|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Idioms |
|
1 |
Deyim |
have money, time to play with f.
|
bir şey yapmak için çok paraya, zamana sahip olmak |
|
2 |
Deyim |
have money, time to play with f.
|
bir şey yapmak için elinde bolca para, vakit olmak |
|
3 |
Deyim |
have money, time to play with f.
|
bir şey, yapmak için harcayacak çok parası, vakti olmak |
|
4 |
Deyim |
have money, time to play with f.
|
yapmak için kullanacak çok parası, vakti olmak |
|
5 |
Deyim |
be pressed/pushed for money, space, time f.
|
yeri, parası, zamanı olmamak/kalmamak |
|
6 |
Deyim |
be pressed/pushed for money, space, time f.
|
çok az yeri, parası, zamanı kalmak |
|
7 |
Deyim |
be pressed/pushed for money, space, time f.
|
yere, paraya, zamana sıkışmak |
|
8 |
Deyim |
be pressed/pushed for money, space, time f.
|
yere, paraya, zamana sıkışık olmak |
|
9 |
Deyim |
be pressed/pushed for money, space, time f.
|
yeri, parası, zamanı dar olmak |
|
10 |
Deyim |
be pressed/pushed for money, space, time f.
|
parası, yeri, zamanı az olmak |
|
11 |
Deyim |
time is money expr.
|
vakit nakittir |
|
Speaking |
|
12 |
Konuşma |
time is more valuable than money expr.
|
zaman paradan daha değerlidir |
|
13 |
Konuşma |
time is money expr.
|
vakit nakittir |
|
Trade/Economic |
|
14 |
Ticaret/Ekonomi |
time value of money i.
|
paranın zaman değeri |
|
15 |
Ticaret/Ekonomi |
time value of money i.
|
paranın zaman değeri |
|