seyrek

Bedeutungen von dem Begriff "seyrek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 41 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	seyrek	sparse adj.
Our next stop is Sinkiang, still today belonging to China and with a sparse Muslim population. Bir sonraki durağımız bugün hala Çin'e ait olan ve seyrek bir Müslüman nüfusa sahip Sinkiang. More Sentences
General
2	General	seyrek	scarce adj.
Rain is scarce in this country. Yağmur bu ülkede seyrektir. More Sentences
3	General	seyrek	far between adv.
Taxis are few and far between during a rainstorm. Fırtınalı sağanak esnasında taksiler çok seyrek olur. More Sentences
Common Usage
4	Common Usage	seyrek	rare adj.
General
5	General	seyrek	imprevalence n.
6	General	seyrek	wide apart adj.
7	General	seyrek	odd adj.
8	General	seyrek	uncommon adj.
9	General	seyrek	thin adj.
10	General	seyrek	tenuous adj.
11	General	seyrek	unusual adj.
12	General	seyrek	sporadic adj.
13	General	seyrek	scattered adj.
14	General	seyrek	straggly adj.
15	General	seyrek	rare adj.
16	General	seyrek	infrequent adj.
17	General	seyrek	flimsy adj.
18	General	seyrek	tenuious [obsolete] adj.
19	General	seyrek	unfrequent adj.
20	General	seyrek	occasional adj.
21	General	seyrek	dainty [obsolete] adj.
22	General	seyrek	dismal adj.
23	General	seyrek	thin adj.
24	General	seyrek	dripple adj.
25	General	seyrek	foggy adj.
26	General	seyrek	scrabbly adj.
27	General	seyrek	seeld adj.
28	General	seyrek	seldom adj.
29	General	seyrek	seldseen [obsolete] adj.
30	General	seyrek	seldom adv.
31	General	seyrek	rarely adv.
32	General	seyrek	sparsely adv.
Phrases
33	Phrases	seyrek	few and far between expr.
Idioms
34	Idioms	seyrek	few and far between expr.
Technical
35	Technical	seyrek	infrequent adj.
36	Technical	seyrek	thin adj.
Computer
37	Computer	seyrek	loose adj.
Textile
38	Textile	seyrek	loosely woven sparse n.
Biochemistry
39	Biochemistry	seyrek	rare adj.
Environment
40	Environment	seyrek	impoverished adj.
Archaic
41	Archaic	seyrek	seld adj.

Bedeutungen, die der Begriff "seyrek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 107 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	seyrek nüfuslu	sparsely populated adj.
These would include mountain regions, remote islands and sparsely populated regions. Buna dağlık bölgeler, uzak adalar ve seyrek nüfuslu bölgeler de dahildir. More Sentences
2	General	seyrek olarak	infrequently adv.
Major problems result from this latter not being done, and from these installations being used infrequently. Bu sonuncusunun yapılmaması ve bu tesislerin seyrek olarak kullanılması büyük sorunlara yol açmaktadır. More Sentences
Colloquial
3	Colloquial	daha seyrek	less frequently adv.
After the incident, their friends and relatives began to visit them less frequently. Olaydan sonra, onların arkadaşları ve yakınları onları daha seyrek ziyaret etmeye başladı. More Sentences
General
4	General	seyrek örgü	openwork n.
5	General	seyrek yaş halkalı ağaç	wide-ringed timber n.
6	General	seyrek bitki örtüsü	sparse vegetation n.
7	General	seyrek kuyruklu at	rattail n.
8	General	seyrek kuyruklu at	rat-tail n.
9	General	seyrek nüfuslu bir ormanlık alanda seyahat eden veya yaşayan kimse	bushwhacker [us/canada/australia] n.
10	General	kalabalık şehirden seyrek nüfuslu bölgelere geçiş	overspill [uk] n.
11	General	seyrek şey	skiff n.
12	General	seyrek şey	skift n.
13	General	çok seyrek olmak	be few and far between v.
14	General	seyrek örgülü bir kumaş veya yapıyla kaplamak	network v.
15	General	seyrek (bir topluluk)	thin adj.
16	General	seyrek (saç)	thin adj.
17	General	seyrek dokunmuş	loosely woven adj.
18	General	çok seyrek	very loose adj.
19	General	seyrek saçlı	hirtellous adj.
20	General	seyrek taneli	open-grained adj.
21	General	seyrek eşyalı	sparsely furnished adj.
22	General	aşırı seyrek	ultrarare adj.
23	General	seyrek (dikilmiş)	lax adj.
24	General	az ve seyrek nüfuslu	desert adj.
25	General	seyrek dağılmış	open adj.
26	General	(ülke veya bölgede ağaç, çiçek, hayvan) seyrek	impoverished adj.
27	General	seyrek dağıtılmış	dissipate [obsolete] adj.
28	General	seyrek görülür	seldseen [obsolete] adj.
29	General	seyrek görülen	sporadial adj.
30	General	aşırı seyrek	supersubtle adj.
31	General	seyrek bir şekilde	tenuously adv.
32	General	seyrek olarak (yayılmış bitki örtüsü vb)	sparsely adv.
33	General	seyrek olarak	seldom adv.
34	General	seyrek olarak	rarely adv.
35	General	seyrek bir biçimde	thinly adv.
36	General	seyrek olarak	unfrequently adv.
37	General	seyrek olarak	unoften adv.
38	General	seyrek hacimden sık hacme	down adv.
Phrases
39	Phrases	seyrek olarak	few and far between expr.
Colloquial
40	Colloquial	seyrek görülen şey	a sometime thing n.
Technical
41	Technical	seyrek örnekleme	subsampling n.
42	Technical	seyrek iksa	open timbering n.
43	Technical	seyrek dokulu	open-textured n.
44	Technical	seyrek trafikli ağ	thin route network n.
45	Technical	seyrek taneli	open-grained adj.
46	Technical	seyrek dokunmuş	loose woven adj.
47	Technical	az seyrek	sparsed adv.
Computer
48	Computer	seyrek nokta	sparse dots n.
Informatics
49	Informatics	seyrek trafikli ağ	thin route network n.
50	Informatics	seyrek matris	sparse matrix n.
51	Informatics	seyrek denklemler	sparse equations n.
52	Informatics	seyrek veriler	sparse data n.
Telecom
53	Telecom	seyrek  veriler	sparse data n.
54	Telecom	seyrek güzergahlı ağ	thin route network n.
55	Telecom	seyrek kip	sparse mode n.
Textile
56	Textile	seyrek dokunmuş bir kumaş türü	folk weave n.
57	Textile	seyrek dokunmuş	loosely adj.
58	Textile	seyrek dokunmuş	loose-weave adj.
Architecture
59	Architecture	kiralık bir araziye kurulan seyrek taş temelli küçük, ahşap ev	chattel house n.
Construction
60	Construction	seyrek iksa	open timbering n.
Medical
61	Medical	seyrek rahatsızlık	rare disorder n.
62	Medical	seyrek görülen bir hastalık	a rare disease n.
63	Medical	seyrek görülen hastalık	orphan disease n.
64	Medical	seyrek görülen hastalıklar	rare diseases n.
65	Medical	seyrek görülen hastalık	rare disease n.
66	Medical	seyrek rastlanan	rarely encountered adj.
Pathology
67	Pathology	adetin seyrek olması	oligomenorrhea n.
68	Pathology	seyrek görülen	sporadical adj.
Food Engineering
69	Food Engineering	seyrek görülen	sporadic adj.
Gastronomy
70	Gastronomy	üzüm posasının son tortularından yapılan düşük kaliteli seyrek şarap	rape wine n.
Math
71	Math	seyrek gruplar	sporadic groups n.
Physics
72	Physics	seyrek atmosfer	thin atmosphere n.
Marine Biology
73	Marine Biology	seyrek deniz çayırı	sparse seagrass n.
Astronomy
74	Astronomy	uzayda yıldız gibi büyük madde yığınlarının dışında var olan gaz veya toz benzeri ince ve seyrek madde	medium n.
Botanic
75	Botanic	kuzey amerika'daki kumlu plajlarda yetişen, seyrek çiçekli ve çok büyümeyen bir bitki	toothcup (rotala ramosior) n.
76	Botanic	amerika'da yetişen birleşik meyve yaprakları seyrek çiçekleri olan yaygın çok yıllık bir ot	american nightshade (penthorum sedoides) n.
77	Botanic	amerika'da yetişen birleşik meyve yaprakları seyrek çiçekleri olan yaygın çok yıllık bir ot	ditch stonecrop n.
78	Botanic	yüksükotu benzeri sarı çiçekleri olan, seyrek dallı, çok yıllık kuzey amerika bitkisi	false foxglove (aureolaria virginica) n.
79	Botanic	yüksükotu benzeri sarı çiçekleri olan, seyrek dallı, çok yıllık kuzey amerika bitkisi	downy false foxglove n.
80	Botanic	yüksükotu benzeri sarı çiçekleri olan, seyrek dallı, çok yıllık kuzey amerika bitkisi	downy yellow false foxglove n.
81	Botanic	yüksükotu benzeri sarı çiçekleri olan, seyrek dallı, çok yıllık kuzey amerika bitkisi	downy oak leach n.
82	Botanic	kaliforniya'ya özgü seyrek dallı bir bitki	salvia spathacea n.
83	Botanic	kaliforniya'ya özgü seyrek dallı bir bitki	pitcher sage n.
84	Botanic	seyrek bir şekilde yayılan	effuse adj.
Apiculture
85	Apiculture	seyrek kuluçka	scattered brood n.
Linguistics
86	Linguistics	seyrek noktalama	open punctuation n.
Geography
87	Geography	ağırlıklı olarak çimle kaplı ama seyrek olarak ağaçların yetiştiği arazi	tree steppe n.
88	Geography	kuzey kanada'da ağaçsız, çorak ve seyrek yerleşimli bir bölge	barren grounds n.
89	Geography	kuzey kanada'da ağaçsız, çorak ve seyrek yerleşimli bir bölge	barren lands n.
90	Geography	kuzey kanada'da seyrek yerleşimli bir tundra bölgesi	the barren lands n.
91	Geography	kuzey kanada'da seyrek yerleşimli bir tundra bölgesi	the barren grounds n.
92	Geography	güney afrika'da yüzölçümü bakımından en büyük ancak en seyrek nüfuslu bölge	northern cape n.
93	Geography	ağaçsız ve seyrek bitki örtüsüne sahip yüksek ve engebeli bir arazi	down n.
94	Geography	ağaçsız ve seyrek bitki örtüsüne sahip yüksek ve engebeli bir arazi	downs n.
95	Geography	somerset'in kuzey ve orta bölümünü kapsayan seyrek nüfuslu sulak düzlük	somerset levels and moors n.
Geology
96	Geology	seyrek toprak öğeleri	rare earth elements n.
Basketball
97	Basketball	çok seyrek şut kaçıran oyuncu	deadly shooter n.
Ornithology
98	Ornithology	kafası siyah ve tüyleri seyrek olan bir avustralya kuşu	tobacco box (philemon corniculatus) n.
99	Ornithology	kafası siyah ve tüyleri seyrek olan bir avustralya kuşu	friarbird n.
100	Ornithology	kafası siyah ve tüyleri seyrek olan bir avustralya kuşu	four-o'clock n.
101	Ornithology	kafası siyah ve tüyleri seyrek olan bir avustralya kuşu	four-o'clock (philemon corniculatus) n.
102	Ornithology	kafası siyah ve tüyleri seyrek olan bir avustralya kuşu	friar bird n.
Slang
103	Slang	seyrek nüfuslu ve ücra kırsal bölge	rhubarb n.
104	Slang	çok seyrek	(as) rare as rocking horse crap adj.
105	Slang	çok seyrek	(as) rare as rocking horse manure adj.
106	Slang	çok seyrek	(as) rare as rocking horse poo adj.
107	Slang	çok seyrek	(as) rare as rocking horse shit adj.