Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | takınmak | wear v. | ||
She wore a sad expression. Üzgün bir ifade takındı. More Sentences |
||||
General | takınmak | assume v. | ||
He assumed an aggressive attitude toward me. Bana karşı saldırgan bir tavır takındı. More Sentences |
||||
General | takınmak | take on v. | ||
When our parents aren't there, my younger brother takes on a completely different manner. Ebeveynlerimiz yanımızda olmadığında, küçük kardeşim tamamen farklı bir tavır takınıyor. More Sentences |
||||
General | takınmak | wear v. | ||
She wore a sad expression. Üzgün bir ifade takındı. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Phrasals | takınmak | take on v. | ||
When our parents aren't there, my younger brother takes on a completely different manner. Ebeveynlerimiz yanımızda olmadığında, küçük kardeşim tamamen farklı bir tavır takınıyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | takınmak | gird oneself with v. | ||
General | takınmak | put something on v. | ||
General | takınmak | affect v. | ||
General | takınmak | strike v. | ||
General | takınmak | puton v. | ||
General | takınmak | put on v. | ||
General | takınmak | fake v. | ||
General | takınmak | pull v. |