İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | muslims i. | müslümanlar | ||
We heard about the large-scale repression of Catholics and Muslims earlier on. Daha önce Katoliklere ve Müslümanlara yönelik geniş çaplı baskıları duymuştuk. More Sentences |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | muslims women i. | müslüman kadınlar | ||
The European Muslim women who spoke highlighted the fact that the Koran is interpreted solely by men. Konuşma yapan Avrupalı Müslüman kadınlar Kuran'ın sadece erkekler tarafından yorumlandığı gerçeğinin altını çizdiler. More Sentences |
||||
Genel | black muslims i. | siyah müslümanlar | ||
Genel | mission to muslims i. | müslümanlara misyonerlik | ||
Genel | people from medine who helped immigrated muslims i. | ensar | ||
Genel | missions to muslims i. | müslümanların misyonları | ||
Genel | non-muslims i. | kefere | ||
Genel | turkish-muslims i. | türk-müslümanlar | ||
Politics | ||||
Siyasal | revolutionary organization of socialist muslims i. | 20 farklı ülkede terörist saldırılar düzenlemiş filistin kökenli uluslararası bir terör örgütü | ||
Siyasal | revolutionary organization of socialist muslims i. | bugüne dek 20 ülkede terör saldırısı düzenlemiş filistinli uluslararası bir terör örgütü |