stricken - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

stricken

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"stricken" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 32 sonuç

İngilizce Türkçe
General
stricken s. ıstırap çeken
stricken s. yakalanmış
stricken s. yaralı
stricken s. uğramış
stricken s. tutulmuş
stricken s. felakete uğramış
stricken s. üzgün
stricken s. (hastalık) çeken
stricken s. hastalığa yakalanmış
stricken s. (dert) çeken
stricken s. çarpılmış
stricken s. (hastalıkla) sarsılmış
stricken s. tahrip olmuş
stricken s. muzdarip
stricken s. gelişmiş
stricken s. olgunlaşmış
stricken s. ilerlemiş
stricken s. ilerleme kaydetmiş
stricken s. dengelenmiş
stricken s. (ölçü olarak) silme
stricken s. mahrum bırakan
stricken s. uygunsuz hale getiren
stricken s. yetersiz hale getiren
stricken s. aciz bırakan
stricken s. kısıtlayan
stricken s. sınırlandıran
stricken s. çıkarılmış
stricken s. atılmış
stricken s. silik
stricken s. silinmiş
stricken s. ortadan kaldırılmış
Military
stricken s. (savaş gemisi) envanterden çıkarılan

"stricken" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 54 sonuç

İngilizce Türkçe
General
panic-stricken crowds i. paniğe kapılmış kalabalıklar
stricken village i. savaş veya doğal afetten etkilenmiş köy
be stricken with grief f. acılı olmak
be stricken with griefs f. acılar yaşamak
be grief-stricken f. acılı olmak
be stricken with an ailment f. bir hastalığa yakalanmak
panic stricken s. paniğe kapılmış
disaster stricken s. afetzede
grief stricken s. çok kederli
stricken in years s. yaşlı
poverty stricken s. çok yoksul
stricken with plague s. vebalı
stricken by s. -den ıstırap çeken
heart-stricken s. kalbinden vurulmuş
heart-stricken s. kalbinden yaralı
grief-stricken s. dertli
horror-stricken s. dehşete kapılmış
horror-stricken s. dehşete düşmüş
heart-stricken s. yüreği yanmış
heart-stricken s. acılı
grief-stricken s. talihsiz
grief-stricken s. büyük bir üzüntü içinde olan
poverty-stricken s. yokluk çeken
panic-stricken s. panik
poverty-stricken s. sefil
poverty-stricken s. zavallı
panic-stricken s. paniğe kapılmış
poverty-stricken s. yoksul
poverty-stricken s. aşırı yoksul
poverty-stricken s. çok fakir
poverty-stricken s. çok yoksul
poverty-stricken s. gariban
plague-stricken s. vebalı
plague-stricken s. vebaya yakalanmış
plague-stricken s. vebanın vurduğu
conscience-stricken s. vicdan azabı çeken
terror-stricken s. dehşete kapılmış
grief-stricken s. yas dolu
cancer-stricken s. kansere yakalanmış
famine-stricken s. kıtlık yaşayan
famine-stricken s. kıtlığın vurduğu
horror-stricken s. dizinin bağı çözülmüş
horror-stricken s. korkudan eli ayağı kesilmiş
love-stricken s. aşkı depreşen
love-stricken s. aniden aşka gelen
love-stricken s. aşk ile canlanan
heart-stricken s. şok olmuş
heart-stricken s. korkutulmuş
planet-stricken s. bir gezegenin zararlı etkisi altında kalmış
planet-stricken s. paniğe kapılmış
Politics
stricken regions i. felakete uğramış bölgeler
stricken regions i. zarara uğramış bölgeler
Environment
flood-stricken s. sel basmış
flood-stricken s. sel vurmuş