|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
General |
|
1 |
General |
role playing n.
|
rol oynama |
|
In actual fact, both committees are quite aware of all the facts, but this has now degenerated into role playing.
Aslında her iki komite de tüm gerçeklerden haberdardır, ancak bu durum artık rol oynamaya dönüşmüştür.
More Sentences
|
2 |
General |
social role n.
|
sosyal rol |
|
Despite sport's essential social role, ladies and gentlemen, there is no policy on it at Community level.
Sporun önemli sosyal rolüne rağmen, bayanlar ve baylar, Topluluk düzeyinde bu konuda bir politika bulunmamaktadır.
More Sentences
|
3 |
General |
leading role n.
|
başrol |
|
Is this a desire on his part to play a leading role; vanity?
Bu onun başrol oynama arzusundan mı kaynaklanıyor; kibir mi?
More Sentences
|
4 |
General |
role playing n.
|
rol yapma |
|
In actual fact, both committees are quite aware of all the facts, but this has now degenerated into role playing.
Aslında her iki komite de tüm gerçeklerin farkında ancak bu durum artık rol yapmaya dönüşmüş durumda.
More Sentences
|
5 |
General |
an important role n.
|
önemli bir rol |
|
Here again, the European Parliament has an important role to play.
Burada da Avrupa Parlamentosu önemli bir rol oynamaktadır.
More Sentences
|
6 |
General |
important role n.
|
önemli rol |
|
We must not forget the important role Russia can play in this process.
Rusya'nın bu süreçte oynayabileceği önemli rolü unutmamalıyız.
More Sentences
|
7 |
General |
active role n.
|
etkin rol |
|
Literature, space and memory, activating temporal continuity are three areas that play an active role.
Edebiyat, mekân ve hafıza, zamansal sürekliliğin sağlanmasında etkin rol oynayan üç alandır.
More Sentences
|
|
8 |
General |
role model n.
|
rol model |
|
Women are in a minority in top-level sport and they are role models for young people.
Kadınlar üst düzey sporlarda azınlıktadır ve gençler için rol modeldirler.
More Sentences
|
9 |
General |
a vital role n.
|
hayati bir rol |
|
I think that, here, too, Europe has a vital role to play.
Bence burada da Avrupa'nın oynayacağı hayati bir rol var.
More Sentences
|
10 |
General |
a key role n.
|
önemli bir rol |
|
He played a key role in the movement.
Harekette önemli bir rol oynadı.
More Sentences
|
11 |
General |
a prominent role n.
|
önemli bir rol |
|
Starting with Parliament, our institutions must play a prominent role in the coming weeks and months.
Meclisten başlayarak kurumlarımız önümüzdeki haftalarda ve aylarda önemli bir rol oynamalıdır.
More Sentences
|
12 |
General |
a major role n.
|
büyük bir rol |
|
The National Security Council continues to play a major role in political life.
Milli Güvenlik Kurulu, politik yaşamda büyük bir rol oynamaya devam etmektedir.
More Sentences
|
13 |
General |
a major role n.
|
önemli bir rol |
|
What path, then, can we follow to give Europe a major role?
O halde Avrupa'ya önemli bir rol vermek için nasıl bir yol izleyebiliriz?
More Sentences
|
14 |
General |
a pivotal role n.
|
önemli bir rol |
|
Europe is playing a pivotal role.
Avrupa çok önemli bir rol oynamaktadır.
More Sentences
|
15 |
General |
a significant role n.
|
önemli bir rol |
|
We acknowledge that small and medium-sized enterprises have a significant role to play in the area of employment.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin istihdam alanında oynayacakları önemli bir rol olduğunu kabul ediyoruz.
More Sentences
|
16 |
General |
an essential role n.
|
önemli bir rol |
|
Lastly, these crops have an essential role to play at an agronomic and environmental level.
Son olarak, bu ürünler tarımsal ve çevresel düzeyde önemli bir rol oynamaktadır.
More Sentences
|
17 |
General |
mediating role n.
|
arabulucu rol |
|
We spoke with Buddhists, Hindus and Christians, including Bishop Dr Joseph, who had a mediating role.
Arabulucu rolü üstlenen Piskopos Dr Joseph de dahil olmak üzere Budistler, Hindular ve Hıristiyanlarla görüştük.
More Sentences
|
18 |
General |
role-playing game n.
|
rol yapma oyunu |
|
What's your favorite role-playing game?
En sevdiğin rol yapma oyunu hangisi?
More Sentences
|
19 |
General |
play a role v.
|
rol oynamak |
|
However, they also play a role in providing a social and economic balance in our society.
Bununla birlikte, toplumumuzda sosyal ve ekonomik dengenin sağlanmasında da rol oynamaktadırlar.
More Sentences
|
20 |
General |
have a role v.
|
role sahip olmak |
|
The Europeans should cease worrying about having a role.
Avrupalılar bir role sahip olma konusunda endişelenmeyi bırakmalıdır.
More Sentences
|
21 |
General |
have a role v.
|
rolü olmak |
|
It would be excellent if Parliament had a role to play in this.
Parlamentonun bu konuda oynayabileceği bir rol olsaydı mükemmel olurdu.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
22 |
Trade/Economic |
role playing n.
|
rol oynama |
|
In actual fact, both committees are quite aware of all the facts, but this has now degenerated into role playing.
Aslında her iki komite de tüm gerçeklerden haberdardır, ancak bu durum artık rol oynamaya dönüşmüştür.
More Sentences
|
Politics |
|
23 |
Politics |
role of woman n.
|
kadının rolü |
|
As Baroness Nicholson already mentioned, there is what I see as a setback where the role of women is concerned.
Barones Nicholson'ın daha önce de belirttiği gibi, kadınların rolü konusunda bir gerileme olduğunu düşünüyorum.
More Sentences
|
Psychology |
|
24 |
Psychology |
role playing n.
|
rol yapma |
|
In actual fact, both committees are quite aware of all the facts, but this has now degenerated into role playing.
Aslında her iki komite de tüm gerçeklerin farkında ancak bu durum artık rol yapmaya dönüşmüş durumda.
More Sentences
|
25 |
Psychology |
role reversal n.
|
rol değiştirme |
|
This is a particularly daring role reversal.
Bu özellikle cüretkar bir rol değişimidir.
More Sentences
|
Social Sciences |
|
26 |
Social Sciences |
role model n.
|
rol model |
|
Women are in a minority in top-level sport and they are role models for young people.
Kadınlar üst düzey sporlarda azınlıktadır ve gençler için rol modeldirler.
More Sentences
|
Theatre |
|
27 |
Theatre |
leading role n.
|
başrol |
|
Is this a desire on his part to play a leading role; vanity?
Bu onun başrol oynama arzusundan mı kaynaklanıyor; kibir mi?
More Sentences
|
|
Cinema |
|
28 |
Cinema |
principal role n.
|
başlıca rol |
|
The organization plays a principal role in wildlife conservation.
Kuruluş, vahşi yaşamın korunmasında başlıca rolü oynamaktadır.
More Sentences
|
General |
|
29 |
General |
ascribed role n.
|
verilmiş rol |
|
30 |
General |
passive role n.
|
ceben |
|
31 |
General |
sex role in the work environment n.
|
iş çevresinde cinsel rol |
|
32 |
General |
role tension n.
|
rol gerginliği |
|
33 |
General |
theatrical role n.
|
rol |
|
34 |
General |
role expectation n.
|
rol beklentisi |
|
35 |
General |
role of an older sister n.
|
ablalık |
|
36 |
General |
sex role n.
|
cinsiyet rolü |
|
37 |
General |
star role n.
|
en önemli rol |
|
38 |
General |
sex role in motion pictures n.
|
sinemada cinsel rol |
|
39 |
General |
sex role n.
|
cinsel rol |
|
40 |
General |
anticipatory role n.
|
beklenen rol |
|
41 |
General |
sex role in literature n.
|
edebiyatta cinsiyet rolü |
|
42 |
General |
sex role in literature n.
|
edebiyatta cinsel rol |
|
43 |
General |
role flexibility n.
|
rol esnekliği |
|
44 |
General |
sex role stereotypes n.
|
cinsel rol basma kalıplar |
|
45 |
General |
passive role n.
|
cübn |
|
46 |
General |
fixed role n.
|
sabit rol |
|
47 |
General |
sexual role n.
|
cinsiyet rolü |
|
48 |
General |
taking a role n.
|
rol alma |
|
49 |
General |
role playing n.
|
rol icra etme |
|
50 |
General |
virtual role-position n.
|
virtüellik |
|
51 |
General |
role of religion n.
|
dinin rolü |
|
52 |
General |
main role n.
|
esas rol |
|
53 |
General |
role number n.
|
karakteristik sayı |
|
54 |
General |
pioneering role n.
|
lider rol |
|
55 |
General |
pioneering role n.
|
öncü rol |
|
56 |
General |
a significant role n.
|
büyük bir rol |
|
57 |
General |
a pivotal role n.
|
büyük bir rol |
|
58 |
General |
a primary role n.
|
önemli bir rol |
|
59 |
General |
a prominent role n.
|
büyük bir rol |
|
60 |
General |
a fundamental role n.
|
önemli bir rol |
|
61 |
General |
a vital role n.
|
önemli bir rol |
|
62 |
General |
a vital role n.
|
büyük bir rol |
|
63 |
General |
a primary role n.
|
büyük bir rol |
|
64 |
General |
a key role n.
|
büyük bir rol |
|
65 |
General |
a fundamental role n.
|
büyük bir rol |
|
66 |
General |
a leading role n.
|
büyük bir rol |
|
67 |
General |
a leading role n.
|
önemli bir rol |
|
|
68 |
General |
an essential role n.
|
büyük bir rol |
|
69 |
General |
an important role n.
|
büyük bir rol |
|
70 |
General |
supporting role n.
|
yardımcı rol |
|
71 |
General |
conciliating role n.
|
uzlaştırıcı rol |
|
72 |
General |
mediating role n.
|
arabulucu rolü |
|
73 |
General |
determining role n.
|
belirleyici rol |
|
74 |
General |
intermediary role n.
|
aracı rol |
|
75 |
General |
intermediary role n.
|
arabulucu rol |
|
76 |
General |
job role n.
|
iş rolü |
|
77 |
General |
role play n.
|
rol canlandırma |
|
78 |
General |
underplaying one's role n.
|
kişinin rolünü kurnazlıkla ve kendini dizginleyerek oynaması |
|
79 |
General |
role card n.
|
rol kartı |
|
80 |
General |
minor role n.
|
küçük rol |
|
81 |
General |
role player n.
|
katılımcı |
|
82 |
General |
role player n.
|
oyuncu |
|
83 |
General |
role player n.
|
aldatıcı kimse |
|
84 |
General |
role player n.
|
numaracı kimse |
|
85 |
General |
role-model n.
|
taklit edilen kimse |
|
86 |
General |
play an active role v.
|
aktif olarak yer almak |
|
87 |
General |
take an active role in v.
|
aktif rol üstlenmek |
|
88 |
General |
play the role of v.
|
canlandırmak |
|
89 |
General |
play an active role in v.
|
aktif rol oynamak |
|
90 |
General |
play a role in v.
|
rol üstlenmek |
|
91 |
General |
take an active role in v.
|
aktif rol oynamak |
|
92 |
General |
play the role of v.
|
bürünmek |
|
93 |
General |
have a role in v.
|
rol oynamak |
|
94 |
General |
play an important role v.
|
önemli rol oynamak |
|
95 |
General |
play an essential role v.
|
önemli rol oynamak |
|
96 |
General |
play a fundamental role v.
|
önemli bir rol oynamak |
|
97 |
General |
play a significant role v.
|
önemli bir rol oynamak |
|
98 |
General |
play a crucial role v.
|
önemli bir rol oynamak |
|
99 |
General |
play an essential role v.
|
önemli bir rol oynamak |
|
100 |
General |
play an important role v.
|
önemli bir rol oynamak |
|
101 |
General |
play a significant role v.
|
önemli rol oynamak |
|
102 |
General |
play a crucial role v.
|
önemli rol oynamak |
|
103 |
General |
play a fundamental role v.
|
önemli rol oynamak |
|
104 |
General |
assume the leading role v.
|
lider rolü üstlenmek |
|
105 |
General |
be a role model v.
|
örnek sergilemek |
|
106 |
General |
play a role v.
|
payı olmak |
|
107 |
General |
play leading role v.
|
başrol oynamak |
|
108 |
General |
cast a role v.
|
rol biçmek |
|
109 |
General |
provide a role v.
|
rol biçmek |
|
110 |
General |
play a key role v.
|
kilit bir rol oynamak |
|
111 |
General |
play a key role v.
|
önemli bir rol oynamak |
|
112 |
General |
play a key role v.
|
kilit rol oynamak |
|
113 |
General |
play a critical role v.
|
kritik bir rol oynamak |
|
114 |
General |
play a crucial role v.
|
kritik bir rol oynamak |
|
115 |
General |
play a big role v.
|
büyük rol oynamak |
|
116 |
General |
play the role so convincingly v.
|
rolü çok inandırıcı oynamak |
|
117 |
General |
steal a role v.
|
rol çalmak |
|
118 |
General |
have an important role v.
|
önemli bir yeri olmak |
|
119 |
General |
see someone as a role model v.
|
birini rol model olarak görmek |
|
120 |
General |
see someone as a role model v.
|
birini rol model görmek |
|
121 |
General |
play a central role v.
|
merkezi bir rol oynamak |
|
122 |
General |
play an active role v.
|
etkin bir rol oynamak |
|
123 |
General |
play a smaller role v.
|
daha küçük (önemsiz) bir rol oynamak |
|
124 |
General |
role-play v.
|
sahnelemek |
|
125 |
General |
role-play v.
|
oynamak |
|
126 |
General |
role-play v.
|
rol yapmak |
|
127 |
General |
role-play v.
|
canlandırmak |
|
128 |
General |
role-play v.
|
sahnelemek |
|
129 |
General |
role-play v.
|
rol oynamak |
|
130 |
General |
assuming an active role adj.
|
aktif rol üstlenen |
|
Idioms |
|
131 |
Idioms |
play a central role v.
|
merkezi bir rol oynamak |
|
132 |
Idioms |
play a role in v.
|
rol oynamak |
|
133 |
Idioms |
play a bit role (in something) v.
|
(bir şeyde) küçük bir rol oynamak |
|
134 |
Idioms |
play a bit role (in something) v.
|
(bir şeyde) önemsiz bir rol oynamak |
|
135 |
Idioms |
play a bit role (in something) v.
|
(bir şeyde) küçük bir rolü olmak |
|
136 |
Idioms |
play a bit role (in something) v.
|
(bir şeyde) küçük bir etkisi olmak |
|
137 |
Idioms |
play a bit role (in something) v.
|
(bir şeyde) önemsiz bir etkisi olmak |
|
138 |
Idioms |
play a bit role (in something) v.
|
(bir şeyde) pek bir rolü/etkisi olmamak |
|
139 |
Idioms |
play a large role (in something) v.
|
(bir şeyde) büyük bir rol oynamak |
|
140 |
Idioms |
play a large role (in something) v.
|
(bir şeyde) önemli bir rol oynamak |
|
141 |
Idioms |
play a role in v.
|
(bir şeyde) payı/etkisi olmak |
|
142 |
Idioms |
have a role in (something) v.
|
(bir şeyde) rol oynamak |
|
143 |
Idioms |
have a role in (something) v.
|
(bir şeyde) payı olmak |
|
144 |
Idioms |
play a big role (in something) v.
|
(bir şeyde) büyük bir rol oynamak |
|
145 |
Idioms |
play a big role (in something) v.
|
(bir şeyde) büyük bir rolü olmak |
|
146 |
Idioms |
play a big role (in something) v.
|
(bir şeyde) büyük bir etkisi olmak |
|
147 |
Idioms |
play a role in (something) v.
|
(bir şeyde) rol oynamak |
|
148 |
Idioms |
play a role in (something) v.
|
(bir şeyin) içinde yer almak |
|
149 |
Idioms |
play a role in (something) v.
|
(bir şeyde) rol almak |
|
150 |
Idioms |
play a role in (something) v.
|
(bir şeyde) rol oynamak |
|
151 |
Idioms |
play a small role (in something) v.
|
(bir şeyde) küçük bir rol almak |
|
152 |
Idioms |
play a small role (in something) v.
|
(bir şeyde) küçük bir rolü olmak |
|
153 |
Idioms |
play a small role (in something) v.
|
(bir şeyde) küçük/önemsiz bir rol oynamak |
|
154 |
Idioms |
play a small role (in something) v.
|
(bir şeyde) küçük bir etkisi olmak |
|
155 |
Idioms |
play a small role (in something) v.
|
(bir şeyde) pek bir rolü/etkisi olmamak |
|
Trade/Economic |
|
156 |
Trade/Economic |
role of a captive company n.
|
arzı denetleme gücüne sahip şirket rolü |
|
157 |
Trade/Economic |
allocation role of price n.
|
fiyatın dağıtım rolü |
|
158 |
Trade/Economic |
information role of price n.
|
fiyatın bilgi fonksiyonu |
|
159 |
Trade/Economic |
subsidiary role n.
|
ikincil rol |
|
160 |
Trade/Economic |
organizational role n.
|
örgüt içi rol |
|
161 |
Trade/Economic |
organizational role n.
|
örgütte insanların dolduracağı çeşitli kademelerdeki işler |
|
162 |
Trade/Economic |
boundary spanning role n.
|
sınır kaplaması rolü |
|
163 |
Trade/Economic |
subsidiary role n.
|
tali rol |
|
164 |
Trade/Economic |
play a key role v.
|
başrol oynamak |
|
165 |
Trade/Economic |
play a vital role v.
|
başrol oynamak |
|
166 |
Trade/Economic |
play a major role v.
|
başrol oynamak |
|
Politics |
|
167 |
Politics |
role of man n.
|
erkeğin rolü |
|
168 |
Politics |
role of government n.
|
hükümetin rolü |
|
169 |
Politics |
role specialist nation n.
|
çok uluslu kuvvet için tedarik sağlamayı kabul eden ulus |
|
Computer |
|
170 |
Computer |
massively multiplayer online role-playing game (mmorpg) n.
|
çok oyunculu çevrimiçi rol üstlenme oyunu |
|
171 |
Computer |
invalid role n.
|
geçersiz rol |
|
172 |
Computer |
user role n.
|
kullanıcı rolü |
|
173 |
Computer |
machine role n.
|
makinenin görevi |
|
174 |
Computer |
role id n.
|
rol kimliği |
|
175 |
Computer |
role management n.
|
rol yönetimi |
|
176 |
Computer |
role-based access control n.
|
rol tabanlı erişim kontrolü |
|
177 |
Computer |
role name n.
|
rol adı |
|
178 |
Computer |
server role n.
|
sunucu rolü |
|
179 |
Computer |
built-in role n.
|
yerleşik görev |
|
180 |
Computer |
edit web role n.
|
web rolü düzenleme |
|
181 |
Computer |
add a role expr.
|
rol ekle |
|
182 |
Computer |
copy role expr.
|
rolü kopyala |
|
183 |
Computer |
add a role expr.
|
rol ekle |
|
184 |
Computer |
edit role expr.
|
rol düzenle |
|
185 |
Computer |
create role expr.
|
rol oluştur |
|
186 |
Computer |
add a new role expr.
|
yeni rol ekle |
|
187 |
Computer |
rpg (role-playing game) abrev.
|
rol yapma oyunu |
|
Informatics |
|
188 |
Informatics |
role-playing game n.
|
rol üstlenme oyunu |
|
Telecom |
|
189 |
Telecom |
role based access control n.
|
rol tabanlı erişim kontrolü |
|
Medical |
|
190 |
Medical |
counseling role n.
|
danışmanlık rolü |
|
191 |
Medical |
physical role limitations n.
|
fiziksel rol sınırlamaları |
|
192 |
Medical |
sick role n.
|
hastalık rolü |
|
193 |
Medical |
physician’s role n.
|
hekimin rolü |
|
194 |
Medical |
achieved role n.
|
kazanılmış rol |
|
195 |
Medical |
play a vital role v.
|
yaşamsal rol oynamak |
|
Psychology |
|
196 |
Psychology |
bem sex role Inventory n.
|
bem cinsiyet rol ölçeği |
|
197 |
Psychology |
sex role n.
|
cinsiyet rolü |
|
198 |
Psychology |
sex role in the work environment n.
|
çalışma ortamında cinsiyet rolü |
|
199 |
Psychology |
gender role n.
|
cinsiyet rolü |
|
200 |
Psychology |
sex-role stereotype n.
|
cinsiyet rolü sterotipi |
|
201 |
Psychology |
achieved role n.
|
edinilmiş rol |
|
202 |
Psychology |
sex role in literature n.
|
edebiyatta cinsiyet rolü |
|
203 |
Psychology |
sick role n.
|
hasta rolü |
|
204 |
Psychology |
sex role in mass media n.
|
kitle iletişim araçlarında cinsiyet rolü |
|
205 |
Psychology |
role model n.
|
rol modeli |
|
206 |
Psychology |
rep role construct repertory test n.
|
rep testi |
|
207 |
Psychology |
role set n.
|
rol seti |
|
208 |
Psychology |
fixed role therapy n.
|
sabit rol terapisi |
|
209 |
Psychology |
role conflict n.
|
rol çatışması |
|
210 |
Psychology |
role theory n.
|
rol teorisi |
|
211 |
Psychology |
role exit n.
|
rol çıkışı |
|
212 |
Psychology |
prescribed role n.
|
reçeteli rol |
|
213 |
Psychology |
role distance n.
|
rol mesafesi |
|
214 |
Psychology |
role construct repertory test n.
|
rol kurgusu repertuarı testi |
|
215 |
Psychology |
role confusion n.
|
rol karışıklığı |
|
216 |
Psychology |
role strain n.
|
rol gerilimi |
|
217 |
Psychology |
role expectation n.
|
rol beklentisi |
|
218 |
Psychology |
role map n.
|
rol haritası |
|
219 |
Psychology |
identity versus role confusion n.
|
rol karışıklığına karşı kimlik |
|
220 |
Psychology |
role rehearsal n.
|
rol provası |
|
221 |
Psychology |
role indicators n.
|
rol göstergeleri |
|
222 |
Psychology |
role diffusion n.
|
rol yayılması |
|
223 |
Psychology |
roleless role n.
|
rolsüz rol |
|
224 |
Psychology |
rep role construct repertory test n.
|
rol kurgusu repertuarı testi |
|
225 |
Psychology |
role enactment theory n.
|
rol yapma teorisi |
|
226 |
Psychology |
role conflict n.
|
rol karmaşası |
|
227 |
Psychology |
role taking n.
|
rol üstlenme |
|
228 |
Psychology |
role construct theory n.
|
rol kurgusu teorisi |
|
229 |
Psychology |
spectator role n.
|
seyirci rolü |
|
230 |
Psychology |
social role theory n.
|
toplumsal rol teorisi |
|
231 |
Psychology |
sex role on television n.
|
televizyonda cinsiyet rolü |
|
232 |
Psychology |
social role n.
|
toplumsal rol |
|
233 |
Psychology |
ascribed role n.
|
verili rol |
|
234 |
Psychology |
role-playing n.
|
eğitim çalışması sırasında benimsenen bir rolün oynanması |
|
235 |
Psychology |
role-playing n.
|
katılımcıların çatışmaları çözmek, çeşitli durumlar için uygun davranışları uygulamak için rolleri üstlendikleri ve canlandırdıkları bir eğitim veya psikoterapi tekniği |
|
236 |
Psychology |
identity versus role confusion n.
|
kimliğe karşı rol karışıklığı |
|
Social Sciences |
|
237 |
Social Sciences |
parental role n.
|
ebeveynsel role |
|
238 |
Social Sciences |
role model n.
|
örnek insan |
|
239 |
Social Sciences |
role ambiguity n.
|
rol belirsizliği |
|
240 |
Social Sciences |
role conflict n.
|
rol karmaşası |
|
241 |
Social Sciences |
sex role stereotypes n.
|
toplumsal cinsiyet kalıp yargıları |
|
242 |
Social Sciences |
gender role n.
|
cinsiyet rolü |
|
Linguistics |
|
243 |
Linguistics |
affected role n.
|
etkilenen özne |
|
244 |
Linguistics |
agentive role n.
|
kılıcı |
|
245 |
Linguistics |
agentive role n.
|
yapıcı |
|
246 |
Linguistics |
recipient role n.
|
cümle ya da cümlecikte fiilin belirttiği olayda canlı varlığın semantik açıdan pasif olan rolü |
|
247 |
Linguistics |
temporal role n.
|
isim cümlesinin anlamsal (semantik) rolü |
|
248 |
Linguistics |
role play n.
|
rol yapma |
|
249 |
Linguistics |
benefactive role n.
|
(semantikte) faydalanan rolü |
|
250 |
Linguistics |
locative role n.
|
durum veya eylemin yerini belirten anlamsal rol |
|
251 |
Linguistics |
instrumental role n.
|
semantik rol |
|
252 |
Linguistics |
participant role n.
|
öğenin temel eylemle olan ilişkisi |
|
253 |
Linguistics |
semantic role n.
|
semantik rol |
|
254 |
Linguistics |
semantic role n.
|
anlamsal ilişki |
|
255 |
Linguistics |
semantic role n.
|
ögenin esas fiil ile anlamsal ilişkisi |
|
256 |
Linguistics |
participant role n.
|
semantik rol |
|
257 |
Linguistics |
participant role n.
|
anlamsal ilişki |
|
258 |
Linguistics |
participant role n.
|
ögenin esas fiil ile anlamsal ilişkisi |
|
Military |
|
259 |
Military |
multi-role combat aircraft n.
|
çok fonksiyonlu savaş uçağı |
|
260 |
Military |
missile role range n.
|
füze tono mesafesi |
|
261 |
Military |
role equipment n.
|
özel vazife teçhizatı |
|
262 |
Military |
aircraft role equipment n.
|
uçak görev teçhizatı |
|
263 |
Military |
dual-role tanker n.
|
çift görevli tanker |
|
Sport |
|
264 |
Sport |
role player n.
|
esas olarak belirli durumlarda oynayan takım sporcusu |
|
265 |
Sport |
role player n.
|
takım oyuncusu |
|
266 |
Sport |
role player n.
|
takıma anlamlı katkıda bulunan oyuncu |
|
Art |
|
267 |
Art |
soloist role n.
|
solo rol |
|
Theatre |
|
268 |
Theatre |
trouser role n.
|
genellikle bir kadın tarafından özel olarak canlandırılan dramatik bir erkek rolü |
|
269 |
Theatre |
trouser role n.
|
kadının erkek rolüne girmesi |
|
270 |
Theatre |
juvenile role n.
|
genç erkek rolü |
|
271 |
Theatre |
title role n.
|
oyuna adını veren rol |
|
272 |
Theatre |
role player n.
|
tiyatro oyuncusu |
|
Cinema |
|
273 |
Cinema |
leading role n.
|
başlıca rol |
|
274 |
Cinema |
lead role n.
|
başrol (film, dizi) |
|
275 |
Cinema |
role play n.
|
rol oynama |
|
276 |
Cinema |
lead role n.
|
başrol |
|
277 |
Cinema |
recurring role n.
|
yinelenen rol |
|
278 |
Cinema |
play the starring role v.
|
başrol oynamak |
|
279 |
Cinema |
play the leading role v.
|
başrol oynamak |
|
Star Wars |
|
280 |
Star Wars |
ad-1s modular multi-role starfighter n.
|
ad-1s modüler çok rollü yıldız savaşçı |
|
281 |
Star Wars |
ie-440 nighthawk multi-role starfighter n.
|
ie-440 geceşahini çok rollü yıldız savaşçısı |
|
282 |
Star Wars |
tie/d "defender" multi-role starfighter n.
|
tie/s "savunucu" çok rollü yıldız savaşçısı |
|
283 |
Star Wars |
tie/hu hunter multi-role starfighter n.
|
tie/ac avcı çok rollü yıldız savaşçısı |
|
284 |
Star Wars |
tie/ph "phantom" multi-role stealth starfighter n.
|
tie/fn "fantom" çok rollü gizlilik yıldı savaşçısı |
|
285 |
Star Wars |
z-95-af4-h multi-role starfighter n.
|
z-95-ts4-k çok rollü yıldız savaşçısı |
|