Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | yanılsama | illusion i. | ||
In Brussels, however, we are even denied the illusion of security. Ancak Brüksel'de güvenlik yanılsamasından bile mahrum bırakılıyoruz. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Bilgisayar | yanılsama | illusion i. | ||
It is therefore an illusion to think that there will never be another outbreak. Bu nedenle başka bir salgının asla olmayacağını düşünmek bir yanılsamadır. More Sentences |
||||
Linguistics | ||||
Dilbilim | yanılsama | illusion i. | ||
We are fed up with the illusion of victory. Zafer yanılsamasından bıktık usandık. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | yanılsama | facade i. | ||
Genel | yanılsama | false notion i. |