Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | arabuluculuk yapan | mediating adj. | ||
What is important is that both mediating parties are aware of their diplomatic and military powers. Önemli olan, arabuluculuk yapan her iki tarafın da diplomatik ve askeri güçlerinin farkında olmalarıdır. More Sentences |
||||
General | arabuluculuk yapan | intermediatory adj. |
Turkish | English | |
---|---|---|
Law | ||
Law | (genellikle rüşvet gibi yöntemleri ile) arabuluculuk yapan kimse | influence peddler n. |
Politics | ||
Politics | düşman milletler veya devletler arasında arabuluculuk yapan bir grup insan veya millet | third force n. |
Latin | ||
Latin | sosyal konularda arabuluculuk yapan kimse | arbiter elegantiae n. |
Latin | sosyal konularda arabuluculuk yapan kimse | arbiter elegantiarum n. |