| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | wider s. | daha geniş | ||
|
Yet, in the European Union we may have a model for wider global governance. Yine de Avrupa Birliği'nde daha geniş bir küresel yönetim için bir modele sahip olabiliriz. More Sentences |
||||
| Genel | wider s. | geniş | ||
|
In practice the Wider Europe policy covers relations with our eastern neighbours which are in Europe. Uygulamada Geniş Avrupa politikası, Avrupa'da bulunan doğu komşularımızla olan ilişkileri de kapsamaktadır. More Sentences |
||||
| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | wider family i. | (çekirdek aile bireyleri dışındaki) yakın akrabalar |
| Genel | wider audience i. | daha geniş kitle |
| Idioms | ||
| Deyim | cast one's net wider f. | (değerlendirmenin vs) kapsamını geniş tutmak |
| Deyim | cast (one's) net wider f. | birçok farklı seçeneği değerlendirmek |
| Deyim | cast (one's) net wider f. | bakış açısını geniş tutmak |
| Deyim | cast your net wider f. | farklı seçenekleri değerlendirmek |
| Deyim | cast your net wider f. | bakış açısını geniş tutmak |
| Deyim | cast your net wider f. | birçok farklı seçeneği değerlendirmek |
| Deyim | cast the net wider f. | farklı seçenekleri değerlendirmek |
| Deyim | cast the net wider f. | bakış açısını geniş tutmak |
| Deyim | cast the net wider f. | birçok farklı seçeneği değerlendirmek |
| Trade/Economic | ||
| Ticaret/Ekonomi | wider band i. | geniş dalgalanma marjlı döviz kuru sistemi |
| Traffic | ||
| Trafik | no vehicles wider than indicated expr. | ... m'den daha geniş araçlar giremez |
