genuine - Türkisch Englisch Wörterbuch

genuine

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "genuine" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 20 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
genuine adj. gerçek
This means genuine commitment to the Stability and Growth Pact and structural reforms.
Bu, İstikrar ve Büyüme Paktı'na ve yapısal reformlara gerçek anlamda bağlılık anlamına gelmektedir.

More Sentences
genuine adj. hakiki
The jacket I bought today is genuine leather.
Bugün aldığım ceket hakiki deri.

More Sentences
General
genuine adj. içten
Once again, it is our genuine hope that we will all be able to benefit from this friendship.
Bir kez daha, bu dostluktan hepimizin faydalanabilmesi en içten dileğimizdir.

More Sentences
genuine adj. samimi
I like our professor because she's a genuine person with no hidden agenda.
Bizim dersin hocasını seviyorum çünkü gizlisi saklısı olmayan samimi biri.

More Sentences
Technical
genuine n. orijinal
This is a genuine picture by Picasso.
Bu, Picasso tarafından yapılmış orijinal bir resimdir.

More Sentences
genuine adj. hakiki
These pearls are genuine, not artificial.
Bu inciler hakikidir, yapay değil.

More Sentences
genuine adj. gerçek
I think that we should make a commitment to a genuine Europe-wide public holiday.
Avrupa çapında gerçek bir resmi tatil taahhüdünde bulunmamız gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
Textile
genuine adj. hakiki
That football is made of genuine leather.
O futbol topu hakiki deriden yapılmış.

More Sentences
Common Usage
genuine adj. özgün
General
genuine adj. mevsuk
genuine adj. harbi
genuine adj. asıl
genuine adj. hilesiz
genuine adj. sahici
genuine adj. saf
genuine adj. öz
genuine adj. içi dışı bir
genuine adj. içten gelen
genuine adj. halis muhlis
genuine adj. özbeöz

Bedeutungen, die der Begriff "genuine" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 28 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
genuine leather n. gerçek deri
That football is made of genuine leather.
O futbol topu gerçek deriden imal edilmiştir.

More Sentences
genuine identity n. özgün kimlik
genuine fault n. asli kusur
genuine fault n. asli hata
genuine product quality n. orijinal ürün kalitesi
genuine misunderstanding n. doğal/şüphe uyandırmayan yanlış anlama
genuine self n. hakiki benlik
genuine leather belt n. gerçek deri kemer
be genuine v. özgün olmak
not genuine adj. sahte
Idioms
genuine article n. bir şeyin orijinalı
genuine article n. bir şeyin hakikisi
Trade/Economic
genuine quality n. gerçek kalite
genuine liabilities n. gerçek pasifler
genuine progress indicator n. gerçek gelişim göstergesi
genuine assets n. gerçek aktifler
genuine progress index n. gerçek gelişme endeksi
genuine asset n. gerçek varlık
genuine savings n. gerçek tasarruflar
genuine assets n. gerçek varlıklar
genuine coverage rate n. orijinal parça piyasa payı
genuine parts n. orijinal parçalar
genuine share n. orijinal parça piyasa payı
non-genuine adj. sahte
non-genuine adj. yanlış
Law
capacity and genuine assent n. ehliyet
genuine link n. gerçek bağ
Medical
genuine stress urinary incontinence n. gerçek stres üriner inkontinans