remain - Türkisch Englisch Wörterbuch

remain

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "remain" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 20 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
remain v. geriye kalmak
Several jobs remain to be filled.
Yapılacak birkaç iş daha kaldı geriye.

More Sentences
remain v. kalmak (bir pozisyonda/derecede vb)
Illegal immigrants were allowed to remain in the USA under certain conditions.
Yasadışı göçmenlerin belirli koşullar altında ABD'de kalmalarına izin verildi.

More Sentences
General
remain n. geriye kalan şey
Culture is what remains after one has forgotten all the things one has learned.
Kültür, insanın öğrendiği her şeyi unuttuktan sonra geriye kalan şeydir.

More Sentences
remain v. sürdürmek
This amendment therefore helps employment and helps companies to remain viable.
Dolayısıyla bu değişiklik istihdama ve şirketlerin varlıklarını sürdürebilmelerine yardımcı olmaktadır.

More Sentences
remain v. olduğu gibi kalmak
Firstly, most of the current provisions can remain intact.
İlk olarak, mevcut hükümlerin çoğu olduğu gibi kalabilir.

More Sentences
remain v. durmak
We remain unpersuaded and we will vote against most of them.
İkna olmamış durumdayız ve bunların çoğuna karşı oy kullanacağız.

More Sentences
remain v. devam etmek
Yesterday's exchange of views confirmed that positions remain divergent on this point.
Dünkü görüş alışverişi, bu konudaki görüş ayrılıklarının devam ettiğini teyit etti.

More Sentences
remain v. olduğu gibi kalmak
All bank holidays that are already subject to a driving ban can simply remain intact.
Halihazırda araç kullanma yasağına tabi olan tüm resmi tatiller olduğu gibi kalabilir.

More Sentences
remain v. kalkmamak
Please remain seated until the play is over.
Lütfen oyun bitene kadar yerlerinizde kalınız.

More Sentences
Technical
remain v. kalmak
It should therefore remain under national parliamentary scrutiny.
Bu nedenle ulusal parlamento denetimi altında kalmalıdır.

More Sentences
Common Usage
remain v. kalmak (sessiz/hareketsiz)
remain v. artmak (kalmak)
General
remain n. kalıntı
remain n. tortu
remain v. artmak
remain v. artakalmak
remain v. aynen kalmak
remain v. değişmemek
remain v. geride kalmak
Technical
remain v. arta kalmak

Bedeutungen, die der Begriff "remain" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 395 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
remain unanswered n. cevapsız kalmak
Another essential question that remains unanswered is the criteria for production methods.
Cevapsız kalan bir diğer önemli soru ise üretim yöntemlerine ilişkin kriterlerdir.

More Sentences
remain the same v. aynı kalmak
So in this regard they have remained the same.
Dolayısıyla bu bakımdan aynı kaldılar.

More Sentences
remain standing v. ayakta kalmak
After the earthquake, hardly any houses remained standing.
Depremden sonra, neredeyse hiçbir ev ayakta kalmadı.

More Sentences
remain faithful to v. sadık kalmak
He remained faithful to the last.
O sonuna kadar sadık kaldı.

More Sentences
remain in force v. yürürlükte kalmak
The special restrictions on access to these regions are to remain in force until then.
Bu bölgelere erişim üzerindeki özel kısıtlamalar o zamana kadar yürürlükte kalacaktır.

More Sentences
not to remain v. kalmamak
It shows how determined Parliament is not to remain silent about this war.
Parlamentonun bu savaşa sessiz kalmama konusunda ne kadar kararlı olduğunu göstermektedir.

More Sentences
remain loyal v. sadık kalmak
He remains loyal to his principles.
Prensiplerine sadık kalır.

More Sentences
remain limited v. sınırlı kalmak
In German, it says here that the Union's own competences must remain limited.
Almanca'da burada Birliğin kendi yetkilerinin sınırlı kalması gerektiği söyleniyor.

More Sentences
remain restricted v. kısıtlı kalmak
Parliamentary powers and possibilities for control remain restricted.
Parlamentonun yetkileri ve kontrol olanakları kısıtlı kalmaya devam etmektedir.

More Sentences
remain standing v. ayakta durmak
Please remain standing.
Lütfen ayakta durun.

More Sentences
remain intact v. bozulmamış kalmak
It led to very important political balances and consensuses being achieved, and they should remain intact.
Bu sayede çok önemli siyasi dengeler ve uzlaşılar sağlanmıştır ve bunlar bozulmadan kalmalıdır.

More Sentences
remain unsolved v. çözümsüz kalmak
Following implementation, a large proportion of the problems also remained unsolved.
Uygulama sonrasında da sorunların büyük bir kısmı çözümsüz kalmıştır.

More Sentences
remain calm v. kendine hakim olmak
All right, everyone, remain calm.
Pekala, millet, kendinize hakim olun.

More Sentences
remain alive v. hayatta kalmak
Now what will all the idiots believe who remained alive?
Şimdi hayatta kalan tüm aptallar neye inanacak?

More Sentences
remain a mystery v. gizemini korumak
The murder remained a mystery for 24 years.
Cinayet 24 yıl boyunca gizemini korudu.

More Sentences
remain uncertain v. belirsizliğini korumak
The former is certain and stable, while the latter remains uncertain.
Birincisi kesin ve istikrarlı, ikincisi ise belirsizliğini koruyor.

More Sentences
remain unchanged v. değişmemek
At the same time however, it is unbelievable that the number of extraordinary sessions remains unchanged.
Ancak aynı zamanda olağanüstü oturumların sayısının değişmemesi de inanılmazdır.

More Sentences
remain stable v. sabit kalmak
Policy must remain stable and, if appropriate, be taken forwards.
Politika sabit kalmalı ve uygun olduğu takdirde ileriye götürülmelidir.

More Sentences
remain low v. düşük kalmak
The overall cost of climate policy to the EU would also remain low as a consequence.
Sonuç olarak iklim politikasının AB'ye toplam maliyeti de düşük kalacaktır.

More Sentences
remain open v. açık kalmak
On the one hand, the borders must remain open, the right to asylum must be guaranteed.
Bir yandan sınırlar açık kalmalı, sığınma hakkı garanti altına alınmalıdır.

More Sentences
remain in power v. iktidarda kalmak
The Burmese generals are really doing everything they can to remain in power.
Birmanyalı generaller iktidarda kalmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.

More Sentences
remain neutral v. tarafsız kalmak
And in the face of such a situation, it is impossible to remain neutral.
Ve böyle bir durum karşısında tarafsız kalmak imkansızdır.

More Sentences
remain anonymous v. anonim kalmak
I'd prefer to remain anonymous.
Anonim kalmayı tercih ederim.

More Sentences
remain constant v. sabit kalmak
In a closed system the sum of the contained energies remains constant.
Kapalı bir sistemde, içerilen enerjilerin toplamı sabit kalır.

More Sentences
remain closed v. kapalı kalmak
It has not been opened and remains closed.
Açılmamıştır ve kapalı kalmaya devam etmektedir.

More Sentences
remain seated v. oturmaya devam etmek
I remained seated.
Oturmaya devam ettim.

More Sentences
remain seated v. kalkmamak
Please remain seated until the bus stops completely.
Lütfen, otobüs tamamen duruncaya kadar ayağa kalkma.

More Sentences
remain firm v. güçlü kalmak
Our friendship remained firm.
Bizim dostluğumuz güçlü kaldı.

More Sentences
Phrasals
remain behind v. (herkes gittikten sonra) geride kalmak
Then the younger sister set off, and the elder remained behind.
Sonra küçük kardeş yola çıktı ve büyük kardeş geride kaldı.

More Sentences
remain at (something or some place) v. (bir iş yerinde, şirkette) çalışmaya devam etmek
He wavered between going home and remaining at work in the office.
Eve gitmekle ofiste çalışmaya devam etmek arasında kararsız kaldı.

More Sentences
Idioms
remain open v. açık kalmak
Fourthly, the option of going to court must at any rate remain open.
Dördüncü olarak mahkemeye gitme seçeneği her halükarda açık kalmalıdır.

More Sentences
Speaking
remain seated expr. yerinizden kalkmayın
Please remain seated until the bus comes to a complete stop.
Lütfen, otobüs tamamen durana kadar yerinizden kalkmayın.

More Sentences
Trade/Economic
remain passive v. pasif kalmak
Many people in the region are suffering because we remained passive and did not take a more active role.
Bölgedeki pek çok insan, pasif kaldığımız ve daha aktif bir rol almadığımız için acı çekiyor.

More Sentences
Common Usage
remain relevant v. gündemde kalmak
remain popular v. gündemde kalmak
General
remain [obsolete] n. kalış
remain [obsolete] n. kalınan süre zarfı
remain true to friends v. arkadaşlarına sadık kalmak
remain alive v. sağ kalmak
remain same v. aynı kalmak
remain on the agenda v. gündemde olmak
remain faithful to v. aldatmamak
remain insensitive v. duyarsız kalmak
remain due v. borçlu kalmak
remain inactive v. faaliyette olmamak
remain in the air v. havada durmak
remain incapable v. yetersiz kalmak
remain unresponsive v. tepkisiz kalmak
remain fresh v. tazeliğini korumak
remain fresh v. taze kalmak
remain sober v. ayık kalmak
remain true to one's word v. sözüne sadık kalmak
remain over v. artakalmak
remain in one's mind v. aklında kalmak
remain unsold v. elinde kalmak
remain inactive v. atıl halde olmak
remain on the agenda v. gündemde kalmak
remain in suspense v. muallakta kalmak
remain a spinster v. evde kalmak
remain over v. baki kalmak
remain behind v. geri kalmak
(for something) remain unsold v. elinde kalmak
(for something) remain unsold v. elde kalmak
remain unsold v. elde kalmak
remain at the top of the list v. zirvede kalmak
remain idle v. atıl durmak
remain at home v. evde durmak
remain in between v. arasında kalmak
remain intact v. mahfuz kalmak
remain conserved v. mahfuz kalmak
remain under pressure v. baskı altında kalmak
remain in the forefront of v. ön planda olmak
remain protected v. mahfuz kalmak
remain at the forefront of v. ön planda olmak
remain secret v. saklı kalmak
remain hidden v. saklı kalmak
remain puzzle v. sır olarak kalmak
remain unchanged v. aynı kalmak
remain puzzle v. esrarını korumak
remain in a critical condition v. hayati riski atlatamamak
remain indebted v. borçlu olmak
remain separate v. ayrı kalmak
remain one of the most v. arasında yer almak
remain uneducated v. cahil kalmak
remain ignorant v. cahil kalmak
remain in the forefront v. ön planda kalmak
remain unimportant v. önemsiz kalmak
remain limited v. kısıtlı kalmak
remain insignificant v. önemsiz kalmak
remain at the forefront v. ön planda kalmak
remain grateful v. minnettar kalmak
remain convinced v. inancını kaybetmemek
remain convinced v. ikna olmaya devam etmek
remain inconclusive v. neticesiz kalmak
remain inactive v. atıl kalmak
remain open v. açık olmak
remain at the level of v. seviyesinde kalmak
remain mystery v. gizemini korumak
remain untouched v. bakir kalmak
remain intact v. bakir kalmak
remain usable v. kullanılır halde olmak
remain unprotected v. korunaksız kalmak
remain unprotected v. korunmasız kalmak
remain wide-awake v. ayık kalmak
remain weak v. zayıf kalmak
remain on the throne v. tahtta kalmak
remain in memories v. hafızalardaki yerini korumak
remain calm v. soğukkanlılığını korumak
remain unresolved v. çözümsüz kalmak
remain inconclusive v. sonuçsuz kalmak
remain without power v. elektriksiz kalmak
use the right to remain silent v. susma hakkını kullanmak
use the right to remain in silence v. susma hakkını kullanmak
use the right to remain silent v. konuşmama hakkını kullanmak
use the right to remain in silence v. konuşmama hakkını kullanmak
remain at the disposal v. emre hazır olmak
remain at the disposal v. emre amade olmak
remain aloof v. mesafeli durmak
remain distant v. mesafeli durmak
remain at the disposal v. emre hazır bulunmak
remain true v. doğru kalmak
remain embarrassed v. mahcup kalmak
remain with v. ile kalmak
remain unfulfilled v. sözde kalmak
remain unfulfilled v. karşılanmamış olmak
remain unfulfilled v. yerine getirilmemiş olmak
remain unfulfilled v. yapılmamak
remain impartial v. tarafsız kalmak
remain a theory v. teoride kalmak
remain a theory v. teori olarak kalmak
remain mystery v. esrarını korumak
remain a puzzle v. esrarını korumak
remain a puzzle v. gizemini korumak
remain loyal to v. -e sadık kalmak
remain loyal to v. -e bağlı kalmak
remain out of trouble v. pis işlere bulaşmamak
remain out of trouble v. beladan uzak durmak
remain of something v. -den uzak durmak
remain idle v. atıl kalmak
remain faithful to his wife v. karısına sadık kalmak
remain faithful to his wife v. karısına bağlı kalmak
remain faithful to her husband v. kocasına bağlı kalmak
remain faithful to her husband v. kocasına sadık kalmak
remain in communication with v. iletişimde kalmak
remain a secret v. esrarını/gizemini korumak
(a murder) go/remain unsolved v. (cinayet) faili meçhul kalmak
remain in limbo v. arafta kalmak
remain poor v. fakir/yoksul kalmak
remain steady v. istikrarlı kalmak
remain a missing persons case v. bir kayıp vakası olarak kalmak
remain under investigation v. araştırılması devam etmek
remain under investigation v. araştırılmak
remain ahead of v. önünde olmak
remain up v. yatmadan uykusuz zaman geçirmek
remain a virgin until marriage v. evlenene kadar bakire kalmak
remain within voice distance of somebody v. birinin ses mesafesinde kalmak
remain within touch distance of somebody v. birinin temas mesafesinde kalmak
remain close to someone v. birinin yanında durmak
remain close to someone v. birine yakın durmak
remain at large v. hala/henüz yakalanmamış olmak
remain at large v. sırra kadem basmak
remain at large v. kayıp olmak
remain at large v. kayıplara karışmak
remain anonymous v. ismi gizli/saklı kalmak
wish/want to remain anonymous v. isminin/kimliğinin gizli/saklı kalmasını istemek
remain liable v. sorumluluğu/yükümlülüğü sürdürmek/devam etmek
wish/want to remain anonymous v. isminin/kimliğinin açıklanmamasını istemek
remain close v. yakın olmaya devam etmek
remain in (police) custody v. tutuklu kalmak
remain valid v. geçerli kalmak
remain unresponsive v. kayıtsız kalmak
remain seated v. yerinden kalkmamak
remain seated v. sürekli oturmak
remain under stress v. stres altında kalmak
remain standing v. ayakta kalmak (fiziki açıdan)
remain a challenge v. bir sorun olmaya devam etmek
remain unsettled v. kararsız kalmak
remain unsettled v. çözümsüz kalmak
remain [obsolete] v. ikamet etmek
remain [obsolete] v. oturmak
remain [obsolete] v. beklemek
remain firm v. geri adım atmamak
remain firm v. durumunu korumak
remain firm v. geri çekilmemek
remain firm v. dayanmak
remain firm v. vazgeçmemek
remain firm v. direnmek
remain isolated from somewhere v. bir yerden yalıtılmış kalmak
remain isolated from somewhere v. bir yerden izole olmak
remain underestimated v. hafife alınmak
remain steadfast v. kararlı kalmak
Phrasals
remain together v. birbirinden ayrılmamak
remain together v. birbirine yakın/bir arada/toplu halde olmak
remain behind v. geride/arkada kalmak
remain within (something) v. içinde kalmak
remain away v. uzak durmak
remain down v. yenilmek
remain behind v. (herkes gittikten sonra) kalmaya devam etmek
remain in v. 'e bulunmak
remain at v. ...'de durmak
remain at v. ...'de kalmak
remain down v. (tehlike anında vb) eğilmek
remain down v. eğilip beklemek
remain down v. (eğilmiş/çömelmiş pozisyonda) yerde kalmak
remain down v. yere çömelip beklemek
remain down v. modu düşük olmaya devam etmek
remain down v. modu yükselmemek
remain down v. (duygusal olarak) düşük kalmak
remain down v. dinlenmeye devam etmek
remain down v. düşük faaliyet göstermeye devam etmek
remain down v. düşük verimlilikte devam etmek
remain down v. verimlilik/faaliyet düzeyi düşük kalmak
remain down v. kapalı kalmak
remain down v. çalışmamak
remain down v. hizmet dışı kalmak
remain on v. üstünde kalmak
remain on v. içinde kalmak
remain on v. içerisinde kalmak
remain on v. çıkmamak
remain on v. inmemek
remain on v. üstünde durmak
remain on v. üstünde/ içinde durmaya devam etmek
remain on v. üstünde/içinde kalmaya devam etmek
remain on v. bir yerde kalmak
remain on v. bir yerde bulunmaya devam etmek
remain on v. bir görevde kalmaya devam etmek
remain on v. bir görevi sürdürmek
remain on v. bir grubun/topluluğun üyesi olmaya devam etmek
remain on v. bir ilacı düzenli olarak almayı sürdürmek
remain on v. bir ilacı almaya devam etmek
remain on v. bir ilaca devam etmek
remain on v. bir ilacı bırakmamak
remain on v. bir durumu devam ettirmek
remain on v. bir durumda kalmaya devam etmek
remain on v. bir durumu sürdürmek
remain on v. bir durumda kalmayı sürdürmek
remain on v. bir yerden ayrılmamak
remain on v. bir bünyede hizmet vermeye devam etmek
remain on v. bir bünyede hizmet vermeyi sürdürmek
remain on v. bir şeyde kalmak
remain on v. bir şeyde olmayı sürdürmek
remain ahead v. önünde olmak/kalmak
remain ahead v. avantajlı olmak
remain ahead of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önünde olmak/kalmak
remain ahead of (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) önündeki yerini korumak
remain ahead of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) avantajlı durumda/konumda olmak
remain ahead of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) önde gitmek/ilerlemek
remain ahead of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) daha iyi bir durumda/konumda olmak
remain ahead of (something) v. (bir problemin) önüne geçebilmek için bir adım önde olmak
remain ahead of (something) v. (bir problemi) engelleyebilmek için bir adım önden gitmek
remain ahead of (something) v. (bir şeyden) bir adım önde olmak
remain ahead of (something) v. (hedefinin, zaman çizelgesinin, sorumluluklarının) bir adım önünde ilerlemek
remain at (something or some place) v. (bir şeyde/bir yerde) kalmak/bulunmak
remain at (something or some place) v. (bir şeyde/bir yerde) durmak
remain at (something or some place) v. (bir iş yerinde, şirkette) kalmak
remain at some place v. (bir yerde) kalmak/bulunmak
remain at some place v. (bir yerde) durmak
remain away (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) uzak durmak
remain away (from someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) arasındaki mesafeyi korumak
remain away (from someone or something) v. (birinden/bir şeyden) kaçınmak
remain in (something or some place) v. (bir şeyde/bir yerde) kalmak/bulunmak
remain in (something or some place) v. (bir şeyde/bir yerde) durmak
remain in (something or some place) v. (bir grubun, kurumun) bir parçası/üyesi olmaya devam etmek
remain in (something or some place) v. (bir grubun, kurumun) içinde kalmak
remain in (something or some place) v. (bir grupta, kurumda) kalmak
remain under v. altında kalmak
remain under (something) v. (bir şeyin) altında kalmak
remain under (something) v. (bir şeyin) altında durmaya devam etmek
remain under (something) v. bilinci kapalı kalmak
remain under (something) v. anestezi altında kalmak
remain under (something) v. birinin yönetimi/kontrolü/hakimiyeti altında kalmak
remain under (something) v. (bir durumda) olmaya devam etmek
remain under (something) v. (bir durumda) kalmak
remain under (something) v. (bir şeye) tabi kalmak
remain under (something) v. (bir şey) altında kalmaya devam etmek
remain under (something) v. (bir şey) almaya devam etmek
remain up v. yukarıda kalmak
remain up v. asılı kalmak
remain up v. gösterimde kalmak
remain up v. sergilenmeye devam etmek
remain up v. teşhirde kalmak
remain with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) kalmak
remain with (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanında olmak/durmak
remain with (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanında kalmak
remain with (something) v. (bir grupta, takımda, kurumda) kalmak
remain with (something) v. (bir grubun, takımın, kurumun) üyesi olmaya devam etmek
remain with (someone) v. (biriyle) birlikte olmaya devam etmek
remain with (someone) v. (biriyle) ilişkisini sürdürmek
remain within v. içinde kalmak
remain within (something) v. (bir şey) sınırında/sınırı içerisinde kalmak
remain within (something) v. (bir şeyin) sınırını/kapsamını aşmamak
Phrases
who shall remain nameless expr. adı lazım değil
who shall remain nameless expr. ismi lazım değil
remain at your disposal expr. (hizmetlerimizle) emrinize amadeyiz (resmi yazışmalarda)
remain still expr. olduğun yerde kal
remain still expr. kımıldama
remain still expr. dur
Proverb
words fly away, writings remain söz uçar, yazı kalır
spoken words fly away, written words remain söz uçar yazı kalır
Colloquial
remain in the background v. arka planda kalmak
remain composed v. duygularını belli etmemek
remain in the background v. geri planda kalmak
remain in the background v. kendini göstermemek
remain composed v. soğukkanlılığını korumak
remain away from my daughter expr. kızımdan uzak dur
who will remain nameless expr. ismi lazım değil
who will remain nameless expr. ismi önemli değil
who will remain nameless expr. kim olduğu önemli değil
who will remain nameless expr. kim olduğunu açıklamayacağım (biri)
who will remain nameless expr. ismini vermeyeceğim (biri)
who will/shall remain/be nameless expr. ismi lazım değil
who will/shall remain/be nameless expr. ismi önemli değil
who will/shall remain/be nameless expr. kim olduğu önemli değil
who will/shall remain/be nameless expr. kim olduğunu açıklamayacağım biri
who will/shall remain/be nameless expr. ismini vermeyeceğim biri
who will/shall remain/be nameless expr. ismi lazım olmayan biri
who will/shall remain/be nameless expr. ismi önemli olmayan biri
somebody will/shall remain/be nameless expr. ismi lazım değil
somebody will/shall remain/be nameless expr. ismi önemli değil
somebody will/shall remain/be nameless expr. kim olduğu önemli değil
somebody will/shall remain/be nameless expr. kim olduğunu açıklamayacağım biri
somebody will/shall remain/be nameless expr. ismini vermeyeceğim biri
somebody will/shall remain/be nameless expr. ismi lazım olmayan biri
somebody will/shall remain/be nameless expr. ismi önemli olmayan biri
somebody, who will/shall remain/be nameless expr. adı lazım değil biri
somebody, who will/shall remain/be nameless expr. ismini vermeyeceğim biri
somebody, who will/shall remain/be nameless expr. kim olduğunu açıklamayacağım biri
somebody, who will/shall remain/be nameless expr. ismi önemli olmayan biri
Idioms
remain ahead of the game v. avantajlı durumda olmak
remain ahead of the game v. avantajlı konumda olmak
remain on one's guard against someone v. birine karşı gözünü dört açmak
remain in touch with someone v. birisi ile temas halinde olmak
remain in touch with someone v. birisi ile bağlantıda olmak
remain on one's guard against someone v. birine karşı tetikte olmak
remain on guard against someone v. birine karşı tetikte olmak
remain above the fray v. bir olayın/tartışmanın dışında kalmak
remain on guard against someone v. birine karşı gözünü dört açmak
remain on one's guard against someone v. birine karşı gardını almak
remain on guard against someone v. birine karşı gardını almak
remain at bay v. mesafe koymak
remain ahead of the game v. rakiplerine göre daha avantajlı bir durumda olmak
remain ahead of the game v. rakiplerinden daha avantajlı konumda olmak
remain ahead of the game v. rakiplerinden avantajlı olmak
remain ahead of the game v. rakiplerinden daha avantajlı durumda olmak
remain ahead of the game v. rakiplerine göre daha avantajlı bir konumda olmak
remain aloof from v. uzak durmak
remain on (one's) guard (against someone or something) v. tetikte olmak
remain on (one's) guard (against someone or something) v. gözünü dört açmak
remain on (one's) guard (against someone or something) v. gardını almak
remain on (one's) guard (against someone or something) v. savunmada kalmak
remain on (one's) guard (against someone or something) v. gardını indirmemek
remain in touch v. temas halinde olmak
remain in touch v. bağlantıda olmak
remain in touch v. iletişimi sürdürmek/koparmamak
remain in touch with (one) v. (biriyle) temas halinde olmak
remain in touch with (one) v. (biriyle) bağlantıda olmak
remain in touch with (one) v. (biriyle) iletişimi sürdürmek/koparmamak
remain on guard v. gözünü dört açmak
remain on guard v. tetikte olmak
remain on guard v. gardını almak
remain on guard v. savunmada kalmak
remain to be seen v. belirsizliğini korumak
remain to be seen v. hala belirsiz olmak
remain to be seen v. zamanla görülecek olmak
remain to be seen v. hala kesin olmamak
remain to be seen v. henüz bilinmemek
Speaking
nothing will remain the same v. hiçbir şey aynı kalmayacak
I remain at your disposal expr. hizmetinizdeyim
you have the right to remain in silence expr. konuşmama hakkına sahipsin
you have the right to remain silent expr. konuşmama hakkına sahipsin
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr. sessiz kalma hakkına sahipsin, söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhinde delil olarak kullanılabilir
I remain at your disposal expr. size yardım etmeye hazırım
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr. sessiz kalma hakkına sahipsiniz, söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinizde delil olarak kullanılabilir
remain seated expr. yerlerinizden kalkmayın
remain seated expr. yerinden kalkma
Trade/Economic
remain uncovered v. açıkta kalmak
remain due v. borçlu kalmak
remain uncovered v. karşılığı olmamak
Law
right to remain silent n. konuşmama hakkı
right to remain silent n. susma hakkı
remain in force v. geçerli kalmak
Politics
indefinite leave to remain n. daimi oturma izni
indefinite leave to remain n. daimi oturma hakkı
right to remain silent n. konuşmama hakkı
limited leave to remain n. sınırlı oturma izni
indefinite leave to remain n. süresiz oturum hakkı
remain in office v. görevde kalmak
ilr (indefinite leave to remain) abrev. (ingiltere'de göçmenlere verilen) süresiz çalışma ve eğitim görme izni
Traffic
remain stopped v. hareket etmemek
remain stopped v. ilerlememek
Medical
remain paralysed v. felç kalmak
Military
remain-behind equipment n. mevzilendirilmiş kuvvetler tarafından bırakılan savaş ekipmanı
remain over night n. gece konaklama
Football
remain at the helm v. takımın başında kalmak
Boxing
remain down n. (boksör) yerden kalkamamak