meet with - Türkisch Englisch Wörterbuch

meet with

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "meet with" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 12 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
meet with v. uğramak
He met with an accident and broke some bones.
O bir kazaya uğradı ve bazı kemiklerini kırdı.

More Sentences
meet with v. ile karşılaşmak (kötü bir durum)
My uncle met with a traffic accident yesterday.
Amcam dün bir trafik kazası ile karşılaştı.

More Sentences
meet with v. ile görüşmek
I and my colleagues met with the President of IFAD.
Ben ve meslektaşlarım IFAD Başkanı ile görüştük.

More Sentences
meet with v. karşılaşmak
Each and every one of us knows that any other region of Europe could meet with just such a fate tomorrow.
Her birimiz biliyoruz ki Avrupa'nın başka bir bölgesi de yarın böyle bir kaderle karşılaşabilir.

More Sentences
Phrasals
meet with v. bulmak
Any change to existing bans cannot expect to meet with a great deal of support in the Member States concerned.
Mevcut yasaklarda yapılacak herhangi bir değişikliğin ilgili Üye Devletlerde büyük bir destek bulması beklenemez.

More Sentences
meet with v. buluşmak
Tom met with Mary to discuss the current financial crisis at the company.
Tom, şirketteki mali krizi konuşmak için Mary ile buluştu.

More Sentences
General
meet with v. uğramak (kötü bir şeye)
Phrasals
meet with v. eşlik etmek
meet with v. tecrübe etmek
meet with v. hedef olmak, rastlamak
meet with v. (bir şeye) temas etmek
meet with v. (bir şeye) dokunmak

Bedeutungen, die der Begriff "meet with" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 45 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Phrasals
meet up with v. rastlamak
I met up with a couple of good old friends.
Birkaç iyi eski arkadaşa rastladım.

More Sentences
meet up with (one) v. (biriyle) buluşmak
All I do is meet up with some kid at a skate park.
Yaptığım tek şey kaykay parkında bir çocukla buluşmak.

More Sentences
meet up with (one) v. (biriyle) görüşmek
All I do is meet up with some kid at a skate park.
Tek yaptığım paten pistinde bir çocukla görüşmek.

More Sentences
meet with (someone) v. (biriyle) görüşmek
The leaders from the opposition and from NGOs, who I have met with in the country, confirm this.
Ülkede görüştüğüm muhalefet ve STK liderleri de bunu teyit ediyor.

More Sentences
meet with (something) v. (bir şeyle) karşılanmak
The EU's demand for gas has to be met with exports from the east.
AB'nin gaz talebi doğudan yapılacak ihracatla karşılanmalıdır.

More Sentences
meet with (something) v. (belli bir cevap/tepki) almak
His new book met with a favorable reception.
Yeni kitabı olumlu tepkiler aldı.

More Sentences
General
meet with a competent person v. adamına düşmek
meet with difficulties v. zorluklarla karşılaşmak
meet with difficulties v. güçlüklerle karşılaşmak
meet with a disaster v. felakete uğramak
meet with resistance v. direnişle karşılaşmak
meet with life-long adversity v. feleğin sillesini yemek
meet with difficulties v. zorlukla karşılaşmak
meet with someone v. buluşmak
meet with approval v. rağbet görmek
meet with someone v. birisiyle buluşmak
meet with an obstacle v. engelle karşılaşmak
meet with reaction v. tepkiyle karşılaşmak
meet with the audience v. seyirci ile buluşmak
meet with the audience v. izleyici ile buluşmak
meet with the audience v. seyirciyle buluşmak
meet with the audience v. izleyiciyle buluşmak
meet with new people v. yeni insanlarla tanışmak
meet with the relatives v. akrabalarla buluşmak
meet with readers v. okuyucuları ile buluşmak
be meet with v. ödeşmek
be meet with v. eşitlenmek
meet separately with v. ayrı ayrı görüşmek
Phrasals
meet with [obsolete] v. karşı karşıya gelmek
meet with [obsolete] v. çatışmak
meet up with someone v. biriyle karşılaşmak
meet up with someone v. birine rastlamak
meet up with v. tesadüfen karşılaşmak
meet up with (one) v. (birine) rastlamak
meet with (someone) v. (biriyle) görüşme yapmak
meet with (something) v. (bir şeyle) karşılaşmak
meet with (something) v. (bir şey) yaşamak
meet with (something) v. başına (bir şey) gelmek
meet with (something) v. (bir şey) deneyimlemek/tecrübe etmek
meet with (something) v. (bir şeye) bağlanmak
meet with (something) v. (bir şeye) temas etmek
Speaking
I don't usually meet with women expr. genelde kadınlarla buluşmam
who'd you meet with? expr. kiminle buluştun?
you will meet with someone new today expr. sen bugün yeni biriyle tanışacaksın
does that meet with everyone’s approval? expr. herkes bu konuda hemfikir mi?