Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | vertical adj. | dik | ||
The cliff is almost vertical. Uçurum, neredeyse dik. More Sentences |
||||
Common Usage | vertical adj. | dikey | ||
Our company's structure is rigidly vertical. Şirketimizin yapısı tamamen dikeydir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | vertical n. | dikey çizgi | ||
Mary likes to wear clothes with vertical stripes, because she heard they make you look thinner. Mary dikey çizgili giysiler giymekten hoşlanır çünkü onların daha ince gösterdiğini duymuş. More Sentences |
||||
General | vertical n. | dikey çizgi | ||
Mary likes to wear clothes with vertical stripes, because she heard they make you look thinner. Mary dikey çizgili giysiler giymeyi seviyor, çünkü bunların insanı daha ince gösterdiğini duymuş. More Sentences |
||||
General | vertical n. | dikey | ||
He was determined to climb the vertical cliff. Dikey uçuruma tırmanmaya kararlıydı. More Sentences |
||||
General | vertical adj. | dikey | ||
This is just an example of how horizontal policies and vertical sectoral solutions complement each other. Bu, yatay politikaların ve dikey sektörel çözümlerin birbirini nasıl tamamladığının sadece bir örneğidir. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | vertical adj. | dikey | ||
Metal barriers, inappropriate vertical signs and kerbs are among the causes behind an enormous number of victims. Metal bariyerler, uygun olmayan dikey işaretler ve bordürler çok sayıda kurbanın arkasındaki nedenler arasındadır. More Sentences |
||||
Food Engineering | ||||
Food Engineering | vertical adj. | dikey | ||
Will horizontal enlargement not obstruct vertical enlargement? Yatay genişleme dikey genişlemeyi engellemeyecek mi? More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | vertical adj. | düşey | ||
General | ||||
General | vertical n. | düşey düzlem | ||
General | vertical n. | dikey düzlem | ||
General | vertical n. | dikey çember | ||
General | vertical n. | kirişteki dikey üye | ||
General | vertical n. | dikey fotoğraf | ||
General | vertical n. | düz piyano | ||
General | vertical adj. | düşey doğru | ||
General | vertical adj. | amudi | ||
General | vertical adj. | düşey | ||
General | vertical adj. | şakuli | ||
General | vertical adj. | tepe noktasında veya en yüksek noktada bulunan | ||
General | vertical adj. | üstte | ||
General | vertical adj. | tepede | ||
General | vertical adj. | farklı seviyelerdeki unsurlarla ilgili | ||
General | vertical adj. | farklı seviyelerdeki unsurlardan oluşan | ||
General | vertical adj. | yukarından aşağı doğru | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | vertical adj. | belirli bir müşteri tabanına belirli bir ürün veya hizmeti sunan (iş modeli) | ||
Industry | ||||
Industry | vertical adj. | üretimden satışa tüm basamaklarla ilgili | ||
Industry | vertical adj. | üretimden satışa tüm basamakları içeren | ||
Technical | ||||
Technical | vertical adj. | düşey | ||
Technical | vertical adj. | düşey konumlu | ||
Computer | ||||
Computer | vertical expr. | dikey yerleştir | ||
Architecture | ||||
Architecture | vertical n. | dikey yapısal eleman | ||
Medical | ||||
Medical | vertical adj. | vertikal | ||
Anatomy | ||||
Anatomy | vertical adj. | kafatasının tepe noktasına ait | ||
Anatomy | vertical adj. | kafatasının tepe noktası ile ilgili | ||
Pathology | ||||
Pathology | vertical adj. | ebeveynden çocuğa bulaşan (hastalık veya bozukluk) | ||
Food Engineering | ||||
Food Engineering | vertical adj. | düşey | ||
Botanic | ||||
Botanic | vertical adj. | ayası dikey düzlemde olan (yaprak) | ||
Botanic | vertical adj. | eksen ile aynı yönde olan | ||
Botanic | vertical adj. | uzunlamasına olan | ||