| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| Trade/Economic | ||||
| Ticaret/Ekonomi | sübvanse | subsidised s. | ||
|
He receives subsidised student loans. O, öğrenci kredileri için sübvanse aldı. More Sentences |
||||
| Ticaret/Ekonomi | sübvanse | subsidized s. | ||
| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| Law | ||||
| Hukuk | sübvanse etmek | subsidise f. | ||
|
You tell us we should not subsidise our agriculture, and I agree. Bize tarımımızı sübvanse etmememiz gerektiğini söylüyorsunuz ve ben de buna katılıyorum. More Sentences |
||||
| Hukuk | sübvanse etmek | subsidize f. | ||
|
It is not uncommon for the government to subsidize agriculture. Hükümetin tarımı sübvanse etmesi alışılmadık bir şey değil. More Sentences |
||||
| Politics | ||||
| Siyasal | sübvanse edilmiş | subsidized s. | ||
|
Corn is the most highly subsidized crop in the United States. Mısır, Amerika Birleşik Devletleri'nde en çok sübvanse edilen üründür. More Sentences |
||||
| Siyasal | sübvanse edilmiş | subsidised s. | ||
|
The fact is that the Atlantic Dawn was not subsidised by the Community and no Community money is therefore involved. Gerçek şu ki, Atlantik Şafağı Topluluk tarafından sübvanse edilmemiştir ve bu nedenle Topluluk fonu söz konusu değildir. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | abd'de düşük gelirli kiracıların kirasını sübvanse eden hükümet destekli program | section eight i. | ||
| Trade/Economic | ||||
| Ticaret/Ekonomi | sübvanse emeklilik | ex-gratis pension i. | ||
| Technical | ||||
| Teknik | sübvanse edilmemiş | nonsubsidized s. | ||
