lonely

Bedeutungen von dem Begriff "lonely" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 18 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Common Usage
1	Common Usage	lonely adj.	yalnız
He is rational, but cold and lonely. Mantıklı fakat soğukkanlı ve yalnız biridir. More Sentences
General
2	General	lonely adj.	tenha
This neighborhood is very lonely. Bu çevre çok tenha. More Sentences
3	General	lonely adj.	kimsesiz
I get lonely when there's no one to talk to. Konuşacak kimse olmayınca yalnızlık çekiyorum. More Sentences
4	General	lonely adj.	ıssız
He lives in this lonely place by himself. Bu ıssız yerde tek başına yaşıyor. More Sentences
5	General	lonely adj.	kasvetli
6	General	lonely adj.	garip
7	General	lonely adj.	yalnız (kimse)
8	General	lonely adj.	eşi olmayan
9	General	lonely adj.	arkadaşsız
10	General	lonely adj.	tek
11	General	lonely adj.	tek başına
12	General	lonely adj.	münzevi
13	General	lonely adj.	terkedilmiş
14	General	lonely adj.	herkesten uzak
15	General	lonely adj.	sıkıntı verici
16	General	lonely adj.	benzersiz
17	General	lonely adj.	yanında benzeri olmayan
18	General	lonely adj.	bir başına

Bedeutungen, die der Begriff "lonely" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 40 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	be lonely v.	yalnız kalmak
I didn't know I'd be lonely. Yalnız kalacağımı bilmiyordum. More Sentences
2	General	be lonely v.	yalnız olmak
It won't be lonely here. Burada yalnız olmayacaksın. More Sentences
3	General	feel lonely v.	yalnız hissetmek
To tell the truth, I felt lonely. Doğruyu söylemek gerekirse, kendimi yalnız hissettim. More Sentences
4	General	get lonely v.	yalnızlaşmak
Don't you get lonely out here all by yourself? Burada tamamen kendi başına yalnızlaşmıyor musun? More Sentences
Phrases
5	Phrases	lonely and unhappy expr.	yalnız ve mutsuz
She's lonely and unhappy. O yalnız ve mutsuz. More Sentences
General
6	General	lonely hearts n.	yalnız kalpler
7	General	the lonely cowboy n.	yalnız kovboy
8	General	a lonely island n.	ıssız bir ada
9	General	become lonely v.	tenhalaşmak
10	General	feel lonely v.	garipsemek
11	General	be lonely for v.	özlem duymak
12	General	become lonely v.	yalnız kalmak
13	General	exceedingly lonely adj.	son derece yalnız
14	General	lonely-hearts adj.	yalnız kimse ile ilgili
15	General	lonely-hearts adj.	partner arayan kimse ile ilgili
16	General	lonely-hearts adj.	evlenmek isteyen kimse ile ilgili
17	General	very lonely adv.	ıpıssız
Colloquial
18	Colloquial	lonely roads n.	ıssız yollar
19	Colloquial	lonely man n.	yalnız adam
Idioms
20	Idioms	a lonely little petunia in an onion patch n.	bataklıktaki çiçek
21	Idioms	a lonely little petunia in an onion patch n.	bir ortamda sırıtma
22	Idioms	a lonely little petunia in an onion patch n.	ait hissetmediğin yerde bulunma
23	Idioms	a lonely little petunia in an onion patch n.	bir ortama yakışmama
24	Idioms	a lonely little petunia in an onion patch n.	kel alaka olma
25	Idioms	plough a lonely furrow v.	kimseden yardım almadan hareket etmek
26	Idioms	plough a lonely furrow v.	kendi yolunu kendi çizmek
27	Idioms	plough a lonely furrow v.	yalnız iş görmek
28	Idioms	plough a lonely furrow v.	kendi yolundan gitmek
29	Idioms	plough a lonely furrow v.	başkalarının yapmadığını yapmak
30	Idioms	plough a lonely furrow v.	kendi çizdiği yolda ilerlemek
31	Idioms	plough a lonely furrow v.	kendine ayrı bir yol çizmek
32	Idioms	plough a lonely furrow v.	diğerlerinden ayrı/farklı bir yolda yürümek/ilerlemek
33	Idioms	plough a lonely furrow v.	farklı bir ilgi alanı olmak
Speaking
34	Speaking	she's a little lonely out here by herself expr.	burada kendi başına biraz yalnızlık çekiyor
35	Speaking	I'm lonely expr.	ben yalnızım
36	Speaking	I'm lonely expr.	yalnızım
Media
37	Media	lonely hearts adj.	(gazetede) partner bulma bölümü ile ilgili
38	Media	lonely hearts adj.	(gazetede) yalnız kalpler sütunu ile ilgili
39	Media	lonely-hearts adj.	(gazetede) partner bulma bölümü ile ilgili
40	Media	lonely-hearts adj.	(gazetede) yalnız kalpler sütunu ile ilgili