|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
içinde ve çevresinde |
in and around prep.
|
|
There have been noises in and around the European Convention that Article 95 should be amended.
Avrupa Konvansiyonu içinde ve çevresinde 95. Maddenin değiştirilmesi gerektiği yönünde sesler yükseliyor.
More Sentences
|
Phrasals |
|
2 |
Phrasals |
çevresinde dönmek |
revolve around v.
|
|
People used to think the sun revolved around the earth.
İnsanlar güneşin, dünyanın çevresinde döndüğünü düşünürlerdi.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
iş çevresinde cinsel rol |
sex role in the work environment n.
|
|
4 |
General |
genellikle bir tezgah çevresinde oturulan, hafif yiyecek ve çeşitli içeceklerin satıldığı küçük restoran |
snack bar n.
|
|
5 |
General |
tayland ve çevresinde yetişen bir meyve |
jackfruit n.
|
|
6 |
General |
hareketli bir cismin çevresinde oluşan yüzey |
periptery n.
|
|
7 |
General |
ünlü insanları tanıyormuş gibi yaparak çevresinde prim yapmaya çalışan kimse |
name-dropper n.
|
|
8 |
General |
kutsal bir nesnenin çevresinde dönme |
circumambulation n.
|
|
|
9 |
General |
güneş gözlüğü ile güneşlendikten sonra göz çevresinde kalan iz |
panda eyes (uk) n.
|
|
10 |
General |
güneş gözlüğü ile güneşlendikten sonra göz çevresinde kalan iz |
raccoon eyes n.
|
|
11 |
General |
güneş gözlüğü ile güneşlendikten sonra göz çevresinde kalan iz |
raccoon eye n.
|
|
12 |
General |
yüz üstü yatırıp çevresinde bazı oyuncaklar koyarak bebeklerin oyuncaklara ulaşması için sürünmeye ve emeklemeye teşvik edildiği bir aktivite |
tummy time n.
|
|
13 |
General |
eskiden cayuga gölü çevresinde yaşayan kızılderili halkına mensup olan kimse |
cayuga n.
|
|
14 |
General |
sulawesi adası'nın güneybatısında yer alan makassar liman kentinde ve bu kentin çevresinde yaşayan endonezyalı bir halka mensup kimse |
makassarese n.
|
|
15 |
General |
hindistan'ın bihar eyaletinde ve çevresinde yaşayan kimse |
bihari n.
|
|
16 |
General |
eskiden güney-orta kuzey dakota'nın güney ve orta kesimlerinde missouri nehri boyunca sıralanan köylerde yaşayıp günümüzde sakakawea gölü çevresinde bulunan amerikan yerli halkına mensup kimse |
mandan n.
|
|
17 |
General |
hanedan armasının arkasında ve çevresinde yer alan hanedanlık sembolü |
mantling n.
|
|
18 |
General |
bir sayfadaki basılı ve yazılı materyalin çevresinde yer alan boşluk |
margent n.
|
|
19 |
General |
bazı kaynak sularının yüzeyinde veya çevresinde bulunan yumurta akına benzer yapışkan bir madde |
glairin n.
|
|
20 |
General |
glasgow sanat okulu çevresinde toplanmış ve 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başında etkili olmuş bir grup tasarımcı |
glasgow school n.
|
|
21 |
General |
(bir şeyin) çevresinde daire oluşturan kimse |
ringer n.
|
|
22 |
General |
birtakım kategorilerdeki mahkumların hapishane çevresinde kurulan sınırlı alanda yaşama özgürlüğü |
rule n.
|
|
23 |
General |
birtakım kategorilerdeki mahkumların yaşayabilecekleri, hapishane çevresinde kurulan sınırlı alan |
rules n.
|
|
24 |
General |
hırvatistan'da veya yakın çevresinde çalışan silahlı memur |
pandoor n.
|
|
25 |
General |
liman çevresinde yer alan kara bölgesi |
portland n.
|
|
26 |
General |
çevresinde dönüp dolaşmak |
centre v.
|
|
27 |
General |
eksen çevresinde dönmek |
rotate v.
|
|
28 |
General |
aynı masanın çevresinde toplanmak |
gather around the same table v.
|
|
|
29 |
General |
kendi ekseni çevresinde dönmek |
gyrate v.
|
|
30 |
General |
bir şey çevresinde toplanmak |
group around something v.
|
|
31 |
General |
bir yerin çevresinde güvenlik önlemi almak |
set up a perimeter v.
|
|
32 |
General |
çevresinde dönüp dolaşmak |
center v.
|
|
33 |
General |
objenin çevresinde dolanmak |
deke [canada] v.
|
|
34 |
General |
çevresinde dalgalanmak |
circumundulate v.
|
|
35 |
General |
(cevheri) geçici olarak kazı alanı çevresinde saklamak |
paddock v.
|
|
36 |
General |
bir şeyin çevresinde hareket etmek |
orbit v.
|
|
37 |
General |
(dahili prizi) erkek vida çevresinde döndürmek |
screw v.
|
|
38 |
General |
ayın çevresinde dönen |
circumlunar adj.
|
|
39 |
General |
ay çevresinde dönen |
circumlunar adj.
|
|
40 |
General |
dünya çevresinde |
circumterrestrial adj.
|
|
41 |
General |
dünyanın çevresinde |
circumterrestrial adj.
|
|
42 |
General |
ayın çevresinde |
circumlunar adj.
|
|
43 |
General |
ay çevresinde |
circumlunar adj.
|
|
44 |
General |
bir merkez çevresinde düzenlenmiş |
pericentral adj.
|
|
45 |
General |
kendi çevresinde dönen |
vertiginate adj.
|
|
46 |
General |
gövdesinin çevresinde renkli şeritler bulunan |
ring-streaked adj.
|
|
47 |
General |
mezar çevresinde olan |
graveside adj.
|
|
48 |
General |
çevresinde duran |
circumstant adj.
|
|
49 |
General |
çevresinde dolanan |
satellite adj.
|
|
50 |
General |
çevresinde dolanan |
satellitic adj.
|
|
51 |
General |
ayak bilekleri çevresinde olan |
shoestring adj.
|
|
52 |
General |
çevresinde olaylar gelişen |
polar adj.
|
|
53 |
General |
bir noktanın çevresinde toplanmış küçük sferoid kristal topluluklarına ait veya ilişkili |
spherulitic adj.
|
|
54 |
General |
kendi çevresinde |
in her own backyard adv.
|
|
55 |
General |
kendi çevresinde |
in his own backyard adv.
|
|
56 |
General |
dünya çevresinde |
all around the world adv.
|
|
57 |
General |
tüm dünya çevresinde |
all around the world adv.
|
|
58 |
General |
çevresinde anlamı veren ön ek |
be- pref.
|
|
Phrasals |
|
59 |
Phrasals |
(birinin) yanında/yakınında/çevresinde olmak |
have someone about v.
|
|
60 |
Phrasals |
(bir şeyi) yanında/yakınında/çevresinde bulundurmak |
have something about v.
|
|
61 |
Phrasals |
bir şeyin etrafında/çevresinde dönmek |
pivot around (something) v.
|
|
62 |
Phrasals |
birinin çevresinde toplanmak |
huddle around someone v.
|
|
63 |
Phrasals |
birinin çevresinde toplaşmak |
huddle around someone v.
|
|
64 |
Phrasals |
çevresinde gelişmek |
centre round v.
|
|
65 |
Phrasals |
çevresinde dönmek |
revolve about v.
|
|
66 |
Phrasals |
çevresinde yoğunlaşmak |
centre upon v.
|
|
67 |
Phrasals |
çevresinde dolanmak |
entwine around v.
|
|
68 |
Phrasals |
çevresinde gelişmek |
centre on v.
|
|
|
69 |
Phrasals |
çevresinde daire oluşturarak toplanmak |
ring around something v.
|
|
70 |
Phrasals |
çevresinde dönerek daireler çizmek |
circle around over something v.
|
|
71 |
Phrasals |
çevresinde dolamak |
twist something around v.
|
|
72 |
Phrasals |
çevresinde daire oluşturarak toplanmak |
circle something v.
|
|
73 |
Phrasals |
çevresinde yoğunlaşmak |
centre round v.
|
|
74 |
Phrasals |
çevresinde dönmek |
orbit around something v.
|
|
75 |
Phrasals |
çevresinde gelişmek |
centre upon v.
|
|
76 |
Phrasals |
çevresinde yoğunlaşmak |
centre around v.
|
|
77 |
Phrasals |
çevresinde yoğunlaşmak |
centre on v.
|
|
78 |
Phrasals |
çevresinde gelişmek |
centre around v.
|
|
79 |
Phrasals |
girdap yaparak çevresinde dönmek |
swirl around v.
|
|
80 |
Phrasals |
girdap yaparak çevresinde dönmek |
swirl about v.
|
|
81 |
Phrasals |
(bir şeyin çevresinde/etrafında) manevra yapmak |
jockey something around v.
|
|
82 |
Phrasals |
(bir film) (bir konunun/karakterin) çevresinde dönmek |
center around v.
|
|
83 |
Phrasals |
(bir film) (bir konunun/karakterin) çevresinde dönmek |
center on v.
|
|
84 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin/bir konunun çevresinde döndürmek |
center something on someone or something v.
|
|
85 |
Phrasals |
çevresinde döndürmek |
center around v.
|
|
86 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin/bir konunun) çevresinde dönmek |
center around (someone or something) v.
|
|
87 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin/bir konunun çevresinde dönmek |
center around someone or something v.
|
|
88 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin/bir konunun) çevresinde dönmek |
center on (someone or something) v.
|
|
89 |
Phrasals |
çevresinde/etrafında toplanmak |
collect around v.
|
|
90 |
Phrasals |
çevresine/çevresinde toplanmak |
crowd around v.
|
|
91 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) çevresine/çevresinde toplanmak |
crowd around (someone or something) v.
|
|
92 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) başında/çevresinde toplanmak |
crowd in (on someone or something) v.
|
|
93 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) çevresinde izdiham yaratmak |
crowd in (on someone or something) v.
|
|
94 |
Phrasals |
çevresinde toplanmak/toplamak |
group around v.
|
|
95 |
Phrasals |
yanında/yakınında/çevresinde olmak |
have about v.
|
|
96 |
Phrasals |
yanında/yakınında/çevresinde bulundurmak |
have about v.
|
|
97 |
Phrasals |
çevresinde toplanmak |
huddle around v.
|
|
98 |
Phrasals |
çevresinde toplaşmak |
huddle around v.
|
|
99 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) çevresinde toplanmak |
huddle around (someone or something) v.
|
|
100 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) çevresinde toplaşmak |
huddle around (someone or something) v.
|
|
101 |
Phrasals |
(bir şeyin çevresinde/etrafında) manevra yapmak |
jockey around v.
|
|
102 |
Phrasals |
(bir şeyin çevresinde/etrafında) manevra yaptırmak |
jockey around v.
|
|
103 |
Phrasals |
çevresinde bulundurmak/tutmak |
keep around v.
|
|
104 |
Phrasals |
çevresinde/çevrede sık sık/düzenli olarak görmek |
see around v.
|
|
Phrases |
|
105 |
Phrases |
bir amaç çevresinde |
under the banner of expr.
|
|
106 |
Phrases |
(bir şeyin) yakın çevresinde |
in the vicinity (of something) expr.
|
|
Colloquial |
|
107 |
Colloquial |
akan/dağılan göz makyajından dolayı göz çevresinde meydana gelen siyahlık |
coon eye(s) n.
|
|
108 |
Colloquial |
erkek hakları ve erkeklik konusu çevresinde yoğunlaşan/bir araya gelen grup |
manosphere n.
|
|
Idioms |
|
109 |
Idioms |
akan/dağılan göz makyajından dolayı göz çevresinde meydana gelen siyahlık |
raccoon eyes n.
|
|
110 |
Idioms |
akan/dağılan göz makyajından dolayı göz çevresinde meydana gelen siyahlık |
raccoon eye n.
|
|
111 |
Idioms |
cinsel organ çevresinde çıkan tüy |
short hairs n.
|
|
112 |
Idioms |
(birinin) çevresinde/yanında olmak |
be around v.
|
|
113 |
Idioms |
kendi çevresinde dönüp durmak |
go around and around v.
|
|
114 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) çevresinde bulundurmak/tutmak |
keep (someone or something) about v.
|
|
115 |
Idioms |
(birinin) kendi çevresinde |
in one's (own) backyard expr.
|
|
116 |
Idioms |
(birinin kendi) çevresinde/yakınında |
in (one's) (own) back yard expr.
|
|
117 |
Idioms |
(bir şeyin) çevresinde |
on the margins of (something) expr.
|
|
Politics |
|
118 |
Politics |
gobi çölü çevresinde yaşayan bir halk |
ongud n.
|
|
119 |
Politics |
kuzey ırak'ın musul vilayeti ve çevresinde yaşayan bir topluluk |
shabak n.
|
|
120 |
Politics |
orta asya'da aral gölü çevresinde yaşayan bir türk halkına mensup kimse |
karakalpak n.
|
|
121 |
Politics |
orta asya'da aral gölü çevresinde yaşayan bir türk halkına mensup kimse |
kara-kalpak n.
|
|
122 |
Politics |
aral gölü çevresinde özbekistan'a bağlı bir idari bölge |
kara-kalpak autonomous republic n.
|
|
123 |
Politics |
aral gölü çevresinde özbekistan'a bağlı bir idari bölge |
kara-kalpakia n.
|
|
124 |
Politics |
aral gölü çevresinde özbekistan'a bağlı bir idari bölge |
kara-kalpakstan n.
|
|
Advertising |
|
125 |
Advertising |
çevresinde hiçbir ilan yeri olmayan müstakil reklam alanı |
island position n.
|
|
126 |
Advertising |
çevresinde hiçbir ilan yeri olmayan müstakil reklam alanı |
island position n.
|
|
Technical |
|
127 |
Technical |
bir eksen çevresinde hareketli mafsal |
knuckle n.
|
|
128 |
Technical |
çevresinde seyretme (gezegen vb) |
circumnavigation n.
|
|
129 |
Technical |
çevresinde dönme |
circumvolution n.
|
|
130 |
Technical |
çevresinde seyreden kişi veya şey (gezegen vb) |
circumnavigator n.
|
|
131 |
Technical |
makine çevresinde dolaşarak yapılan kontrol |
walk around inspection n.
|
|
132 |
Technical |
sabit eksenli bir dişlinin çevresinde hareket eden dişli kombinasyonu |
epicyclic gear n.
|
|
133 |
Technical |
çevresinde çıkıntılı derin yiv bulunan çıkrık makarası veya çarkı |
wildcat n.
|
|
134 |
Technical |
bir eksen çevresinde dönmek |
revolve v.
|
|
135 |
Technical |
çevresinde döndürmek |
twirl v.
|
|
136 |
Technical |
çevresinde seyretmek (gezegen vb) |
circumnavigate v.
|
|
137 |
Technical |
çevresinde hareket etmek |
circulate v.
|
|
138 |
Technical |
çevresinde dönmek |
round v.
|
|
139 |
Technical |
mil çevresinde dönmek |
traverse v.
|
|
140 |
Technical |
kendi çevresinde dönmek |
circumvolve v.
|
|
141 |
Technical |
hareketli bir cismin çevresinde |
periptery adj.
|
|
142 |
Technical |
güneşin çevresinde dönen |
circumsolar adj.
|
|
143 |
Technical |
kutup çevresinde olan |
circumpolar adj.
|
|
Computer |
|
144 |
Computer |
metin çevresinde kaydırır |
wrap around expr.
|
|
Electric |
|
145 |
Electric |
çoklu kablolarda lehimin tellerin arasına fazlaca girip topaklanması ve o bölgeyi kafes gibi genişletip çevresinde kırılmaya neden olabilmesi |
bird-caging n.
|
|
146 |
Electric |
çoklu kablolarda lehimin tellerin arasına fazlaca girip topaklanması ve o bölgeyi kafes gibi genişletip çevresinde kırılmaya neden olabilmesi |
birdcaging n.
|
|
Mechanic |
|
147 |
Mechanic |
zıvanada veya çevresinde bulunan çıkıntı |
relish n.
|
|
Textile |
|
148 |
Textile |
(alaska ve kuzey kanada'da) parka başlığının çevresinde veya ceket kenarlarında bulunan kürk saçaklar |
ruff n.
|
|
Architecture |
|
149 |
Architecture |
(açık meydan çevresinde) yuvarlak kolon dizisinden oluşan bir yapı |
cyclostyle n.
|
|
Construction |
|
150 |
Construction |
inşaat projesi çevresinde işaret veya bayrak tutarak trafiği yöneten kimse |
flagger n.
|
|
Aeronautic |
|
151 |
Aeronautic |
uçağın ağırlığının burun tekerleği çevresinde yoğunlaşmasına neden olmak |
wheelbarrow v.
|
|
Marine |
|
152 |
Marine |
çevresinde gitme |
go-around n.
|
|
Mining |
|
153 |
Mining |
sıcak su kaynakları çevresinde oluşan bir opal |
fiorite n.
|
|
154 |
Mining |
maden damarı veya çevresinde bulunan yumuşak ve killi madde |
flucan n.
|
|
155 |
Mining |
maden damarı veya çevresinde bulunan yumuşak ve killi madde |
flukan n.
|
|
Medical |
|
156 |
Medical |
ağız çevresinde çökük noktasal skarlar |
perioral pitted scars n.
|
|
157 |
Medical |
çevresinde miyelin tabakası bulunan sinir lifi |
myelinated n.
|
|
158 |
Medical |
orifisler çevresinde görülen ekzematize lezyonlar |
periorificial eczematous lesions n.
|
|
159 |
Medical |
yaranın çevresinde oluşan şiş |
proud flesh n.
|
|
160 |
Medical |
sırt ipliğinin çevresinde yer alan |
perichordal adj.
|
|
161 |
Medical |
pelvis içinde veya çevresinde |
pelvic adj.
|
|
162 |
Medical |
gırtlak çevresinde olan |
laryngean adj.
|
|
Anatomy |
|
163 |
Anatomy |
bazen dalağın çevresinde bulunabilen küçük nodüller |
lienculus n.
|
|
164 |
Anatomy |
çevresinde miyelin kılıf bulunan sinir lifi |
myelinated nerve fiber n.
|
|
165 |
Anatomy |
rahim çevresinde yer alan bağ doku ve yağ |
parametrium n.
|
|
166 |
Anatomy |
(horoz ayak kemiği çevresinde oluşan) boynuzumsu deri |
spur n.
|
|
167 |
Anatomy |
beyinde akuaduktus çevresinde yer alan |
periaqueductal adj.
|
|
168 |
Anatomy |
göz çevresinde yer alan |
ophthalmic adj.
|
|
169 |
Anatomy |
rektum çevresinde olan |
pararectal adj.
|
|
170 |
Anatomy |
göz çevresinde bulunan (tüy) |
orbitary adj.
|
|
171 |
Anatomy |
kulak çevresinde bulunan |
parotic adj.
|
|
Pathology |
|
172 |
Pathology |
ince bağırsak ve çevresinde görülen iltihabi bir hastalık |
regional ileitis n.
|
|
173 |
Pathology |
eklem veya çevresinde ağrı ile karakterize bir hastalık |
arthrodynia n.
|
|
174 |
Pathology |
pankreas veya çevresinde hissedilen ağrı |
pancreatalgia n.
|
|
Dermatology |
|
175 |
Dermatology |
üreme organları ya da anüs çevresinde bulunan iyi huylu siğil |
verruca acuminata n.
|
|
Printing |
|
176 |
Printing |
baskı plakası çevresinde yer alan çıkıntılı kenar |
shoulder n.
|
|
Math |
|
177 |
Math |
düzlemsel bir alanın bir eksen çevresinde dönmesiyle oluşan katı cismin hacmi |
volume of a solid of revolution n.
|
|
Statistics |
|
178 |
Statistics |
değişkene ait değerlerin dağılım ortalamasının veya ortanca değerinin çevresinde yayılması |
dispersion n.
|
|
Biology |
|
179 |
Biology |
plasma zarını kendi çevresinde katlayarak molekül almak |
endocytose v.
|
|
180 |
Biology |
insan yaşam alanı çevresinde veya içerisinde yaşayan (canlılar ve yapay her türlü ürün) |
synanthropic adj.
|
|
181 |
Biology |
orta albümin çevresinde kıvrılmış embriyosu olan |
cyclospermous adj.
|
|
Marine Biology |
|
182 |
Marine Biology |
kabuk açıklığının çevresinde kırmızımsı diş çıkıntıları bulunan bir karındanbacaklı deniz salyangozu |
bleeding tooth (nerita peloronta) n.
|
|
183 |
Marine Biology |
yoğunlukla ıstakozun ağız çevresinde görülen küçük deniz organizmaları |
cycliophora n.
|
|
184 |
Marine Biology |
yoğunlukla ıstakozun ağız çevresinde görülen küçük deniz organizmaları |
phylum cycliophora n.
|
|
185 |
Marine Biology |
(denizkestanesine ait dış çıkıntıların çevresinde görülene benzer) sığ oyuk |
scrobicula n.
|
|
186 |
Marine Biology |
(denizkestanesine ait dış çıkıntıların çevresinde görülene benzer) sığ oyuk |
scrobicule n.
|
|
187 |
Marine Biology |
avrasya ve kuzey amerika'ya özgü olup ağız çevresinde bıyık benzeri duyargalar bulunan ve çoğunluğu tatlı sularda yaşayan çeşitli balıklara verilen ad |
siluriform fish n.
|
|
Astronomy |
|
188 |
Astronomy |
ayın bir yıldız çevresinde dönüşünü tamamladığı ortalama süre |
sidereal month n.
|
|
189 |
Astronomy |
gezegen veya uydunun bir yıldız çevresinde dönüşünü tamamladığı süre |
sidereal period n.
|
|
190 |
Astronomy |
gezegen veya uydunun bir yıldız çevresinde dönüşünü tamamladığı süre |
sidereal revolution n.
|
|
191 |
Astronomy |
güneş çevresinde oluşan hale |
solar halo n.
|
|
192 |
Astronomy |
güneş çevresinde oluşan hale |
parhelic ring n.
|
|
193 |
Astronomy |
yıldızların çevresinde |
periastral adj.
|
|
194 |
Astronomy |
güneşin çevresinde dönen |
circumsolar adj.
|
|
195 |
Astronomy |
yıldızın çevresinde |
circumstellar adj.
|
|
196 |
Astronomy |
ay'ın dünya çevresinde bir turu tamamladığı süreyle ilgili |
dracontic adj.
|
|
Zoology |
|
197 |
Zoology |
borneo ve çevresinde görülen vahşi bir kedi |
bay cat (felis bodia) n.
|
|
198 |
Zoology |
iran ve çevresinde görülen bir yabani keçi |
pasang (capra aegagrus) n.
|
|
199 |
Zoology |
gaur öküzüne akraba olan, hindistan ve çevresinde yetiştirilen bir yaban öküzü |
mithun n.
|
|
200 |
Zoology |
hayvanların ağız çevresinde bulunan tüy veya kıl |
moustache n.
|
|
Botanic |
|
201 |
Botanic |
yaralı bir bitki yüzeyinde veya çevresinde gelişen farklılaşmamış doku |
callus n.
|
|
202 |
Botanic |
tohum kabuğunun çevresinde hücrelerden oluşan halka |
annulus n.
|
|
203 |
Botanic |
bazı gövdelerin özü çevresinde yer alan primer ksilem halkası |
medullary sheath n.
|
|
204 |
Botanic |
saptaki vasküler dokunun öz çevresinde merkezi silindir oluşturduğu bir tür sifonostel |
dictyostele n.
|
|
205 |
Botanic |
yaprağın damar dokusunu sapınkine bağlayan iletim demetinin çevresinde yer alan boşluk |
foliar gap n.
|
|
206 |
Botanic |
(yaralı bitki yüzeyinde veya çevresinde) koruyucu doku oluşmak |
callus v.
|
|
Social Sciences |
|
207 |
Social Sciences |
orta afrika'da nyasa gölünün çevresinde yaşayan afrika halkı |
yao n.
|
|
208 |
Social Sciences |
sadece tek tür ilişki olduğunu düşünen ve ilişkiyi toplumdaki kadın rolü ve erkek rolü çevresinde değerlendiren kişi |
heterosexist n.
|
|
209 |
Social Sciences |
sulawesi adası'nın güneybatısında yer alan makassar liman kentinde ve kentin çevresinde yaşayan endonezyalı bir halk |
macassar n.
|
|
210 |
Social Sciences |
sulawesi adası'nın güneybatısında yer alan makassar liman kentinde ve bu kentin çevresinde yaşayan endonezyalı bir halk |
macassarese n.
|
|
211 |
Social Sciences |
sagaylar dahil olmak üzere yenisey ırmağı çevresinde yaşayan halklardan birinin üyesi |
yeniseian n.
|
|
212 |
Social Sciences |
sagaylar dahil olmak üzere yenisey ırmağı çevresinde yaşayan halklardan birinin üyesi |
yenisei-ostyak n.
|
|
213 |
Social Sciences |
bazı eski uygarlıkların ziyafet kültüründe masa çevresinde yaslanarak uzanma |
discumbency n.
|
|
Literature |
|
214 |
Literature |
lider bir yazarın çevresinde toplanan yazarlar topluluğu (özellikle romantizm akımı) |
cenacle n.
|
|
Linguistics |
|
215 |
Linguistics |
eskiden cayuga gölü çevresinde yaşayan kızılderili halkının konuştuğu irokua dili |
cayuga n.
|
|
216 |
Linguistics |
kuzey afrika'da çad gölü çevresinde konuşulan afro-asyatik dil grubuna ait dil ailesi |
chad n.
|
|
217 |
Linguistics |
kuzey afrika'da çad gölü çevresinde konuşulan afro-asyatik dil grubuna ait dil ailesi |
chadic n.
|
|
218 |
Linguistics |
kuzey afrika'da çad gölü çevresinde konuşulan afro-asyatik dil grubuna ait dil ailesi |
chadic language n.
|
|
219 |
Linguistics |
thames nehri'nin çevresinde konuşulan bir ingiliz aksanı |
estuary english n.
|
|
220 |
Linguistics |
volga nehri çevresinde konuşulan bir fin dili grubu |
volgaic n.
|
|
221 |
Linguistics |
lombardca'nın mantua çevresinde konuşulan lehçesi |
mantuan n.
|
|
222 |
Linguistics |
çad gölü çevresinde konuşulan bir çad dili |
musgoi n.
|
|
223 |
Linguistics |
yaşayan üyeleri meksika'daki tehuantepec kıstağı'nda ve çevresinde konuşulan bir dil ailesine ait |
mixe-zoque adj.
|
|
224 |
Linguistics |
yaşayan üyeleri meksika'daki tehuantepec kıstağı'nda ve çevresinde konuşulan bir dil ailesiyle ilgili |
mixe-zoque adj.
|
|
History |
|
225 |
History |
antik dönemlerde balıkesir ve çevresinde kurulmuş bir ülke |
mysia n.
|
|
226 |
History |
indus ve ganj ırmakları çevresinde mö 3000 ile ms 500 arasında süren medeniyet ve dilleri |
indic n.
|
|
227 |
History |
1526 yılında kurulup iki yüzyıl boyunca hindistan ve çevresinde hüküm sürmüş bir müslüman imparatorluğu |
moghul empire n.
|
|
228 |
History |
1526 yılında kurulup iki yüzyıl boyunca hindistan ve çevresinde hüküm sürmüş bir müslüman imparatorluğu |
mogul empire n.
|
|
Environment |
|
229 |
Environment |
(tuz gölü veya tuz bataklığı çevresinde yer alan) çöküntü |
chott n.
|
|
230 |
Environment |
(tuz gölü veya tuz bataklığı çevresinde yer alan) çöküntü |
shott n.
|
|
231 |
Environment |
(tuz gölü veya bataklığı çevresinde yer alan) çöküntü |
schott n.
|
|
Geography |
|
232 |
Geography |
abd'de nevada'nın güneydoğusu ve arizona'nın kuzeybatısında bulunan, çevresinde mesire yeri olan göl |
lake mead n.
|
|
233 |
Geography |
zion kanyonu çevresinde oluşturulan koruma alanı |
zion national park n.
|
|
234 |
Geography |
güneybatı almanya'da stuttgart'ın güneyinde konstanz gölü çevresinde kurulu bir şehir |
konstanz n.
|
|
235 |
Geography |
abd'de nevada'nın güneydoğusu ve arizona'nın kuzeybatısında bulunan, çevresinde mesire yeri olan göl |
mead n.
|
|
236 |
Geography |
abd'de nevada'nın güneydoğusu ve arizona'nın kuzeybatısında bulunan, çevresinde mesire yeri olan göl |
mead lake n.
|
|
237 |
Geography |
finlandiya-rusya-estonya çevresinde bulunan baltık körfezi |
gulf of finland n.
|
|
238 |
Geography |
pasifik okyanusu çevresinde bulunan |
pacific adj.
|
|
239 |
Geography |
birleşik devletler'in batı kıyısı çevresinde bulunan |
pacific adj.
|
|
Geology |
|
240 |
Geology |
bir noktanın çevresinde toplanmış küçük sferoid kristal toplulukları |
spherulitic n.
|
|
241 |
Geology |
bir noktanın çevresinde toplanmış küçük sferoid kristal toplulukları |
spherulite n.
|
|
242 |
Geology |
dağ zincirinin çevresinde denizel çökeller olarak oluşan kumtaşı, şeyller ve çakıltaşıları |
molasse n.
|
|
243 |
Geology |
bir noktanın çevresinde toplanmış küçük sferoid kristal toplulukları |
sphaerulite n.
|
|
Military |
|
244 |
Military |
hava üssünün çevresinde yer alan hava savunma bölgesi |
base defense zone n.
|
|
245 |
Military |
hırvatistan'da veya yakın çevresinde çalışan silahlı memur |
pandour n.
|
|
Sport |
|
246 |
Sport |
bir grup oyuncunun rakibin düşürdüğü topun çevresinde toplanıp topu elde etmeye çalışması |
loose scrum n.
|
|
247 |
Sport |
(ragbide) top tutucunun topu düşürmesiyle çok sayıdaki oyuncunun çevresinde toplanıp top hakimiyeti sağlamaya çalıştıkları durum |
ruck n.
|
|
248 |
Sport |
(ragbide) bir grup oyuncunun rakibin düşürdüğü topun çevresinde toplanıp topu elde etmeye çalışması |
ruck n.
|
|
Basketball |
|
249 |
Basketball |
(top) pota halkasının çevresinde dönmek |
rim v.
|
|
Cinema |
|
250 |
Cinema |
bir filmin, romanın veya oyunun, bir konu çevresinde gelişen, olgunlaşan, biçimlenen kuruluşu |
dramatic structure n.
|
|
Printery |
|
251 |
Printery |
daktilolarda çevresinde harf veya karakterler olan çember |
type wheel n.
|
|
252 |
Printery |
çevresinde harfler veya rakamlar bulunan baskı tekerleği |
printing wheel n.
|
|
Ornithology |
|
253 |
Ornithology |
başının üzerinde ve çevresinde tüyleri olan süslü güvercin |
jacobin n.
|
|
254 |
Ornithology |
başının üzerinde ve çevresinde tüyleri olan süslü güvercin |
jacobine n.
|
|
255 |
Ornithology |
göz çevresinde beyaz bir halka veya leke bulunan çeşitli kuş türleri |
white-eye n.
|
|
256 |
Ornithology |
göz çevresinde ibiğe benzer etimsi parçalar olan güvercin |
barb n.
|
|
257 |
Ornithology |
avrupa'ya özgü, ağız çevresinde kıllar olan ve böcekle beslenen bir yarasa |
barbastel (barbastellus communis) n.
|
|
258 |
Ornithology |
çevresinde zarımsı yapı olan ayrı parmaklı kuş ayağı |
lobate foot n.
|
|
259 |
Ornithology |
yeni gine çevresinde görülen sarı tüylü bir kuş |
diphyllodes magnifica n.
|
|
Slang |
|
260 |
Slang |
anüs çevresinde bulunan kıllara yapışmış dışkı topakçığı |
dingleberry n.
|
|
261 |
Slang |
cinsel organ çevresinde çıkan tüy |
pubic hair n.
|
|
262 |
Slang |
cinsel organ çevresinde çıkan tüy |
crotch hair n.
|
|
263 |
Slang |
cinsel organ çevresinde çıkan tüyler |
bush n.
|
|
264 |
Slang |
liman çevresinde fahişelik yapan kadın |
sea gull n.
|
|
British Slang |
|
265 |
British Slang |
anüs çevresinde bulunan kıllara yapışmış dışkı topakçığı |
fartleberry n.
|
|
Modern Slang |
|
266 |
Modern Slang |
gülerken göz çevresinde oluşan veya yüzde kendiliğinden bulunan ve sevimli bulunan kabarıklık |
aegyosal n.
|
|
Anthropology |
|
267 |
Anthropology |
kuzey amerika'da colorado nehri ağzının çevresinde yaşayan bir yerli halk |
cocopa n.
|
|
268 |
Anthropology |
kuzey amerika'da colorado nehri ağzının çevresinde yaşayan bir yerli halk |
cocopah n.
|
|