badly - Türkisch Englisch Wörterbuch

badly

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "badly" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 12 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
badly adv. kötü bir şekilde
I would be the first to admit that the French Government has presented its case badly.
Fransız Hükümetinin kendi durumunu kötü bir şekilde sunduğunu kabul eden ilk kişi ben olacağım.

More Sentences
General
badly adv. ağır
I am very much surprised to hear that he got badly injured in a motorcar accident.
Bir araba kazasında ağır yaralandığını duyduğumda çok şaşırdım.

More Sentences
badly adv. berbat bir şekilde
The badly burnt pilot was still in the cockpit.
Berbat bir şekilde yanmış pilot hâlâ pilot kabinindeydi.

More Sentences
badly adv. fena bir şekilde
Tom has been badly beaten.
Tom fena bir şekilde dövüldü.

More Sentences
badly adv. kötü
That is up to each Member State, but the functions should be separated so that they are both done well instead of badly.
Bu her Üye Devlete bağlıdır, ancak işlevler birbirinden ayrılmalıdır ki her ikisi de kötü yerine iyi yapılabilsin.

More Sentences
badly adv. fena
Tom hasn't done badly.
Tom'un durumu fena değil.

More Sentences
badly adv. berbat
Some people are well off and others are badly off.
Bazı insanların durumu iyi, bazılarının ise berbat.

More Sentences
badly adv. çok
The reports concerning discharge show just how badly administrative reforms are needed.
Taburculukla ilgili raporlar idari reformlara ne kadar çok ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir.

More Sentences
badly adv. şiddetle
I applaud the entire Marco Polo Programme, which is badly needed to stop congestion.
Tıkanıklığı durdurmak için şiddetle ihtiyaç duyulan Marco Polo Programının tamamını alkışlıyorum.

More Sentences
badly adv. fena halde
Tom was badly injured in a traffic accident.
Tom, bir trafik kazasında fena halde yaralandı.

More Sentences
badly adv. kötüce
badly adv. feci bir şekilde

Bedeutungen, die der Begriff "badly" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 125 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
behave badly v. kötü davranmak
I've been told that I behaved badly.
Bana kötü davrandığım söylendi.

More Sentences
be badly wounded v. ağır yaralanmak
Layla was badly wounded.
Leyla ağır yaralandı.

More Sentences
be badly injured v. ağır yaralanmak
The girl was badly injured in the traffic accident.
Kız trafik kazasında ağır yaralandı.

More Sentences
dress badly v. kötü giyinmek
Marta dresses badly.
Marta kötü giyinir.

More Sentences
treat badly v. kötü davranmak
Does Tom think he's been treated badly?
Tom kendisine kötü davranıldığını mı düşünüyor?

More Sentences
badly off adj. beş parasız
Some people are well off and others are badly off.
Bazı insanlar varlıklı ve diğerleri beş parasız.

More Sentences
badly hurt adj. ağır yaralı
Tom could've been badly hurt.
Tom ağır yaralanabilirdi.

More Sentences
badly wounded adj. ağır yaralı
Layla was badly wounded.
Layla ağır yaralıydı.

More Sentences
badly written adj. kötü yazılmış
This article is badly written.
Bu makale kötü yazılmış.

More Sentences
Phrasals
go badly v. kötü gitmek
Business is going badly.
İşler kötü gidiyor.

More Sentences
General
badly missed opportunity n. kötü biçimde kaçırılmış fırsat
badly burnt n. marsık
badly-paid job n. düşük maaşlı iş
come off badly v. kötü ama hasarsız atlatmak
do badly v. becerememek
do badly v. durumu kötü olmak
come off badly v. kötü sonuca ulaşmak
feel badly about v. üzülmek
be badly injured v. ağır yara almak
go badly v. fena gitmek
fare badly v. birisi için kötü olmak
come off badly v. avucunu yalamak
be badly in need of v. kıvranmak
be badly off v. sıkıntıda olmak
be badly off v. darda kalmak
badly want v. aşırı derecede istemek
beat someone badly v. fena benzetmek
wear badly v. dayanıksız olmak
turn out badly v. kötü bir şekilde sonuçlanmak
be treated badly v. fena muamele görmek
be treated badly v. kötü muamele görmek
sell badly v. ucuza satılmak
sell badly v. ucuza gitmek
damage badly v. ağır zarar vermek
come out badly v. kötü/olumsuz sonuçlanmak
end up badly v. kötü bitmek
end up badly v. sonu kötü olmak
be badly affected v. kötü etkilenmek
be badly influenced v. kötü etkilenmek
want something so badly v. bir şeyi çok istemek
do badly v. kötü gitmek
end up badly v. kötü sonla bitmek
end badly v. (film/kitap) kötü sonla bitmek
be treated badly v. kötü bir muameleye tabi tutulmak
be treated badly v. kötü bir muamele görmek
age badly v. kalitesini kaybetmek
age badly v. eski kalitesini kaybetmek
badly off adj. eli darda
badly tuned adj. kötü ayarlanmış
badly tuned adj. kötü ayarlı
badly needed adj. çok gerekli
badly-designed adj. kötü tasarlanmış
badly-dressed adj. kötü giyimli
badly-nourished adj. kötü beslenen
badly-maintained adj. kötü bakımlı
badly behaved adj. yaramaz
badly behaved adj. terbiyesiz
Phrasals
go badly v. başarısız gitmek
go badly v. ters gitmek
go badly with v. işler/durumlar (birisi için/açısından) kötü gitmek
go badly with v. biri/bir şey için işler ters gitmek
Colloquial
ache badly v. kopmak
do badly at school v. okulda başarılı olamamak
be badly off v. beş parasız olmak
be badly off v. fakir olmak
be badly off v. dara düşmek
be badly off v. kötü durumda olmak
be badly off v. durumu kötü olmak
badly off adj. fakir
badly off adj. parasız
badly off adj. yoksul
badly off for (something) [uk] adj. yeterince (bir şeye) sahip değil
badly off for (something) [uk] adj. (bir şeyi) eksik
badly off for (something) [uk] adj. (bir şeyden) yeterince yok
Idioms
be badly turned out v. kötü giyinmek
be badly turned out v. üstüne başına dikkat etmemek
be badly turned out v. giydiklerine dikkat etmemek
be badly turned out v. giysilerine/görünüşüne dikkat etmemek
be badly turned out v. üstü başı/giydikleri/görünüşü kötü olmak
go badly v. başarısızlıkla sonuçlanmak
reflect badly on something v. gölge düşürmek
play one's cards badly v. elindeki kozu kötü kullanmak
go badly with someone v. işler/durumlar (birisi için/açısından) kötü gitmek
reflect badly on something v. olumsuz yansımak
be badly off for something [uk] v. yeterince bir şeye sahip olmamak
be badly off for something [uk] v. bir şeyin eksikliğini çekmek/duymak
be badly off for something [uk] v. gerekli olan bir şeyden yeterince olmamak/kalmamak
be badly turned out v. kötü giyinmek
be badly turned out v. üstüne başına dikkat etmemek
be badly turned out v. giydiklerine dikkat etmemek
be badly turned out v. görünüşüne dikkat etmemek
be badly turned out v. üstü başı/giydikleri/görünüşü kötü olmak
go badly with someone or something v. biri/bir şey için işler fena/kötü gitmek
go badly with someone or something v. biri/bir şey için işler ters gitmek
go badly with someone or something v. işler biri/bir şey açısından ters gitmek
go badly with someone or something v. işler biri/bir şey açısından kötü/fena gitmek
go down badly (with somebody) v. (birine) kötü bir şekilde ulaşmak
go down badly (with somebody) v. (biri tarafından) sevilmemek
go down badly (with somebody) v. (biri tarafından/açısından) kötü karşılanmak
go down badly (with somebody) v. (biri tarafından) beğenilmemek
go down badly (with somebody) v. (biri tarafından) kabul görmemek
be badly turned out v. kötü giyinmek
be badly turned out v. üstüne başına dikkat etmemek
be badly turned out v. giydikleri kötü olmak
be badly turned out v. üstü başı kötü olmak
do badly by (someone) v. (biriyle) yeterince ilgilenmemek
do badly by (someone) v. (birine) kötü davranmak
do badly by (someone) v. (birine) yeterince iyi davranmamak
do badly by (someone) v. (birine) gerektiği gibi davranmamak
do badly by (someone) v. (birine) saygısızlık etmek
go down badly v. kötü karşılanmak
go down badly v. beğenilmemek
go down badly v. sevilmemek
go down badly v. kabul görmemek
go down badly v. kötü algılanmak
go down badly v. kötü gitmek
go down badly v. olumsuz karşılanmak
Speaking
she/he dressed me down badly expr. beni bir güzel haşladı
she/he dressed me down badly expr. beni bir güzel azarladı
I've never misread anybody this badly before expr. daha önce hiç kimseyi bu kadar yanlış tanımamıştım
Technical
badly graded sand n. tane dağılımı uygunsuz kum
badly blown adj. bozuk üflenmiş
British Slang
badly packed kebab n. am
badly packed kebab n. kuku
badly packed kebab n. vajina