| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | layıkıyla | adequately zf. | ||
|
The internal auditor must have sufficient assistance to do his job adequately. İç denetçi, işini layıkıyla yapabilmesi için yeterli desteğe sahip olmalıdır. More Sentences |
||||
| Genel | layıkıyla | properly zf. | ||
|
These tasks cannot be done properly under the current constraints. Mevcut kısıtlamalar altında bu görevlerin layıkıyla yerine getirilmesi mümkün değildir. More Sentences |
||||
| Common Usage | ||||
| Yaygın Kullanım | layıkıyla | thoroughly zf. | ||
| General | ||||
| Genel | layıkıyla | condignly zf. | ||
| Genel | layıkıyla | as it should be zf. | ||
| Genel | layıkıyla | duly zf. | ||
| Genel | layıkıyla | deservedly zf. | ||
| Genel | layıkıyla | orderly zf. | ||
| Idioms | ||||
| Deyim | layıkıyla | to a fare-thee-well expr. | ||
| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | her işi layıkıyla yapan yardımcı | right hand i. |
| Genel | layıkıyla karşılanmak | be duly admitted f. |
| Genel | layıkıyla kabul edilmek | be duly admitted f. |
| Genel | görevini layıkıyla yapmak | duly perform one's duties f. |
| Phrasals | ||
| Öbek Fiiller | layıkıyla başarmak | do up f. |
| Proverb | ||
| Atasözü | bir işi yapıyorsan layıkıyla/tam yap | if you bow at all bow low |
| Idioms | ||
| Deyim | layıkıyla bitirmek | go out on a high note f. |
