|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
kendinden emin |
confident adj.
|
|
She countered his question with a confident smile.
Onun sorusuna kendinden emin bir gülümsemeyle karşılık verdi.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
kendinden geçmiş |
unconscious adj.
|
|
Tom beat Mary unconscious.
Tom Mary'yi kendinden geçene kadar dövdü.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
kendinden geçme |
blackout n.
|
|
I had a blackout.
Kendimden geçmişim.
More Sentences
|
4 |
General |
kendinden geçme |
trance n.
|
|
Sometimes, if I look at a forest of trees, I get in a trance and don't even realize until minutes later.
Bazen, bir ormana baktığımda, kendimden geçerim ve hatta bunu dakikalarca fark etmem.
More Sentences
|
5 |
General |
kendinden emin |
conviction n.
|
|
It wasn't my fault!' she said with conviction.
"Benim hatam değildi!" dedi kendinden emin bir şekilde.
More Sentences
|
6 |
General |
kendinden geçmek |
get carried away v.
|
|
He doesn't like tennis much, but he really gets carried away with football.
O tenisi çok sevmez ama o gerçekten futbolla kendinden geçer.
More Sentences
|
7 |
General |
kendinden geçmek |
pass out v.
|
|
Tom almost passed out.
Tom neredeyse kendinden geçecekti.
More Sentences
|
8 |
General |
kendinden şüphe etmek |
doubt yourself v.
|
|
Why do you doubt yourself?
Neden kendinden şüphe ediyorsun?
More Sentences
|
9 |
General |
kendinden çok emin |
overconfident adj.
|
|
Tom is overconfident, isn't he?
Tom kendinden çok emin, değil mi?
More Sentences
|
10 |
General |
kendinden çok emin |
cocksure adj.
|
|
Tom is cocksure.
Tom kendinden çok emin.
More Sentences
|
11 |
General |
kendinden geçmiş |
ecstatic adj.
|
|
The little boy was ecstatic.
Küçük çocuk kendinden geçmişti.
More Sentences
|
12 |
General |
kendinden emin |
confident adj.
|
|
Tom certainly looks confident.
Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.
More Sentences
|
13 |
General |
kendinden geçmiş |
distracted adj.
|
|
I was distracted for a moment.
Bir an için kendimden geçtim.
More Sentences
|
14 |
General |
kendinden emin |
self-assured adj.
|
|
The EU must carve its own role in a self-assured manner.
AB kendi rolünü kendinden emin bir şekilde belirlemelidir.
More Sentences
|
Phrasals |
|
15 |
Phrasals |
kendinden geçmek |
pass out v.
|
|
I must've passed out.
Kendimden geçmiş olmalıyım.
More Sentences
|
|
Colloquial |
|
16 |
Colloquial |
kendinden emin |
sure of yourself adj.
|
|
Acting like a confident person helps you feel sure of yourself.
Kendine güvenen bir insan gibi davranmak, kendinizden emin hissetmenize yardımcı olur.
More Sentences
|
Idioms |
|
17 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) kendinden geçmek |
go into raptures (about/over somebody/something) v.
|
|
The rapporteur goes into raptures about bringing the benefits of competition into the sector concerned.
Raportör, ilgili sektöre rekabetin faydalarını getirme konusunda kendinden geçmektedir.
More Sentences
|
18 |
Idioms |
kendinden geçmiş |
spaced out adj.
|
|
She spaced out in front of the TV.
Televizyonun karşısında kendinden geçti.
More Sentences
|
19 |
Idioms |
(kendinden) geçmiş |
beside (oneself) adj.
|
|
She was beside herself with joy.
O sevinçten kendinden geçmişti.
More Sentences
|
General |
|
20 |
General |
sırıtış (birinin kendinden memnun olduğunu gösteren) |
smirk n.
|
|
21 |
General |
sürekli kendinden söz eden kimse |
egotist n.
|
|
22 |
General |
kendinden geçme |
ecstasy n.
|
|
23 |
General |
kendinden eminlik |
assuredness n.
|
|
24 |
General |
kendinden nefret etme |
self hatred n.
|
|
25 |
General |
kendinden hoşnut olma |
complacency n.
|
|
26 |
General |
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması |
erotomania n.
|
|
27 |
General |
kendinden geçme |
abandon n.
|
|
28 |
General |
kendinden nefret etme |
self disgust n.
|
|
29 |
General |
kendinden eminlik |
assurance n.
|
|
30 |
General |
kendinden geçme |
rapture n.
|
|
31 |
General |
kendinden geçme hali |
trance n.
|
|
32 |
General |
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması |
clerambault's syndrome n.
|
|
33 |
General |
kendinden geçme durumu |
rapturousness n.
|
|
34 |
General |
kendinden geçme |
frenzy n.
|
|
35 |
General |
kendinden geçme |
stupor n.
|
|
|
36 |
General |
kendinden şüphe etme |
self doubt n.
|
|
37 |
General |
kendinden geçirme |
enrapturing n.
|
|
38 |
General |
yetişkinlerin, genelde 15-19 yaş aralığında olan kendinden yaşça küçük genç kız veya erkeklere ilgi duyması |
ephebophilia n.
|
|
39 |
General |
kendinden geçme |
transport n.
|
|
40 |
General |
kendinden geçme |
transports n.
|
|
41 |
General |
kendinden bahsetmekten kaçınan kimse |
a private person n.
|
|
42 |
General |
kendinden geçme hali |
ecstasy n.
|
|
43 |
General |
kendinden geçme |
swoon n.
|
|
44 |
General |
kendinden ayarlama |
self regulation n.
|
|
45 |
General |
kendinden emin olma |
cockiness n.
|
|
46 |
General |
kendinden verme |
nonindulgence n.
|
|
47 |
General |
kendinden geçme |
elocation n.
|
|
48 |
General |
kendinden zayıf olan insanlara eziyet eden kimse |
plug ugly n.
|
|
49 |
General |
hep kendinden söz etme |
egotism n.
|
|
50 |
General |
kendi kendinden memnun olma |
self-contentment n.
|
|
51 |
General |
kendinden memnun olma |
self-satisfaction n.
|
|
52 |
General |
kendinden verme |
self denial n.
|
|
53 |
General |
kendinden önceki teknolojilerin yerini hızlı bir şekilde alan teknoloji |
disruptive technology n.
|
|
54 |
General |
kendinden nefret etme |
self-hatred n.
|
|
55 |
General |
kendinden nefret etme |
self-loathing n.
|
|
56 |
General |
kendinden emin ifade |
confident expression n.
|
|
57 |
General |
kendinden çok genç biriyle evlenen kimse |
baby snatcher n.
|
|
58 |
General |
kerameti kendinden menkul kehanet |
self-fulfilling prophecy n.
|
|
59 |
General |
kendinden emin olma durumu |
self-assuredness n.
|
|
60 |
General |
kendinden geçen kimse |
rapturist n.
|
|
61 |
General |
kendinden geçme |
transportation [obsolete] n.
|
|
62 |
General |
(kendinden yaşlı kadına saygı hitabı olarak) teyze |
aunt [dialect] n.
|
|
63 |
General |
kendinden emin ve olumlu tavır takınan kimse |
yea-sayer n.
|
|
64 |
General |
kendinden emin bir şekilde onaylayan kimse |
yea-sayer n.
|
|
65 |
General |
kendinden geçme |
enravishment n.
|
|
66 |
General |
kendinden pullu zarf, kartpostal veya paket kağıdı |
entire n.
|
|
67 |
General |
yatılı okulda kendinden yaşça büyük öğrencinin ayak işlerini yapan öğrenci |
fag n.
|
|
68 |
General |
anormal derecede heyecanlanmış veya kendinden geçmiş kadın |
maenad n.
|
|
69 |
General |
anormal derecede heyecanlanmış veya kendinden geçmiş kadın |
menad n.
|
|
70 |
General |
kendinden geçerek dans edip dönen derviş |
whirler n.
|
|
71 |
General |
kendinden küçük veya zayıf insanlara kötü davranan kimse |
browbeater n.
|
|
72 |
General |
kendinden geçme |
rhapsody n.
|
|
73 |
General |
beklenmedik yetenekleri olan, kendinden bahsetmeyen kimse |
dark horse n.
|
|
74 |
General |
(kendinden) fedakarlık |
denial n.
|
|
75 |
General |
(kendinden) fedakarlık |
denial of one's self n.
|
|
|
76 |
General |
(kendinden) fedakarlık |
deniance n.
|
|
77 |
General |
kendinden açık bir şekilde üstün rakibi yenen taraf |
giant killer n.
|
|
78 |
General |
kendinden daha büyük veya üstün bir rakibi yenen taraf |
giant-killer n.
|
|
79 |
General |
(uyuşturucu etkisi ile) kendinden geçme |
rush n.
|
|
80 |
General |
(uyuşturucu etkisi ile) kendinden geçme |
flash n.
|
|
81 |
General |
kendinden geçme |
disguisedness n.
|
|
82 |
General |
kendinden aşağı olanla yapılan evlilik |
disparage [obsolete] n.
|
|
83 |
General |
kendinden geçme |
dwam n.
|
|
84 |
General |
kendinden geçme |
dwalm n.
|
|
85 |
General |
kendinden geçme |
dwaum n.
|
|
86 |
General |
kendinden geçmişlik |
intoxicatedness n.
|
|
87 |
General |
vecd ile kendinden geçmiş dindar kimse |
convulsionary n.
|
|
88 |
General |
kendinden daha zengin veya makamca yüksek kimselere yaltaklanmaya hazır olma durumu |
flunlyism n.
|
|
89 |
General |
kendinden çok emin olma |
prefidence [obsolete] n.
|
|
90 |
General |
kendinden iğrenme |
self-abhorrence n.
|
|
91 |
General |
kendinden duyulan tiksinti |
self-abhorrence n.
|
|
92 |
General |
kendinden tiksinme |
self-disgust n.
|
|
93 |
General |
kendinden şüphe duyma |
self-doubt n.
|
|
94 |
General |
kendinden keyif duyma |
self-enjoyment n.
|
|
95 |
General |
kendinden ittirmeli tekerlekli araç |
self-propelled vehicle n.
|
|
96 |
General |
kendinden ödün verme |
self-renunciation n.
|
|
97 |
General |
kendinden feragat etme |
self-renunciation n.
|
|
98 |
General |
kendinden vazgeçme |
self-renunciation n.
|
|
99 |
General |
kendinden vazgeçme |
self-surrender n.
|
|
100 |
General |
kendinden eminlik |
single-mindedness n.
|
|
101 |
General |
kendinden geçmişlik |
frenzy n.
|
|
102 |
General |
kendinden memnun sırıtış |
smerk [dated] n.
|
|
103 |
General |
kendinden eminlik |
stanchness n.
|
|
104 |
General |
kendinden aşırı emin olma |
superconfidence n.
|
|
105 |
General |
(din görevlisini) kendinden sonra gelecek görevli yerine tayin etme |
superordination n.
|
|
106 |
General |
kendinden geçirmek |
entrance v.
|
|
107 |
General |
kendinden geçmek |
be entranced v.
|
|
108 |
General |
kendinden geçirmek |
ravish v.
|
|
109 |
General |
kendinden emin bir şekilde hışımla yürümek |
sweep v.
|
|
110 |
General |
kendinden geçmek |
lose one's head v.
|
|
111 |
General |
kendinden geçmek |
let one's hair down v.
|
|
112 |
General |
kendinden geçmek |
be beside oneself v.
|
|
113 |
General |
kendinden geçmek |
lose oneself v.
|
|
114 |
General |
kendinden geçmek |
commune with oneself v.
|
|
115 |
General |
kendinden memnun olmak |
be pleased with oneself v.
|
|
116 |
General |
kendinden geçirmek |
ensorcel v.
|
|
117 |
General |
kendinden geçmek |
break down v.
|
|
118 |
General |
kendinden emin olmak |
be sure of oneself v.
|
|
119 |
General |
kendinden geçmek |
blackout v.
|
|
120 |
General |
kendinden geçmek |
lose consciousness v.
|
|
121 |
General |
sırıtmak (kendinden memnun bir şekilde) |
smirk v.
|
|
122 |
General |
kendinden geçirmek |
ecstasize v.
|
|
123 |
General |
kendinden geçmek |
faint v.
|
|
124 |
General |
kendinden geçirmek |
enrapture v.
|
|
125 |
General |
kendinden geçmek |
be overwhelmed v.
|
|
126 |
General |
kendinden pay biçmek |
live and let live v.
|
|
127 |
General |
kendinden çok hoşnut olmak |
be in one's glory v.
|
|
128 |
General |
kendinden geçirmek |
intoxicate v.
|
|
129 |
General |
kendinden emin bir şekilde hızla yürümek |
sweep v.
|
|
130 |
General |
kendinden bekleneni yapmak |
come through v.
|
|
131 |
General |
kendinden ödün vermek |
deprive oneself v.
|
|
132 |
General |
kendinden utanmak |
be ashamed of oneself v.
|
|
133 |
General |
kendinden utanmak |
feel ashamed of oneself v.
|
|
134 |
General |
kendinden bekleneni yapmak |
toe the line v.
|
|
135 |
General |
kendinden geçmek |
lose one's self-control v.
|
|
136 |
General |
kendinden soğutmak |
disincline v.
|
|
137 |
General |
kendinden geçmek |
plotz v.
|
|
138 |
General |
kendinden vermek |
self-sacrifice v.
|
|
139 |
General |
kendinden nefret etmek |
hate oneself v.
|
|
140 |
General |
kendinden geçmek |
lose control of oneself v.
|
|
141 |
General |
kendinden emin bir havası olmak |
have an air of confidence v.
|
|
142 |
General |
kendinden bahsetmek |
tell about oneself v.
|
|
143 |
General |
kendinden bahsetmek |
talk about oneself v.
|
|
144 |
General |
kendinden bir şeyler katmak |
add something from oneself v.
|
|
145 |
General |
kendinden bir şeyler katmak |
add something of oneself v.
|
|
146 |
General |
kendinden geçirmek |
rapture v.
|
|
147 |
General |
kendinden geçmek |
rapturize v.
|
|
148 |
General |
kendinden geçirmek |
rap [obsolete] v.
|
|
149 |
General |
kendinden emin olmak |
promise one's self v.
|
|
150 |
General |
kendinden geçirmek |
trance v.
|
|
151 |
General |
kendinden geçirmek |
translate v.
|
|
152 |
General |
kendinden geçirmek |
asweve [obsolete] v.
|
|
153 |
General |
kendinden geçirmek |
ecstacise v.
|
|
154 |
General |
kendinden üst pozisyonda olan birine gitmek |
go upstairs v.
|
|
155 |
General |
yatılı okulda kendinden yaşça büyük öğrencinin ayak işlerini yapmak |
fag v.
|
|
156 |
General |
mutluluktan kendinden geçmek |
joy v.
|
|
157 |
General |
(kendinden) memnun olmak |
hug v.
|
|
158 |
General |
kendinden bir şeyler bulmasını sağlamak |
humanify v.
|
|
159 |
General |
kendinden üstün biri ile evlenmek |
overmatch v.
|
|
160 |
General |
kendinden geçmek |
dwam v.
|
|
161 |
General |
kendinden geçmek |
dwalm v.
|
|
162 |
General |
kendinden geçmek |
dwaum v.
|
|
163 |
General |
(aslan) kendinden uzak tutmak |
dompt v.
|
|
164 |
General |
bir an kendinden geçmek |
dover [scotland] v.
|
|
165 |
General |
kendinden geçirmek |
paradise v.
|
|
166 |
General |
kokainle kendinden geçirmek |
coke v.
|
|
167 |
General |
kendinden emin yürümek |
flounce v.
|
|
168 |
General |
kendinden memnun olmak |
plume [obsolete] v.
|
|
169 |
General |
(birin) içki ile kendinden geçirmek |
sodden v.
|
|
170 |
General |
kendinden bir şeyler katmak |
solarize [us] v.
|
|
171 |
General |
kendinden bir şeyler katmak |
solarise [uk] v.
|
|
172 |
General |
kendinden soğutmak |
push away v.
|
|
173 |
General |
kendinden geçirmek |
sozzle v.
|
|
174 |
General |
kendinden çok emin |
presumptuous adj.
|
|
175 |
General |
kendinden geçmiş |
in raptures about something adj.
|
|
176 |
General |
rahat ve kendinden emin |
suave adj.
|
|
177 |
General |
kendinden geçmiş |
beside oneself adj.
|
|
178 |
General |
kendinden geçmiş |
senseless adj.
|
|
179 |
General |
kendinden geçmiş |
ensorceled adj.
|
|
180 |
General |
kendinden geçmiş |
intoxicated adj.
|
|
181 |
General |
çabuk ve kendinden emin |
crisp adj.
|
|
182 |
General |
kendinden çok emin |
mining adj.
|
|
183 |
General |
kendinden memnun |
smug adj.
|
|
184 |
General |
kendinden çok emin |
presuming adj.
|
|
185 |
General |
kendinden fazla emin |
cocksure adj.
|
|
186 |
General |
kendinden geçmiş |
rapturous adj.
|
|
187 |
General |
kendinden hoşnut |
complacent adj.
|
|
188 |
General |
kendinden geçmiş |
ensorcelled adj.
|
|
189 |
General |
kendinden emin |
assured adj.
|
|
190 |
General |
kendinden geçmiş |
entranced adj.
|
|
191 |
General |
kendinden geçmiş |
gone adj.
|
|
192 |
General |
kendinden çok emin |
milling adj.
|
|
193 |
General |
kendinden geçmiş |
distraught adj.
|
|
194 |
General |
kendinden çok emin |
cocky adj.
|
|
195 |
General |
kendinden geçmiş |
enrapt adj.
|
|
196 |
General |
kendinden memnun |
self satisfied adj.
|
|
197 |
General |
yaşamından ve kendinden memnun |
jaunty adj.
|
|
198 |
General |
kendinden geçmiş |
ecstatical adj.
|
|
199 |
General |
başarı sevinciyle kendinden geçmiş |
drunk with success adj.
|
|
200 |
General |
sürekli kendinden söz eden |
egotistical adj.
|
|
201 |
General |
kendinden geçmiş |
in raptures over something adj.
|
|
202 |
General |
kendinden geçmiş |
rapt adj.
|
|
203 |
General |
kendinden fazla emin |
overweening adj.
|
|
204 |
General |
kendinden geçmiş |
drunk adj.
|
|
205 |
General |
kendinden geçmiş |
slaphappier adj.
|
|
206 |
General |
kendinden geçmiş |
temulent adj.
|
|
207 |
General |
kendinden ayarlı |
autoregulative adj.
|
|
208 |
General |
kendinden ayarlı |
autoregulatory adj.
|
|
209 |
General |
kendinden geçirici nitelikte olmayan |
nonintoxicating adj.
|
|
210 |
General |
kendinden geçirici |
heart-robbing adj.
|
|
211 |
General |
kendinden ayarlanabilen |
self-configurable adj.
|
|
212 |
General |
kendinden sönümlü |
self-extinguishing adj.
|
|
213 |
General |
kendinden menkul |
self-styled adj.
|
|
214 |
General |
kendinden üretilen |
self-produced adj.
|
|
215 |
General |
kendinden menkul |
self-appointed adj.
|
|
216 |
General |
kendinden çok emin |
self-assertive adj.
|
|
217 |
General |
kendinden geçirici |
ecstatic adj.
|
|
218 |
General |
kendinden yetişmiş |
self-trained adj.
|
|
219 |
General |
kendinden yetişmiş |
self-grown adj.
|
|
220 |
General |
(kerameti) kendinden menkul |
self- evident adj.
|
|
221 |
General |
kendinden pozisyon alan |
self-positioning adj.
|
|
222 |
General |
kendinden emin |
assertive adj.
|
|
223 |
General |
kendinden menkul |
self-proclaimed adj.
|
|
224 |
General |
kendinden emin |
bullish adj.
|
|
225 |
General |
kendinden yanıp sönen |
self-flashing adj.
|
|
226 |
General |
kendinden bir şeyler bulabileceğin |
relatable adj.
|
|
227 |
General |
kendinden menkul |
self-professed adj.
|
|
228 |
General |
kendinden geçmiş |
agone adj.
|
|
229 |
General |
kendinden geçmeyen |
raptureless adj.
|
|
230 |
General |
kendinden geçmiş |
transported adj.
|
|
231 |
General |
kendinden hoşnut olmayan |
uncomplacent adj.
|
|
232 |
General |
kendinden çok emin |
upstart adj.
|
|
233 |
General |
kendinden emin |
haltless adj.
|
|
234 |
General |
kendinden emin |
self-secure adj.
|
|
235 |
General |
kendinden çok başkalarını düşünen |
selfless adj.
|
|
236 |
General |
kerameti kendinden menkul |
self-entitled adj.
|
|
237 |
General |
kendinden geçmiş |
dionysiac adj.
|
|
238 |
General |
kendinden ısıtan |
idiothermic [obsolete] adj.
|
|
239 |
General |
kendinden ısıtmalı |
idiothermic [obsolete] adj.
|
|
240 |
General |
aşırı kendinden emin |
overassertive adj.
|
|
241 |
General |
kendinden emin |
robust adj.
|
|
242 |
General |
kendinden geçmiş |
disguised adj.
|
|
243 |
General |
kendinden geçmiş |
distraughted adj.
|
|
244 |
General |
kendinden emin |
crank [dialect] adj.
|
|
245 |
General |
kendinden emin |
cranky [dialect] adj.
|
|
246 |
General |
kendinden öteye bakan |
outward-looking adj.
|
|
247 |
General |
kendinden çok emin |
prefident [obsolete] adj.
|
|
248 |
General |
kendinden korkan |
self-affrighted adj.
|
|
249 |
General |
kendinden geçmiş |
self-annihilated adj.
|
|
250 |
General |
kendinden kaynaklanan |
self-born adj.
|
|
251 |
General |
kendinden kurulan |
self-constituted adj.
|
|
252 |
General |
kendinden tatmin olmuş |
self-content adj.
|
|
253 |
General |
kendinden şüphe duyan |
self-doubting adj.
|
|
254 |
General |
kendinden dolan |
self-filling adj.
|
|
255 |
General |
kendinden nefret eden |
self-hating adj.
|
|
256 |
General |
kendinden tiksinen |
self-loathing adj.
|
|
257 |
General |
kendinden nefret eden |
self-loathing adj.
|
|
258 |
General |
kendinden ışık saçan |
self-luminous adj.
|
|
259 |
General |
kendinden ışıklı |
self-luminous adj.
|
|
260 |
General |
kendinden parlayan |
self-luminous adj.
|
|
261 |
General |
kendinden gelen |
self-originating adj.
|
|
262 |
General |
kendinden kaynaklı |
self-originating adj.
|
|
263 |
General |
kendinden gelen |
self-paced adj.
|
|
264 |
General |
kendinden kaynaklı |
self-paced adj.
|
|
265 |
General |
kendinden ittirmeli |
self-propelling adj.
|
|
266 |
General |
kendinden şüphe duyan |
self-questioning adj.
|
|
267 |
General |
kendinden sızdırmaz |
self-sealing adj.
|
|
268 |
General |
kendinden yapışan |
self-stick adj.
|
|
269 |
General |
kendinden yapışkanlı |
self-stick adj.
|
|
270 |
General |
kendinden yapışan |
self-sticking adj.
|
|
271 |
General |
kendinden yapışkanlı |
self-sticking adj.
|
|
272 |
General |
kendinden asılı |
self-suspended adj.
|
|
273 |
General |
kendinden şüphelenen |
self-suspicious adj.
|
|
274 |
General |
kendinden kuşku duyan |
self-suspicious adj.
|
|
275 |
General |
kendinden geçmiş |
crunked adj.
|
|
276 |
General |
kendinden emin |
foursquare adj.
|
|
277 |
General |
kendinden geçiren |
swoony adj.
|
|
278 |
General |
kendinden geçiren |
soporific adj.
|
|
279 |
General |
kendinden aşırı emin |
superconfident adj.
|
|
280 |
General |
kendinden emin bir şekilde |
cocksurely adv.
|
|
281 |
General |
kendinden geçmiş bir şekilde |
raptly adv.
|
|
282 |
General |
kendinden geçmişcesine |
ecstatically adv.
|
|
283 |
General |
kendinden geçmiş bir biçimde |
rapturously adv.
|
|
284 |
General |
kendinden geçmiş bir şekilde |
intoxicatedly adv.
|
|
285 |
General |
kendinden geçirerek |
entrancingly adv.
|
|
286 |
General |
kendinden geçmiş bir şekilde |
frenzily adv.
|
|
287 |
General |
kendinden çok emin |
militarily adv.
|
|
288 |
General |
kendinden geçmiş bir şekilde |
entrancedly adv.
|
|
289 |
General |
kendinden çok emin bir şekilde |
overconfidently adv.
|
|
290 |
General |
kendinden sorumlu |
on his own adv.
|
|
291 |
General |
kendinden emin bir şekilde |
self-assuredly adv.
|
|
292 |
General |
kendinden ödün vermeden |
without sacrificing oneself adv.
|
|
293 |
General |
kendinden ödün vermeksizin |
without sacrificing oneself adv.
|
|
294 |
General |
kendinden çok emin bir şekilde |
overlarge [obsolete] adv.
|
|
295 |
General |
kendinden emin bir şekilde |
familiarly adv.
|
|
296 |
General |
kendinden memnun bir şekilde |
fatly adv.
|
|
297 |
General |
kendinden çok emin bir halde |
presumptuously adv.
|
|
298 |
General |
kendinden çok emin bir halde |
presumingly adv.
|
|
299 |
General |
kendinden çok emin bir halde |
pretendingly adv.
|
|
300 |
General |
kendinden emin bir şekilde |
surely adv.
|
|
301 |
General |
kendinden hareketli anlamı veren ön ek |
zoo- pref.
|
|
302 |
General |
kendinden üretilen anlamına gelen ön ek |
idio- pref.
|
|
Phrasals |
|
303 |
Phrasals |
kendinden geçirmek |
carry (someone or something) along with (someone or something) v.
|
|
304 |
Phrasals |
kendinden geçirmek |
carry away v.
|
|
305 |
Phrasals |
kendinden geçirmek |
carry away v.
|
|
306 |
Phrasals |
kendinden saymak |
count upon v.
|
|
307 |
Phrasals |
kendinden geçmek |
spark out v.
|
|
308 |
Phrasals |
kendinden saymak |
count on v.
|
|
309 |
Phrasals |
kendinden geçmek/bayılmak |
go under v.
|
|
310 |
Phrasals |
-ile kendinden geçirmek |
intoxicate with v.
|
|
311 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin kendinden bir şey katmasını beklemek |
expect something from someone or something v.
|
|
312 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin kendinden bir şey katmasını beklemek |
expect something (out) of someone or something v.
|
|
313 |
Phrasals |
bir şey yüzünden kendinden geçmek |
faint from something v.
|
|
314 |
Phrasals |
kendinden geçmek |
go under v.
|
|
315 |
Phrasals |
kendinden daha çekici, zeki, yetenekli, üst sınıftan biriyle evlenmek |
marry up v.
|
|
316 |
Phrasals |
kendinden daha iyi/üstün biriyle evlenmek |
marry up v.
|
|
317 |
Phrasals |
kendinden emin bir şekilde (birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak/yanına gitmek |
breeze up to (someone or something) v.
|
|
318 |
Phrasals |
kendinden emin bir şekilde yanına gitmek/karşısına çıkmak |
breeze up v.
|
|
319 |
Phrasals |
birini kendinden geçirmek |
carry someone away v.
|
|
320 |
Phrasals |
-den dolayı kendinden geçmek |
faint from v.
|
|
321 |
Phrasals |
kendinden geçmek |
fold up v.
|
|
322 |
Phrasals |
(kendinden/bir şeyden) katkı sağlamak |
give of (oneself or something) v.
|
|
323 |
Phrasals |
(kendinden/bir şeyden) fedakarlık yapmak/etmek |
give of (oneself or something) v.
|
|
324 |
Phrasals |
bir şeyi kendinden küçük/daha genç birine vermek/bırakmak/devretmek |
hand something down v.
|
|
325 |
Phrasals |
bir şeyi kendinden sonra gelen kuşağa bırakmak |
hand something down v.
|
|
326 |
Phrasals |
sohbete kendinden bir bilgi katmak |
interject something into something v.
|
|
327 |
Phrasals |
(birini bir şeyle) kendinden geçirmek |
intoxicate (someone) with (something) v.
|
|
328 |
Phrasals |
kendinden üstün biriyle/bir şeyle aşık atmak |
punch above (something) v.
|
|
329 |
Phrasals |
(biri/bir şey) için kendinden geçmek |
swoon over (someone or something) v.
|
|
330 |
Phrasals |
kendinden geçirmek |
waft off v.
|
|
331 |
Phrasals |
kendinden emin bir şekilde yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek |
waltz up v.
|
|
332 |
Phrasals |
kendinden emin bir şekilde (birine/bir şeye) yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek |
waltz up (to someone or something) v.
|
|
Phrases |
|
333 |
Phrases |
nereye gidersen git kendinden kaçamazsın |
wherever you go, there you are expr.
|
|
334 |
Phrases |
herkes kendinden sorumlu |
each man for himself expr.
|
|
335 |
Phrases |
(bir şeyde) kendinden emin |
in control of (something) expr.
|
|
Proverb |
|
336 |
Proverb |
zorbanın/kabadayının gücü ancak kendinden zayıf olanlara yeter |
bully is always a coward
|
|
337 |
Proverb |
kişinin kendinden büyük düşmanı yoktur |
every man is his own worst enemy
|
|
Colloquial |
|
338 |
Colloquial |
kendinden yaşça bir hayli küçük birisiyle çıkan |
cradle-robber n.
|
|
339 |
Colloquial |
kendinden yaşça bir hayli küçük birisiyle evlenen |
cradle-robber n.
|
|
340 |
Colloquial |
(kendinden yaşlı kadına saygı hitabı olarak) teyze |
auntie-ji [hinglish] n.
|
|
341 |
Colloquial |
kendinden geçmek |
bum out v.
|
|
342 |
Colloquial |
kendinden emin olmak |
know what (one) is about v.
|
|
343 |
Colloquial |
kendinden geçmek |
lose oneself v.
|
|
344 |
Colloquial |
gülmekten kendinden geçmek |
laugh yourself silly v.
|
|
345 |
Colloquial |
(birini kendinden/endişelerden/stresten) uzaklaştırmak |
take (one) out of (oneself) v.
|
|
346 |
Colloquial |
kendinden çok emin olmak |
be cocksure of (oneself) v.
|
|
347 |
Colloquial |
kendinden fazla emin davranmak |
think you own the place v.
|
|
348 |
Colloquial |
alkol/uyuşturucu etkisi altında kendinden geçmek |
be out of it v.
|
|
349 |
Colloquial |
birinin (kendinden) kaynaklı bir sorun/problem olmak |
be someone's (own) lookout [uk] v.
|
|
350 |
Colloquial |
kendinden emin hareket etmek |
style it out v.
|
|
351 |
Colloquial |
kendinden geçmek |
drown v.
|
|
352 |
Colloquial |
uyuşturucunun/anestezinin etkisiyle kendinden geçmiş |
drugged up to the eyeballs adj.
|
|
353 |
Colloquial |
kendinden geçmiş |
eliminated adj.
|
|
354 |
Colloquial |
kendinden geçmiş |
goggle-eyed adj.
|
|
355 |
Colloquial |
kendinden geçmiş |
googly-eyed adj.
|
|
356 |
Colloquial |
kendinden geçmiş |
far gone adj.
|
|
357 |
Colloquial |
kendinden geçmiş |
far gone adj.
|
|
358 |
Colloquial |
kendinden geçmiş |
far out adj.
|
|
359 |
Colloquial |
kendinden geçmiş |
gonged adj.
|
|
360 |
Colloquial |
(uyuşturucuyla) neredeyse kendinden geçmiş |
numbed out adj.
|
|
361 |
Colloquial |
kendinden geçmiş |
killed (off) adj.
|
|
362 |
Colloquial |
(alkol veya uyuşturucudan) kendinden geçmiş |
annihilated adj.
|
|
363 |
Colloquial |
kendinden geçmiş |
carried away adj.
|
|
364 |
Colloquial |
yalnızca kendinden konuşan |
full of oneself adj.
|
|
365 |
Colloquial |
kendinden geçmiş |
gone under adj.
|
|
366 |
Colloquial |
(kendinden) memnun |
pleased with (oneself) adj.
|
|
367 |
Colloquial |
(kendinden yaşlı adama saygı hitabı olarak) amca |
uncle-ji interj.
|
|
368 |
Colloquial |
kendinden başkasını düşünmeden |
on the make expr.
|
|
369 |
Colloquial |
kendinden geçmiş |
out like a light expr.
|
|
370 |
Colloquial |
mutluluktan kendinden geçmiş |
over the moon expr.
|
|
371 |
Colloquial |
kendinden geçmiş |
out cold expr.
|
|
372 |
Colloquial |
kendinden geçmiş halde |
down for the count expr.
|
|
373 |
Colloquial |
kendinden geçmiş |
down for the count expr.
|
|
374 |
Colloquial |
kendinden emin |
at (your) ease expr.
|
|
375 |
Colloquial |
kendinden emin |
in control expr.
|
|
Idioms |
|
376 |
Idioms |
kendinden çok küçük biriyle birlikte olma ya da evlenme |
cradle snatching n.
|
|
377 |
Idioms |
kendinden önceki ileri gelenlerden güç alma |
a dwarf standing on the shoulders of giants n.
|
|
378 |
Idioms |
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse |
a daddy-type n.
|
|
379 |
Idioms |
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse |
a cradle-robber n.
|
|
380 |
Idioms |
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse |
a cradle-snatcher n.
|
|
381 |
Idioms |
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse |
a baby-porker n.
|
|
382 |
Idioms |
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan ya da evlenen kimse |
a baby-snatcher n.
|
|
383 |
Idioms |
kişi kendinden bilir işi |
it takes one to know one n.
|
|
384 |
Idioms |
kolları dümdüz uzatarak birini kendinden uzaklaştırma |
stiff-arm n.
|
|
385 |
Idioms |
kolları dümdüz uzatarak birini kendinden uzaklaştırma |
straight-arm n.
|
|
386 |
Idioms |
kendinden son derece emin kişi |
fire-breather n.
|
|
387 |
Idioms |
kendinden önceki önemli düşünürlerin bilgilerine dayanarak/buluşlarının üzerinde yükselen kimse |
a dwarf standing on the shoulders of giants n.
|
|
388 |
Idioms |
kendinden sonra gelenleri gölgede bırakan kimse/şey |
a hard act to follow n.
|
|
389 |
Idioms |
kendinden sonra gelenleri gölgede bırakan kimse/şey |
a tough act to follow n.
|
|
390 |
Idioms |
birinin kendinden geçmesini sağlayan ilaç |
a mickey finn n.
|
|
391 |
Idioms |
kendinden çok küçük biriyle birlikte olma |
cradle-snatching [uk] n.
|
|
392 |
Idioms |
kendinden çok küçük biriyle birlikte olma |
robbing the cradle [us] n.
|
|
393 |
Idioms |
kendinden çok küçük biriyle birlikte olan kimse |
cradle-snatcher n.
|
|
394 |
Idioms |
kendinden büyük ve tecrübeliler |
elders and betters n.
|
|
395 |
Idioms |
kendinden büyükler |
elders and betters n.
|
|
396 |
Idioms |
kendinden sonra gelenleri gölgede bırakan kimse/şey |
hard act to follow n.
|
|
397 |
Idioms |
kendinden sonra gelenleri gölgede bırakan kimse/şey |
tough act to follow n.
|
|
398 |
Idioms |
kendinden memnun kimse |
the cat that ate the canary n.
|
|
399 |
Idioms |
kendinden hoşnut kimse |
the cat that ate the canary n.
|
|
400 |
Idioms |
kendinden memnun kimse |
the cat that swallowed the canary n.
|
|
401 |
Idioms |
kendinden hoşnut kimse |
the cat that swallowed the canary n.
|
|
402 |
Idioms |
kendinden geçecek/yere yığılacak kadar şiddetli bir yumruk yemek |
get (one's) bell rung v.
|
|
403 |
Idioms |
kendinden geçecek/yere yığılacak kadar şiddetli bir yumruk yemek |
ring (one's) bell v.
|
|
404 |
Idioms |
kendinden daha aşağıda/daha aşağı statüde biriyle evlenmek |
marry below (one's) station v.
|
|
405 |
Idioms |
kendinden daha aşağıda/daha aşağı statüde biriyle evlenmek |
marry below oneself v.
|
|
406 |
Idioms |
kendinden daha aşağıda/daha aşağı statüde biriyle evlenmek |
marry beneath oneself v.
|
|
407 |
Idioms |
kendinden geçmek |
pass out (cold) v.
|
|
408 |
Idioms |
sosyal statüsü kendinden yüksek biriyle evlenmek |
marry above oneself v.
|
|
409 |
Idioms |
kendinden üstün biriyle evlenmek |
marry above oneself v.
|
|
410 |
Idioms |
bir parça ekmek kazanmak için kendinden geçmek |
be out earning a crust v.
|
|
411 |
Idioms |
kolları dümdüz uzatarak birini kendinden uzaklaştırmak |
straight-arm v.
|
|
412 |
Idioms |
kendinden yaşça bir hayli küçük biriyle cinsi münasebette bulunmak |
rob the cradle v.
|
|
413 |
Idioms |
kendinden emin olmak |
be secure in one's skin v.
|
|
414 |
Idioms |
kendinden emin olmak |
comfortable in one's skin v.
|
|
415 |
Idioms |
kendinden uzak tutmak |
hold at bay v.
|
|
416 |
Idioms |
kendinden geçinceye kadar ağlamak |
cry oneself to sleep v.
|
|
417 |
Idioms |
kendinden geçmek |
be out for the count v.
|
|
418 |
Idioms |
kendinden beklendiği gibi davranmamak |
step out of line v.
|
|
419 |
Idioms |
kendinden umulanı/bekleneni yapmak |
deliver the goods v.
|
|
420 |
Idioms |
kendinden geçmek |
forget oneself v.
|
|
421 |
Idioms |
kendinden memnun olmak |
be comfortable in one's skin v.
|
|
422 |
Idioms |
kendinden yaşça (bir hayli) küçük biriyle evlenmek |
rob the cradle v.
|
|
423 |
Idioms |
kendinden umulanı/bekleneni yapmak |
come up with the goods v.
|
|
424 |
Idioms |
kendinden yaşça (bir hayli) küçük birisiyle çıkmak |
rob the cradle v.
|
|
425 |
Idioms |
kendinden bekleneni yapmamak |
step out of line v.
|
|
426 |
Idioms |
kendinden üstün biriyle aşık atmak |
punch above one's weight v.
|
|
427 |
Idioms |
kolları dümdüz uzatarak birini kendinden uzaklaştırmak |
stiff-arm v.
|
|
428 |
Idioms |
kendinden geçirmek |
blow somebody's mind v.
|
|
429 |
Idioms |
kendinden uzak tutmak |
keep at bay v.
|
|
430 |
Idioms |
söz konusu işi yüksek standartlarda yapan kendinden önceki çalışanın seviyesine ulaşabilmek için çok sıkı çalışmak |
have big shoes to fill v.
|
|
431 |
Idioms |
şans kendinden yana olmamak |
have the deck stacked against one v.
|
|
432 |
Idioms |
şans kendinden yana olmamak |
have the cards stacked against one v.
|
|
433 |
Idioms |
yalnızca kendinden konuşmak |
be full of oneself v.
|
|
434 |
Idioms |
kendinden geçene kadar içmek |
drink (oneself) to sleep v.
|
|
435 |
Idioms |
(birini/bir şeyi birinden, bir şeyden, kendinden) uzaklaştırmak |
push (someone or something) off (of) (someone, something, or oneself) v.
|
|
436 |
Idioms |
(birini/bir şeyi birinden, bir şeyden kendinden) uzağa itmek |
push (someone or something) off (of) (someone, something, or oneself) v.
|
|
437 |
Idioms |
kendinden beklendiği gibi davranmak/hareket etmek |
run to form v.
|
|
438 |
Idioms |
kendinden bekleneni yapmak |
run to form v.
|
|
439 |
Idioms |
kendinden geçmek üzere olmak |
get the vapors v.
|
|
440 |
Idioms |
kendinden geçmek |
go out of (one's) senses v.
|
|
441 |
Idioms |
her şey lehinde gittiği için mutlu/kendinden emin hissetmek |
have the world on a string v.
|
|
442 |
Idioms |
kendinden memnun/hoşnut bir şekilde beklemek |
rub one's hands v.
|
|
443 |
Idioms |
kendinden geçmek |
fall into oblivion v.
|
|
444 |
Idioms |
kendinden daha başarılı, zeki ve güzel olduğu düşünülen biriyle |
hit above (one's) weight v.
|
|
445 |
Idioms |
yaptığından/kendinden memnun başını yastığa rahat koymak |
sleep the sleep of the just v.
|
|
446 |
Idioms |
kendinden geçmek |
sink into oblivion v.
|
|
447 |
Idioms |
yaptığından/kendinden memnun başını yastığa rahat koymak |
sleep the sleep of the just v.
|
|
448 |
Idioms |
kendinden ödün vermek |
sell oneself v.
|
|
449 |
Idioms |
kendinden taviz vermek |
sell oneself v.
|
|
450 |
Idioms |
(birinin kendinden) kaynaklı bir sorun/zorluk olmak |
be (one's) (own) lookout [uk] v.
|
|
451 |
Idioms |
birinin kendinden kaynaklı bir sorun/zorluk olmak |
be (one's) (own) lookout [uk] v.
|
|
452 |
Idioms |
ilaçlardan dolayı kendinden geçmiş/sersemlemiş |
be doped to the gills v.
|
|
453 |
Idioms |
kendinden emin olmak |
be on firm ground v.
|
|
454 |
Idioms |
birinin kendinden kaynaklı bir sorun/zorluk olmak |
be someone's (own) lookout [uk] v.
|
|
455 |
Idioms |
kendinden emin ve neşeli olmak |
be bright and breezy v.
|
|
456 |
Idioms |
(kendinden) fazla emin olmak |
be cocksure of (oneself) v.
|
|
457 |
Idioms |
(kendinden) gayet emin olmak |
be cocksure of (oneself) v.
|
|
458 |
Idioms |
kendinden geçmiş halde uyumak |
be down for the count v.
|
|
459 |
Idioms |
kendinden emin olmak |
be in control v.
|
|
460 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle ilgili) kendinden geçmek |
be in raptures (about/over somebody/something) v.
|
|
461 |
Idioms |
kendinden öncekilerden çok üstün özelliklere sahip olmak (teknolojik olarak) |
be light years away from v.
|
|
462 |
Idioms |
alkol/uyuşturucu etkisi altında kendinden geçmek |
be out of (one's) face v.
|
|
463 |
Idioms |
alkol/uyuşturucu etkisi altında kendinden geçmek |
be out of (one's) skull v.
|
|
464 |
Idioms |
kendinden geçmek |
be beside oneself v.
|
|
465 |
Idioms |
kendinden geçirmek |
blow someone's mind v.
|
|
466 |
Idioms |
kendinden geçirmek |
blow one's mind v.
|
|
467 |
Idioms |
kendinden başka kimseyi önemsememek |
have (one's) head (stuck) up (one's) arse v.
|
|
468 |
Idioms |
(bir şey) yüzünden kendinden geçmek |
lose (one's) head over (something) v.
|
|
469 |
Idioms |
kendinden geçmek |
lose head v.
|
|
470 |
Idioms |
kendinden geçmek |
lose your head v.
|
|
471 |
Idioms |
kendinden bekleneni yapmak |
play (one's) part v.
|
|
472 |
Idioms |
kendinden beklenen performansı sergilemek |
punch (one's) weight v.
|
|
473 |
Idioms |
kendinden üstün biriyle/bir şeyle aşık atmak |
punch above your weight [uk] v.
|
|
474 |
Idioms |
kendinden beklenen performansı sergilemek |
punch your weight [uk] v.
|
|
475 |
Idioms |
kendinden memnun/hoşnut bir şekilde beklemek |
rub hands v.
|
|
476 |
Idioms |
kendinden memnun/hoşnut bir şekilde beklemek |
rub your hands v.
|
|
477 |
Idioms |
kendinden/kendi problemlerinden ötesini görmemek |
see no further than (the end of) (one's) (own) nose v.
|
|
478 |
Idioms |
kendinden geçmek |
spit (out) the dummy v.
|
|
479 |
Idioms |
kendinden emin konuşmak |
talk the talk v.
|
|
480 |
Idioms |
kendinden taviz vermek |
give ground v.
|
|
481 |
Idioms |
kendinden bekleneni yapmak |
fit the bill v.
|
|
482 |
Idioms |
sosyal statüsü kendinden yüksek biriyle evlenmiş |
above (oneself) adj.
|
|
483 |
Idioms |
kendinden geçmiş |
knocked out adj.
|
|
484 |
Idioms |
kendinden geçmiş |
loaded to the gills adj.
|
|
485 |
Idioms |
(bir şeyle) kendinden geçmiş |
beside oneself (with something) adj.
|
|
486 |
Idioms |
kendinden geçmiş |
beside yourself adj.
|
|
487 |
Idioms |
kendinden emin ve neşeli |
bright and breezy adj.
|
|
488 |
Idioms |
kendinden emin |
comfortable in (one's) own skin adj.
|
|
489 |
Idioms |
kendinden memnun |
comfortable in (one's) own skin adj.
|
|
490 |
Idioms |
kendinden geçmiş |
feeling no pain adj.
|
|
491 |
Idioms |
(alkolden/uyuşturucudan) kendinden geçmiş |
off (one's) head [uk/ireland] adj.
|
|
492 |
Idioms |
kendinden geçmiş |
past (someone's or something's) prime adj.
|
|
493 |
Idioms |
kendinden geçmiş |
past prime adj.
|
|
494 |
Idioms |
gözü (birinden/kendinden) başka bir şey görmeme |
as if the sun shines out (someone's) backside expr.
|
|
495 |
Idioms |
herkes kendinden sorumludur |
every man for himself expr.
|
|
496 |
Idioms |
kendinden emin biçimde dimdik |
bolt upright expr.
|
|
497 |
Idioms |
kendinden geçmiş |
beside oneself expr.
|
|
498 |
Idioms |
kendinden geçeceksin |
it'll knock you on your butt expr.
|
|
499 |
Idioms |
kendinden geçeceksin |
it'll knock you on your ass expr.
|
|
500 |
Idioms |
kendinden geçmiş |
under the table expr.
|
|