tükenme

Bedeutungen von dem Begriff "tükenme" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 14 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	tükenme	exhaustion n.
The exhaustion of trade mark rights affects all branded products. Ticari marka haklarının tükenmesi tüm markalı ürünleri etkiler. More Sentences
2	General	tükenme	exhaust n.
I have been allocated a schedule this morning that now exhausts the possibilities on the "catch the eye" system. Bu sabah bana atanan programa göre "kısa süreli söz alarak tartışma" sistemindeki olasılıklar artık tükenmiş durumda. More Sentences
3	General	tükenme	depletion n.
That contributes to the depletion of stocks. Bu da rezervlerin tükenmesine katkıda bulunuyor. More Sentences
4	General	tükenme	extinction n.
A large asteroid was responsible for the extinction of the dinosaurs. Dinozorların tükenmesinden büyük bir asteroid sorumluydu. More Sentences
Trade/Economic
5	Trade/Economic	tükenme	depletion n.
They contribute to the depletion of stocks, which is harmful for both local fishermen and fishermen all over the world. Hem yerel balıkçılar hem de tüm dünyadaki balıkçılar için zararlı olan rezerv tükenmesine neden olurlar. More Sentences
Biochemistry
6	Biochemistry	tükenme	exhaustion n.
Mr Mayer may know that in his country, Germany, there was once a system of international exhaustion. Sayın Mayer, ülkesi Almanya'da bir zamanlar uluslararası bir tükenme sistemi olduğunu biliyor olabilir. More Sentences
General
7	General	tükenme	failure n.
8	General	tükenme	being exhausted n.
9	General	tükenme	languorousness n.
10	General	tükenme	yield n.
11	General	tükenme	exantlation n.
12	General	tükenme	pining n.
13	General	tükenme	consumption n.
14	General	tükenme	coming to an end n.

Bedeutungen, die der Begriff "tükenme" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 56 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	nesli tükenme	extinction n.
We are in favour of recovering the stocks of fish that are threatened with extinction. Nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan balık rezervlerinin geri kazanılmasından yanayız. More Sentences
2	General	soyu tükenme	extinction n.
3	General	giderek tükenme	gradual depletion n.
4	General	bitip tükenme	exantlation n.
5	General	yorgunluktan tükenme	bleareyedness n.
6	General	nesli tükenme	obliteration n.
7	General	soyu tükenme	obliteration n.
8	General	nesli tükenme	oblivion n.
9	General	soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak	be on the brink of extinction v.
10	General	soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak	be on the verge of extinction v.
11	General	soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak	be on the brink of extinction v.
12	General	soyu tükenme tehlikesinde olmak	be on the edge of extinction v.
13	General	soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak	be on the edge of extinction v.
14	General	soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak	be in danger of extinction v.
15	General	soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak	be on the edge of extinction v.
16	General	soyu tükenme tehlikesinde olmak	be in danger of extinction v.
17	General	soyu tükenme tehlikesinde olmak	be on the verge of extinction v.
18	General	soyu tükenme tehlikesinde olmak	be on the brink of extinction v.
19	General	soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olmak	be on the verge of extinction v.
20	General	soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmak	be in danger of extinction v.
21	General	(soyu/soyları) tükenme tehdidi altında olmak	be under the threat of extinction v.
22	General	nesli tükenme tehlikesinde olan	threatened with extinction adj.
23	General	nesli tükenme riskiyle karşı karşıya olan	endangered adj.
Trade/Economic
24	Trade/Economic	amortisman ve tükenme	amortization and depletion n.
25	Trade/Economic	birikmiş tükenme payları	accumulated depreciation n.
26	Trade/Economic	birikmiş tükenme payı	accumulated depletion n.
27	Trade/Economic	birikmiş tükenme payları	accumulated depletion n.
28	Trade/Economic	dönemin tüm amortisman giderleri ile itfa ve tükenme payları	all depreciation, amortisation and depletion expenses of current year n.
29	Trade/Economic	itfa ve tükenme payları	amortisation and depletion expenses n.
30	Trade/Economic	tükenme payları	amortisation n.
31	Trade/Economic	tükenme payları	amortization n.
32	Trade/Economic	tükenme karşılıkları	depletion allowances n.
33	Trade/Economic	tükenme karşılığı	reserve for depletion n.
34	Trade/Economic	tükenme sonrası maliyet	depleted cost n.
35	Trade/Economic	tükenme indirimi	depletion allowances n.
36	Trade/Economic	yüzdelik tükenme	percentage depletion n.
Law
37	Law	tükenme ilkesi	principle of exhaustion n.
Technical
38	Technical	yanma tükenme hızı	burnout velocity n.
39	Technical	yanıp tükenme	burn-out n.
40	Technical	tükenme miktarı	depletion n.
41	Technical	tükenme ölçütü	depletion n.
Construction
42	Construction	soyu tükenme	extinction n.
Automotive
43	Automotive	fren servosu tükenme noktası	booster vacuum runout point n.
44	Automotive	ozon tükenme potansiyeli	ozone depletion potential n.
Medical
45	Medical	tükenme sendromu	wasting syndrome n.
46	Medical	tükenme sendromu	burnout syndrome n.
Psychology
47	Psychology	duygusal tükenme	emotional exhaustion n.
Biology
48	Biology	soyu tükenme tehlikesi altında olan tür	an endangered species n.
49	Biology	soyu tükenme tehlikesi altında olan tür	an endangered species n.
Zoology
50	Zoology	batı afrika'ya özgü, soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan büyük bir ceylan	mhorr n.
51	Zoology	batı afrika'ya özgü, soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan büyük bir ceylan	nanger dama n.
52	Zoology	batı afrika'ya özgü, soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan büyük bir ceylan	gazella dama n.
Environment
53	Environment	soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bırakmak	endanger v.
54	Environment	nesli tükenme riskiyle karşı karşıya olmayan	unendangered adj.
Military
55	Military	yakıt tükenme noktası ağırlığı	burnout weight n.
Sport
56	Sport	(yarış atını) tükenme noktasına kadar zorlamak	pinch [uk] v.