nedenler - Türkçe İngilizce Sözlük

nedenler

"nedenler" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç

Türkçe İngilizce
General
nedenler causes i.
I have discouraged amendments which loaded other good causes on to our own report.
Kendi raporumuza başka iyi nedenler yükleyen değişikliklerden vazgeçtim.

More Sentences
nedenler reasons i.
The Charter has diminished, not extended people's rights, for obvious reasons.
Şart, bilinen nedenlerden dolayı insanların haklarını genişletmek yerine azaltmıştır.

More Sentences
nedenler reasoning i.
nedenler wherefores i.

"nedenler" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 44 sonuç

Türkçe İngilizce
General
asıl nedenler main reasons i.
But that isn't the main reason why this practice continues.
Ancak bu uygulamanın devam etmesinin asıl nedeni bu değil.

More Sentences
başlıca nedenler primary reasons i.
His primary reason for going out was to see Patty.
Dışarı çıkmasının başlıca nedeni Patty'yi görmekti.

More Sentences
çeşitli nedenler various reasons i.
Various reasons are given to justify this human rights violation in the name of traditional culture or religion.
Bu insan hakları ihlalini geleneksel kültür veya din adına meşrulaştırmak için çeşitli nedenler gösterilmektedir.

More Sentences
temel nedenler main reasons i.
There are two main reasons why it has adopted this approach.
Bu yaklaşımı benimsemesinin iki temel nedeni var.

More Sentences
Telecom
yaygın nedenler common causes i.
Common causes of stress are work and human relationships.
Stresin yaygın nedenleri iş ve insan ilişkileridir.

More Sentences
General
hafifletici nedenler extenuating circumstances i.
hafifletici nedenler mitigating causes i.
zorunlu nedenler force majeure i.
(bir durumun vb) altında yatan nedenler underlying results i.
zorunlu nedenler acts of god i.
bürokratik nedenler bureaucratic reasons i.
zorlayıcı nedenler force majeure i.
başlıca nedenler main reasons i.
elde olmayan nedenler reasons beyond one's control i.
ana nedenler main reasons i.
tıbbi nedenler ya da bağımlılıktan ziyade keyif için alınan (uyuşturucu) recrational s.
Phrases
bütün bu nedenler düşünüldüğünde when all these reasons are taken into consideration/account expr.
başka bazı nedenler yüzünden for some other reasons expr.
bütün bu nedenler düşünüldüğünde considering all these reasons expr.
Colloquial
hafifletici nedenler extenuating circumstances i.
elimizde olmayan nedenler yüzünden due to reasons beyond our control expr.
Idioms
neden öyle olması gerektiğiyle ilgili nedenler sunmak make out a case f.
aleyhinde dava açmak için nedenler bulmak/dosya oluşturmak make out a case f.
Trade/Economic
ağırlaştırıcı nedenler aggravating circumstances i.
bir mal veya hizmeti satın almaya yönelten nedenler buying motives i.
elde olmayan nedenler beyond control i.
tehlike doğuran nedenler peril i.
zarar doğuran nedenler peril i.
zorlayıcı nedenler forced causes i.
Law
cezayı ağırlaştırıcı nedenler aggravating circumstances i.
cezayı hafifletici nedenler extenuating circumstance i.
cezayı hafifletici nedenler extenuating circumstances i.
cezayı hafifletici nedenler mitigating causes i.
dava hakkı veren nedenler causes of action i.
geçici nedenler temporary causes i.
evlenmeye engel nedenler impediments to marriage i.
evlenmeye engel nedenler diriment impediment i.
hafifletici nedenler extenuating circumstances i.
hafifletici nedenler mitigating circumstances i.
haklı nedenler cogent grounds i.
Insurance
elde olmayan nedenler ve koşullar altında anlaşmanın yerine getirilememesi sonucu sözleşmenin iptali frustration i.
Medical
kardiak nedenler cardiac causes i.
kanser dışı nedenler reasons out of cancer i.
Pathology
erkek kaynaklı nedenler ile birlikte kadın infertilitesi female infertility associated with male factors i.