around - English Turkish Sentences
English Turkish
around yaklaşık adv.
  • I would remind everyone that we are admitting around 100 million people to the Union at one time.
  • Herkese tek seferde yaklaşık 100 milyon kişiyi Birliğe kabul ettiğimizi hatırlatmak isterim.
  • In 1999, around 190.000 tonnes were brought in.
  • 1999 yılında yaklaşık 190.000 ton getirilmiştir.
  • In order to complete the network that is currently planned an investment of around EUR 400 billion would be required.
  • Şu anda planlanan ağın tamamlanması için yaklaşık 400 milyar avro yatırım yapılması gerekecektir.
Show More (46)
around etrafında adv., prep.
  • We have to take into account what is going on in the world around us.
  • Etrafımızdaki dünyada neler olup bittiğini dikkate almalıyız.
  • A vessel is not assessed according to whether there is a storm around or not, but according to how it weathers a storm.
  • Bir gemi, etrafında fırtına olup olmamasına göre değil, fırtınayı nasıl atlattığına göre değerlendirilir.
  • The massive military presence around Iraq, and Bush's rhetoric, have finally had their effect on Saddam.
  • Irak'ın etrafındaki büyük askeri varlık ve Bush'un söylemleri nihayet Saddam üzerinde etkili oldu.
Show More (19)
around civarı adv.
  • The gross cost of personnel policy reform to 2006 will be around EUR111.9 million.
  • Personel politikası reformunun 2006 yılına kadar brüt maliyeti 111.9 milyon Euro civarında olacaktır.
  • The equivalent figure for emissions of SOx is around 80 percent.
  • SOx emisyonları için eşdeğer rakam yüzde 80 civarındadır.
  • In recent years our number of miners has dropped from twenty-four thousand to around eight thousand.
  • Son yıllarda madenci sayımız yirmi dört binden sekiz bin civarına düşmüştür.
Show More (10)
around çevrede adv.
  • They have a higher standard of living than those around them and make greater demands on their government.
  • Çevrelerindekilerden daha yüksek bir yaşam standardına sahipler ve hükümetlerinden daha fazla talepte bulunuyorlar.
  • You must be aware that it is very foggy around Strasbourg and I have been told that many Members are not here.
  • Strazburg çevresinde havanın çok sisli olduğunun ve birçok Üyenin burada olmadığının farkında olmalısınız.
  • There have been noises in and around the European Convention that Article 95 should be amended.
  • Avrupa Konvansiyonu çevresinde ve içinde Madde 95'in değiştirilmesi gerektiğine dair sesler duyuldu.
Show More (9)
around gibi prep.
  • At present, people are herded around Europe like animals.
  • Şu anda insanlar Avrupa'da hayvanlar gibi güdülüyor.
  • It simply passes around as it chooses.
  • Düpedüz istediği gibi dolaşmaktadır.
  • It simply passes around as it chooses.
  • Sadece istediği gibi dolaşıyor.
Show More (0)
around çevresinde adv.
  • People's health is inseparably linked to the environment around them.
  • İnsanların sağlığı, çevrelerindeki ortamla ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır.
Show More (-2)