to let - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

to let

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"to let" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

İngilizce Türkçe
Idioms
to let s. kiralık

"to let" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 64 sonuç

İngilizce Türkçe
General
flat to be let i. kiralık kat
house to let i. kiralık ev
let something out to somebody f. kiraya vermek
not to let someone out of sight f. gözünden hiç kaçırmamak
let something off to somebody f. kiraya vermek
not to let f. izin vermemek
not to let in f. içeri almamak
not to let go f. bırakmamak
not to let someone off the sight f. yakın takibe almak
not to let any information leak out f. haber sızdırmamak
buy-to-let [uk] f. yatırım olarak mülk satın alıp kiraya vermek
Phrases
just to let you know expr. Bilmenizi isterim
let the experts see to it expr. işi uzmanına bırakın
Proverb
let the cobbler stick to his last kendi alanında olmayan bir olaya müdahale etme
let the cobbler stick to his last çizmeden yukarı çıkma
Colloquial
let fear be dead to us expr. bırakın korku nedir bilmeyelim
Idioms
to let sleeping dogs lie f. işi kurcalamamak
buy to let f. kiraya vermek için almak
buy to let f. başkasına kiralamak için almak
need to let off (some) steam f. içini dökmeye ihtiyacı olmak
need to let off (some) steam f. içini döküp rahatlamaya ihtiyacı olmak
need to let off (some) steam f. stres atmaya ihtiyacı olmak
need to let off (some) steam f. gerginliğini atmaya ihtiyacı olmak
need to let out (some) steam f. içini dökmeye ihtiyacı olmak
need to let out (some) steam f. içini döküp rahatlamaya ihtiyacı olmak
need to let out (some) steam f. stres atmaya ihtiyacı olmak
need to let out (some) steam f. gerginliğini atmaya ihtiyacı olmak
I'll have to let you go expr. seni tutmayayım
charge it to the dust and let the rain settle it expr. yaz tahtaya alırsın haftaya
I'll have to let you go expr. zamanını almayayım
Speaking
I would like to let you know expr. bilmeni isterim
I'm not gonna let anything bad happen to you expr. başına kötü bir şey gelmesine izin vermeyeceğim
let me talk to him expr. bırak onunla konuşayım
aren't you going to let me in? expr. beni içeri almayacak mısın?
let that be a lesson to you expr. bu sizin kulağınıza küpe olsun
let that be a lesson to you expr. bu senin kulağına küpe olsun
I'm not gonna let that happen to you expr. bunun sana olmasına izin vermeyeceğim
it's time to let go of the past expr. geçmişi bırakmanın vakti geldi
don't let anything happen to it expr. ona bir şey olmasına izin verme
don't let anything happen to her expr. ona bir şey olmasına izin verme
don't let it get to you expr. kendini çok üzme
let me make it clear to you expr. önce şunu açıklığa kavuşturayım
don't let anything happen to him expr. ona bir şey olmasına izin verme
let me get back to you on that expr. onunla ilgili seni arayacağım/ararım sonra
don't let it get to you expr. kafana takma
let me get back to you on that expr. o konuda sana (geri) döneceğim
don't let it get to you expr. kendini çok yıpratma
let me introduce you to someone expr. seni biriyle tanıştırayım
let me put you through to the relevant department expr. sizi ilgili bölüme aktarıyorum
I didn't want to let you down expr. seni hayal kırıklığına uğratmak istemedim
let me introduce myself to you expr. size kendimi tanıtayım
I won't let anything happen to you expr. sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim
don't let it get to you expr. seni üzmesine izin verme
let me put you through to the relevant department expr. sizi ilgili birime aktarıyorum
let me introduce myself to you expr. izninizle size kendimi tanıtayım
Chat Usage
jtlyk (just to let you know) kısalt. bilmenizi isterim
Trade/Economic
buy-to-let i. yurt dışından taşınmaz mülk alınması
fly-to-let i. yurt dışından taşınmaz mülk alınması
jet-to-let (uk) i. yurt dışından taşınmaz mülk alınması
jet-to-let i. yabancı bir ülkeden yatırım amaçlı mülk satın alma
buy-to-let [uk] s. yatırım olarak satın alınıp kiraya verilen mülke ait veya ilgili
Marine
to let fly f. bando etmek
to let fly f. birdenbire koyvermek (yelkeni)
Slang
don't let it get to you expr. kafana takma