|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
başkası ile aynı evde oturan kimse |
inmate n.
|
|
2 |
General |
karşısındaki ile aynı duyguyu paylaşma |
sympathies n.
|
|
3 |
General |
pul ile aynı resmi taşıyan kartpostalları inceleyen alan |
maximaphily n.
|
|
4 |
General |
(bütün çanların aynı anda çalınması ile elde edilen) şıngırtı |
clam n.
|
|
5 |
General |
(kar veya artan masraf nedeniyle) aynı mülkün karşılıklı anlaşma yolu ile birinden diğerine devredilmesi |
demise and redemise n.
|
|
6 |
General |
birisi ile aynı ada sahip kimse |
doppelganger n.
|
|
7 |
General |
aynı anda gerçekleşen birbiri ile alakasız durumları birbiri ile ilişkilendirme |
parataxis n.
|
|
8 |
General |
bir diğeri ile aynı yasal statüde olan kimse |
peer n.
|
|
9 |
General |
değişen fenotipi gen kaynaklı fenotipi ile aynı olan canlı |
phenocopy n.
|
|
10 |
General |
(ses üretiminde) dinleyiciye orijinal ses kaynağı ile aynı odada olduğu yanılsamasını verme |
presence n.
|
|
11 |
General |
baskı harfi ile aynı ebat |
stickful n.
|
|
12 |
General |
ile aynı fikirde olmak |
be one with v.
|
|
13 |
General |
ile aynı olmak |
be tantamount to v.
|
|
|
14 |
General |
ile aynı görüşte olmamak |
disagree with v.
|
|
15 |
General |
ile aynı odayı paylaşmak |
double up with v.
|
|
16 |
General |
ile aynı hızda gitmek |
keep up with v.
|
|
17 |
General |
ile aynı fikirde olmak |
hold with v.
|
|
18 |
General |
ile aynı fikirde olmamak |
differ with v.
|
|
19 |
General |
ile aynı tempoda gitmek |
keep up with v.
|
|
20 |
General |
aynı problem ile karşılaşmak |
face the same problem v.
|
|
21 |
General |
aynı durum ile karşılaşmak |
face with the same situation v.
|
|
22 |
General |
aynı problem ile karşılaşmak |
encounter the same problem v.
|
|
23 |
General |
(sesin) işitilebilirlik eşiğini aynı anda başka bir sesin varlığı ile yükseltmek |
mask v.
|
|
24 |
General |
(döner diğer bir ürün ile) aynı hızda dönmek |
corotation v.
|
|
25 |
General |
aynı ölçü ile ölçülebilen |
commensurable adj.
|
|
26 |
General |
ile aynı hizada |
level with adj.
|
|
27 |
General |
ile aynı hizaya konmuş |
aligned with adj.
|
|
28 |
General |
bir önceki husus ile aynı |
idem adj.
|
|
29 |
General |
bahsi geçen bir önceki konu ile aynı |
idem adj.
|
|
30 |
General |
(belirtilen kısım ile) aynı renge sahip |
concolor adj.
|
|
31 |
General |
(belirtilen kısım ile) aynı renge sahip |
concolorate adj.
|
|
32 |
General |
(belirtilen kısım ile) aynı renge sahip |
concolorous adj.
|
|
33 |
General |
(bir şey ile) aynı olan |
coterminous adj.
|
|
|
34 |
General |
aynı anda iki birimden sadece biri ile çalışabilen |
dual adj.
|
|
35 |
General |
ait olduğu yapı ile aynı olan |
self-similar adj.
|
|
36 |
General |
ile aynı zamanda |
concurrently with adv.
|
|
37 |
General |
ile aynı doğrultuda |
in line with prep.
|
|
38 |
General |
ile aynı düzeyde |
on a level with prep.
|
|
39 |
General |
ile aynı hizada |
on a level with prep.
|
|
40 |
General |
ile aynı yönde |
with prep.
|
|
41 |
General |
ile aynı anda |
with prep.
|
|
42 |
General |
ile aynı zamanda |
with prep.
|
|
43 |
General |
babası ile aynı adı taşıyan oğul |
jr abrev.
|
|
44 |
General |
babası ile aynı adı taşıyan oğul |
jnr abrev.
|
|
Phrasals |
|
45 |
Phrasals |
başkası ile aynı kitaptan okumak |
look on with v.
|
|
46 |
Phrasals |
(birini bir şey ile) aynı kefeye koymak |
equate someone with something v.
|
|
47 |
Phrasals |
ile aynı olmak |
check with v.
|
|
48 |
Phrasals |
ile aynı yere kapatmak |
closet with v.
|
|
49 |
Phrasals |
ile aynı eve taşınmak |
move in with v.
|
|
50 |
Phrasals |
ile aynı evde yaşamaya başlamak |
move in with v.
|
|
51 |
Phrasals |
ile aynı ismi vermek |
name for v.
|
|
52 |
Phrasals |
ile aynı modelde yapmak |
pattern on v.
|
|
53 |
Phrasals |
ile aynı modelde yapmak |
pattern after v.
|
|
54 |
Phrasals |
ile aynı odayı paylaşmak |
room with v.
|
|
Phrases |
|
55 |
Phrases |
ilk seferdeki ile aynı şekilde |
come prima (in the same manner as the first time) adv.
|
|
56 |
Phrases |
ile aynı düşünde |
on board with expr.
|
|
Colloquial |
|
57 |
Colloquial |
toplumsal cinsiyeti ile biyolojik cinsiyeti aynı olan kişi |
cis n.
|
|
58 |
Colloquial |
aynı anda birden fazla fikir veya konu ile baş edemeyen |
one-track adj.
|
|
Idioms |
|
59 |
Idioms |
aynı ile verilen yanıt |
a roland for an oliver n.
|
|
60 |
Idioms |
aynı ilaçtan bir kez daha almak üzere reçete ile eczaneye başvurmak |
get (one's) prescription refilled v.
|
|
61 |
Idioms |
ile aynı düzeye gelmek |
get up with v.
|
|
62 |
Idioms |
ile aynı çatı altında yaşamak |
live under the same roof with v.
|
|
63 |
Idioms |
ile aynı/benzer özellikleri taşımak |
be all of a piece with v.
|
|
64 |
Idioms |
Birisi ile aynı güç durumda bulunmak |
be in the same predicament as someone v.
|
|
65 |
Idioms |
aynı anda birden fazla iş ile uğraşmak |
spread oneself thin v.
|
|
66 |
Idioms |
(geçmişte tecrübe edilen bir olay ile ilgili) artık aynı hatayı yapmam/artık dersimi aldım |
hindsight is twenty twenty expr.
|
|
67 |
Idioms |
(geçmişte tecrübe edilen bir olay ile ilgili) artık aynı hatayı yapmam/artık dersimi aldım |
hindsight is 20/20 expr.
|
|
68 |
Idioms |
ile aynı seviyede/düzeyde/kulvarda değil |
not in the same league with expr.
|
|
69 |
Idioms |
ile aynı kalitede/sınıfta değil |
not in the same league with expr.
|
|
Trade/Economic |
|
70 |
Trade/Economic |
dalgalanma ile aynı yönlü para politikası |
procyclical monetary policy n.
|
|
71 |
Trade/Economic |
ödeme ile teslimin aynı anda gerçekleştirildiği satış işlemi |
window settlement n.
|
|
72 |
Trade/Economic |
her alım için aynı miktarda nakit ile düzenli aralıklarla menkul kıymet satın alınan bir sistem |
dollar day n.
|
|
73 |
Trade/Economic |
aynı ile yanıt vermek |
tit for tat v.
|
|
|
74 |
Trade/Economic |
aynı ticari faaliyet kademesi ile ilişkili |
horizontal adj.
|
|
75 |
Trade/Economic |
fatura ile aynı yere gönder |
ship to same as bill to expr.
|
|
Law |
|
76 |
Law |
aynı iddia ile ilgili gereksiz yere birden fazla dava açılması |
multiplicity of actions n.
|
|
77 |
Law |
alıntının yukarıdaki ile aynı kaynaktan yapıldığını ifade eden sözcük |
supra adv.
|
|
Politics |
|
78 |
Politics |
aynı ile ait |
comprovincial adj.
|
|
Technical |
|
79 |
Technical |
gelen arama ile giden aramanın aynı anda olması |
glare n.
|
|
80 |
Technical |
bir tel üzerinden aynı anda sekiz iletinin gönderilebildiği bir telgraf türü ile ilgili |
octuplex adj.
|
|
81 |
Technical |
türbinmili ile aynı eksende |
same shaft as the turbine wheel expr.
|
|
Computer |
|
82 |
Computer |
ayrıntı ile aynı |
same as detail n.
|
|
83 |
Computer |
önceki ile aynı |
same as previous n.
|
|
84 |
Computer |
aynı girdiler ile tekrar hesaplama yapmamak için sonuçları hafızaya alma |
memoization n.
|
|
85 |
Computer |
aynı girdiler ile tekrar hesaplama yapmamak için sonuçları hafızaya alma |
memoisation n.
|
|
86 |
Computer |
(aynı isim ve imza ile aynı üst sınıf metoduna ait) yeni davranış tanımlamak |
override v.
|
|
Telecom |
|
87 |
Telecom |
telgraf ile aynı anda zıt yönlere iki mesaj gönderebilen |
contraplex adj.
|
|
Architecture |
|
88 |
Architecture |
çatı ile aynı eğim yönündeki çatı penceresi |
shed dormer n.
|
|
Construction |
|
89 |
Construction |
kristal doğrultusu anayapı ile aynı olan |
epitaxial adj.
|
|
Woodworking |
|
90 |
Woodworking |
aynı ahşaptan kesilen iki oval parçanın birbiri ile eşleşmesi |
oystering n.
|
|
Furniture |
|
91 |
Furniture |
sandalye ayağı ile aynı bölümde yer alan yatay bölüm |
round n.
|
|
Aeronautic |
|
92 |
Aeronautic |
paraşüt ile aynı işleve sahip bir cihaz |
rotachute n.
|
|
93 |
Aeronautic |
aynı yörünge ile ilgili |
posigrade adj.
|
|
Marine |
|
94 |
Marine |
dümeni geminin omurgası ile aynı hizaya getirmek |
right the helm v.
|
|
95 |
Marine |
geminin seyri ile aynı yönde hareket eden |
north following adj.
|
|
96 |
Marine |
geminin seyri ile aynı yönde hareket eden |
north preceding adj.
|
|
97 |
Marine |
geminin genel güzergahı ile aynı yönde olan (akıntı) |
fair adj.
|
|
Petrol |
|
98 |
Petrol |
farklı bir kaynağa hat çekmek için mevcut petrol kuyusu ile aynı yerde açılan ikiz kuyu |
twin n.
|
|
Mining |
|
99 |
Mining |
rutil ile aynı bileşime sahip sentetik bir mücevher |
titania n.
|
|
100 |
Mining |
rutil ile aynı bileşime sahip sentetik bir mücevher |
rutile n.
|
|
Medical |
|
101 |
Medical |
alıcı ile aynı türden olup genetik olarak farklı bir donörden nakledilen greft |
homotransplant n.
|
|
102 |
Medical |
iki mikroorganizma ile aynı anda enfekte olma |
coinfection n.
|
|
Anatomy |
|
103 |
Anatomy |
sternum plakası ile aynı yerde olan |
sternal adj.
|
|
Pharmaceutics |
|
104 |
Pharmaceutics |
afyon ruhu ile aynı etkiye sahip, şeri şarabı ile tatlandırılmış bir afyon çözeltisi |
wine of opium n.
|
|
105 |
Pharmaceutics |
afyon ruhu ile aynı etkiye sahip, şeri şarabı ile tatlandırılmış bir afyon çözeltisi |
sydenham's laudanum n.
|
|
Parasitology |
|
106 |
Parasitology |
aynı türden parazit ile yeniden enfekte olma |
superparasitism n.
|
|
Optics |
|
107 |
Optics |
birbiri ile aynı görsel noktayı sunan görüntü aralığı |
horopter n.
|
|
Printing |
|
108 |
Printing |
matbaa harfi ve espas materyallerinin punto ile aynı ebatta üretildiği bir sistem |
point system n.
|
|
Math |
|
109 |
Math |
karesinin son basamağı ile aynı olan sayılar |
circular numbers n.
|
|
110 |
Math |
kendi alt kümesi ile aynı güçte olan |
infinite adj.
|
|
111 |
Math |
(iki denklem) aynı kök değerleri ile çözülemeyen |
inconsistent adj.
|
|
112 |
Math |
değişkenlerine aynı değerlerin verilmesi ile sağlanan |
simultaneous adj.
|
|
Geometry |
|
113 |
Geometry |
merkezi küreninki ile aynı olan çember |
great circle n.
|
|
114 |
Geometry |
merkezi küreninki ile aynı olan çember |
great circle of a sphere n.
|
|
115 |
Geometry |
aynı karelerin kenarlarda birleştirilmesi ile oluşturulan çokgen |
polyomino n.
|
|
116 |
Geometry |
paralelkenar ile aynı özellikte olan |
parallelogrammic adj.
|
|
Logic |
|
117 |
Logic |
aynı nesne ile ilgili |
congruent adj.
|
|
Statistics |
|
118 |
Statistics |
eldeki verilerin görsel değerlendirmeye dayalı olarak alındığı durumlarda aynı durumu birbirinden bağımsız olarak aynı anda aynı ölçüm aracı ile ölçmeye çalışan sistem |
kappa coefficient n.
|
|
Physics |
|
119 |
Physics |
bilinmeyen bir miktarın, aynı türden bilinen bir miktar ile karşılaştırılarak, detektörün sıfır değeri vermesiyle eşitliğin doğrulandığı ölçüm metodu |
null method n.
|
|
120 |
Physics |
(vücut) bir diğer vücut ile aynı yeri kaplayamayan |
impenetrable adj.
|
|
121 |
Physics |
(atomaltı partikül) karşıt parçacığı ile aynı olan |
self-conjugate adj.
|
|
Chemistry |
|
122 |
Chemistry |
orijinal tür ile aynı kimyasal bileşime sahip mineral |
paramorph n.
|
|
123 |
Chemistry |
muhtemelen sakarik asitle aynı maddeyi ifade eden, melastan veya glikozdan elde edilen bir asit ile ilişkili |
melassic adj.
|
|
124 |
Chemistry |
muhtemelen sakarik asitle aynı maddeyi ifade eden, melastan veya glikozdan elde edilen bir asit ile ilişkili |
tetrahydroxyadipic acid adj.
|
|
125 |
Chemistry |
muhtemelen sakarik asitle aynı maddeyi ifade eden, melastan veya glikozdan elde edilen bir asit ile ilişkili |
d-glucaric acid adj.
|
|
126 |
Chemistry |
aynı kaptaki birbirine karışmayan sıvılar arasında yer alan ara yüzey ile ilişkili |
dineric adj.
|
|
Biology |
|
127 |
Biology |
aynı organizma içerisinde bir diğeri ile ilişkisi bulunan gen |
paralog n.
|
|
128 |
Biology |
aynı organizma içerisinde bir diğeri ile ilişkisi bulunan gen |
paralogue n.
|
|
129 |
Biology |
aynı organizma içerisinde diğer bir gen ile kurulan ilişki |
paralogy n.
|
|
130 |
Biology |
beslenme gereksinimleri ana organizma ile aynı olan mikroorganizma |
prototroph n.
|
|
131 |
Biology |
organizmaların birbiri ile karışmaksızın aynı coğrafi bölgede gelişmesi |
sympatry n.
|
|
Marine Biology |
|
132 |
Marine Biology |
bazı sınıflandırmalarda ıstakoz ile aynı canlı olarak adlandırılan bir su canlısı |
nephropsidae n.
|
|
Astronomy |
|
133 |
Astronomy |
jüpiter ile aynı yörüngeye sahip bir dizi asteroit |
trojan n.
|
|
134 |
Astronomy |
jüpiter ile aynı yörüngeye sahip bir dizi asteroit |
trojan asteroid n.
|
|
135 |
Astronomy |
jüpiter ile aynı yörüngeye sahip bir dizi asteroit |
trojan n.
|
|
136 |
Astronomy |
jüpiter ile aynı yörüngeye sahip bir dizi asteroit |
trojan group n.
|
|
137 |
Astronomy |
yörüngenin enberi noktası ile aynı yörüngede sabit açısal hızla dönen hayali bir cismin arasındaki açı |
anomaly n.
|
|
138 |
Astronomy |
yörüngenin enberi noktası ile aynı yörüngede sabit açısal hızla dönen hayali bir cismin arasındaki açı |
mean anomaly n.
|
|
139 |
Astronomy |
güneş'ten bakıldığında bir dış gezegenin veya ay'ın dünya ile aynı hizada olup dünya'ya neredeyse en yakın konumunda bulunması |
opposition n.
|
|
140 |
Astronomy |
birden fazla gök cisminin burçlar kuşağından aynı derece ile geçmesi |
concourse n.
|
|
141 |
Astronomy |
trans-neptün kuiper kuşağında güneş'in yörüngesini pluto ile aynı periyotta dolaşan gök cismi |
plutino n.
|
|
142 |
Astronomy |
ay ile aynı zamanda en yüksek noktaya çıkan (yıldız) |
moon-culminating adj.
|
|
Zoology |
|
143 |
Zoology |
farklı familyalardan aynı cins hayvanların çiftleşmesi ile doğan hayvan |
topcross n.
|
|
144 |
Zoology |
bireyin görsel olarak tüm grup veya çevre ile aynı renge gelmesini sağlayan renk değişikliği |
homochromy n.
|
|
Botanic |
|
145 |
Botanic |
(bazı sınıflandırmalarda) sakızağacıgiller ile aynı bölgeyi paylaşan bitki familyası |
terebinthaceae n.
|
|
146 |
Botanic |
aynı çiçek poleni ile tozlaştırmak |
self v.
|
|
147 |
Botanic |
aynı bitki poleni ile tozlaştırmak |
self v.
|
|
148 |
Botanic |
eksen ile aynı yönde olan |
vertical adj.
|
|
Social Sciences |
|
149 |
Social Sciences |
bairu ile aynı soydan geldiği düşünülen nyoro halkının köylü sınıfı |
hera n.
|
|
150 |
Social Sciences |
aynı anda birden fazla kadın ile evlenilmemesi gerektiğine inanan kimse |
monogynist n.
|
|
Literature |
|
151 |
Literature |
koleksiyonunu oluşturduğu başlık ile aynı başlığa sahip edebi eser |
title piece n.
|
|
Linguistics |
|
152 |
Linguistics |
sesi ile anlamı aynı/benzer olma |
onomatopoeia n.
|
|
153 |
Linguistics |
(aynı çekim paradigmasına ait olunmadığı durumda) sözcüğün kökü ile ilişkisi |
derivation n.
|
|
154 |
Linguistics |
aynı kelimeyi tekrarlamamak için zamir vb. bir kelime kullanma ile ilgili |
anaphoric adj.
|
|
155 |
Linguistics |
aynı kelimeyi tekrarlamamak için zamir vb. bir kelime kullanma ile ilgili |
anaphorical adj.
|
|
History |
|
156 |
History |
farklı bir sözcük ile aynı anlama sahip sözcük |
polyonym [rare] n.
|
|
Religious |
|
157 |
Religious |
hz. isa ile kutsal ruhun aynı özden olmadığını savunan akım |
racovianism n.
|
|
158 |
Religious |
athanasius tarafından ortaya atılan, isa'nın tanrı ile aynı varlıktan geldiğini savunan teolojik doktrin |
athanasianism n.
|
|
159 |
Religious |
athanasius tarafından ortaya atılan, isa'nın tanrı ile aynı varlıktan geldiğini savunan teolojik doktrin |
homoiousianism n.
|
|
160 |
Religious |
athanasius tarafından ortaya atılan, isa'nın tanrı ile aynı varlıktan geldiğini savunan teolojik doktrin |
homoousianism n.
|
|
161 |
Religious |
oğul isa ile baba tanrı'nın benzer olup aynı özden olmadığı doktrini destekleyen kimselerin inançları |
homoiousianism n.
|
|
162 |
Religious |
iznik konsili'nde geçen tanrı'nın oğlu olan isa'nın baba tanrı ile aynı özde sahip olduğu öğretisini destekleyen hristiyan kimse |
homoousian n.
|
|
163 |
Religious |
kilise ile aynı görüşte olmamak |
dissent v.
|
|
164 |
Religious |
(isa'nın bedeni ve kanı ile komünyondaki ekmek ve şarabın özü) aynı anda var olmak |
consubstantiate v.
|
|
165 |
Religious |
oğul isa ile baba tanrı'nın benzer olup aynı özden olmadığı doktrinini savunan |
homoiousian adj.
|
|
166 |
Religious |
oğul isa ile baba tanrı'nın benzer olup aynı özden olmadığı doktrinine ait |
homoiousian adj.
|
|
167 |
Religious |
oğul isa ile baba tanrı'nın benzer olup aynı özden olmadığı doktriniyle ilgili |
homoiousian adj.
|
|
168 |
Religious |
tanrı'nın oğlu'nun baba tanrı ile aynı özden veya maddeden olduğuna dair bir iznik konsili doktrinine bağlı olan |
homoousian adj.
|
|
Meteorology |
|
169 |
Meteorology |
dünya ile aynı yönde dönen |
cyclonic adj.
|
|
Geology |
|
170 |
Geology |
tüm katmanları tek bir dalım açısı ile aynı yöne eğim yapan jeolojik yapı |
monocline n.
|
|
171 |
Geology |
ingiltere'nin dağ ve tepelerinde bulunan ve kuzey amerika'nın alt karbonifer dönemi ile hemen hemen aynı zamana ait olan karbonifer kireç taşı |
mountain limestone n.
|
|
172 |
Geology |
çevreleyen kaya katmanı ile aynı yönde eğimli olan |
cataclinal adj.
|
|
Military |
|
173 |
Military |
(patlayıcı madde dolgusu ile aynı miktardaki) patlamaz dolgu |
inert filling n.
|
|
Sport |
|
174 |
Sport |
krikette kabaca forvet ile aynı hizada olan ofsayt pozisyonu |
third man n.
|
|
Card |
|
175 |
Card |
koz ile aynı renkteki vale |
left bower n.
|
|
176 |
Card |
aynı ekipteki oyun arkadaşı ile işaretleşmek |
call v.
|
|
177 |
Card |
takım arkadaşı ile aynı kartları oynamak |
return a lead v.
|
|
178 |
Card |
(euchre oyununda) belirtilen deste ile aynı renkte |
next adj.
|
|
Wagering |
|
179 |
Wagering |
(pokerde eli) aynı anda açılan ilk üç kart ile kazanmak |
flop v.
|
|
Music |
|
180 |
Music |
(bir diğeri ile) aynı plak şirketine bağlı şarkıcı ya da müzisyen |
label mate n.
|
|
181 |
Music |
(bir diğeri ile) aynı plak şirketine bağlı şarkıcı ya da müzisyen |
labelmate n.
|
|
182 |
Music |
üç nota ile aynı sürede çalınan dört notanın oluşturduğu grup |
quadruplet n.
|
|
183 |
Music |
temelde aynı yöntem ile ses üreten müzik aletleri |
family n.
|
|
184 |
Music |
her iki notanın da aynı ölçek derecesi ile temsil edildiği bir müzik aralığı |
prime n.
|
|
185 |
Music |
dört ya da altı nota ile aynı zaman aralığında çalınacak yedi notadan oluşan bir grup |
septimole n.
|
|
186 |
Music |
dört ya da altı nota ile aynı zaman aralığında çalınacak yedi notadan oluşan bir grup |
septuplet n.
|
|
187 |
Music |
dört ya da altı nota ile aynı zaman aralığında çalınacak yedi notadan oluşan bir grup |
septolet n.
|
|
188 |
Music |
aynı nota ile başlayan |
parallel adj.
|
|
Printery |
|
189 |
Printery |
renklendirme kağıtlarını ince beyaz kağıtlara sararak üzerindeki işaretlerin kopya kalemi veya daktilo ile aktarıldığı, birden fazla kopyanın aynı anda yapılmasını sağlayan bir metot |
manifold writing n.
|
|
190 |
Printery |
görme engelliler için tasarlanmış olan kabartmalı yazı ile sıradan yazıyı aynı anda üreten bir cihaz |
diplograph n.
|
|
191 |
Printery |
elektrik ile çalışan baskı makinesine bağlanan ve bu makine ile aynı işi yapan titreşimli ve çıkıntılı çerçeve |
fly n.
|
|
192 |
Printery |
büyük harf ile aynı formu paylaşıp boyutça onun üçte ikisi kadar olan ve genellikle dipnotlarda ve kısaltmalarda kullanılan harf |
small capital n.
|
|
193 |
Printery |
büyük harf ile aynı formu paylaşıp boyutu küçük harfin gövdesi kadar olan harfler |
small capital letters n.
|
|
Archaic |
|
194 |
Archaic |
aynı anlamı farklı sözcükler ile aktarma |
metaphrase n.
|
|
Engineering |
|
195 |
Engineering |
harita veya krokinin aynı seride bulunan diğer bir harita veya kroki ile örtüşen bölümü |
overlap n.
|
|
196 |
Engineering |
bitlerin aynı anda farklı kanallarca iletildiği bilgisayar bağlantısı ile ilgili |
parallel adj.
|
|
Ornithology |
|
197 |
Ornithology |
hint leyleği ile aynı cinse mensup onun kadar büyük olmayan bir leylek |
adjutant stork n.
|
|
198 |
Ornithology |
hint leyleği ile aynı cinse mensup onun kadar büyük olmayan bir leylek |
adjutant crane n.
|
|
199 |
Ornithology |
hint leyleği ile aynı cinse mensup onun kadar büyük olmayan bir leylek |
adjutant n.
|
|
200 |
Ornithology |
hint leyleği ile aynı cinse mensup onun kadar büyük olmayan bir leylek |
marabout n.
|
|
201 |
Ornithology |
hint leyleği ile aynı cinse mensup onun kadar büyük olmayan bir leylek |
leptoptilos javanicus n.
|
|
202 |
Ornithology |
madagaskar'a özgü nesli tükenmiş olan epiornis ile aynı tür olduğu düşünülen büyük bir kuş |
rukh n.
|
|
Entomology |
|
203 |
Entomology |
vücudun bir tarafındaki iki bacağı ile diğer tarafındaki bir bacağı aynı anda hareket ettirerek yürüme |
tripodic walk n.
|
|
204 |
Entomology |
vücudun bir tarafındaki iki bacağı ile diğer tarafındaki bir bacağı aynı anda hareket eden |
tripodic adj.
|
|