Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | yabancılaştırmak | alienate f. | ||
Such an approach alienates the citizens and increases their suspicion instead of bringing them closer. Böyle bir yaklaşım vatandaşları yakınlaştırmak yerine yabancılaştırır ve kuşkularını arttırır. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | yabancılaştırmak | alienate f. | ||
Genel | yabancılaştırmak | estrange from f. | ||
Genel | yabancılaştırmak | estrange f. | ||
Genel | yabancılaştırmak | alienate from f. | ||
Genel | yabancılaştırmak | abalienate f. | ||
Genel | yabancılaştırmak | alien f. | ||
Genel | yabancılaştırmak | irreconcile [obsolete] f. | ||
Genel | yabancılaştırmak | disacquaint f. | ||
Genel | yabancılaştırmak | freeze f. | ||
Genel | yabancılaştırmak | stranger [obsolete] f. | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | yabancılaştırmak | drive apart f. | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | yabancılaştırmak | avert f. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | (birini) bir şeye yabancılaştırmak | alienate (one) from i. |
Öbek Fiiller | (birini) bir şeye yabancılaştırmak | alienate (one) from i. |
Öbek Fiiller | birini birine/bir şeye yabancılaştırmak | alienate someone from someone or something f. |
Öbek Fiiller | birini birine/bir şeye yabancılaştırmak | alienate someone from someone or something f. |