Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | parasal olarak | moneywise zf. |
Genel | parasal olarak | pecuniarily zf. |
Trade/Economic | ||
Ticaret/Ekonomi | parasal olarak | term of cash i. |
Ticaret/Ekonomi | parasal olarak | financially zf. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | bir lorda tebaasını, kölesini veya kiracısını öldürmenin karşılığında parasal tazminat olarak ödenen meblağ | manbote i. |
Genel | karşılamak (parasal olarak) | afford f. |
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | (birini) bir miktar içeri sokmak (parasal olarak) | set (someone) back f. |
Phrases | ||
İfadeler | parasal olarak darda | in embarrassed circumstances expr. |
Idioms | ||
Deyim | (parasal olarak) sıkıntıya düşmek | have a thin time f. |
Deyim | (parasal olarak) sıkıntıya düşmek | have a thin time of it f. |
Deyim | parasal olarak rahatı yerinde | in easy circumstances expr. |
Trade/Economic | ||
Ticaret/Ekonomi | ortalamaları parasal standart olarak kullanılan değerler bütünü | basket i. |
Institutes | ||
Kurum/Kuruluş | finansal olarak kendi kendine yetemeyen ve parasal desteği kendi mezhebinden veya daha büyük dini kurumlardan alan yerel kilise | mission i. |