr. kendimi savunabilirim
Politics
if some day you are compelled to defend your independence and your republic, you must not tarry to weigh the possibilities and circumstances of the situation before taking up your duty n. bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin!
defend a cause v. dava savunmak
defend the frontier v. sınırı korumak
defend the frontier v. sınırı beklemek