climate - Turkish English Dictionary

climate

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "climate" in Turkish English Dictionary : 15 result(s)

English Turkish
Common Usage
climate n. iklim
When it comes to matters of climate, armament and racism, the US President sought isolation.
İklim, silahlanma ve ırkçılık konularında ABD Başkanı izolasyon arayışına girdi.

More Sentences
General
climate n. bölge
This system complements the four-zone climate system and provides an air temperature that follows the second row settings.
Bu sistem, dört bölgeli klima sistemini tamamlıyor ve ikinci sıra ayarlarıyla aynı hava sıcaklığını sağlıyor.

More Sentences
climate n. hava
The general climate for investment in real estate is quite positive for a number of reasons.
Gayrimenkul yatırımı için genel hava bir dizi nedenden dolayı oldukça olumludur.

More Sentences
climate n. klima
Thanks for the lesson on your climate.
Klimanızla ilgili verdiğiniz ders için teşekkürler.

More Sentences
climate n. ortam
In the current climate, it is right that we should do what we are proposing now.
Mevcut ortamda, şu anda önerdiğimiz şeyi yapmamız doğru olacaktır.

More Sentences
Linguistics
climate n. hava
The climate here is milder than that of Moscow.
Buradaki hava Moskova'dakinden daha ılıman.

More Sentences
climate n. ortam
Let us not, therefore, allow this climate of crisis to continue.
Bu nedenle, bu kriz ortamının devam etmesine izin vermeyelim.

More Sentences
Geography
climate n. iklim
Nature will strike back with a deterioration in the climate and the accelerating disintegration of woods, sea and soil.
Doğa, iklimdeki bozulma ve ormanların, denizin ve toprağın hızlanan parçalanması ile karşılık verecektir.

More Sentences
General
climate n. çevre
climate n. şartlar
climate n. abuhava
Medical
climate n. klimat
Psychology
climate n. hakim psikolojik durum
Geography
climate n. asteriot kuşağı
climate n. dünya yüzeyinin bölündüğü otuz bölgeden her biri

Meanings of "climate" with other terms in English Turkish Dictionary : 229 result(s)

English Turkish
General
climate control n. iklim kontrolü
Although, I would prefer that climate controls be physical buttons.
Yine de iklim kontrollerinin fiziksel düğmeler biçiminde olmasını tercih ederdim.

More Sentences
climate change n. iklim değişikliği
The Convention on Climate Change and the Convention on Biological Diversity were signed.
İklim Değişikliği Sözleşmesi ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi imzalandı.

More Sentences
tropical climate n. tropikal iklim
The damp tropical climate is good for all year long tourism.
Nemli tropikal iklim tüm yıl boyunca turizm bakımından iyidir.

More Sentences
hot climate n. sıcak iklim
It is strange that people in hot climate eat hot things like curry.
Sıcak iklimde insanların köri gibi sıcak şeyler yemesi tuhaf.

More Sentences
investment climate n. yatırım ortamı
However, this requires a much better investment climate to make it attractive for companies to invest in Europe.
Ancak bunun için şirketlerin Avrupa'da yatırım yapmalarını cazip kılacak çok daha iyi bir yatırım ortamı gerekmektedir.

More Sentences
severe climate n. sert iklim
I am becoming accustomed to the severe climate here bit by bit.
Buradaki sert iklime yavaş yavaş alışıyorum.

More Sentences
harsh climate n. sert iklim
Difficulty of access, harsh climate and declivity should also be taken into account.
Erişim zorluğu, sert iklim ve eğim de dikkate alınmalıdır.

More Sentences
changing climate n. değişen iklim
The US Department of Agriculture established seven new "regional climate hubs" to help farmers and ranchers adapt their operations to a changing climate.
ABD Tarım Bakanlığı çiftçilerin ve çiftlik sahiplerinin işletmelerini değişen iklime uyarlamalarına yardımcı olmak için yedi yeni "bölgesel iklim merkezi kurdu.

More Sentences
humid climate n. nemli iklim
They are used to the humid climate of the summer.
Onlar yazın nemli iklimine alışkın.

More Sentences
mild climate n. yumuşak iklim
Coastal areas generally have milder climates.
Kıyı alanları genellikle daha yumuşak iklimlere sahiptir.

More Sentences
mild climate n. ılıman iklim
Coastal areas generally have milder climates.
Kıyı bölgelerinin genellikle daha ılıman iklimleri vardır.

More Sentences
warm climate n. sıcak iklim
Rice grows in warm climates.
Pirinç sıcak iklimlerde yetişir.

More Sentences
cold climate n. soğuk iklim
The cold climate affected his health.
Soğuk iklim onun sağlığını etkiledi.

More Sentences
climate scientist n. iklim bilimci
One does not even have to be a climate scientist to see it.
Bunu görmek için iklim bilimci olmaya bile gerek yok.

More Sentences
climate protection n. iklim koruma
We will then see that climate protection makes sense for industry, and makes sense for everyone.
O zaman göreceğiz ki iklimin korunması endüstri için mantıklıdır ve herkes için anlamlıdır.

More Sentences
Trade/Economic
economic climate n. ekonomik ortam
The principle is accepted without discussion in a favourable economic climate.
İlke, elverişli bir ekonomik ortamda tartışılmadan kabul edilir.

More Sentences
business climate n. iş ortamı
The climate in the European Union, the business climate, and also ethics and environment.
Avrupa Birliği'ndeki iklim, iş ortamı ve ayrıca etik ve çevre.

More Sentences
Politics
climate change n. iklim değişikliği
Linked to this, there have been positive developments in climate change.
Bununla bağlantılı olarak, iklim değişikliği konusunda olumlu gelişmeler olmuştur.

More Sentences
climate change n. iklim değişikliği
The climate changes caused by our consumer habits have begun.
Tüketim alışkanlıklarımızın yol açtığı iklim değişiklikleri başladı.

More Sentences
climate policy n. iklim politikası
One example is climate policy.
Buna bir örnek iklim politikasıdır.

More Sentences
Medical
tropical climate n. tropikal iklim
That island has a tropical climate.
O adanın tropikal iklimi var.

More Sentences
Psychology
social climate n. sosyal iklim
Two soul mates torn apart by the social climate of their time.
Yaşadıkları dönemin sosyal iklimi tarafından birbirinden koparılan iki ruh ikizi.

More Sentences
Meteorology
climate change n. iklim değişikliği
There is no more urgent subject for us and our debates than the potential future impact of climate change.
Bizim ve tartışmalarımız için iklim değişikliğinin gelecekteki potansiyel etkisinden daha acil bir konu yoktur.

More Sentences
General
alpine climate n. alp iklimi
marine climate n. deniz iklimi
tundra climate n. tundra iklimi
continental climate n. kara iklimi
global climate model n. küresel iklim modeli
climate variability n. iklim değişkenliği
arctic climate n. arktik iklim
arid climate n. kurak iklim
polar climate n. kutup iklimi
continental climate n. karasal iklim
climate model n. iklim modeli
climate modeling n. iklim modellemesi
equatorial climate n. ekvator iklimi
maritime climate n. deniz iklimi
desert climate n. çöl iklimi
architecture and climate n. mimarlık ve iklim
mediterranean climate n. akdeniz iklimi
main climate zones n. ana iklim bölgeleri
inhospitable climate n. sert iklim
extreme climate n. sert iklim
sociapolitical climate n. sosyopolitik ortam
year-climate n. yıl-iklim
subhumid climate n. yarı nemli iklim
climate region n. iklim bölgesi
rigours of climate and terrain n. iklim ve arazinin çetin oluşu
natural climate n. doğal iklim
harsh climate conditions n. sert iklim şartları
harsh climate conditions n. sert iklim koşulları
severe climate conditions n. sert iklim şartları
severe climate conditions n. sert iklim koşulları
climate of hope n. umut iklimi
climate of hope n. umut ortamı
weather and climate events n. hava ve iklim olayları
climate zone n. iklim kuşağı
moist climate n. nemli iklim
climate condition n. iklim durumu
climate science community n. iklim bilimi topluluğu
climate proofing n. İklime direnç gösterme
climate engineer n. iklim mühendisi
climate engineering n. iklim mühendisliği
climate of fear n. korku ortamı
climate of fear n. korku iklimi
climate risk n. iklim riski
alter the climate v. iklimi değiştirmek
climate [obsolete] v. (iklimde, bölgede) yaşamak
climate [obsolete] v. (iklimi, bölgeyi) ziyaret etmek
climate neutral adj. iklim zararsız
climate-proofing adj. İklime dirençli
climate neutral adj. İklim nötr
climate-friendly adj. iklim dostu
Phrases
in the current climate expr. mevcut durumda
in the current climate expr. şimdilerde
Idioms
chilly climate n. kadınlara karşı soğuk ortam
chilly climate n. buz gibi bir ortam
chilly climate n. kadınları dışlayıcı ortam
chilly climate n. kadınların geri planda bırakıldığı siyasi ya da akademik alanlar veya müesseseler için kullanılan tabir
Trade/Economic
economic climate n. ekonomik koşullar
service climate n. faaliyet olanak ve imkanları
overall economic climate n. genel ekonomik iklim
climate risk n. iklim sigortası
liberal investment climate n. liberal yatırım ortamı
business climate n. ticaret ortamı
business climate n. ticari ortam
investment climate n. yatırım iklimi
Law
procedural justice climate n. prosedürel adalet iklimi
Politics
european climate change programme n. avrupa iklim değişikliği programı
united nations framework convention on climate change n. birleşmiş milletler iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi
united nations intergovernmental panel on climate change n. birleşmiş milletler hükümetlerarası iklim değişikliği paneli
united nations framework convention on climate change (unfccc) n. birleşmiş milletler iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi
un framework convention on climate change (unfccc) n. bm iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi
g20 climate finance study group n. g20 iklim finansmanı çalışma grubu
intergovernmental panel on climate change n. hükümetler arası iklim değişikliği paneli
climate summit n. iklim zirvesi
climate bond n. iklim tahvili
climate change committee n. iklim değişikliği komitesi
high-level advisory group on climate change financing n. iklim değişikliği finansmanı üst düzey danışma grubu
climate change framework convention n. iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi
short-lived climate pollutants n. kısa ömürlü çevre kirleticiler
negotiation climate n. müzakere ortamı
negotiation climate n. müzakere atmosferi
investment climate n. yatırım ortamı
green climate fund (gfc) n. yeşil iklim fonu
ipcc (intergovernmental panel on climate change) abrev. hükümetlerarası iklim değişikliği paneli
Institutes
ıntergovernmental panel on climate change (ıpcc) n. hükümetlerarası iklim değişimi paneli
cooperative program on water and climate (cpwc) n. su ve iklim işbirliği programı
Industry
climate-smart adj. iklim açısından akıllı
climate-smart adj. iklim dostu
Technical
atmospheric climate n. atmosfer iklimi
atmospheric climate n. atmosferik iklim
ecc -electronic climate control n. elektronik iklimlendirme kontrolü
electronic touch climate control n. elektronik dokunmatik klima kontrol
climate chamber n. iklimlendirme kabini
climate box n. iklim kutusu
indoor climate n. iç mekan iklimi
climate control panel n. iklim kontrol paneli
interior climate n. iç mekan iklimi
climate chamber n. iklim odası
climate control driver information center n. iklim kontrol sürücü bilgi merkezi
climate housing n. iklim yuvası
climate cabinet n. iklimlendirme kabini
climate unit n. iklim ünitesi
constant climate n. kararlı iklim
interior climate n. oda iklimi
indoor climate n. oda iklimi
automatic climate control n. otomatik iklimlendirme kontrolü
constant climate n. sabit iklim
cold climate test n. soğuk iklim deneyi
climate-based daylight model n. iklim tabanlı günışığı modeli
climate-controlled adj. iklim kontrollü
climate-controlled adj. sıcaklığı veya nemi ısıtma ve soğutma sistemiyle düzenlenen
Textile
cold climate fabric n. soğuk iklim kumaşı
Architecture
architecture and climate n. mimari ve iklim
Automotive
electronic climate control n. elektronik iklimlendirme kontrolü
climate control system n. klima kontrol düzeni
climate controlled seat n. klima kontrollü koltuk
climate control system n. klima kontrol sistemi
climate sensors n. klima sensörleri
climate control software n. klima kontrol yazılımı
automatic climate control n. otomatik klima
attached to the climate control system adj. klima kontrol sistemine takılı
Marine
abnormal climate n. anormal iklim
wave climate n. dalga iklimi
oceanic climate n. okyanusal iklim
Mining
equatorial climate n. ekvatoral iklim
Marine Biology
temperate climate n. ılıman iklim
micro-climate n. mikroiklim
micro-climate n. mikroklima
oceanic climate n. okyanus iklimi
Astronomy
deep space climate observatory (dscovr) n. derin uzay iklim gözlemevi
Botanic
vegetation and climate n. vejetasyon ve iklim
Agriculture
arid climate n. arid iklim
nival climate n. karlı iklim
Forestry
united nations framework convention on climate change n. birleşmiş milletler iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi
Social Sciences
ethical climate n. etik iklim
organizational climate n. örgüt iklimi
Environment
world climate impact studies programme n. dünya ikliminin etkisini inceleme programı
climate strike n. iklim grevi
climate change n. iklim değişimi
climate change adaptation n. iklim değişikliği adaptasyonu
climate change adaptation n. iklim değişikliği uyarlaması
climate deal n. iklim antlaşması
climate warming n. iklim ısınması
climate and meteorology n. iklim ve meteoroloji
climate action n. iklim eylemi
climate crisis n. iklim krizi
climate canary n. sağlığının bozulması veya sayısının azalması daha büyük çevresel felaketlere işaret eden organizma
climate change resilience n. iklim değişikliğine dayanıklılık
climate resilience n. iklim dayanıklılığı
climate activist n. iklim aktivisti
Geography
mediterranean climate n. akdeniz iklimi
alpine climate n. alp iklimi
glacial climate n. buzul iklimi
glacial climate n. buzul iklim
maritime climate n. deniz iklimi
maritime climate n. denizsel iklim
climate-induced sea-level changes n. iklim etkili deniz seviyesi değişimleri
climate conditions n. iklim şartları
black sea climate n. karadeniz iklimi
global climate change n. küresel iklim değişikliği
climate-induced adj. iklim etkili
Meteorology
arctic climate n. arktik iklim
mediterranean climate n. akdeniz iklimi
transition climate n. araiklim
arctic climate n. arktik iklim
ice-cap climate n. buz örtüsü iklimi
marine climate n. deniz iklimi
desert climate n. çöl iklimi
mountain climate n. dağ iklimi
subtropical climate n. dönencealtı iklim
polar climate n. eksenucu iklimi
equatorial climate n. ekvator iklimi
subpolar climate n. eksenucualtı iklimi
physical climate n. fiziksel iklim
transition climate n. geçiş iklimi
solar climate n. güneş iklimi
climate change coordination group n. iklim değişikliği koordinasyon grubu
physics of climate n. iklim fiziği
temperate climate n. ılıman iklim
climate control n. iklim kontrolü
climate prediction center n. iklim tahmin merkezi
climate control n. iklim denetimi
climate analysis center n. iklim analiz merkezi
climate physics n. iklim fiziği
continental climate n. karasal iklim
continental climate n. kara iklimi
arid climate n. kurak iklim
polar climate n. kutup iklimi
subpolar climate n. kutupaltı iklimi
temperate climate n. mutedil iklim
monsoon climate n. muson iklimi
monsoon climate n. mevsim iklimi
microthermal climate n. mikrotermal iklim
mesothermal climate n. mezotermal iklim
savanna climate n. savan iklimi
steppe climate n. step iklimi
subtropical climate n. subtropikal iklim
tropical climate n. tropikal iklim
tundra climate n. tundra iklimi
thermal climate n. termal iklim
semi-arid climate n. yarı kurak iklim
rainy climate n. yağmurlu iklim
Geology
climate classification n. iklim sınıflaması
Military
command climate n. askerlikte karşılıklı saygıya dayalı disiplin
command climate n. emir komuta iklimi
Star Wars
climate disruption array n. iklim bozma uydusu
weather and climate command center n. hava ve iklim komuta merkezi