karşıdan - Türkisch Englisch Wörterbuch

karşıdan

Bedeutungen von dem Begriff "karşıdan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
karşıdan en face adj.

Bedeutungen, die der Begriff "karşıdan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 86 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
karşıdan esen rüzgar headwind n.
The headwind blew against the sail.
Karşıdan esen rüzgar yelkenliye karşı patladı.

More Sentences
karşıdan karşıya geçmek cross v.
You cannot be too careful in crossing the street.
Karşıdan karşıya geçerken ne kadar dikkatli olsanız azdır.

More Sentences
karşıdan karşıya across the street adv.
I helped an old woman across the street.
Yaşlı bir kadına karşıdan karşıya geçmesi için yardım ettim.

More Sentences
Technical
karşıdan karşıya geçmek cross v.
You need to look in all directions before crossing the street, even at a crosswalk when the light is green.
Karşıdan karşıya geçmeden önce her yöne bakmalısınız, yeşil ışık yanarken yaya geçidinde bile.

More Sentences
Archaic
karşıdan karşıya cross adv.
I saw a young boy crossing the street by himself.
Karşıdan karşıya tek başına geçen genç bir çocuk gördüm.

More Sentences
Common Usage
karşıdan karşıya geçmek get across v.
General
karşıdan karşıya geçme fobisi agyiophobia n.
karşıdan karşıya geçme traverse n.
karşıdan görünüş frontal view n.
karşıdan ödemeli collect call n.
karşıdan ödemeli reverse charge n.
karşıdan ödemeli calling collect n.
geçmek (karşıdan karşıya) cross v.
karşıdan karşıya geçirmek traverse v.
karşıdan karşıya geçmek cross over v.
karşıdan karşıya geçen çocuğa çarpmak hit a kid crossing the street v.
birini karşıdan karşıya geçirmek guide someone across v.
karşıdan karşıya geçmek traverse v.
karşıdan karşıya geçmek traject v.
karşıdan karşıya geçmek overpass v.
caddeden karşıdan karşıya geçmek cross the street v.
sokaktan karşıdan karşıya geçmek cross the street v.
tekneyle karşıdan karşıya taşımak ferry v.
karşıdan karşıya athwart adv.
karşıdan karşıya thwart adv.
karşıdan karşıya across prep.
karşıdan üzerine doğru into prep.
Phrasals
karşıdan karşıya taşımak/götürmek take over v.
karşıdan karşıya geçirmek guide across v.
Trade/Economic
karşıdan karşıya across n.
Technical
karşıdan sulama frontal intake n.
tam karşıdan esen rüzgar twelve o'clock wind n.
karşıdan yüklemek download v.
Computer
bilinmeyen karşıdan yükleme dosyası unknown download file n.
karşıdan kod yükleme code download n.
karşıdan yükleme seçenekleri download options for n.
karşıdan yükleme durumu download status n.
karşıdan yüklemeyi yeniden dene retry download n.
karşıdan yükleme download n.
karşıdan yükleme hatası download error n.
karşıdan yükleme seçeneği download option n.
karşıdan yükleme boyutu download size n.
karşıdan yükleme süresi download time n.
karşıdan yükleme seçenekleri download options n.
karşıdan yükleme sitesi download site n.
karşıdan dosya yükleme file download n.
varsayılan karşıdan yükleme klasörü default download folder n.
ücretsiz karşıdan yükleme free download n.
karşıdan yüklenen download n.
karşıdan yüklemek download v.
başlangıçta karşıdan yükle download at startup expr.
karşıdan yükle download expr.
karşıdan yüklüyor downloading expr.
karşıdan yüklenmedi not downloaded expr.
karşıdan yükleniyor downloading expr.
karşıdan yüklenenler downloads expr.
sürücüyü karşıdan yüklemek için click here expr.
şimdi karşıdan yükle download now expr.
yalnızca karşıdan yükle download only expr.
ücretsiz karşıdan yükle free download expr.
Automotive
karşıdan gelen trafik oncoming traffic n.
Traffic
bisikletlerin de karşıdan karşıya geçebildiği yaya geçidi toucan crossing n.
ingiltere'de çocukların karşıdan karşıya geçmesine yardımcı olan görevli lollipop man n.
ingiltere'de çocukların karşıdan karşıya geçmesine yardımcı olan görevli lollipop lady n.
ingiltere'de çocukların karşıdan karşıya geçmesine yardımcı olan görevli lollipop woman n.
karşıdan gelene yol ver işareti yield sign n.
karşıdan gelene yol ver levhası give way sign n.
karşıdan gelene yol ver priority over oncoming vehicles n.
karşıdan gelen trafik oncoming traffic n.
karşıdan gelene yol ver levhası yield sign n.
karşıdan gelene yol ver işareti give way sign n.
kırmızı ışıkta veya yaya geçidi olmayan yerden karşıdan karşıya geçme jaywalking n.
öğrencilerin karşıdan karşıya geçişlerinden sorumlu görevli school crossing supervisor n.
öğrencilerin karşıdan karşıya geçişlerinden sorumlu görevli school crossing patrol officer n.
öğrencilerin karşıdan karşıya geçişlerinden sorumlu görevli crossing guard n.
yayanın karşıdan karşıya geçerken izlediği prosedür kerb drill n.
(ingiltere'de) çocukların trafikte karşıdan karşıya güvenli bir şekilde geçmesini sağlayan kurallar green cross code [uk] n.
çocukların karşıdan karşıya geçmesine yardımcı olan görevli school crossing patrol n.
Railway
tek hatlı demiryolunda bir trenin karşıdan gelen trenin geçmesi için yan yola geçtiği nokta meet n.
karşıdan gelen trenin ana raydan geçebilmesi için yan raya geçmek (tren) hole v.
Marine
(rüzgar) karşıdan esmek haul v.
Psychology
karşıdan karşıya geçme korkusu dromophobia n.
karşıdan karşıya geçme korkusu agyrophobia n.
Optics
iç mekanı veya nesneyi karşıdan aydınlatan ışık veya pencere counterlight n.
Archaic
karşıdan bakış counterview n.
karşıdan karşıya geçmek overthwart v.