Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | taçlandıran | crowning s. | ||
The view from the mountaintop was the crowning moment of the hike. Dağın zirvesindeki manzara, yürüyüşü taçlandıran an oldu. More Sentences |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | taçlandıran başarı | capstone i. |
Genel | taçlandıran başarı | copestone i. |
Genel | taçlandıran son başarı | capsheaf i. |
Genel | taçlandıran durum | crowner i. |
Architecture | ||
Mimarlık | hindu tapınağının ana kulesini taçlandıran disk benzeri yapı | amalaka i. |
Mimarlık | hindu tapınağının ana kulesini taçlandıran kubbe | shikara i. |
Mimarlık | hindu tapınağının ana kulesini taçlandıran kubbe | sikhara i. |
Mimarlık | hindu tapınağının ana kulesini taçlandıran kubbe | sikar i. |