|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
General |
|
1 |
General |
summer house n.
|
yazlık |
|
Does Tom have a summer house?
Tom'un yazlık bir evi var mı?
More Sentences
|
2 |
General |
summer holiday n.
|
yaz tatili |
|
We would, indeed, have liked to have seen it wrapped up before the summer holidays.
Gerçekten de yaz tatilinden önce tamamlanmış olmasını görmek isterdik.
More Sentences
|
3 |
General |
summer resort n.
|
sayfiye |
|
This summer resort is no longer as popular as it used to be.
Bu sayfiye artık eskisi kadar popüler değil.
More Sentences
|
4 |
General |
summer resort n.
|
yazlık |
|
It's a fascinating advertisement for summer resorts.
Yazlık tatil köyleri için büyüleyici bir reklam.
More Sentences
|
5 |
General |
summer season n.
|
yaz sezonu |
|
After a slow summer season, business began to pick up.
Yavaş bir yaz sezonundan sonra iş ilerlemeye başladı.
More Sentences
|
6 |
General |
summer vacation n.
|
yaz tatili |
|
Exams are right after summer vacation.
Sınavlar yaz tatilinden hemen sonradır.
More Sentences
|
7 |
General |
indian summer n.
|
pastırma yazı |
|
Paris during the Indian summer is an earthly heaven.
Pastırma yazı sırasında Paris dünyevi bir cennettir.
More Sentences
|
8 |
General |
summer school n.
|
yaz okulu |
|
Tom lived in a tent next to the river while he attended summer school.
Tom yaz okuluna devam ederken nehrin yanında bir çadırda yaşadı.
More Sentences
|
9 |
General |
summer rain n.
|
yaz yağmuru |
|
I love summer rain.
Yaz yağmurunu severim.
More Sentences
|
10 |
General |
summer time n.
|
yaz saati |
|
These provisions are contained in the Commission proposal on summer time arrangements.
Bu hükümler, yaz saati düzenlemelerine ilişkin Komisyon teklifinde yer almaktadır.
More Sentences
|
11 |
General |
summer house n.
|
yazlık ev |
|
The Danish summer house protocol contributes to the good relationship between Danes and Germans.
Danimarka yazlık ev protokolü Danimarkalılar ve Almanlar arasındaki iyi ilişkilere katkıda bulunmaktadır.
More Sentences
|
12 |
General |
summer vegetable n.
|
yaz sebzesi |
|
Zucchini is a summer vegetable.
Kabak bir yaz sebzesidir.
More Sentences
|
13 |
General |
middle of summer n.
|
yazın ortası |
|
Why are you dressing like it's the middle of summer when it's this cold?
Hava bu kadar soğukken neden yazın ortasındaymışız gibi giyiniyorsun?
More Sentences
|
14 |
General |
summer clothes n.
|
yaz kıyafetleri |
|
Why don't you wear summer clothes?
Neden yaz kıyafetleri giymiyorsun?
More Sentences
|
15 |
General |
summer clothes n.
|
yazlık giysiler |
|
If only she'd wear summer clothes.
Keşke o yazlık giysiler giyse.
More Sentences
|
16 |
General |
summer clothes n.
|
yazlıklar |
|
If only she'd wear summer clothes.
Keşke yazlık kıyafetler giyseydi.
More Sentences
|
17 |
General |
summer heat n.
|
yaz sıcağı |
|
My father hates the summer heat.
Babam yaz sıcağından nefret eder.
More Sentences
|
18 |
General |
whole summer n.
|
bütün yaz |
|
We have the whole summer to play.
Çalmak için bütün yazımız var.
More Sentences
|
19 |
General |
summer fruit n.
|
yaz meyvesi |
|
My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
More Sentences
|
20 |
General |
this summer n.
|
bu yaz |
|
Many colleagues come from Member States which were this summer struck by floods and landslides.
Pek çok meslektaşım bu yaz sel ve toprak kaymalarının vurduğu Üye Devletlerden gelmektedir.
More Sentences
|
|
21 |
General |
last summer n.
|
geçen yaz |
|
Last summer we saw what sort of massive destruction forest fires cause.
Geçtiğimiz yaz orman yangınlarının ne kadar büyük bir yıkıma yol açtığını gördük.
More Sentences
|
22 |
General |
summer camp n.
|
yaz kampı |
|
I'm going to summer camp next year.
Seneye yaz kampına gideceğim.
More Sentences
|
23 |
General |
summer sports n.
|
yaz sporları |
|
What's your favorite summer sport?
Favori yaz sporun nedir?
More Sentences
|
24 |
General |
next summer n.
|
gelecek yaz |
|
Aren't you going to go camping next summer?
Gelecek yaz kampa gitmeyecek misin?
More Sentences
|
25 |
General |
next summer n.
|
sonraki yaz |
|
I'll ask my grandfather to take me there during the next summer vacation.
Bir sonraki yaz tatilinde büyükbabamın beni oraya götürmesini isteyeceğim.
More Sentences
|
26 |
General |
in the summer adv.
|
yazın |
|
We're usually busier in the summer than in the winter.
Biz genellikle yazın kışın olduğundan daha yoğunuz.
More Sentences
|
27 |
General |
in summer adv.
|
yazın |
|
In summer meat easily goes bad; you must keep it in the refrigerator.
Yazın et kolayca bozulur; onu buzdolabında saklamalısınız.
More Sentences
|
Colloquial |
|
28 |
Colloquial |
every summer expr.
|
her yaz |
|
Every summer, we come out to the country to get fresh air.
Her yaz temiz hava almak için kırlara gideriz.
More Sentences
|
Speaking |
|
29 |
Speaking |
since last summer n.
|
geçen yazdan beri |
|
Tom has lived in Boston since last summer.
Tom geçen yazdan beri Boston'da yaşamaktadır.
More Sentences
|
30 |
Speaking |
summer is over expr.
|
yaz bitti |
|
Summer is over.
Yaz bitti.
More Sentences
|
31 |
Speaking |
summer is coming expr.
|
yaz geliyor |
|
I'm very happy that summer is coming.
Yaz geliyor diye çok mutluyum.
More Sentences
|
Technical |
|
32 |
Technical |
summer time n.
|
yaz saati |
|
These provisions are contained in the Commission proposal on summer time arrangements.
Bu hükümler, yaz saati düzenlemelerine ilişkin Komisyon teklifinde yer almaktadır.
More Sentences
|
33 |
Technical |
summer house n.
|
yazlık ev |
|
The Danish summer house protocol contributes to the good relationship between Danes and Germans.
Danimarka yazlık ev protokolü Danimarkalılar ve Almanlar arasındaki iyi ilişkilere katkıda bulunmaktadır.
More Sentences
|
Informatics |
|
34 |
Informatics |
summer time n.
|
yaz saati |
|
These provisions are contained in the Commission proposal on summer time arrangements.
Bu hükümler, yaz saati düzenlemelerine ilişkin Komisyon teklifinde yer almaktadır.
More Sentences
|
Textile |
|
35 |
Textile |
summer dress n.
|
yazlık elbise |
|
Mary was wearing a sleeveless summer dress.
Mary kolsuz bir yazlık elbise giyiyordu.
More Sentences
|
Education |
|
36 |
Education |
summer school n.
|
yaz okulu |
|
Tom lived in a tent next to the river while he attended summer school.
Tom yaz okuluna devam ederken nehrin yanında bir çadırda yaşadı.
More Sentences
|
37 |
Education |
summer internship n.
|
yaz stajı |
|
I applied for a summer internship.
Bir yaz stajına başvurdum.
More Sentences
|
Meteorology |
|
38 |
Meteorology |
indian summer n.
|
pastırma yazı |
|
Paris during the Indian summer is an earthly heaven.
Pastırma yazı sırasında Paris dünyevi bir cennettir.
More Sentences
|
General |
|
39 |
General |
summer house n.
|
sayfiye |
|
40 |
General |
summer season n.
|
yaz mevsimi |
|
41 |
General |
summer savory n.
|
ballıbabagillerden |
|
42 |
General |
summer house n.
|
çardak |
|
43 |
General |
summer cottage n.
|
yazlık |
|
44 |
General |
summer place n.
|
sayfiye |
|
45 |
General |
summer savory n.
|
yaprakları bahar olarak kullanılan sater |
|
46 |
General |
summer camping ground n.
|
yayla |
|
47 |
General |
summer clothes n.
|
yazlık elbiseler |
|
48 |
General |
summer resort n.
|
sayfiye evi |
|
49 |
General |
summer palace n.
|
kasır |
|
50 |
General |
summer pasture n.
|
yaylım |
|
51 |
General |
summer villa n.
|
yazlık |
|
52 |
General |
summer dress n.
|
yazlık |
|
53 |
General |
summer savory n.
|
zater |
|
54 |
General |
summer resort n.
|
sayfiye yeri |
|
55 |
General |
summer pasture n.
|
yaylak |
|
56 |
General |
summer house n.
|
yaz evi |
|
57 |
General |
summer villa n.
|
yazlık ev |
|
58 |
General |
summer residence n.
|
yazlık |
|
59 |
General |
summer suit n.
|
yazlık |
|
60 |
General |
late summer n.
|
yazın sonu |
|
|
61 |
General |
summer wind n.
|
yaz rüzgarı |
|
62 |
General |
compulsory summer training n.
|
zorunlu staj |
|
63 |
General |
summer breeze n.
|
yaz esintisi |
|
64 |
General |
high summer n.
|
yazın ortası |
|
65 |
General |
high summer n.
|
yaz ortası |
|
66 |
General |
middle of summer n.
|
yaz ortası |
|
67 |
General |
cool aegean summer sea-breeze n.
|
imbat |
|
68 |
General |
summer clothes n.
|
yaz giysileri |
|
69 |
General |
end of summer n.
|
yaz sonu |
|
70 |
General |
reminiscent of a summer day n.
|
yazdan kalma bir gün |
|
71 |
General |
the coming of summer n.
|
yazın gelişi |
|
72 |
General |
summer boot n.
|
yazlık bot |
|
73 |
General |
summer clothes n.
|
yazlık giysi |
|
74 |
General |
summer clothing n.
|
yazlık giysi |
|
75 |
General |
summer time n.
|
yaz saati uygulaması |
|
76 |
General |
summer shoes n.
|
yazlık ayakkabı |
|
77 |
General |
the hottest days of the summer n.
|
yazın en sıcak günleri |
|
78 |
General |
an early summer n.
|
erken gelen yaz |
|
79 |
General |
season of summer n.
|
yaz mevsimi |
|
80 |
General |
summer tour n.
|
yaz turnesi |
|
81 |
General |
summer wine n.
|
yaz şarabı |
|
82 |
General |
summer love n.
|
yaz aşkı |
|
83 |
General |
summer practice n.
|
staj |
|
84 |
General |
british summer time (bst) n.
|
ingiliz yaz saati |
|
85 |
General |
summer haze n.
|
yaz pusu |
|
86 |
General |
a summer day n.
|
bir yaz günü |
|
87 |
General |
my summer plans n.
|
yaz planlarım |
|
88 |
General |
dry summer n.
|
susuz yaz |
|
89 |
General |
summer drought n.
|
yaz kuraklığı |
|
90 |
General |
summer tattoo n.
|
yaz dövmesi |
|
91 |
General |
all saints' summer n.
|
pastırma yazı |
|
92 |
General |
saint austin's summer [brit] n.
|
eylül ayında görülen pastırma yazı |
|
93 |
General |
saint augustine's summer n.
|
eylül ayında görülen pastırma yazı |
|
94 |
General |
summer solstice n.
|
yaz gün dönümü |
|
95 |
General |
summer solstice n.
|
yazın başlangıcı |
|
96 |
General |
summer solstice n.
|
güneş ışınlarının yengeç dönencesine dik açıyla geldiği güne verilen ad |
|
97 |
General |
martinmas summer n.
|
kasım'da yaşanan pastırma yazı |
|
98 |
General |
martin's summer n.
|
kasım'da yaşanan pastırma yazı |
|
99 |
General |
saint martin's summer n.
|
kasım'da yaşanan pastırma yazı |
|
100 |
General |
high summer n.
|
yazın en sıcak zamanı |
|
101 |
General |
summer vibe n.
|
yaz havası |
|
102 |
General |
summer [uk] n.
|
mayıs ortasından ağustos ortasına kadarki sezon |
|
103 |
General |
summer holidays n.
|
yaz tatilinde okula gidilmeyen dönem |
|
104 |
General |
summer lightning n.
|
gök gürültüsüz şimşek |
|
105 |
General |
dress as if it is summer v.
|
baharı başına vurmak |
|
106 |
General |
attend the summer school v.
|
yaz okuluna kaydolmak |
|
107 |
General |
attend the summer school v.
|
yaz okuluna yazılmak |
|
108 |
General |
miss summer v.
|
yazı özlemek |
|
109 |
General |
used in summer adj.
|
yazlık |
|
110 |
General |
(to be) used in summer adj.
|
yazlık |
|
111 |
General |
summer-weight adj.
|
yazlık (giysi) |
|
112 |
General |
summer-long adj.
|
yaz boyu süren |
|
113 |
General |
in summer and winter adv.
|
yaz kış |
|
114 |
General |
in the summer months adv.
|
yaz aylarında |
|
115 |
General |
summer-long adv.
|
yaz süresince |
|
Proverb |
|
116 |
Proverb |
one swallow does not a summer make
|
güzel bir belirtiyle doyurucu sonuca ulaşılmaz |
|
117 |
Proverb |
one swallow does not make a summer
|
bir çiçekle bahar olmaz |
|
118 |
Proverb |
one swallow does not make a summer
|
bir çiçekle yaz gelmez |
|
119 |
Proverb |
one swallow doesn't make a summer
|
bir çiçekle yaz gelmez |
|
120 |
Proverb |
one swallow does not a summer make
|
bir çiçekle yaz gelmez |
|
Colloquial |
|
121 |
Colloquial |
a summer evening n.
|
bir yaz akşamı |
|
122 |
Colloquial |
a summer night n.
|
bir yaz gecesi |
|
123 |
Colloquial |
dog days of summer n.
|
yazın en sıcak günleri |
|
124 |
Colloquial |
one swallow doesn't make a summer expr.
|
bir bulutla kış olmaz |
|
125 |
Colloquial |
one swallow doesn't make a summer expr.
|
bir çiçekle yaz gelmez |
|
126 |
Colloquial |
only a few days to the end of the summer expr.
|
yazın bitmesine sayılı günler kala |
|
127 |
Colloquial |
the busy summer season is almost upon us again expr.
|
yoğun yaz sezonu gelmek üzere |
|
Idioms |
|
128 |
Idioms |
summer complaints n.
|
yaz şikayetleri |
|
129 |
Idioms |
summer complaints n.
|
ciddi bağırsak enfeksiyonları |
|
130 |
Idioms |
summer complaints n.
|
(kolera, yemek zehirlenmesi gibi) sindirim sistemi rahatsızlıkları |
|
131 |
Idioms |
summer complaint n.
|
yaz şikayeti |
|
132 |
Idioms |
summer complaint n.
|
ishal |
|
133 |
Idioms |
summer fling n.
|
yaz aşkı |
|
134 |
Idioms |
indian summer n.
|
son güzel günler |
|
135 |
Idioms |
indian summer n.
|
son iyi günler |
|
136 |
Idioms |
indian summer n.
|
son mutlu günler |
|
137 |
Idioms |
an indian summer [uk] n.
|
başarının yakalandığı dönem |
|
138 |
Idioms |
an indian summer [uk] n.
|
başarının zirvesine ulaşılan dönem |
|
139 |
Idioms |
an indian summer [uk] n.
|
parlak dönem |
|
140 |
Idioms |
an indian summer [uk] n.
|
kariyerinin parlak dönemi |
|
141 |
Idioms |
an indian summer n.
|
pastırma yazı |
|
142 |
Idioms |
an indian summer n.
|
pastırma sıcakları |
|
143 |
Idioms |
an indian summer n.
|
son güzel günler |
|
144 |
Idioms |
an indian summer n.
|
son iyi günler |
|
145 |
Idioms |
an indian summer n.
|
son mutlu günler |
|
146 |
Idioms |
an indian summer [uk] n.
|
başarının yakalandığı dönem |
|
147 |
Idioms |
an indian summer [uk] n.
|
başarının zirvesine ulaşılan dönem |
|
148 |
Idioms |
an indian summer [uk] n.
|
parlak dönem |
|
149 |
Idioms |
an indian summer [uk] n.
|
kariyerinin parlak dönemi |
|
150 |
Idioms |
an indian summer n.
|
pastırma yazı |
|
151 |
Idioms |
an indian summer n.
|
pastırma sıcakları |
|
152 |
Idioms |
an indian summer n.
|
son güzel günler |
|
153 |
Idioms |
an indian summer n.
|
son iyi günler |
|
154 |
Idioms |
an indian summer n.
|
son mutlu günler |
|
155 |
Idioms |
summer and winter v.
|
uzun süre gözlemlemek |
|
156 |
Idioms |
summer and winter v.
|
uzun süre gözlemek |
|
157 |
Idioms |
summer and winter v.
|
birinin davranışlarını uzun süre denetlemek/gözlem altına almak |
|
158 |
Idioms |
at the fag-end of the summer expr.
|
yazın sonunda |
|
159 |
Idioms |
at the fag-end of the summer expr.
|
yazın son günlerinde |
|
Speaking |
|
160 |
Speaking |
we've been together whole summer expr.
|
bütün yaz birlikteydik |
|
161 |
Speaking |
we've been together all summer expr.
|
bütün yaz birlikteydik |
|
162 |
Speaking |
I went on vacation last summer expr.
|
geçen yaz tatile gittim |
|
163 |
Speaking |
where were you last summer? expr.
|
geçen yaz neredeydin? |
|
164 |
Speaking |
I grew a lot last summer expr.
|
geçen yaz çok boy attım |
|
165 |
Speaking |
my favorite season is summer expr.
|
en sevdiğim mevsim yaz |
|
166 |
Speaking |
this is summer in turkey expr.
|
türkiye'de yaz şu an |
|
167 |
Speaking |
we've been together whole summer expr.
|
tüm yaz birlikteydik |
|
168 |
Speaking |
we've been together all summer expr.
|
tüm yaz birlikteydik |
|
169 |
Speaking |
summer vacation lasts three months expr.
|
yaz tatili üç ay sürer |
|
170 |
Speaking |
summer is a long way off expr.
|
yaza daha çok var |
|
171 |
Speaking |
there are many festivals here in the summer expr.
|
burada yazları birçok festival var |
|
Trade/Economic |
|
172 |
Trade/Economic |
summer premium n.
|
yaz primi |
|
173 |
Trade/Economic |
summer doldrums n.
|
yazın düşme eğiliminde olacağına inanılan hisse senetleri |
|
174 |
Trade/Economic |
summer campaign n.
|
yaz kampanyası |
|
175 |
Trade/Economic |
do summer internship v.
|
yaz stajı yapmak |
|
Politics |
|
176 |
Politics |
summer practice report n.
|
staj defteri |
|
177 |
Politics |
summer practice report n.
|
staj raporu |
|
Tourism |
|
178 |
Tourism |
summer house vacationist n.
|
yazlıkçı |
|
179 |
Tourism |
summer schedule n.
|
yaz tarifesi |
|
Technical |
|
180 |
Technical |
summer dike n.
|
yaz şeddesi |
|
181 |
Technical |
summer air conditioning n.
|
yaz klimatizasyonu |
|
182 |
Technical |
summer air conditioning n.
|
yaz mevsimi klimatizasyonu |
|
183 |
Technical |
summer air conditioning n.
|
yaz kliması |
|
184 |
Technical |
summer air conditioning n.
|
yaz iklimlemesi |
|
185 |
Technical |
summer gasoline n.
|
yaz benzini |
|
186 |
Technical |
summer draft n.
|
yaz su çekimi |
|
Computer |
|
187 |
Computer |
summer sidebar n.
|
yaz kenar çubuğu |
|
188 |
Computer |
summer jobs n.
|
yaz dönemi çalıştığı işler |
|
189 |
Computer |
summer web site n.
|
yaz web sitesi |
|
190 |
Computer |
summer masthead n.
|
yaz künyesi |
|
Textile |
|
191 |
Textile |
summer cloth n.
|
yazlık kumaş |
|
192 |
Textile |
summer dress n.
|
yazlık kıyafet |
|
Automotive |
|
193 |
Automotive |
summer tire n.
|
yaz lastiği |
|
194 |
Automotive |
summer coolant n.
|
yazlık soğutma sıvısı |
|
Medical |
|
195 |
Medical |
russian spring summer encephalitis n.
|
rusya bahar-yaz ensefalitisi |
|
196 |
Medical |
summer complaint n.
|
yazın oluşan ishal |
|
197 |
Medical |
summer complaint n.
|
yaz ishali |
|
198 |
Medical |
summer flu n.
|
yaz gribi |
|
199 |
Medical |
summer grippe n.
|
yaz gribi |
|
Pathology |
|
200 |
Pathology |
summer mastitis n.
|
özellikle yaylak sığırlarında belirli aralıklarla görülen, birtakım iltihap oluşturan bakterilerden kaynaklanan ve ölümcül olabilen kronik ve ilerleyici bir mastitis |
|
201 |
Pathology |
summer rash n.
|
ısırgın |
|
202 |
Pathology |
summer rash n.
|
isilik |
|
203 |
Pathology |
summer rash n.
|
atlarda koşum takımı yüzünden oluşan iltihaplı pişik |
|
204 |
Pathology |
summer rose n.
|
bir kızamıkçık çeşidi |
|
Veterinary |
|
205 |
Veterinary |
summer sores n.
|
atlarda kaşıntılı lezyonlar oluşturan bir rahatsızlık |
|
Food Engineering |
|
206 |
Food Engineering |
summer sausage n.
|
fermente sosis |
|
207 |
Food Engineering |
summer sausage n.
|
kuru sosis |
|
Gastronomy |
|
208 |
Gastronomy |
summer salad n.
|
yaz salatası |
|
209 |
Gastronomy |
summer vegetables n.
|
yaz sebzeleri |
|
210 |
Gastronomy |
summer vegetable stew n.
|
yaz türlüsü |
|
211 |
Gastronomy |
summer pudding [uk] n.
|
meyveli yaz pudingi |
|
Marine Biology |
|
212 |
Marine Biology |
summer flounder (paralichthys dentatus) n.
|
kuzey amerika'nın doğu kıyısına özgü bir pisi balığı |
|
Astronomy |
|
213 |
Astronomy |
summer solstice n.
|
yaz gündönümü |
|
214 |
Astronomy |
summer triangle n.
|
yaz gecesi gökyüzünde görünen büyük bir üçgen asterizm |
|
Zoology |
|
215 |
Zoology |
summer duck n.
|
ak gerdanlı kılkuyruk |
|
216 |
Zoology |
summer duck n.
|
beyaz yanaklı kılkuyruk |
|
217 |
Zoology |
summer duck n.
|
karolin ördeği |
|
218 |
Zoology |
summer migrant n.
|
yaz göçmeni |
|
Botanic |
|
219 |
Botanic |
summer hyacinth n.
|
güney afrika'ya özgü çan şekilli beyaz çiçekli bitki |
|
220 |
Botanic |
summer cohosh n.
|
abd'nin doğusunda yetişen beyaz çiçekli dik çiçek salkımları olan bir bitki |
|
221 |
Botanic |
summer snowflake n.
|
gül soğanı hüzbesi |
|
222 |
Botanic |
summer lilac n.
|
kelebek çalısı |
|
223 |
Botanic |
summer squash vine n.
|
sakız kabağı |
|
224 |
Botanic |
summer squash n.
|
sakız kabağı |
|
225 |
Botanic |
yellow summer squash n.
|
sarı yaz kabağı |
|
226 |
Botanic |
summer squash n.
|
sakızkabağı |
|
227 |
Botanic |
summer damask rose n.
|
şam gülü |
|
228 |
Botanic |
snow-in-summer n.
|
yaz karı |
|
229 |
Botanic |
summer cypress (kochia scoparia) n.
|
ateştopu |
|
230 |
Botanic |
summer cypress (bassia scoparia) n.
|
ateştopu |
|
231 |
Botanic |
snow–in–summer (cerastium tomentosum) n.
|
fare kulağı |
|
232 |
Botanic |
snow–in–summer (clematis viorna) n.
|
abd'nin doğusunda yetişen ve morumsu çiçekleri olan hasat zamanı çiçek açan bir bitki |
|
233 |
Botanic |
summer cypress n.
|
yanan çalı |
|
234 |
Botanic |
summer cypress n.
|
yaz selvi |
|
235 |
Botanic |
summer cypress n.
|
avrasya'ya özgü, sonbaharda kızıl- mor renge bürünen çok dallı bir bitki |
|
236 |
Botanic |
big summer grape n.
|
yabani bir üzüm |
|
237 |
Botanic |
summer sweet n.
|
abd kıyılarına özgü baharat kokulu beyaz çiçeklerden oluşan salkımları olan bir çalı |
|
238 |
Botanic |
summer haw n.
|
abd'nin güneydoğusunda yetişen, kızıl meyveleri marmelat veya reçel yapımında kullanılan bir alıç |
|
239 |
Botanic |
summer crookneck n.
|
sarı kabak |
|
240 |
Botanic |
summer rape n.
|
tohumları kuş yemi olarak kullanılan bir avrupa kolzası |
|
241 |
Botanic |
summer savoury n.
|
aromatik ve çok amaçlı yaprakları olan narin bitki |
|
242 |
Botanic |
summer-blooming adj.
|
yazın açan |
|
243 |
Botanic |
summer-blooming adj.
|
yaz boyunca çiçek açan |
|
244 |
Botanic |
summer-flowering adj.
|
yazın açan |
|
245 |
Botanic |
summer-flowering adj.
|
yaz boyunca çiçek açan |
|
Agriculture |
|
246 |
Agriculture |
summer-growing plants n.
|
sıcak iklim bitkileri |
|
247 |
Agriculture |
summer range n.
|
yaz merası |
|
248 |
Agriculture |
summer pruning n.
|
yaz budaması |
|
249 |
Agriculture |
summer range n.
|
yayla |
|
250 |
Agriculture |
summer fallow n.
|
bir sonraki yılın mahsulüne hazırlık amacıyla yaz boyunca sık sık sürülen arazi |
|
251 |
Agriculture |
summer fallow n.
|
yaz nadası uygulaması |
|
252 |
Agriculture |
summer-fallow v.
|
yaz nadası uygulaması |
|
Forestry |
|
253 |
Forestry |
summer fruit tortrix moth n.
|
yaprak yapıştıran |
|
254 |
Forestry |
summer fruit tortrix n.
|
yaprak yapıştıran |
|
Education |
|
255 |
Education |
summer vacation n.
|
karne tatili |
|
256 |
Education |
summer holiday n.
|
karne tatili |
|
257 |
Education |
summer break n.
|
karne tatili |
|
258 |
Education |
summer internship guide n.
|
yaz stajı rehberi |
|
259 |
Education |
summer institute n.
|
yaz enstitüsü |
|
Environment |
|
260 |
Environment |
net summer capability n.
|
net yaz takatı |
|
Geography |
|
261 |
Geography |
dst (double summer time) abrev.
|
ikinci dünya savaşı sırasında britanya'da saatleri standart saatin iki saat ilerisine alarak uygulanan yaz saati |
|
Meteorology |
|
262 |
Meteorology |
indian summer n.
|
hindistan yazı |
|
263 |
Meteorology |
dry summer n.
|
kurak yaz |
|
264 |
Meteorology |
dry summer n.
|
kuru geçen yaz |
|
265 |
Meteorology |
average summer temperature n.
|
ortalama yaz sıcaklığı |
|
266 |
Meteorology |
st martin's summer n.
|
pastırma yazı |
|
267 |
Meteorology |
all-hallown summer n.
|
pastırma yazı |
|
268 |
Meteorology |
st luke's summer n.
|
pastırma yazı |
|
269 |
Meteorology |
st luke's summer n.
|
st luke yazı |
|
270 |
Meteorology |
st martin's summer n.
|
st martin yazı |
|
271 |
Meteorology |
summer monsoon n.
|
yaz musonu |
|
272 |
Meteorology |
summer colt n.
|
yer yüzeyine yakın ısıtılmış havanın bulunduğu hal |
|
Sport |
|
273 |
Sport |
association of summer olympic international federations (asoif) n.
|
yaz olimpiyatları uluslararası federasyonlar birliği |
|
Theatre |
|
274 |
Theatre |
summer theatre n.
|
yaz aylarında şehir dışında kurulan tiyatro |
|
275 |
Theatre |
summer stock n.
|
yaz aylarında şehir dışında kurulan tiyatro |
|
276 |
Theatre |
summer stock [uk] n.
|
yaz sezonunda sergilenen oyunlar |
|
277 |
Theatre |
summer theater n.
|
yaz tiyatrosu |
|
278 |
Theatre |
summer theater n.
|
yaz sezonunda sergilenen oyunlar |
|
Cinema |
|
279 |
Cinema |
sweet summer child n.
|
(ilk olarak game of thrones'da söylenmiş) kış mevsiminin zorluklarını bilmeyen kimse |
|
Ornithology |
|
280 |
Ornithology |
summer yellowlegs (totanus flavipes or tringa flavipes) n.
|
küçük sarıbacak |
|
281 |
Ornithology |
summer redbird n.
|
erkeği pembemsi kırmızı ve dişisi sarı olan, orta ve güney abd'ye özgü bir kuş |
|
282 |
Ornithology |
summer tanager n.
|
erkeği pembemsi kırmızı ve dişisi sarı olan, orta ve güney abd'ye özgü bir kuş |
|
283 |
Ornithology |
summer bird n.
|
boyunçeviren |
|
284 |
Ornithology |
summer coot n.
|
mor renkli amerikan su tavuğu |
|
285 |
Ornithology |
summer sheldrake n.
|
başlıklı ördek |
|
286 |
Ornithology |
summer snipe n.
|
dere düdükçünü |
|
287 |
Ornithology |
summer teal n.
|
mavi kanatlı çamurcun |
|
288 |
Ornithology |
summer teal [dialect] [uk] n.
|
çıkrıkçın |
|
289 |
Ornithology |
summer yellowbird n.
|
sarı ötleğen |
|
Modern Slang |
|
290 |
Modern Slang |
aid summer n.
|
dünyanın dört bir yanından gelen gençlerin sosyal olarak dezavantajlı tayvanlı çocuklara ingilizce öğrettiği yaz programı |
|
Star Wars |
|
291 |
Star Wars |
summer capital n.
|
yaz başkenti |
|