kırsal - Türkisch Englisch Wörterbuch

kırsal

Bedeutungen von dem Begriff "kırsal" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 29 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
kırsal rural adj.
Their mansion is in a tranquil rural setting.
Yaşadıkları konak sakin bir kırsal bölgededir.

More Sentences
General
kırsal countryside n.
We want to see insects and wild plants flourish in our countryside.
Kırsal alanlarımızda böceklerin ve yabani bitkilerin geliştiğini görmek istiyoruz.

More Sentences
kırsal country adj.
We'd get a nice, quiet little place in the country.
Kırsalda şirin, sessiz, küçük bir yerimiz olurdu.

More Sentences
kırsal rural adj.
Their mansion is in a tranquil rural setting.
Yaşadıkları konak sakin bir kırsal bölgededir.

More Sentences
Trade/Economic
kırsal rural adj.
Their mansion is in a tranquil rural setting.
Yaşadıkları konak sakin bir kırsal bölgededir.

More Sentences
General
kırsal countrified adj.
kırsal agrestic adj.
kırsal agrarian adj.
kırsal rustic adj.
kırsal pastoral adj.
kırsal arcadian adj.
kırsal silvan adj.
kırsal countryfied adj.
kırsal agrestical adj.
kırsal nonmetropolitan adj.
kırsal villatic adj.
kırsal georgic adj.
kırsal georgical adj.
kırsal rustical adj.
kırsal cottagely adj.
kırsal shepherdish adj.
kırsal sylvan adj.
kırsal sylvatic adj.
Colloquial
kırsal mallee [australia] n.
kırsal woodsy adj.
Technical
kırsal rustic adj.
Social Sciences
kırsal geoponic adj.
Geography
kırsal nonurban adj.
Slang
kırsal bush adj.

Bedeutungen, die der Begriff "kırsal" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 270 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kırsal kesim countryside n.
We must learn the lessons from this terrible blight to our countryside, farmers and the rural population.
Kırsal kesime, çiftçilerimize ve kırsal nüfusumuza yönelik bu korkunç beladan dersler çıkarmalıyız.

More Sentences
kırsal alan rural area n.
It is no good talking about putting money into Community schemes and improving public transport in rural areas.
Topluluk programlarına para yatırmaktan ve kırsal alanlarda toplu taşımayı iyileştirmekten bahsetmek iyi değildir.

More Sentences
kırsal bölgeler countryside n.
We were the laughingstock of the whole countryside.
Biz bütün kırsal bölge için alay konusuyduk.

More Sentences
kırsal nüfus rural population n.
The rural population of the European Union will rise by 165% and rural land by 43%.
Avrupa Birliği'nin kırsal nüfusu %165, kırsal arazisi ise %43 oranında artacaktır.

More Sentences
kırsal kalkınma rural development n.
We also find the amounts specified by the Committee on Agriculture and Rural Development excessive.
Tarım ve Kırsal Kalkınma Komitesi tarafından belirlenen miktarları da aşırı buluyoruz.

More Sentences
kırsal ekonomik kalkınma rural economic development n.
Agriculture, agrarian reform and rural economic development should be top priority areas for EU assistance.
Tarım, tarım reformu ve kırsal ekonomik kalkınma AB yardımı için en öncelikli alanlar olmalıdır.

More Sentences
kırsal bölgeler rural areas n.
The EU Carrefours are in rural areas and the Info-Points Europe in regional libraries.
AB Carrefour'ları kırsal bölgelerde, Avrupa Bilgi Noktaları ise bölge kütüphanelerindedir.

More Sentences
kırsal bölge rural region n.
The multifunctionality of the rural regions can thus be strengthened and increased.
Böylece kırsal bölgelerin çok işlevliliği güçlendirilebilir ve arttırılabilir.

More Sentences
kırsal yaşam rural life n.
Fishing is one of the mainstays of rural life in Scotland.
Balıkçılık, İskoçya'da kırsal yaşamın temel dayanaklarından biridir.

More Sentences
toprak ağası (bir köyün/kırsal bir bölgenin) land baron n.
It's hard to be a land baron on minimum wage.
Asgari ücretle toprak ağası olmak zordur.

More Sentences
kırsal yoksulluk rural poverty n.
For many donors, including the European Commission, rural poverty is a multidimensional issue.
Avrupa Komisyonu da dahil olmak üzere pek çok donör için kırsal yoksulluk çok boyutlu bir meseledir.

More Sentences
kırsal kesim boyunca cross-country adj.
They went on a cross-country hike through forests and fields.
Ormanların ve tarlaların içinden, kırsal kesim boyunca yürüyüşe çıktılar.

More Sentences
kırsal kesim boyunca cross-country adv.
They went on a cross-country hike through forests and fields.
Ormanların ve tarlaların içinden, kırsal kesim boyunca yürüyüşe çıktılar.

More Sentences
Trade/Economic
kırsal ekonomik kalkınma rural economic development n.
Agriculture, agrarian reform and rural economic development should be top priority areas for EU assistance.
Tarım, tarım reformu ve kırsal ekonomik kalkınma AB yardımı için en öncelikli alanlar olmalıdır.

More Sentences
kırsal alan rural area n.
It is no good talking about putting money into Community schemes and improving public transport in rural areas.
Topluluk programlarına para yatırmaktan ve kırsal alanlarda toplu taşımayı iyileştirmekten bahsetmek iyi değildir.

More Sentences
kırsal kalkınma rural development n.
We also find the amounts specified by the Committee on Agriculture and Rural Development excessive.
Tarım ve Kırsal Kalkınma Komitesi tarafından belirlenen miktarları da aşırı buluyoruz.

More Sentences
kırsal nüfus rural population n.
The rural population of the European Union will rise by 165% and rural land by 43%.
Avrupa Birliği'nin kırsal nüfusu %165, kırsal arazisi ise %43 oranında artacaktır.

More Sentences
kırsal kalkınma rural development n.
We also find the amounts specified by the Committee on Agriculture and Rural Development excessive.
Tarım ve Kırsal Kalkınma Komitesi tarafından belirlenen miktarları da aşırı buluyoruz.

More Sentences
Politics
kırsal toplum rural community n.
Where I come from in Northern Ireland the rural community is falling apart.
Kuzey İrlanda'da geldiğim yerde kırsal toplum dağılıyor.

More Sentences
kırsal topluluk rural community n.
That there is particularly deep-seated frustration among rural communities is no secret.
Kırsal topluluklar arasında özellikle derin bir hayal kırıklığı olduğu bir sır değildir.

More Sentences
kırsal nüfus rural population n.
The rural population of the European Union will rise by 165% and rural land by 43%.
Avrupa Birliği'nin kırsal nüfusu %165, kırsal arazisi ise %43 oranında artacaktır.

More Sentences
kırsal bölge rural district n.
The by-products industry employs tens of thousands of people around Europe, mainly in rural districts.
Yan ürünler endüstrisi, Avrupa'da, çoğunlukla kırsal bölgelerde olmak üzere on binlerce kişiye istihdam sağlamaktadır.

More Sentences
Construction
kırsal altyapı rural infrastructure n.
There is massive interdependence between farming and its rural infrastructure.
Çiftçilik ve kırsal altyapı arasında büyük bir karşılıklı bağımlılık vardır.

More Sentences
kırsal alan rural area n.
It is no good talking about putting money into Community schemes and improving public transport in rural areas.
Topluluk programlarına para yatırmaktan ve kırsal alanlarda toplu taşımayı iyileştirmekten bahsetmek iyi değildir.

More Sentences
Geography
kırsal nüfus rural population n.
The rural population of the European Union will rise by 165% and rural land by 43%.
Avrupa Birliği'nin kırsal nüfusu %165, kırsal arazisi ise %43 oranında artacaktır.

More Sentences
Common Usage
kırsal cennet arcadia n.
General
kırsal kalkınma projeleri rural development projects n.
kırsal kesim the country n.
kırsal yerleşim rural settlement n.
kırsal bölgeler the country n.
kırsal endüstri rural industries n.
kırsal durum rural condition n.
kırsal yoksulluk rural poor n.
kırsal bölge the country n.
kırsal kalkınmada kadınlar women in rural development n.
kırsal topluluk rural population n.
kırsal yerler countryside n.
kırsal bölge countryside n.
ingilizce'de özellikle kırsal kesimlerdeki dar sokak veya patikalara verilen isim lane n.
kırsal durumlar rural conditions n.
toprak ağası (bir köyün/kırsal bir bölgenin) squire n.
kırsal arazi kullanımı rural land use n.
kırsal sosyoloji rural sociology n.
kırsal bölge stili country style n.
kırsal bölge stili rural style n.
kırsal kredi rural credit n.
tarım ve kırsal kalkınma agricultural and rural development n.
kırsal bölge the land n.
kırsal yerleşim country seat n.
kırsal kesim country n.
bir ülkenin kırsal bölgeleri grass-roots n.
kırsal sosyoloji rural-village sociology n.
kırsal bölge rural zone n.
kırsal planlama rural planning n.
kırsal toplum rural society n.
kırsal alan santralı rural switch n.
kentsel ve kırsal alanlar urban and rural areas n.
türkiye'nin kırsal kesimleri turkey's rural areas n.
eskiden kırsal kesimde genellikle ahırda tiyatro gösterileri yapmak için çıkılan turne barnstormer n.
kırsal yöre halkı countryside n.
kırsal motorin gasoil n.
kırsal motorin rural diesel n.
kırsal yerleşimler rural settings n.
kırsal çevre surrounding countryside n.
(eski rusya'da) kırsal alanlarda gıda gibi yerel ihtiyaç için gönüllü alınan vergi self-taxation n.
kırsal yaşam rustic life n.
(avustralya/yeni zelanda) taşra, kırsal bölge backblocks n.
kırsal yaşam ve tarımı toplumun temeli olarak gören akım agrarianism n.
kırsal alanda bulunan bozuk ve engebeli yol cart track n.
kırsal alanda bulunan bozuk ve engebeli yol cartroad n.
kırsal alanda bulunan bozuk ve engebeli yol cartway n.
çok az insanın yaşadığı kırsal bölge backcountry n.
çok az insanın yaşadığı kırsal bölge backland n.
hindistan'ın kırsal bölgelerinde kullanılan iki tekerlekli hafif bir araç tonga n.
(çin'de) kırsal alanlardan kitleler halinde şehre göç etmiş genç nesil ant tribe n.
kırsal arazide yaşayan ve çalışan kimse landsman n.
rusya'ya özgü küçük ve kırsal bir idari birim volost n.
sovyetlerde kırsal bir bölge volost n.
abd'nin kırsal güney kesimlerinde yaşayan beyaz kimse hillbilly n.
kırsal kimse homespun n.
(hindistan'da) kırsal bölge mofussil [india] n.
çevredeki kırsal bölgeye hakim bir nokta elde etmek için bahçeye inşa edilen yüksek alan mount [obsolete] n.
(özellikle fransa'da) kırsal bölge polis memuru gendarme n.
2. dünya savaşı'ndan önceki cahil kırsal kesme özgü özellikler dad and dave [australia] n.
ülkenin çiftçilik yapılan kırsal kesimleri grass roots n.
siyaset ve ekonomi açısından önemli bir grubu oluşturan ve bağımsız bir oy kaynağı teşkil eden kırsal bölge halkı grass roots n.
kırsal alanda yer alan yol road n.
kırsal yaşam savunuculuğu ruralism n.
kırsal yaşam ruralism n.
kırsal yaşam savunucusu ruralist n.
kırsal yaşam savunucusu ruralite n.
kırsal manzara rurality n.
kırsal özellik rurality n.
kırsal alanda yaşayan kimse ruricolist n.
kırsal bölge rus in urbe n.
yıl dönümünde kiliseye adanan, ingiltere'nin kırsal yerlerinde kutlanan eski bir dini kutlama rush-bearing n.
(britanya idari bölgesine ait) kırsal birim district n.
kırsal köy craal n.
eski bir kırsal bölge oyunu dust-point n.
kırsal kesimde halkın kullanımına ayrılmış alan country park [uk] n.
güney afrika'nın ıssız kırsal kesimleri platteland n.
(kırsal bölgede) garaj yoluyla yolun kesişme noktası outlet n.
kırsal yer outparish n.
(avustralya'da) yerel yönetim idaresinde olan birleştirilmiş kırsal alan shire n.
kırsal bölge sticks n.
bir bölgenin kırsal özelliklerini yoketmek deprovincialize v.
kırsal kesimde turne yapmak barnstorm v.
kırsal kesimde dolaşarak miting yapmak barnstorm v.
kırsal kesimde dolaşarak eğitim vermek barnstorm v.
kırsal alana gitmek ruralize [us] v.
kırsal alana gitmek ruralise [uk] v.
kırsal yaşama uygun hale getirmek rusticize [us] v.
kırsal yaşama uygun hale getirmek rusticise [uk] v.
kırsal görünüm vermek countrify v.
kırsal bölgede bulunan country adj.
kırsal bölge özelliği gösteren rural style adj.
kırsal bölge özelliği gösteren country-style adj.
yarı kırsal semi rural adj.
yarı kırsal semirural adj.
kırsal alanda ikamet eden agrestial adj.
yarı kırsal nonmetropolitan adj.
kırsal olmayan nonrural adj.
(yer) sakin ve kırsal olması bakımından hoş bonnie adj.
(yer) özellikle sakin ve kırsal olması bakımından hoş bonny adj.
kırsal yaşama özgü homespun adj.
kırsal olan mofussil [india] adj.
kırsal alanda yaşayan rural adj.
kırsal alanda doğan rurigenous adj.
kırsal alanda yaşayan rurigenous adj.
kırsal alan mukimi olan rustic adj.
kırsal yaşama uygun rustic adj.
kırsal yaşama adapte olan rustic adj.
kırsal alan mukimi olan rustical adj.
kırsal yaşama uygun rustical adj.
kırsal yaşama adapte olan rustical adj.
kırsal bölgeye ait prairial adj.
kırsal bölge ile ilgili prairial adj.
kırsal kökenli provincial adj.
kırsal tarzda anlamı veren ön ek boere- [south africa] pref.
Colloquial
yoksul kırsal topluluk tobacco road n.
yoksul kırsal bölge tobacco road n.
Idioms
şehir/kent (genellikle kırsal kesimde yaşayan insanların kent için kullandıkları bir ifade) big smoke n.
güzel kırsal bölge god's country n.
kırsal bölge the boonies n.
güzel kırsal bölge god's (own) country [cliché] n.
kırsal bölgelere gitmek go to the country v.
kırsal yaşama geçmek go back to the pa v.
kırsal yaşam için şehir hayatını terk etmek go back to the pa v.
şehir hayatındansa kırsal yaşamı tercih etme back to nature expr.
genelde avustralya'nın kırsal kesimlerinde bir işi veya sabit bir adresi olmadan, eğlence amaçlı ya da ekonomik koşullar nedeniyle seyahat etmek on the wallaby (track) expr.
Formal
ingiliz yönetiminden önce güney afrika'nın kırsal bölgelerinde yerel boer hakimine yardım eden konsey heemraad n.
Trade/Economic
avrupa ortak tarımsal ve kırsal politikası common agricultural and rural policy for europe n.
bütünleştirilmiş kırsal kalkınma integrated rural development n.
kırsal kredi rural credit n.
kırsal kalkınma projeleri rural development projects n.
katılım öncesi kırsal kalkınma aracı instrument for pre-accession-rural development n.
kırsal istihdam rural employment n.
kırsal planlama rural planning n.
kırsal yatırım rural investment n.
kırsal bölgeye yapılan ücretsiz teslimat rfd (rural free delivery) abrev.
Law
(ingiltere ve galler) halka açık kırsal alan access land n.
kırsal bölge yasası birlaw n.
kırsal tüzük birlaw n.
(iskoç hukukunda) hem kasabadaki hem de kırsal bölgelerdeki kiracıların taşınma günü olan 15 mayıs günü whitsunday n.
(iskoç hukukunda) hem kasabadaki hem de kırsal bölgelerdeki kiracıların taşınma günü olan 15 mayıs günü whit sunday n.
Politics
kırsal bölge konseyi rdc (rural district council) n.
avustralya'da kırsal bölgelerin yoğun desteğini alan bir siyasi parti national party n.
avrupa kırsal kalkınma için tarım fonu european agricultural fund for rural development n.
kırsal kalkınma komitesi rural development committee n.
tarım ve kırsal kalkınma genel müdürlüğü directorate-general for agriculture and rural development n.
tarım ve kırsal kalkınma agriculture and rural development n.
tarımsal yapılar ve kırsal kalkınma komitesi committee on agricultural structures and rural development n.
(yerel hükümet için) kırsal seçim bölgesi riding [new zealand] n.
japonya'da yaşayan kırsal bir topluluk mura n.
(ingiltere'de) kırsal kalkınma kurumu countryside agency n.
(ingiltere'de ve eskiden galler'de) kırsal alandaki en küçük yerel idare birimi parish n.
kırsal ingiltere'yi koruma komisyonu cpre (council for the protection of rural england) abrev.
Institutes
kırsal kalkınma ve kredilendirme daire başkanlığı department of rural development and credits n.
kırsal kalkınma için avrupa tarım fonu feader n.
kırsal kalkınma planı ödeme ajansı paying agency n.
tarımsal ve kırsal kalkınmaya yönelik özel katılım programı special accession programme for agriculture and rural development n.
tarım ve kırsal kalkınmayı destekleme kurumu agriculture and rural development support institution n.
tarım ve kırsal kalkınmayı destekleme kurumu agricultural and rural development support institution n.
tarımsal ve kırsal kalkınma için özel katılım programı special accession programme for agriculture and rural development n.
tarımsal ve kırsal işbirliği teknik merkezi technical centre for agricultural and rural cooperation n.
tarım ve kırsal kalkınmayı destekleme kurumu agriculture and rural development support institution n.
Tourism
kırsal bölge turizmi agrotourism n.
kırsal turizmi agrotourism n.
kırsal turizmi agritourism n.
kırsal turizm rural tourism n.
kırsal bölge turizmi agritourism n.
kırsal turizm faaliyetleri rural tourism activities n.
kırsal tatil yeri villeggiatura n.
kırsal bölgeleri ziyaret eden turistlere yönelik kural ve düzenlemeler country code [uk] n.
Technical
kırsal yaşamda kullanılan alet edevatlar rusticana n.
Computer
kırsal alanda yer alan ve iletişim ağına bağlı bilgisayarları ve çeşitli sistemlere ev sahipliği yapan ortak işyeri telecottage n.
Telecom
kırsal hizmet alanı rural service area n.
tümleşik kırsal telematik integrated rural telematics n.
Architecture
nüfus yoğunluğunu en üst düzeye çıkararak çevredeki kırsal alanı koruyan dikey şehir planlaması arcology n.
ev ile küçük ölçekli tarıma ayrılmış topraktan oluşan yarı kırsal arazi lifestyle block [new zealand] n.
Construction
kırsal alan düzenlemesi land consolidation n.
kırsal konut rural dwelling n.
kırsal gelişme rural development n.
kırsal bölge nüfus azalımı rural depopulation n.
Furniture
on sekizinci yüzyılın sonunda ingiltere ve abd'nin kırsal kesimlerinde görülen bir mobilya tarzı country chippendale n.
Automotive
ileri kırsal alan ulaştırma düzenleri advanced rural transportation systems n.
Transportation
(kırsal bölgede) kargo hizmeti rural delivery [new zealand] n.
(kırsal ücretsiz kargo alanında) kargo sevkiyat güzergahı rural route n.
(kırsal ücretsiz kargo alanında) kargo sevkiyat güzergahı rural delivery route n.
Aeronautic
(pilot) kırsal bölgelerdeki turne sırasında gösteri uçuşu yapmak veya yarışa katılmak barnstorm v.
Marine
kırsal alan landscaping adj.
Medical
kırsal kesim sağlığı rural health n.
Zoology
kırsal alanlarda yaşayan arvicoline adj.
Agriculture
genellikle şehir merkezine yakın, yarı kırsal hayat tarzı sunan tarım arazisi ten-acre block [nz] n.
kırsal kesimde çalışan işçi rural worker n.
yatay kırsal kalkınma planı horizontal rural development plan n.
Breeding
kırsal hayvancılık pastoral farming n.
kırsal hayvancılık pastoralism n.
Tobacco
yoksul kırsal bölgede oturan kimse tobacco-roader n.
yoksul kırsal bölgede oturan tobacco-roadish adj.
Forestry
(özellikle kırsal alanda çıkan) söndürülmesi güç yangın grass fire n.
(özellikle kırsal alanda çıkan) söndürülmesi güç yangın wildland fire n.
(özellikle kırsal alanda çıkan) söndürülmesi güç yangın wildfire n.
(özellikle kırsal alanda çıkan) söndürülmesi güç yangın bushfire n.
(özellikle kırsal alanda çıkan) söndürülmesi güç yangın vegetation fire n.
(özellikle kırsal alanda çıkan) söndürülmesi güç yangın hill fire n.
Social Sciences
kuzey amerika kızılderililerinin yaşadığı kırsal ve korunaklı yerleşim alanı rancheria n.
kuzey amerika kızılderililerinin yaşadığı kırsal ve korunaklı yerleşim alanı rancherie n.
hindistan'ın kırsal bölgelerinde kullanılan iki tekerlekli aracın sürücüsü tongawalla n.
kırsal-kentsel dönüşüm rural-urban-transformation n.
taşra halkının oluşturduğu kırsal topluluk hicksville n.
(komünist çin'in kırsal kesiminde) çiftçilik, balıkçılık, madencilik veya sanayi projeleri için bir araya gelen 2000-4000 ailelik sosyal ve idari birim commune n.
(komünist çin'in kırsal kesiminde) çiftçilik, balıkçılık, madencilik veya sanayi projeleri için bir araya gelen 2000-4000 ailelik sosyal ve idari birim people's commune n.
kırsal olmayan unpastoral adj.
Literature
kırsal bölgede mutlu, huzurlu yaşam idyll n.
kırsal bölgede mutlu idyl adj.
Linguistics
kırsal lehçelere dayanan norveç ulusal standart dili new norwegian n.
norveç'in kırsal lehçelere dayanan iki resmi dilinden biri landsmaal n.
konuşma diline, özellikle de kırsal lehçelere dayanan norveç ulusal standart dili landsmaal n.
norveç'in kırsal lehçelere dayanan iki resmi dilinden biri landsmål n.
konuşma diline, özellikle de kırsal lehçelere dayanan norveç ulusal standart dili landsmål n.
konuşma diline, özellikle de kırsal lehçelere dayanan norveç ulusal standart dili new norwegian n.
History
(küba devrim yıllarında) denetim sağlamak için kübalı kırsal nüfusun kamp ya da askeri garnizonlara hapsedilmesi reconcentration n.
kırsal kesimde onda birlik arazi tithing n.
(19. yüzyılda) kırsal kökenli kültürsüz avustralyalı geebung n.
(küba devrim yıllarında) denetim sağlamak için kübalı kırsal nüfusu kamp ya da askeri garnizona hapsetmek reconcentrate v.
Religious
incir ağaçlarında yaşadığına inanılan kırsal tanrı veya canavarlar fig faun n.
Geography
kırsal ekonomi rural economy n.
kırsal bölge arcady n.
labrador'un kuzey ucunda yer alan yabani bir kırsal alan torngat mountains national park n.
kırsal bölge bled n.
kanada'da kırsal bir belediye daly n.
yeni zelanda'da kırsal bir alan paradise n.
kanada'da bir kırsal yerleşim inverness n.
kanada'da yer alan kırsal bir belediye fisher n.
(bir şehrin kırsal kesime genişlemesi ile şekillenen) kentsel alan sprawl n.
kırsal kesimde bulunan nonurban adj.
kırsal kesimden ortaya çıkan nonurban adj.
kırsal kesime özgü olan nonurban adj.
Sport
kırsal bölgelerdeki fuarlarda gösteri uçuşu yapmak barnstorm v.
kırsal bölgelerdeki fuarlarda paraşütle atlamak barnstorm v.
Abbreviation
kırsal elektrifikasyon yasası rea (rural electrification act) n.
Archaic
kırsal bölgelerde turne ve gösteri uçuşu yapan pilot birliği flying circus n.
Engineering
(kırsal bölgede) açık ve kırma taş kullanılmayan yol clay road [new zealand] n.
Slang
avustralya’nın kırsal bölgelerinde düzenlenen son derece eğlenceli bir parti bachelors' and spinsters' ball n.
kırsal bölgede yapılan bir yarış bush bash n.
kırsal bölge wop-wops [new zealand] n.
kırsal bölge bundocks n.
seyrek nüfuslu ve ücra kırsal bölge rhubarb n.
British Slang
kırsal bölge boonies n.