golden - English Turkish Sentences
English Turkish
golden altın n.
  • In American culture, speech is golden.
  • Amerikan kültüründe söz altın değerindedir.
  • She was a girl with golden hair.
  • O altın saçlı bir kızdı.
  • Golden guns don't protect you from bullets.
  • Altın silahlar seni kurşunlardan korumaz.
Show More (37)
golden altın sarısı adj.
  • When the garlic is golden, add the fish.
  • Sarımsaklar altın sarısıyken, balıkları ekleyin.
  • The girl has golden hair.
  • Kızın altın sarısı saçları var.
  • Mary has long golden hair.
  • Mary'nin uzun altın sarısı saçları var.
Show More (1)
golden altın renginde adj.
  • Wine is a pure and clear product of nature, clear and golden in the glass.
  • Şarap, kadehte berrak ve altın renginde görünüen, doğanın saf ve berrak bir ürünüdür.
  • Wine is a pure and clear product of nature, clear and golden in the glass.
  • Şarap doğanın saf ve berrak bir ürünüdür, kadehte berrak ve altın rengindedir.
  • The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
  • Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
Show More (0)
golden altından yapılmış adj.
  • The princess rode in a golden carriage.
  • Prenses altından yapılmış bir arabaya bindi.
Show More (-2)
golden altın rengi almak v.
  • When the garlic is golden, add the fish.
  • Sarımsak altın rengini alınca balığı ekleyin.
Show More (-2)
golden mükemmel adj.
  • Tom is a golden boy.
  • Tom mükemmel bir çocuk.
Show More (-2)