lacking - Türkisch Englisch Wörterbuch

lacking

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "lacking" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 17 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
lacking adj. eksik
The open coordination method is good, but is lacking in the areas of democratic control and transparency.
Açık koordinasyon yöntemi iyidir ancak demokratik kontrol ve şeffaflık alanlarında eksiktir.

More Sentences
General
lacking adj. eksik
That is why an EU-wide and effective approach is lacking.
Bu nedenle AB çapında ve etkili bir yaklaşım eksiktir.

More Sentences
lacking adj. eksik kalan
They are therefore concerned that implementation will be lacking in other spheres.
Dolayısıyla diğer alanlarda uygulamanın eksik kalacağından endişe ediyorlar.

More Sentences
lacking adj. yetersiz
This means that they are greatly lacking in financial resources, but there is more to the matter in practice.
Bu, mali kaynaklarının büyük ölçüde yetersiz olduğu anlamına gelmektedir, ancak pratikte durum bundan daha farklıdır.

More Sentences
lacking adj. yetersiz
The World Health Fund is sorely lacking in financial resources.
Dünya Sağlık Fonu'nun mali kaynakları son derece yetersizdir.

More Sentences
lacking adj. yok
lacking adj. kayıp
lacking adj. -siz
lacking adj. yoksun
lacking adj. muhtaç
lacking adj. kifayetsiz
lacking adj. kıt
lacking adj. noksan
lacking adj. namevcut
lacking conj. yok ise
lacking conj. olmadığı durumda
lacking conj. olmazsa

Bedeutungen, die der Begriff "lacking" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 14 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
be lacking v. olmamak
He must be lacking in common sense.
Sağ duyudan yoksun olmalı.

More Sentences
be lacking v. eksik çıkmak
be lacking in something v. eksik olmak
be lacking in something v. yoksun olmak
be lacking v. eksik olmak
be lacking in v. bir şeyde olmamak
be lacking in sense v. sağduyusu olmamak
be lacking v. bulunmamak
be lacking in v. -de ... olmamak
lacking in understanding adj. anlayışsız
lacking quality adj. niteliksiz
Colloquial
we're lacking in the brain department expr. bizim beyinimiz yok
Speaking
something is lacking in my life expr. hayatımda bir şeyler eksik
Law
lacking legal ground adj. hukuki mesnetten yoksun