Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | var eden | presentific s. |
Genel | var eden | presentifical s. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | yeniden var eden kimse | reestablisher i. |
Genel | kendini yeniden var eden | self-renewing s. |
Genel | yüzey oluşumlarını var eden | superficial s. |
Colloquial | ||
Konuşma Dili | seni huzursuz eden bir şey mi var? | (are) things getting you down? expr. |
Konuşma Dili | seni huzursuz eden bir şey mi var? | things got you down? expr. |
Speaking | ||
Konuşma | devam eden bir toplantı var | there is a meeting in progress expr. |
Law | ||
Hukuk | avrupa'da derebeylik sisteminden önce var olan, günümüzde sadece shetland ve orkney'de devam eden toprak mülkiyeti türü | udal i. |
Philosophy | ||
Felsefe | karl jaspers'in varoluşçuluk felsefesinde var olanla insan bilincinin sınırlarını aşan arasında aracılık eden bir simge | cipher i. |