of a certain - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

of a certain



"of a certain" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 4 sonuç

İngilizce Türkçe
General
of a certain zf. kesinlikle
of a certain zf. elbette
of a certain zf. şüphesiz
of a certain zf. muhakkak

"of a certain" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 30 sonuç

İngilizce Türkçe
General
the habit of using a certain expression i. ağız alışkanlığı
manner of running ( of a certain device) i. çalıma şekli
a certain time of period i. belli zaman periyodu
demand (a certain period of) time f. zaman istemek
be of a certain age f. yaşı kemale ermek
a certain number of s. belli bir sayıda
a certain part of s. belli bir kısmının
for a certain sum of money zf. belirli bir ücret karşılığı
in a certain amount of zf. belli sayıda
Phrases
from a certain point of view expr. belli bir bakış açısına göre
from a certain point of view expr. bir açıdan bakılırsa
Colloquial
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birileri/bir şeyler) arasında en müstesna olanı
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birilerinin/bir şeylerin) en müstesnası
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birileri/bir şeyler) arasında en özel olanı
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birilerinin/bir şeylerin) en iyi/güzel örneği
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birileri/bir şeyler) arasında en üstün özelliklere sahip olan kişi/şey
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birilerinin/bir şeylerin) şahı
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birilerinin/bir şeylerin) en üstünü
Idioms
of a certain age s. belirli bir yaşa gelmiş
of a certain age s. belli bir yaşa gelmiş
of a certain age s. çok genç değil
of a certain age s. gençliği solmuş
of a certain age s. yaşını başını almış
of a certain age expr. belli yaştaki
somebody of a certain age expr. (belli bir) yaştaki
somebody of a certain age expr. (belli bir) yaşa gelmiş
doesn't have a (certain kind of) bone in (one's) body expr. (birinin) damarlarında bir damla bile kötülük/kıskançlık bulunmaz
hell has no fury like a (certain type of person) scorned expr. aşkta reddedilmiş (bir kişinin) gazabı cehennemde bile görülmez
hell has no fury like a (certain type of person) scorned expr. hiç kimse, aşkta geri çevrilmiş (birinden) daha tehlikeli olamaz
Marine
number of cycles of a  certain stress range i. yorulma göstergesi olarak kullanılan gerilme döngü sayısı