|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
britanya'da politik parti |
whig i.
|
|
2 |
Genel |
politik oyunlar |
politics i.
|
|
3 |
Genel |
ılımlı politik görüş |
center i.
|
|
4 |
Genel |
politik lider |
fugleman i.
|
|
5 |
Genel |
politik bilimde makaleler |
contributions in political science i.
|
|
6 |
Genel |
politik görüş |
politics i.
|
|
7 |
Genel |
ılımlı politik görüş |
centre i.
|
|
8 |
Genel |
politik etki |
political impact i.
|
|
9 |
Genel |
politik ufuk |
political horizon i.
|
|
10 |
Genel |
politik açıdan bağımsız kimse |
fencesitter i.
|
|
11 |
Genel |
politik açıdan tarafsız |
fencesitter i.
|
|
12 |
Genel |
politik bilimler |
policy sciences i.
|
|
13 |
Genel |
politik görüş |
political view i.
|
|
|
14 |
Genel |
politik belirsizlik |
political uncertainty i.
|
|
15 |
Genel |
politik kötümserlik |
political pessimism i.
|
|
16 |
Genel |
politik destek |
politicial support i.
|
|
17 |
Genel |
politik örgüt |
political organization i.
|
|
18 |
Genel |
eko-politik |
ecopolitics i.
|
|
19 |
Genel |
savaş sonrası politik sahne |
post-war political scene i.
|
|
20 |
Genel |
politik cevap |
political answer i.
|
|
21 |
Genel |
politik harita |
political map i.
|
|
22 |
Genel |
politik tutum |
political stance i.
|
|
23 |
Genel |
politik görüş |
political opinion i.
|
|
24 |
Genel |
politik çevre |
political environment i.
|
|
25 |
Genel |
politik veya başka bir nedenle kamusal alanlarda cephe ya da duvar üzerine tanıtım amacıyla yapılan poster asma eylemi |
flyposting i.
|
|
26 |
Genel |
gençlerin eylemleri ya da etkilerinden doğan, kayda değer kültürel, politik ya da sosyal değişim |
youthquake i.
|
|
27 |
Genel |
politik sonuçlar |
policy consequences i.
|
|
28 |
Genel |
politik dahi |
political genius i.
|
|
29 |
Genel |
direktuvar sistemini yok etmek ve komünist düzeni kurmak için komplo düzenleyen fakat başarısız olan fransız politik provokatör |
babeuf i.
|
|
30 |
Genel |
ırklar arasındaki çatışmaların sebep olduğu sosyal ve politik sorun |
race problem i.
|
|
31 |
Genel |
1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında new york'ta demokrat parti'nin içinde yer alan politik topluluk |
tammany i.
|
|
32 |
Genel |
1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında new york eyaletinde demokrat parti'nin içinde yer alan politik topluluk |
tammany hall i.
|
|
33 |
Genel |
1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında new york eyaletinde demokrat parti'nin içinde yer alan politik topluluk |
tammany society i.
|
|
|
34 |
Genel |
1800'lerde new york'ta güçlü demokratik ve politik bir topluluk olan tammany hall'ın etkinlik ve ilkeleri |
tammanyism i.
|
|
35 |
Genel |
politik amaç |
political aim i.
|
|
36 |
Genel |
politik doğruculuk |
political correctness i.
|
|
37 |
Genel |
medeni veya politik olan şey |
temporalty [obsolete] i.
|
|
38 |
Genel |
birleşik devletlerde politik parti |
whig i.
|
|
39 |
Genel |
politik ya da sosyal kurumları destekleyen doktrin |
establishmentarianism i.
|
|
40 |
Genel |
politik ya da sosyal kurumları destekleyen doktrin |
establishmentism i.
|
|
41 |
Genel |
eskiden belirli politik haklara sahip olan başlıca sosyal sınıf |
estate i.
|
|
42 |
Genel |
politik güç |
juice i.
|
|
43 |
Genel |
politik amaçlı internet korsanlığı eylemi yapan kimse |
hacktivist i.
|
|
44 |
Genel |
sosyal veya politik bir mesele için internet korsanlığı yapan kimse |
hactivitist i.
|
|
45 |
Genel |
memleketin taarruzdan korunmuş, ekonomik ve politik bakımdan kendine yeten iç kısımları |
heartland i.
|
|
46 |
Genel |
politik olmama |
impolicy i.
|
|
47 |
Genel |
politik olmayış |
impoliticness i.
|
|
48 |
Genel |
politik olmama |
impoliticness i.
|
|
49 |
Genel |
politik doğruculuk |
political correctitude i.
|
|
50 |
Genel |
politik ayrımcılık |
political incorrectness i.
|
|
51 |
Genel |
politik kimse |
politician [obsolete] i.
|
|
52 |
Genel |
politik görüş |
politics i.
|
|
53 |
Genel |
politik prensipler |
politics i.
|
|
54 |
Genel |
(politik bir oluşumda) yer alma hakkı |
seat i.
|
|
55 |
Genel |
erek dilin kaynak dil üzerindeki politik, ideolojik ve ekonomik etkisini hiçe sayıp, tamamen kaynak dil odaklı yapılan çeviri |
translatese i.
|
|
56 |
Genel |
politik haklarını vermek |
enfranchise f.
|
|
57 |
Genel |
politik, mali veya mesleki gücünü azaltmak |
destroy f.
|
|
58 |
Genel |
politik olmayan |
unpolitic s.
|
|
59 |
Genel |
politik ya da sosyal kurumları destekleyen |
establishmentarian s.
|
|
60 |
Genel |
politik olmayan |
unpolitical s.
|
|
61 |
Genel |
politik olmayan |
impolitic s.
|
|
62 |
Genel |
kısmen politik |
semipolitical s.
|
|
63 |
Genel |
politik olmayan |
nonpolitical s.
|
|
64 |
Genel |
politik olmayan |
non-political s.
|
|
65 |
Genel |
politik olmayan bir şekilde |
impoliticly zf.
|
|
66 |
Genel |
politik olarak |
politically zf.
|
|
67 |
Genel |
politik olmayan bir şekilde |
impolitically zf.
|
|
68 |
Genel |
politik açıdan |
politically zf.
|
|
69 |
Genel |
politik bir şekilde |
politicly zf.
|
|
70 |
Genel |
politik ve anlamına gelen ön ek |
politico- ök.
|
|
71 |
Genel |
politik anlamına gelen ön ek |
politico- ök.
|
|
72 |
Genel |
politik olarak anlamına gelen ön ek |
politico- ök.
|
|
Phrasals |
|
73 |
Öbek Fiiller |
biri yararına politik konuşmalar yapmak |
stump for someone f.
|
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
birine politik/siyasi destek göstermek |
announce for f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
birini politik/siyasi anlamda desteklemek |
announce for f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
yararına politik konuşmalar yapmak |
stump for f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
(biri) yararına politik konuşmalar yapmak |
stump for (one) f.
|
|
Colloquial |
|
78 |
Konuşma Dili |
leon trotski ve takipçileri tarafından savunulan politik ve ekonomik komünizmin takipçisi kimse |
trot i.
|
|
79 |
Konuşma Dili |
güçlü politik lider |
kingfish i.
|
|
80 |
Konuşma Dili |
politik etki/nüfuz |
juice i.
|
|
81 |
Konuşma Dili |
orta amerikada yaşayan orta sınıf ve politik yönden tutucu amerikan halkı |
middle america i.
|
|
82 |
Konuşma Dili |
politik gezi |
roadshow i.
|
|
Idioms |
|
83 |
Deyim |
politik görüşlerinde köklü bir değişiklik yapma |
a change in (one's) stripes i.
|
|
84 |
Deyim |
siyasi/politik malzeme olan sorun |
a political football i.
|
|
85 |
Deyim |
politik ideolojiler/sosyal eşitsizlikler tarafından ayrıştırılmamış ülke |
one nation i.
|
|
86 |
Deyim |
politik ideolojiler/sosyal eşitsizlikler yüzünden ayrışmamış halk |
one nation i.
|
|
87 |
Deyim |
halkın kolektif iradesinden kaynaklanan politik güç, baskı |
people power i.
|
|
88 |
Deyim |
çin ve komünist olmayan ülkeler arasındaki politik, ekonomik ve kültürel set/bariyer |
the bamboo curtain i.
|
|
89 |
Deyim |
belli politik sorunlarını oldukça içselleştiren genellikle liberal/solcu kimse |
bleeding heart i.
|
|
90 |
Deyim |
tutucu politik görüşleri nedeniyle gazetelere katılmadığı konularda sinirini/şikayetini belirten mektuplar gönderen kimse |
disgusted of tunbridge wells [uk] i.
|
|
91 |
Deyim |
politik görüşlerinde köklü bir değişiklik yapmak |
change one's stripes f.
|
|
92 |
Deyim |
bir düşüncenin (özellikle politik) uç noktalarında olmak |
be on the fringe f.
|
|
93 |
Deyim |
politik malzeme olarak kullanmak |
play politics with something f.
|
|
94 |
Deyim |
(sosyal, politik, finansal) durumunu düzeltmek |
get on in the world f.
|
|
95 |
Deyim |
(sosyal, politik, finansal) durumunu iyileştirmek |
get on in the world f.
|
|
96 |
Deyim |
(sosyal, politik, finansal) durumunu yoluna sokmak |
get on in the world f.
|
|
97 |
Deyim |
politik güç elde etmek/kazanmak |
get into power f.
|
|
98 |
Deyim |
birini/bir şeyi politik/siyasi anlamda desteklemek |
announce (one's support) for someone or something f.
|
|
99 |
Deyim |
birine/bir şeye politik/siyasi destek göstermek |
announce (one's support) for someone or something f.
|
|
100 |
Deyim |
birini/bir şeyi politik anlamda desteklediğini ilan etmek/açıklamak |
announce (one's support) for someone or something f.
|
|
101 |
Deyim |
politik görüşlerinde köklü bir değişiklik yapmak |
change (one's) spots f.
|
|
102 |
Deyim |
köhnemiş (politik uygulamalar) |
on the wrong side of history expr.
|
|
103 |
Deyim |
zamana uymayan (politik uygulamalar) |
on the wrong side of history expr.
|
|
104 |
Deyim |
çağdışı (politik kararlar) |
on the wrong side of history expr.
|
|
105 |
Deyim |
demode (politik uygulamalar) |
on the wrong side of history expr.
|
|
106 |
Deyim |
politik, yasal, ahlaki düzenlemelerin olmadığı durumda |
in a state of nature expr.
|
|
107 |
Deyim |
aşırı tutucu/bağnaz politik görüşlere sahip |
somewhere to the right of genghis khan expr.
|
|
Trade/Economic |
|
108 |
Ticaret/Ekonomi |
ekonomi-politik |
political economy i.
|
|
109 |
Ticaret/Ekonomi |
ekonomi politik |
political economy i.
|
|
110 |
Ticaret/Ekonomi |
politik ekonomi |
political economics i.
|
|
111 |
Ticaret/Ekonomi |
politik iktisat |
political economy i.
|
|
112 |
Ticaret/Ekonomi |
politik ekonomi |
political economy i.
|
|
113 |
Ticaret/Ekonomi |
politik risk |
political risk i.
|
|
114 |
Ticaret/Ekonomi |
geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin |
antiestablishmentarianism i.
|
|
115 |
Ticaret/Ekonomi |
geleneksel sosyal ve politik yapıya muhalefet eden bir doktrin |
antiestablishmentism i.
|
|
116 |
Ticaret/Ekonomi |
politik ekonomi |
dismal science i.
|
|
117 |
Ticaret/Ekonomi |
doğal düzenin toplumu yeterince kontrol ettiğini öne süren bir politik iktisat doktrini |
physiocratism i.
|
|
118 |
Ticaret/Ekonomi |
batamayacak kadar politik |
too political to fail s.
|
|
119 |
Ticaret/Ekonomi |
geleneksel sosyal, politik ya da ekonomik değer ya da ilkelere muhalefet eden |
antiestablishment s.
|
|
120 |
Ticaret/Ekonomi |
etik veya politik yargılardan muaf (analiz) |
positive s.
|
|
Law |
|
121 |
Hukuk |
politik risk |
political risk i.
|
|
122 |
Hukuk |
politik engel |
political obstacle i.
|
|
Politics |
|
123 |
Siyasal |
1800'lerde new york'ta güçlü demokratik ve politik bir topluluk olan tammany hall'ın etkinlik ve ilkeleri |
tammanism i.
|
|
124 |
Siyasal |
1800'lerde new york'ta güçlü demokratik ve politik bir topluluk olan tammany hall'ın etkinlik ve ilkeleri |
tammanyism i.
|
|
125 |
Siyasal |
askeri ve politik lider |
caudillo [spanish] i.
|
|
126 |
Siyasal |
halihazırda var olan bütün toplumsal, ekonomik ve politik kurumları tamamıyla ortadan kaldırıp, devrim yapmak isteyen inanış |
nihilism i.
|
|
127 |
Siyasal |
amerika'da sosyal ve politik alanda muhafazakarlığı savunan siyasi grup |
religious right i.
|
|
128 |
Siyasal |
zencilere eşit hak ve özgürlükler verilmesini savunan politik görüş |
negrophilism i.
|
|
129 |
Siyasal |
hükümetin serbest piyasaya müdahalesini sınırlayarak kişisel özgürlüğü en üst düzeye çıkarmayı amaçlayan politik teori |
neoliberalism i.
|
|
130 |
Siyasal |
tanrı'nın insanları yönetimine dayanan politik sistem |
thearchy i.
|
|
131 |
Siyasal |
aşırı sağ ve aşırı sol tarafından önerilen yolların ortasını bulan ekonomik ve politik gelişme |
third way i.
|
|
132 |
Siyasal |
demokrasi ile birlikte geçmişten gelen kurumların ve geleneksel ilkelerin korunmasını savunan politik felsefe |
tory democracy i.
|
|
133 |
Siyasal |
abd'de faaliyet gösteren ve hedeflerine siyasal reform yerine doğrudan eylem yoluyla ulaşmayı amaçlayan özerk eylemci gruplardan oluşmuş antifaşist bir politik aktivist hareket |
antifa i.
|
|
134 |
Siyasal |
leon trotsky ve takipçileri tarafından savunulan politik ve ekonomik komünizm |
trotskyist i.
|
|
135 |
Siyasal |
leon trotsky ve takipçileri tarafından savunulan politik ve ekonomik komünizm |
trotskyite i.
|
|
136 |
Siyasal |
Derinleşen Politik Anlaşmazlık |
deepening political row i.
|
|
137 |
Siyasal |
dış ülkede politik dokunulmazlık |
extraterritoriality i.
|
|
138 |
Siyasal |
egemen bir ulusun başka bir ulusu politik yollarla yavaş yavaş ortadan kaldırması |
politicide i.
|
|
139 |
Siyasal |
jeopolitik ve politik mülahazalar |
geopolitical and political considerations i.
|
|
140 |
Siyasal |
köle ticaretine karşı politik hareket |
abolitionism i.
|
|
141 |
Siyasal |
kuzey kore'de uygulanan resmi devlet ideolojisi ve ona dayalı olarak oluşturulan politik sistem |
juche idea i.
|
|
142 |
Siyasal |
kuzey kore'de uygulanan resmi devlet ideolojisi ve ona dayalı olarak oluşturulan politik sistem |
joo-cheh i.
|
|
143 |
Siyasal |
küçük bir politik grup |
cabal i.
|
|
144 |
Siyasal |
kuzey kore'de uygulanan resmi devlet ideolojisi ve ona dayalı olarak oluşturulan politik sistem |
chuch'e i.
|
|
145 |
Siyasal |
kuzey kore'de uygulanan resmi devlet ideolojisi ve ona dayalı olarak oluşturulan politik sistem |
juche sasang i.
|
|
146 |
Siyasal |
politik öngörüsüzlük |
political short-sightedness i.
|
|
147 |
Siyasal |
politik ortam |
political environment i.
|
|
148 |
Siyasal |
politik alan |
political sphere i.
|
|
149 |
Siyasal |
politik tutum |
policy stance i.
|
|
150 |
Siyasal |
politik araç |
political device i.
|
|
151 |
Siyasal |
politik ayrışma |
political dissidence i.
|
|
152 |
Siyasal |
politik çıkarım |
policy implication i.
|
|
153 |
Siyasal |
politik baskı |
political repression i.
|
|
154 |
Siyasal |
politik gerginlik |
political tension i.
|
|
155 |
Siyasal |
politik toplum |
political society i.
|
|
156 |
Siyasal |
politik araç |
political tool i.
|
|
157 |
Siyasal |
politik yapı |
political structure i.
|
|
158 |
Siyasal |
politik ayrımcılık |
political discrimination i.
|
|
159 |
Siyasal |
politik beyan |
policy statement i.
|
|
160 |
Siyasal |
politik baskı |
political pressure i.
|
|
161 |
Siyasal |
politik iktisat |
political economy i.
|
|
162 |
Siyasal |
politik kampanya |
political campaign i.
|
|
163 |
Siyasal |
politik değişim |
political alternation i.
|
|
164 |
Siyasal |
politik huzursuzluk |
political unrest i.
|
|
165 |
Siyasal |
politik istikrar |
political stability i.
|
|
166 |
Siyasal |
politik huzursuzluk |
political disturbance i.
|
|
167 |
Siyasal |
politik çıkmaz |
political gridlock i.
|
|
168 |
Siyasal |
politik sol |
political left i.
|
|
169 |
Siyasal |
politik şantaj |
political blackmail i.
|
|
170 |
Siyasal |
politik öngörüsüzlük |
political shortsightedness i.
|
|
171 |
Siyasal |
politik duruş |
political standing i.
|
|
172 |
Siyasal |
politik görüşlerine başvurulan kişi |
political pundit i.
|
|
173 |
Siyasal |
politik öznellik |
political subjectivity i.
|
|
174 |
Siyasal |
politik değer |
political value i.
|
|
175 |
Siyasal |
politik bağlılık |
political loyalties i.
|
|
176 |
Siyasal |
politik görüş |
political view i.
|
|
177 |
Siyasal |
politik reform |
political reform i.
|
|
178 |
Siyasal |
politik lider |
political leader i.
|
|
179 |
Siyasal |
politik muhalefet |
political dissident i.
|
|
180 |
Siyasal |
politik çıkmaz |
political impasse i.
|
|
181 |
Siyasal |
politik kördüğüm |
political impasse i.
|
|
182 |
Siyasal |
politik nüfuz |
political influence i.
|
|
183 |
Siyasal |
politik erk |
political power holder i.
|
|
184 |
Siyasal |
politik sistem |
political system i.
|
|
185 |
Siyasal |
politik elit |
political elite i.
|
|
186 |
Siyasal |
politik delege |
political agent i.
|
|
187 |
Siyasal |
politik zemin |
political grounds i.
|
|
188 |
Siyasal |
politik destek |
policy support i.
|
|
189 |
Siyasal |
politik baskı |
political oppression i.
|
|
190 |
Siyasal |
politik yelpaze |
political spectrum i.
|
|
191 |
Siyasal |
politik irade |
political will i.
|
|
192 |
Siyasal |
politik talimat |
policy prescription i.
|
|
193 |
Siyasal |
politik gelişmeler |
political developments i.
|
|
194 |
Siyasal |
politik söylem |
political rhetoric i.
|
|
195 |
Siyasal |
politik cüce |
political dwarf i.
|
|
196 |
Siyasal |
politik sorunlar |
policy issues i.
|
|
197 |
Siyasal |
politik devrim |
political upheaval i.
|
|
198 |
Siyasal |
politik birlik |
political unity i.
|
|
199 |
Siyasal |
politik dayanışma |
political unity i.
|
|
200 |
Siyasal |
politik anlaşma |
political compromise i.
|
|
201 |
Siyasal |
politik duruş |
political stance i.
|
|
202 |
Siyasal |
politik alan |
policy space i.
|
|
203 |
Siyasal |
politik bağlılık |
political loyalty i.
|
|
204 |
Siyasal |
politik anlaşma |
political compromise i.
|
|
205 |
Siyasal |
politik süreç yaklaşımı |
political process approach i.
|
|
206 |
Siyasal |
politik düzen |
political order i.
|
|
207 |
Siyasal |
soğuk savaş döneminde, doğu asya'daki komünist ülkeler ile kapitalist ve komünist olmayan ülkeleri ayıran politik sınırlar |
bamboo curtain i.
|
|
208 |
Siyasal |
sosyo-politik konjonktür |
socio-political conjuncture i.
|
|
209 |
Siyasal |
uzun süren politik çözümsüzlük |
protracted political deadlock i.
|
|
210 |
Siyasal |
utanç verici bir konuyu gizleyen, örtbas eden politik fikir ya da eylem |
diplomatic fig-leaf i.
|
|
211 |
Siyasal |
(antik yunan politik düşüncesinde) kanaat |
doxa i.
|
|
212 |
Siyasal |
1960'larda politik olarak radikal hippilerin bir üyesi |
yippie i.
|
|
213 |
Siyasal |
amerikan kültürünün aslını oluşturan politik ilke ve uygulamalar |
americanism i.
|
|
214 |
Siyasal |
bir politik partinin, yönetimin, kurumun içindeki yolsuzluk |
x factor i.
|
|
215 |
Siyasal |
bir politik partinin, yönetimin, kurumun içindeki skandal davranışlar |
x factor i.
|
|
216 |
Siyasal |
kıbrıs adasının yunanistan ile birleşmesini arzulayan politik hareket |
enosis i.
|
|
217 |
Siyasal |
politik grup |
estate i.
|
|
218 |
Siyasal |
komşu ülkelere göre politik ve ekonomik olarak hasta/sıkıntılı olan ülke |
the sick man of i.
|
|
219 |
Siyasal |
yerel, küçük ve güçlü politik ve sosyal teşkilat |
manorialism i.
|
|
220 |
Siyasal |
abd cumhuriyetçi partisi'nde politik bir grup |
half-breed i.
|
|
221 |
Siyasal |
politik eleştiriciliği veya kişisel muhalefeti vatansever olmamakla veya komünizmi savunmakla suçlayarak bastırmaya yönelik her türlü girişim |
mccarthyism i.
|
|
222 |
Siyasal |
gerici ve muhafazakar bakış açısı ile liberal ve radikal bakış açısı arasında kalan politik görüş |
middle i.
|
|
223 |
Siyasal |
politik huzur |
détente i.
|
|
224 |
Siyasal |
solcu, özgürlükçü ve politik doğrucu olarak görülen the guardian okuru |
guardian reader [uk] i.
|
|
225 |
Siyasal |
solcu, özgürlükçü ve politik doğrucu olarak görülen the guardian okuru |
guardianista [uk] i.
|
|
226 |
Siyasal |
politik terörist grubu |
hit squad i.
|
|
227 |
Siyasal |
otoriter devlet üzerine kurulu radikal ve aşırı milliyetçi politik yapı |
fascism i.
|
|
228 |
Siyasal |
gücün merkezi otorite ile kurucu politik birimlere dağıldığı bir hükümet sistemi |
federalism i.
|
|
229 |
Siyasal |
gizli politik faaliyet ve entrikalar |
dirty trick i.
|
|
230 |
Siyasal |
politik amaçlarla belirlenmiş alan |
division i.
|
|
231 |
Siyasal |
kültürel veya politik akımın gelişmeye başladığı zaman |
seedtime i.
|
|
232 |
Siyasal |
politik dava |
political agenda i.
|
|
233 |
Siyasal |
politik kargaşa |
political bedlam i.
|
|
234 |
Siyasal |
süper politik eylem komitesi |
independent-expenditure-only committee i.
|
|
235 |
Siyasal |
federal yetkilerin kısıtlanması ve özerklik kapsamının genişletilmesi hususunda anayasanın ayrıntılı yorumlanmasını destekleyen politik duruş |
state rights i.
|
|
236 |
Siyasal |
federal yetkilerin kısıtlanması ve özerklik kapsamının genişletilmesi hususunda anayasanın ayrıntılı yorumlanmasını destekleyen politik duruş |
states' rights i.
|
|
237 |
Siyasal |
süper politik eylem komitesi |
super pac i.
|
|
238 |
Siyasal |
politik niteliğini yok etmek |
depoliticize f.
|
|
239 |
Siyasal |
politik haklarını vermek |
enfranchise f.
|
|
240 |
Siyasal |
politik niteliğini yok etmek |
depoliticise f.
|
|
241 |
Siyasal |
politik ve ekonomik açıdan aşırı muhafazakar |
tory s.
|
|
242 |
Siyasal |
tam politik güce ya da kontrole sahip olan |
monocratic s.
|
|
Industry |
|
243 |
Sanayi |
finansal ve politik kurumlardan ziyade ürünlerin üretim ve dağıtımı ile işverenler ve çalışan ilişkilerine ait veya ilgili |
material s.
|
|
Insurance |
|
244 |
Sigortacılık |
politik rizikolar |
political risks i.
|
|
Computer |
|
245 |
Bilgisayar |
politik amaçlı hack eylemi |
hacktivism i.
|
|
Telecom |
|
246 |
Telekom |
politik amaçlı bilgisayar sistemlerinin çökertilmesi |
political hacktivism i.
|
|
Social Sciences |
|
247 |
Sosyal Bilimler |
bir topluluğun politik veya sosyal nedenlerle zorla yerinden edilmesi |
removal [south african] i.
|
|
248 |
Sosyal Bilimler |
politik iktisat okuyan kimse |
chrematist i.
|
|
249 |
Sosyal Bilimler |
robert owen'in komünist toplum yapılanmasına ilişkin politik ve sosyal teorileri |
owenism i.
|
|
250 |
Sosyal Bilimler |
kuzey kore komünist rejiminin politik açıdan incelenmesi |
pyongyangology i.
|
|
Education |
|
251 |
Eğitim |
karşılaştırmalı ekonomi politik |
comparative political economy i.
|
|
252 |
Eğitim |
uluslararası ekonomi politik |
international political economy i.
|
|
Literature |
|
253 |
Edebiyat |
kültürel, sosyal ya da politik durumları hicveden karikatürist |
lampoon artist i.
|
|
History |
|
254 |
Tarih |
antik yunanda politik birlik |
sympoliteia i.
|
|
255 |
Tarih |
antik yunanda politik birlik |
sympolity i.
|
|
Military |
|
256 |
Askeri |
bio politik askeri gündem hazırlama komitesi |
political military steering committee on partnership for peace i.
|
|
257 |
Askeri |
politik-askeri rapor |
polmil report i.
|
|
258 |
Askeri |
politik-askeri çerçeve |
political military framework i.
|
|
259 |
Askeri |
politik harp |
political warfare i.
|
|
260 |
Askeri |
politik-askeri |
polmil kısalt.
|
|
Art |
|
261 |
Sanat |
politik tiyatro |
political theatre i.
|
|
Music |
|
262 |
Müzik |
politik rap |
political rap i.
|
|
263 |
Müzik |
politik hip hop |
political rap i.
|
|
Slang |
|
264 |
Argo |
aşırı derecede politik doğrucu olduğu düşünülen bir kişi için kullanılan aşağılayıcı argo kelime |
woketard i.
|
|
Modern Slang |
|
265 |
Modern Argo |
eski amerikan başkanı trump'ın amerikan halkını birbirine düşürmek için kullandığı bir politik propaganda |
agit-trash i.
|
|
266 |
Modern Argo |
kendilerini ana akım ve aşırı muhafazakarların dışarısından tutan sağcı politik hareket |
alt-lite i.
|
|
267 |
Modern Argo |
devlet hizmetlerinin ortadan kaldırılması gerektiğini savunan sosyal darwinizmin bir uzantısı olan politik ideoloji |
anarcho-darwinism i.
|
|
268 |
Modern Argo |
bürokrasinin karşısına monarşiyi koyan bir politik ideoloji |
anarcho-monarchism i.
|
|