| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | wonderful! ünl. | maşallah |
| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | wonderful s. | müthiş | ||
|
She's a wonderful girl. O müthiş bir kız. More Sentences |
||||
| Yaygın Kullanım | wonderful s. | harika | ||
|
Mr President, I have never before had the honour of speaking for three long minutes in this wonderful Chamber. Sayın Başkan, daha önce bu harika Meclis'te üç dakika boyunca konuşma onuruna erişmemiştim. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | a wonderful life i. | harika bir hayat | ||
|
Sami had a wonderful life. Sami'nin harika bir hayatı vardı. More Sentences |
||||
| Genel | wonderful place i. | harika yer | ||
|
The city has wonderful places to walk with children. Şehirde çocuklarla yürümek için harika yerler var. More Sentences |
||||
| Genel | wonderful s. | harika | ||
|
Mr President, I have never before had the honour of speaking for three long minutes in this wonderful Chamber. Sayın Başkan, daha önce bu harika Meclis'te üç dakika boyunca konuşma onuruna erişmemiştim. More Sentences |
||||
| Genel | wonderful s. | mükemmel | ||
|
This is a wonderful opportunity to showcase our country. Ülkemizi tanıtmak açısından mükemmel bir olanak. More Sentences |
||||
| Genel | wonderful s. | şahane | ||
|
It would be wonderful if you could sing at our wedding. Düğünümüzde söyleyebilsen şahane oldurdu. More Sentences |
||||
| Speaking | ||||
| Konuşma | you are wonderful expr. | harikasın | ||
|
You are wonderful. Harikasın. More Sentences |
||||
| Konuşma | you're wonderful expr. | harikasın | ||
|
You're wonderful people. Siz harika insanlarsınız. More Sentences |
||||
| Konuşma | you look wonderful expr. | harika görünüyorsun | ||
|
You look wonderful tonight. Bu gece harika görünüyorsun. More Sentences |
||||
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | wonderful s. | harikulade | ||
| General | ||||
| Genel | the most wonderful i. | en harika | ||
| Genel | wonderful place i. | muhteşem yer | ||
| Genel | wonderful resource i. | harika kaynak | ||
| Genel | marvel at something wonderful f. | parmak ısırmak | ||
| Genel | marvel at something wonderful f. | parmağı ağzında kalmak | ||
| Genel | wonderful s. | göz kamaştırıcı | ||
| Genel | wonderful s. | fevkalade | ||
| Genel | wonderful s. | nefis | ||
| Genel | wonderful s. | şaşılacak | ||
| Genel | just wonderful s. | tek kelimeyle harika | ||
| Genel | wonderful s. | olağanüstü | ||
| Genel | wonderful [obsolete] s. | mucizevi | ||
| Genel | wonderful [obsolete] s. | hayret verici | ||
| Genel | wonderful [dialect] zf. | mükemmelce | ||
| Genel | wonderful [dialect] zf. | harika bir şekilde | ||
| Phrases | ||||
| İfadeler | what a wonderful world expr. | ne harika bir dünya | ||
| Colloquial | ||||
| Konuşma Dili | a wonderful mother i. | harika bir anne | ||
| Konuşma Dili | weird and wonderful s. | sıra dışı ve şahane | ||
| Konuşma Dili | weird and wonderful s. | tuhaf ama sanatsal | ||
| Konuşma Dili | weird and wonderful s. | garip ama çekici | ||
| Konuşma Dili | weird and wonderful s. | tuhaf bir şekilde hoş | ||
| Konuşma Dili | weird and wonderful s. | tuhaf bir çekiciliği olan | ||
| Konuşma Dili | weird and wonderful s. | garip bir şekilde beğeni uyandıran | ||
| Konuşma Dili | weird and wonderful s. | çekici fakat değişik | ||
| Konuşma Dili | weird and wonderful s. | akıllıca/güzel ama tuhaf | ||
| Konuşma Dili | having a wonderful time, wish you were here expr. | harika zaman geçiriyorum, keşke burada olsan | ||
| Idioms | ||||
| Deyim | put on a wonderful show f. | bir şeyi harika yapmak | ||
| Deyim | put on a wonderful show f. | bir konuda harika performans göstermek | ||
| Deyim | put on a wonderful show f. | bir konuda harika performans sergilemek | ||
| Deyim | (how) wonderful! expr. | hay maşallah be! | ||
| Deyim | (how) wonderful! expr. | hey maşallah be! | ||
| Speaking | ||||
| Konuşma | how wonderful! expr. | dünya varmış! | ||
| Konuşma | I'm having a wonderful time; wish you were here expr. | harika zaman geçiriyorum keşke burada olsan | ||
| Konuşma | you look wonderful expr. | harika gözüküyorsun | ||
