imperative

Bedeutungen von dem Begriff "imperative" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 45 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Common Usage
1	Common Usage	imperative adj.	mecburi
Haskell is powerful enough to make impure code look imperative. Haskell, saf olmayan kodun mecburi görünmesini sağlayacak kadar güçlüdür. More Sentences
2	Common Usage	imperative adj.	zorunlu
That is why it is imperative to stabilise the two major states of Turkmenistan and Uzbekistan in particular. Bu nedenle özellikle iki büyük devlet olan Türkmenistan ve Özbekistan'ın istikrara kavuşturulması zorunludur. More Sentences
General
3	General	imperative n.	mecburiyet
Some see veganism as a moral imperative. Kimileri veganlığı ahlaki bir mecburiyet olarak görüyor. More Sentences
4	General	imperative n.	zorunluluk
Personally, I hope an appropriate agreement upholding the safety imperative will be reached on this matter. Şahsen bu konuda güvenlik zorunluluğunu gözeten uygun bir anlaşmaya varılacağını umuyorum. More Sentences
5	General	imperative n.	şart
Hence it is imperative that we give special attention to their plight. Bu nedenle onların durumuna özel bir önem vermemiz şarttır. More Sentences
6	General	imperative n.	acilen gerekli
Reducing our carbon footprint is imperative. Karbon ayak izimizin azaltılması acilen gereklidir. More Sentences
7	General	imperative adj.	gerekli
Haskell is powerful enough to make impure code look imperative. Haskell saf olmayan kodu gerekli gösterecek kadar güçlüdür. More Sentences
8	General	imperative adj.	şart
Secondly, it is imperative that we iron out some of the contradictions and inconsistencies in the report. İkinci olarak, rapordaki bazı çelişkileri ve tutarsızlıkları gidermemiz şarttır. More Sentences
Technical
9	Technical	imperative adj.	zorunlu
This is the imperative force underlying the present Single Sky proposal. Bu, mevcut Tek Gökyüzü teklifinin altında yatan zorunlu güçtür. More Sentences
Computer
10	Computer	imperative adj.	zorunlu
It is imperative for the Chinese authorities to maintain legal standards. Çinli yetkililerin yasal standartları muhafaza etmesi zorunludur. More Sentences
General
11	General	imperative n.	tahakküm
12	General	imperative n.	buyrultu
13	General	imperative n.	kaçınılmazlık
14	General	imperative n.	zorunlu şey
15	General	imperative n.	zaruret
16	General	imperative n.	zorunluk
17	General	imperative n.	emir
18	General	imperative n.	buyruk
19	General	imperative n.	emir kipi
20	General	imperative n.	ihtiyaç
21	General	imperative n.	gereksinim
22	General	imperative n.	gerek
23	General	imperative n.	gereklilik
24	General	imperative adj.	mübrem
25	General	imperative adj.	buyurucu
26	General	imperative adj.	zaruri
27	General	imperative adj.	emreden
28	General	imperative adj.	kaçınılmaz
29	General	imperative adj.	kontrol altında tutan
30	General	imperative adj.	kontrol eden
31	General	imperative adj.	yönlendiren
32	General	imperative adj.	domine eden
33	General	imperative adj.	zapt eden
34	General	imperative adj.	kısıtlayan
35	General	imperative adj.	kısıtlayıcı
36	General	imperative adj.	zapt edici
Politics
37	Politics	imperative adj.	gerekli
Computer
38	Computer	imperative adj.	semantiği farklı değişkenler içeren
Medical
39	Medical	imperative adj.	imperatif
Linguistics
40	Linguistics	imperative n.	buyrum kipi
41	Linguistics	imperative n.	emir kipinde çekimlenen fiil biçimi
42	Linguistics	imperative n.	buyurma kipi
43	Linguistics	imperative adj.	buyrum
44	Linguistics	imperative adj.	emir belirten
Philosophy
45	Philosophy	imperative n.	buyruk

Bedeutungen, die der Begriff "imperative" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 36 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	moral imperative n.	ahlaki zorunluluk
Europe has to be driven by the moral imperatives which we face. Avrupa, karşı karşıya olduğumuz ahlaki zorunluluklar tarafından yönlendirilmelidir. More Sentences
Politics
2	Politics	political imperative n.	siyasi zorunluluk
If anything, it should provide the political imperative to ensure that it never happens again. Bu rapor, bir daha böyle bir olayın yaşanmaması için gerekli siyasi zorunluluğu sağlamalıdır. More Sentences
General
3	General	social imperative n.	toplumsal zorunluluk
4	General	social imperative n.	sosyal sorumluluk (iradenin topluma duyduğu)
5	General	imperative mode n.	emir kipi
6	General	make imperative v.	zorunlu bırakmak
7	General	consider imperative v.	zorunlu görmek
8	General	impv (imperative) abrev.	emir kipi
9	General	impv (imperative) abrev.	buyruk
10	General	ipv (imperative) abrev.	mecburi
11	General	ipv (imperative) abrev.	zorunlu
Trade/Economic
12	Trade/Economic	ethical imperative n.	ahlaki buyruk
13	Trade/Economic	imperative provisions n.	amir hükümler
14	Trade/Economic	economic imperative n.	ekonomik zorunluluk
15	Trade/Economic	imperative order n.	kesin emir
16	Trade/Economic	imperative dispositions n.	yasal hükümler
Law
17	Law	imperative provisions n.	amir hükümler
18	Law	imperative statute n.	amir hükümleri kapsayan kanun
19	Law	imperative provision n.	emredici hüküm
20	Law	imperative statute n.	uyulması zorunlu yasa
Politics
21	Politics	imperative notification n.	haber verme zorunluluğu
Technical
22	Technical	imperative statement n.	eylemsel deyim
23	Technical	imperative statement n.	zorunlu deyim
Computer
24	Computer	imperative statement n.	eylemsel deyim
25	Computer	imperative statement n.	zorunlu deyim
Psychology
26	Psychology	immoral imperative n.	ahlakdışı emir
Linguistics
27	Linguistics	imperative sentence n.	buyrum tümcesi
28	Linguistics	imperative sentence n.	emir cümlesi
29	Linguistics	the imperative n.	emir kipi
30	Linguistics	imperative form n.	emir kipi
31	Linguistics	imperative mood n.	buyurma kipi
32	Linguistics	imperative mood n.	dinleyici üzerinde doğrudan etki yaratması amaçlanan ve buyruk belirtilen bir kip
33	Linguistics	imper (imperative) abrev.	emir kipi
Philosophy
34	Philosophy	categorical imperative n.	kant'ın etiğinde koşulsuz ve evrensel olarak bağlayıcı ahlaki yükümlülük
35	Philosophy	categorical imperative n.	kesin buyruk
36	Philosophy	hypothetical imperative n.	koşullu buyruk