Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yalnız olmak | be lonely v. | ||
It won't be lonely here. Burada yalnız olmayacaksın. More Sentences |
||||
General | yalnız olmak | be alone v. | ||
There are worse things than being alone. Yalnız olmaktan daha kötü şeyler var. More Sentences |
||||
Idioms | ||||
Idioms | yalnız olmak | be on (one's) pat [australia] v. | ||
Idioms | yalnız olmak | be on (one's) pat malone [australia] v. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | evde yalnız olmak | be home alone v. | ||
I don't like being home alone. Ben evde yalnız olmaktan hoşlanmıyorum. More Sentences |
||||
General | evde yalnız olmak | be alone at home v. | ||
Idioms | ||||
Idioms | yalnız/bekar olmak | be on the market v. | ||
Idioms | yalnız kalmaları uygunsuz olarak görülen genç çifte eşlik eden üçüncü kişi olmak | pick gooseberry [obsolete] v. | ||
Idioms | görüşünde yalnız olmak | be in a minority of one v. | ||
Idioms | bir konuda yalnız/tek başına olmak | be in a minority of one v. | ||
Idioms | düşüncesinde yalnız olmak | be in a minority of one v. | ||
Idioms | yalnız başına olmak | be on (one's) pat [australia] v. | ||
Idioms | yalnız başına olmak | be on (one's) pat malone [australia] v. | ||
Idioms | yalnız kalmak/olmak | be on (one's) tod v. | ||
Speaking | ||||
Speaking | yalnız olmak zorunda değilsin | you don't have to be alone expr. | ||
Slang | ||||
Slang | güvenilmez kişilerle vakit geçirecek kadar yalnız olmak | be hard up v. |