decisive - Türkisch Englisch Wörterbuch

decisive

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "decisive" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 19 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
decisive adj. kararlı
She needs to be more decisive at work.
İş yerinde daha kararlı davranması gerekiyor.

More Sentences
General
decisive adj. kesin
They defeated the enemy in a decisive battle.
Düşmanı kesin bir savaşla mağlup ettiler.

More Sentences
decisive adj. belirleyici
Room size was a decisive factor in establishing a venue for the ball.
Balo için mekan belirlenmesinde oda büyüklüğü belirleyici bir faktör olmuştur.

More Sentences
Politics
decisive adj. kararlı
If fraud is to be successfully combated, then decisive intervention is indispensable.
Dolandırıcılıkla başarılı bir şekilde mücadele edilecekse, kararlı bir müdahale kaçınılmazdır.

More Sentences
General
decisive adj. kati
decisive adj. kesinkes
decisive adj. kesin sonuca ulaştıran
decisive adj. nihai
decisive adj. sonuca götüren
decisive adj. şüphesiz
decisive adj. sonuç üzerinde rol oynayan
decisive adj. aşılmaz
decisive adj. geçilmez
decisive adj. emredici
decisive adj. dönüş noktası niteliğinde
decisive adj. kriz yaratıcı
decisive adj. sebatkar
decisive adj. fikrinde direnen
Politics
decisive adj. azimli

Bedeutungen, die der Begriff "decisive" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 23 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
decisive factor n. belirleyici faktör
I consider this to be the most decisive factor, and I would say that this is the weakest point at the moment.
Bunun en belirleyici faktör olduğunu düşünüyorum ve şu anda en zayıf noktanın da bu olduğunu söyleyebilirim.

More Sentences
decisive moment n. dönüm noktası
decisive moment n. karar anı
decisive victory n. mutlak zafer
decisive victory n. kesin zafer
decisive answer n. kesin yanıt
decisive advantage n. belirgin üstünlük
be decisive v. belirleyici olmak
be decisive in v. bir şeyi yapmada kararlı olmak
be decisive of v. karara bağlamak
be decisive v. kesinlik kazanmak
be decisive v. kararlılık göstermek
have a decisive advantage over someone v. birine karşı belirgin bir üstünlüğü olmak
Law
decisive oath n. davayı sonuçlandıran yemin
decisive oath n. kati yemin
decisive oath n. kesin yemin
Politics
decisive voter n. kararlı seçmen
Military
decisive action n. harbin kaderini belirleyen muharebe
decisive engagement n. kesin sonuçlu muharebe
decisive engagement n. muhabereye tamamıyla girme
decisive action n. nihai muharebe
decisive engagement n. yenen ve yenilen tarafı kesin olarak belirleyecek muharebe
decisive point n. kesin nokta