muhalefet

Bedeutungen von dem Begriff "muhalefet" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 38 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	muhalefet	opposition n.
I realise that there has been strong opposition to this. Buna karşı güçlü bir muhalefet olduğunun farkındayım. More Sentences
General
2	General	muhalefet	dissent n.
First he attempts to act against dissent in the name of politicised Islam. İlk olarak siyasallaşmış İslam adına muhalefete karşı harekete geçmeye çalışıyor. More Sentences
Law
3	Law	muhalefet	opposition n.
We should heed the words of the leader of the opposition in Zimbabwe. Zimbabve'deki muhalefet liderinin sözlerine kulak vermeliyiz. More Sentences
4	Law	muhalefet	opposition n.
The EU must increasingly work in partnership with the Americans, and not in opposition to them. AB giderek artan bir şekilde Amerikalılarla muhalefet değil ortaklık içinde çalışmalıdır. More Sentences
Politics
5	Politics	muhalefet	opposition n.
The side issue in this case is the petty quibbling of the national opposition. Bu davadaki yan konu, ulusal muhalefetin ufak tefek tartışmalarıdır. More Sentences
General
6	General	muhalefet	defiance n.
7	General	muhalefet	contrariety n.
8	General	muhalefet	hostility n.
9	General	muhalefet	dissidence n.
10	General	muhalefet	adverseness n.
11	General	muhalefet	disaffection n.
12	General	muhalefet	dissension n.
13	General	muhalefet	discrepancy n.
14	General	muhalefet	rivalry n.
15	General	muhalefet	pushback n.
16	General	muhalefet	reluctance [obsolete] n.
17	General	muhalefet	reluctation [obsolete] n.
18	General	muhalefet	thwart n.
19	General	muhalefet	antagony [obsolete] n.
20	General	muhalefet	gainstand [dialect] [scotland] n.
21	General	muhalefet	obstacle [obsolete] n.
22	General	muhalefet	obstancy [obsolete] n.
23	General	muhalefet	opponency n.
24	General	muhalefet	oppugnation n.
25	General	muhalefet	overthwart [obsolete] n.
26	General	muhalefet	impugnation [obsolete] n.
27	General	muhalefet	dissonance n.
28	General	muhalefet	dissonancy n.
29	General	muhalefet	polemy n.
30	General	muhalefet	flak n.
31	General	muhalefet	oppositional adj.
32	General	muhalefet	contrary adj.
33	General	muhalefet	adverse adj.
Colloquial
34	Colloquial	muhalefet	oppo n.
Politics
35	Politics	muhalefet	disaffection n.
36	Politics	muhalefet	opposing party n.
37	Politics	muhalefet	transgression n.
Archaic
38	Archaic	muhalefet	opposal n.

Bedeutungen, die der Begriff "muhalefet" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 125 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	muhalefet partisi	the opposition party n.
The opposition parties are of course currently not yet ready for the elections and could be manipulated. Muhalefet partileri elbette şu anda seçimlere henüz hazır değiller ve manipüle edilebilirler. More Sentences
2	General	muhalefet etmek	oppose v.
Boris Johnson's Turkish great-grandfather who strongly opposed to the Turkish War of Independence, was lynched as a traitor. Boris Johnson'un Kurtuluş Savaşı'na şiddetle muhalefet eden Türk büyük dedesi hain olarak görülüp linç edilmişti. More Sentences
Politics
3	Politics	ana muhalefet partisi	main opposition party n.
The head of the main opposition party in the Spanish State said this recently. İspanya Devletindeki ana muhalefet partisinin başkanı geçtiğimiz günlerde bunu söyledi. More Sentences
4	Politics	muhalefet partileri	opposition parties n.
The secretary-general of the largest opposition party was arrested. En büyük muhalefet partisinin genel sekreteri tutuklandı. More Sentences
5	Politics	siyasi muhalefet	political opposition n.
I fully understand anyone expressing political opposition to this type of action by the secret services. Gizli servislerin bu tür eylemlerine karşı siyasi muhalefet ifade eden herkesi tamamen anlıyorum. More Sentences
6	Politics	muhalefet etmek	dissent v.
Such is the grip of EU money that dissent from the perceived wisdom is treated almost as heresy. AB parası öyle bir kıskaca alınmış ki, algılanan bilgeliğe muhalefet etmek neredeyse sapkınlık olarak görülüyor. More Sentences
General
7	General	hükümete muhalefet	disaffection n.
8	General	karşılıklı muhalefet	mutual opposition n.
9	General	muhalefet kampanyası	opposition campaign n.
10	General	muhalefet kabinesi	shadow cabinet n.
11	General	muhalefet şerhi	dissenting opinions n.
12	General	muhalefet eden	opposer n.
13	General	kanuna muhalefet	opposition to law n.
14	General	sert muhalefet	strong opposition n.
15	General	güçlü muhalefet	strong objection n.
16	General	yersiz muhalefet eden kimse	caviler n.
17	General	yersiz muhalefet eden kimse	caviller n.
18	General	ortası olmayan muhalefet	ungradable opposition n.
19	General	bağırarak söz kesip muhalefet etme	barracking n.
20	General	derecelendirilebilir muhalefet	gradable opposition n.
21	General	muhalefet edilebilir olma	opposability n.
22	General	toplumsal muhalefet	public opposition n.
23	General	fikre muhalefet eden kimse	contradicter n.
24	General	fikre muhalefet eden kimse	contradictor n.
25	General	ortak muhalefet	corivalry n.
26	General	bastırmak (muhalefet vb'ni)	squelch v.
27	General	susturmak (muhalefet vb'ni)	squelch v.
28	General	muhalefet yapmak	oppose v.
29	General	muhalefet etmek	set one's face against v.
30	General	tekrar muhalefet etmek	reoppose v.
31	General	muhalefet şerhi koymak	report a minute of dissent v.
32	General	muhalefet şerhi koymak	lodge a statement of opposition v.
33	General	muhalefet yürütmek	oppose v.
34	General	muhalefet etmek	make opposition v.
35	General	kanuna muhalefet etmek	contravene the law v.
36	General	kanuna muhalefet etmek	oppose the law v.
37	General	muhalefet etmek	repugnate v.
38	General	muhalefet etmek	challenge v.
39	General	muhalefet etmek	refragate v.
40	General	muhalefet etmek	traverse v.
41	General	muhalefet tarafından ortaya çıkarılan ajan	blow v.
42	General	muhalefet etmek	pitch v.
43	General	muhalefete muhalefet olmak	oppose the opposition v.
44	General	muhalefete muhalefet etmek	oppose the opposition v.
45	General	sert bir şekilde muhalefet etmek	oppose strongly v.
46	General	sert bir şekilde muhalefet etmek	strongly oppose v.
47	General	muhalefet yapmak	square [obsolete] v.
48	General	nedensiz yere muhalefet eden	bloody-minded adj.
49	General	muhalefet eden	dissenting adj.
50	General	gereksiz muhalefet eden	cavilous adj.
51	General	faal olarak muhalefet eden	opposing adj.
52	General	muhalefet arz eden	opposing adj.
53	General	muhalefet ile ilişkili	oppositional adj.
54	General	muhalefet etmeye meyilli	oppositive adj.
55	General	muhalefet eden	dissentany [obsolete] adj.
56	General	muhalefet eden	protest adj.
57	General	yersiz muhalefet ederek	cavilingly adv.
58	General	muhalefet ederek	deprecatively adv.
Phrasals
59	Phrasals	birine/bir şeye muhalefet etmek	argue against someone or something v.
60	Phrasals	(birine bir konuda) muhalefet etmek	call (one) on (something) v.
61	Phrasals	(konuşma, yazı ile) muhalefet etmek	come down v.
Colloquial
62	Colloquial	muhalefet araştırması	oppo n.
63	Colloquial	abd'de göçmenlere ve katoliklere muhalefet amaçlı 1850'lerde kurulmuş eski bir siyasi partiye mensup kimse	sam n.
Idioms
64	Idioms	muhalefet etmek	take issue v.
65	Idioms	bir şeye muhalefet etmek	have one's heart dead set against something v.
66	Idioms	bir şeye muhalefet etmek	set one's heart against something v.
67	Idioms	bir şeye muhalefet etmek	have one's heart set against something v.
68	Idioms	muhalefet etmek	make a stink v.
69	Idioms	sürekli muhalefet etmek	kick against the pricks v.
70	Idioms	sırf muhalefet olsun diye tartışmak	be arguing for the sake of arguing v.
71	Idioms	sırf muhalefet olsun diye tartışmak	be arguing for the sake of argument v.
72	Idioms	birinin yaptığı/söylediği bir şeye karşı çıkmak/muhalefet etmek	cast something in someone's teeth v.
73	Idioms	(bir şeye) muhalefet etmek	set (one's) face against (something) v.
74	Idioms	muhalefet etmek	set your face against v.
75	Idioms	bir şeye muhalefet etmek	set your face against something [uk] v.
76	Idioms	muhalefet ederek	in the teeth of expr.
Trade/Economic
77	Trade/Economic	muhalefet şerhi	counter-statement n.
78	Trade/Economic	prensibe dayalı organizasyonel muhalefet	principled-organizational dissent n.
79	Trade/Economic	geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin	antiestablishmentarianism n.
80	Trade/Economic	geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin	antiestablishmentism n.
81	Trade/Economic	geleneksel sosyal, politik ya da ekonomik değer ya da ilkelere muhalefet eden	antiestablishment adj.
Law
82	Law	fikri muhalefet	dissent n.
83	Law	hükümete karşı şiddet veya mukavemet ve kanunlara muhalefet	violence against or resistance to government forces and opposition to the laws n.
84	Law	kanunlara karşı muhalefet	opposition to laws n.
85	Law	kanuna muhalefet	violation of law n.
86	Law	kanuna muhalefet	illegality n.
87	Law	kanunlara muhalefet	opposition to the laws n.
88	Law	muhalefet varakası	restraining order n.
89	Law	muhalefet şerhi	dissenting opinion n.
90	Law	belgelerle muhalefet etme	protestation n.
91	Law	muhalefet etmek	oppose v.
92	Law	kanunlara muhalefet etmek	oppose the laws v.
Politics
93	Politics	ingiliz parlamentosunda meclise yeni girmiş parlamento üyelerinin, hükümet yetkililerinin ve muhalefet partisindeki meslektaşlarının arkasında oturduğu arka koltuklar	backbench n.
94	Politics	ingiliz parlamentosunda meclise yeni girmiş parlamento üyelerinin, hükümet yetkililerinin ve muhalefet partisindeki meslektaşlarının arkasında oturduğu arka koltuklar	backbenches n.
95	Politics	muhalefet veya şikayet bildiren resmi belge	remonstrance n.
96	Politics	ana muhalefet lideri	main opposition leader n.
97	Politics	devlete muhalefet	defiance to the state n.
98	Politics	muhalefet lideri	leader of the opposition n.
99	Politics	muhalefet şerhi	minority report n.
100	Politics	muhalefet şerhi	dissenting opinion n.
101	Politics	muhalefet cephesi	the opposition n.
102	Politics	muhalefet partisi	opposition party n.
103	Politics	muhalefet politikacısı	opposition politician n.
104	Politics	muhalefet siyasetçisi	opposition politician n.
105	Politics	parlementodaki muhalefet partisi üyesi	backbencher n.
106	Politics	parlementodaki muhalefet partisi üyesi	non-senior mp n.
107	Politics	politik muhalefet	political dissident n.
108	Politics	parti içi muhalefet hareketi	intraparty opposition movement n.
109	Politics	bolşevikliğe muhalefet eden kimse	anti-bolshevik n.
110	Politics	abd'de göçmenlere ve katoliklere muhalefet amaçlı 1850'lerde kurulmuş eski bir siyasi partiye mensup kimse	know nothing n.
111	Politics	meclisin muhalefet partisi üyelerine ayrılmış bölümü	opposition benches n.
112	Politics	muhalefet politikasını savunan veya uygulayan kimse	oppositionist n.
113	Politics	(britanya'da) muhalefet partilerine yapılan yıllık ödeme	cranborne money n.
114	Politics	muhalefet kanadı	opposition wing n.
115	Politics	muhalefet kanadı	opposition side n.
116	Politics	kontrollü muhalefet	controlled opposition n.
117	Politics	gizlice iktidar partisi lehine çalışan muhalefet	controlled opposition n.
118	Politics	muhalefet partisi	opposition n.
119	Politics	muhalefet etmek	object v.
120	Politics	muhalefet yürütmek	engage in opposition activities v.
121	Politics	ana muhalefet partisinden olan	shadow [uk] adj.
Industry
122	Industry	sendikaya muhalefet eden	yellow-dog adj.
Archaic
123	Archaic	muhalefet yapan kimse	stickler n.
124	Archaic	muhalefet etmek	transverse v.
Star Wars
125	Star Wars	muhalefet noktası	point defiance n.