denetlemek

Bedeutungen von dem Begriff "denetlemek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 34 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	denetlemek	check v.
The European Union and the ILO must check that these working guidelines are consistently adhered to. Avrupa Birliği ve UÇÖ, bu çalışma kılavuzlarına tutarlı bir şekilde uyulup uyulmadığını denetlemelidir. More Sentences
2	Common Usage	denetlemek	control v.
As I see it, controlling the enforcers should be a job for the Commission. Gördüğüm kadarıyla, uygulayıcıları denetlemek Komisyon'un görevi olmalıdır. More Sentences
3	Common Usage	denetlemek	inspect v.
Even the Court of Auditors does not have the opportunity fully to inspect the Commission. Sayıştay bile Komisyonu tam olarak denetleme imkanına sahip değildir. More Sentences
General
4	General	denetlemek	oversee v.
The task of the Aviation Safety Agency will be to approve aircraft, certify them and oversee their operation. Havacılık Güvenliği Ajansı'nın görevi uçakları onaylamak, sertifikalandırmak ve operasyonlarını denetlemek olacaktır. More Sentences
5	General	denetlemek	audit v.
We're being audited. Denetleniyoruz. More Sentences
6	General	denetlemek	control v.
As I see it, controlling the enforcers should be a job for the Commission. Gördüğüm kadarıyla, uygulayıcıları denetlemek Komisyon'un görevi olmalıdır. More Sentences
7	General	denetlemek	monitor v.
The EU cannot monitor the whole world. AB tüm dünyayı denetleyemez. More Sentences
8	General	denetlemek	police v.
Anyway, it is a directive and should be policed by Member States, not by the Commission. Her neyse, bu bir direktiftir ve Komisyon tarafından değil Üye Devletler tarafından denetlenmelidir. More Sentences
9	General	denetlemek	supervise v.
Under Article 88, the Commission is obliged to supervise state aid. 88. Madde uyarınca Komisyon devlet yardımlarını denetlemekle yükümlüdür. More Sentences
Trade/Economic
10	Trade/Economic	denetlemek	audit v.
We're being audited. Denetleniyoruz. More Sentences
Technical
11	Technical	denetlemek	supervise v.
Under Article 88, the Commission is obliged to supervise state aid. 88. Madde uyarınca Komisyon devlet yardımlarını denetlemekle yükümlüdür. More Sentences
12	Technical	denetlemek	police v.
Anyway, it is a directive and should be policed by Member States, not by the Commission. Her neyse, bu bir direktiftir ve Komisyon tarafından değil Üye Devletler tarafından denetlenmelidir. More Sentences
13	Technical	denetlemek	inspect v.
Even the Court of Auditors does not have the opportunity fully to inspect the Commission. Sayıştay bile Komisyonu tam olarak denetleme imkanına sahip değildir. More Sentences
Computer
14	Computer	denetlemek	check v.
The European Union and the ILO must check that these working guidelines are consistently adhered to. Avrupa Birliği ve UÇÖ, bu çalışma kılavuzlarına tutarlı bir şekilde uyulup uyulmadığını denetlemelidir. More Sentences
General
15	General	denetlemek	examine v.
16	General	denetlemek	superintend v.
17	General	denetlemek	hand over v.
18	General	denetlemek	guard v.
19	General	denetlemek	check over v.
20	General	denetlemek	check through v.
21	General	denetlemek	surveil v.
22	General	denetlemek	review v.
23	General	denetlemek	excuss v.
24	General	denetlemek	overeye [obsolete] v.
25	General	denetlemek	overwatch v.
26	General	denetlemek	screen v.
27	General	denetlemek	survise [obsolete] v.
28	General	denetlemek	sus [uk] v.
Phrasals
29	Phrasals	denetlemek	watch over v.
Idioms
30	Idioms	denetlemek	check up on v.
Trade/Economic
31	Trade/Economic	denetlemek	survey v.
Politics
32	Politics	denetlemek	monitor to v.
Archaic
33	Archaic	denetlemek	seruewe v.
34	Archaic	denetlemek	servewe v.

Bedeutungen, die der Begriff "denetlemek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 56 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	hesapları denetlemek	audit v.
The accounts have been audited. Hesaplar denetlendi. More Sentences
2	Common Usage	yazım hatalarını denetlemek	proofread v.
You should learn to proofread. Yazım hatası denetlemeyi öğrenmen gerekir. More Sentences
General
3	General	en ufak ayrıntısına kadar denetlemek	micromanage v.
The control freak manager micromanages her employees' work. Kontrol manyağı müdür, çalışanlarının işlerini en ufak ayrıntısına kadar denetliyor. More Sentences
4	General	en ufak ayrıntısına kadar denetlemek	micromanage v.
The control freak manager micromanages her employees' work. Kontrol manyağı müdür, çalışanlarının işlerini en ufak ayrıntısına kadar denetliyor. More Sentences
Trade/Economic
5	Trade/Economic	hesapları denetlemek	audit v.
The accounts have been audited. Hesaplar denetlendi. More Sentences
General
6	General	seçimin yürütülüşünü denetlemek için atanan kimse	inspector n.
7	General	denetlemek (hesapları)	audit v.
8	General	işleyişini denetlemek	regulate v.
9	General	gözetip denetlemek	supervise v.
10	General	çalışmasını denetlemek	regulate v.
11	General	doğruluğunu denetlemek	crosscheck v.
12	General	gözetip denetlemek	take someone in hand v.
13	General	geçerliğini denetlemek	validate v.
14	General	kendi kendini denetlemek	self-evaluate v.
15	General	yeniden denetlemek	recheck v.
16	General	hesabı denetlemek	audit an account v.
17	General	uygunluğunu denetlemek	screen out v.
18	General	bir işlemin doğruluğunu denetlemek	crosscheck v.
19	General	denetlemek veya eşlik etmek	matronize v.
20	General	denetlemek veya eşlik etmek	matronise v.
21	General	(konukların) hareketlerini yönlendirip denetlemek	wrangle v.
22	General	ev sahibesi olarak denetlemek	mistress v.
23	General	aşırı denetlemek	overcontrol v.
24	General	okul denetlemek	inspect a school v.
25	General	ustabaşı statüsüyle denetlemek	foreman v.
26	General	kapsamlıca denetlemek	outlook v.
27	General	iyice denetlemek	superinspect v.
28	General	(askeri birlikleri) denetlemek	survey v.
Phrasals
29	Phrasals	tekrar denetlemek	check back v.
30	Phrasals	dikkatlice denetlemek	stand over v.
31	Phrasals	sıkı bir şekilde denetlemek	stand over v.
32	Phrasals	(birini) zırt pırt denetlemek	check up on (someone) v.
33	Phrasals	(birini/bir şeyi) denetlemek	check up (on someone or something) v.
Idioms
34	Idioms	(birini) denetlemek	run the rule over (one) [uk] v.
35	Idioms	hızlıca uygun/doğru olup olmadığını denetlemek	run the rule over [uk] v.
36	Idioms	doğruluğunu/uygunluğunu denetlemek	run the rule over [uk] v.
37	Idioms	birinin davranışlarını uzun süre denetlemek/gözlem altına almak	summer and winter v.
38	Idioms	(birini/bir şeyi) iyi kontrol etmek/denetlemek	be on the watch (for someone or something) v.
39	Idioms	gençleri sosyal ortamlarda gözetip denetlemek	do gooseberry [obsolete] v.
40	Idioms	'-i denetlemek/kontrol etmek	keep watch on v.
41	Idioms	birini/bir şeyi denetlemek/kontrol etmek	keep watch on someone or something v.
42	Idioms	(birini) kontrol etmek/denetlemek	look over (one's) shoulder v.
Trade/Economic
43	Trade/Economic	tekrar denetlemek	review v.
44	Trade/Economic	yeniden denetlemek	review v.
Politics
45	Politics	abd, ingiltere, kanada, avustralya ve yeni zelanda istihbarat örgütlerinin dünya üzerindeki iletişim sistemlerini denetlemek amacıyla kurdukları ortak projenin kod adı	echelon n.
46	Politics	konsey işlemlerinin hukuka uygunluğunu denetlemek	review the legality of acts of the council v.
47	Politics	konsey tasarruflarının hukuka uygunluğunun denetlemek	review the legality of acts of the council v.
Technical
48	Technical	görevi demiryolu raylarını denetlemek olan işçi	lineman n.
49	Technical	geçerliğini denetlemek	validate v.
50	Technical	iki kere denetlemek	double-check v.
51	Technical	suyun geçip geçmediğini denetlemek	stanch v.
52	Technical	valf kullanarak bir sıvının akımını denetlemek	valve v.
Computer
53	Computer	kimlik denetlemek	authenticate v.
Automotive
54	Automotive	ingiliz hükümeti'nin motorlu taşıtların güvenlik standartlarına uygunluğunu denetlemek için zorunlu tuttuğu düzenli muayene	mot n.
Gastronomy
55	Gastronomy	etin ne kadar piştiğini denetlemek için rostonun ortasına yerleştirilen termometre	meat thermometer n.
Military
56	Military	elektronik yayım aletinin kullanımını onaylamak, denetlemek veya yasaklamak için uygulanan emirler	emission control orders n.