kulağa - Türkçe İngilizce Sözlük

kulağa

"kulağa" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kulağa earwig i.

"kulağa" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 201 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kulağa hoş gelmek sound nice f.
That sounds nice.
Kulağa hoş geliyor.

More Sentences
kulağa hoş gelen fine-sounding s.
Further shadow boxing and fine-sounding speeches are more in evidence than actual results.
Gölge boksu ve kulağa hoş gelen konuşmalar, gerçek sonuçlardan daha fazla kanıt niteliğindedir.

More Sentences
Colloquial
kulağa iyi geliyor (that) sounds good expr.
That sounds good, right?
O, kulağa iyi geliyor, değil mi?

More Sentences
Idioms
kulağa şüpheli gelmek sound fishy f.
This sounds fishy.
Kulağa şüpheli geliyor.

More Sentences
Speaking
kulağa cazip geliyor sounds appealing expr.
The idea of decoupling aids and cutting red tape sounds appealing.
Yardımların ayrıştırılması ve bürokrasinin azaltılması fikri kulağa cazip geliyor.

More Sentences
kulağa hoş geliyor it sounds good expr.
I think it sounds good.
Bence kulağa hoş geliyor.

More Sentences
kulağa harika geliyor! sounds awesome! expr.
That sounds awesome.
Kulağa harika geliyor.

More Sentences
General
sesi kulağa hoş gelmek euphoniousness i.
kulağa hoş gelme euphony i.
kulağa benzer bir çıkıntı lug i.
kulaktan kulağa oyunu telephone (us) i.
kulaktan kulağa oyunu chinese whispers (uk) i.
kulağa su kaçması (water) to escape the ear canal i.
kulağa tutturulan bir çeşit küpe ear wrap i.
yüze veya kulağa atılan tokat wherret i.
yüze veya kulağa atılan yumruk wherret i.
(kulağa veya yüze atılan) tokat whirret i.
(kulağa veya yüze gelen) darbe whirret i.
işitme cihazının kulağa takılan parçası button i.
kulaktan kulağa oyunu gossip i.
kulaktan kulağa oyunu operator i.
kulağa hoş gelmek sound great f.
kulağa iyi gelmek sound nice f.
kulağa iyi gelmek sound great f.
kulağa iyi gelmek good to ear f.
kulaktan kulağa yayılmak get about f.
kulağa çalınmak reach one's ears f.
kulağa çalınmak come to one's ears f.
kulağa gelmek reach one's ears f.
kulağa gelmek come to one's ears f.
kulağa saçma gelmek sound crazy f.
kulağa yabancı gelmek sound strange f.
kulağa yabancı gelmek sound unfamiliar f.
kulağa güzel gelmek sound good f.
kulağa tanıdık gelmek sound familiar f.
kulağa heyecanlı gelmek sound exciting f.
hem göze hem kulağa hitap etmek appeal to both eye and ear f.
kulağa acımasız gelmek sound harsh f.
kulağa zor gelmek sound difficult f.
(ses) kulağa gelmek catch f.
kulağa aynı gelmek sound same f.
kulağa su kaçmak (water) to escape the ear canal f.
kulağa vurmak box f.
kulağa ud sesi gibi gelmek lute f.
kulaktan kulağa gitmek overrun f.
kulaktan kulağa yaymak run f.
kulağa hoş gelmeyen rough s.
kulağa hoş gelen easy on the ear s.
kulağa hoş gelen euphonic s.
kulağa hoş gelen dulcet s.
sesi kulağa hoş gelen euphonious s.
kulaktan kulağa yayılmış auricular s.
kulağa ait audial s.
kulağa ait aural s.
kulağa hitap eden songful s.
kulağa hoş gelen melodious s.
kulağa hoş gelen tuneful s.
kulağa ait earal s.
kulağa benzeyen ear-like s.
kulağa benzeyen ear-shaped s.
kulağa benzeyen auricular s.
kulağa hoş gelmeyen unlistenable s.
kulağa hoş gelmeyen unsweet s.
kulağa hoş gelen liquid s.
kulağa hoş gelen listenable s.
kulağa hoş gelen mellisonant s.
kulağa hoş gelen genteel-sounding s.
kulağa hoş gelen fair s.
kulağa hoş gelen harmonious s.
kulağa hitap etmeyen hash [dialect] s.
kulağa hoş gelen honied s.
kulağa berbat gelen horrisonous s.
kulağa hoş gelen ear-tickling s.
kulağa hoş gelen congenial s.
(küpe) delikli kulağa takılan pierced s.
kulağa hoş gelen silky s.
kulağa hoş gelen sirenic s.
kulağa hoş gelen sirenical s.
kulağa hoş gelen sirupy s.
hafif olup kulağa hoş gelen (müzik) pretty s.
kulağa hoş gelecek şekilde euphoniously zf.
kulaktan kulağa on the grapevine zf.
kulağa dair aurally zf.
kulaktan kulağa auricularly zf.
Phrasals
kulaktan kulağa yayılmak bandy about f.
kulaktan kulağa yayılmak spread abroad f.
(bir şey, bir yer, bir grup içerisinde) küçük küçük/kulaktan kulağa yayılmak ripple through (something) f.
Proverb
duyulmak istenen/kulağa güzel gelen sözler kimseye fayda sağlamaz he who gives fair words feeds you with an empty spoon
Colloquial
kulağa çok hoş gelen isim a cool-sounding name i.
kulağa çalınmak come to one's ears f.
kulağa gelmek come to one's ears f.
kulağa isveççe gibi gelen hurdy gurdy s.
kulağa isveççe gibi gelen hurdy-gurdy s.
kulaktan kulağa yayılan haber bush telegraph expr.
eğer kulağa gerçek olamayacak kadar iyi geliyorsa, muhtemelen gerçek değildir if it sounds too good to be true, it probably is expr.
eğer kulağa gerçek olamayacak kadar iyi geliyorsa, o işte bir bit yeniği/yanlışlık olabilir if it sounds too good to be true, it probably is expr.
eğer kulağa gerçek olamayacak kadar iyi geliyorsa, genellikle gerçek değildir if it sounds too good to be true, it usually is expr.
eğer kulağa gerçek olamayacak kadar iyi geliyorsa, genellikle o işte bir bit yeniği/yanlışlık vardır if it sounds too good to be true, it usually is expr.
kulağa (birinin/bir şeyin) bir özelliği gibi geliyor (someone or something) called, they want their (something) back! expr.
kulağa mantıklı geliyor (that) sounds good expr.
kulağa iyi geliyor (that) sounds like a plan expr.
kulağa mantıklı geliyor (that) sounds like a plan expr.
eğer kulağa gerçek olamayacak kadar iyi geliyorsa, muhtemelen gerçek değildir if something sounds too good to be true, it probably is expr.
eğer kulağa gerçek olamayacak kadar iyi geliyorsa, o işte bir bit yeniği/yanlışlık olabilir if something sounds too good to be true, it probably is expr.
eğer kulağa gerçek olamayacak kadar iyi geliyorsa, muhtemelen gerçek değildir if something sounds too good to be true, it usually is expr.
eğer kulağa gerçek olamayacak kadar iyi geliyorsa, o işte bir bit yeniği/yanlışlık olabilir if something sounds too good to be true, it usually is expr.
kulağa pek hoş gelmiyor/gelmeyecek, ama… I'm not being funny, but… [uk] expr.
Idioms
gizlice kulağa fısıldanan bilgi/tavsiye/uyarı word in someone's ear i.
kulaktan kulağa bush telegraph i.
kulağa fısıldanan söz word in someone's ear i.
gizlice kulağa fısıldanan bilgi/tavsiye/uyarı a word in (one's) ear i.
kulağa fısıldanan söz a word in (one's) ear i.
gizlice kulağa fısıldanan bilgi/tavsiye/uyarı a word in someone's ear [uk] i.
kulağa fısıldanan söz a word in someone's ear [uk] i.
kulağa hoş gelen şey music to ears i.
kulağa mantıklı gelmek ring true f.
kulağa hoş ve rahatlatıcı gelmek be easy on the ear f.
kulağa hoş/güzel gelmek have a ring to it f.
kulağa bir şey gibi gelmek sound a (kind of) note f.
kulağa tanıdık/aşina gelmek have a familiar ring (about/to it) f.
kulağa doğru gibi gelmek ring true f.
kulağa (bir şey) gibi gelmek sound as if (something) f.
kulağa hatalı/yanlış gibi gelmek sound fishy f.
kulağa çok iyi gelmek sound like a (real) winner f.
kulağa harika bir fikir gibi gelmek sound like a (real) winner f.
kulağa harika/uygun biri gibi gelmek sound like a (real) winner f.
kulağa hoş gelen easy on the ear s.
kulağa hitap eden easy on the ear s.
kulağa harika/çok iyi geliyor! sounds like a winner! expr.
Speaking
bu kulağa hoş geliyor I like the sound of that expr.
biliyorum kulağa hoş gelmiyor ama hiçbir şey olmadı I know it doesn't sound good but nothing happened expr.
kulağa iyi bir fikir gibi geliyor that sounds like a good idea expr.
kulağa mantıklı geliyor sounds like a plan expr.
kulağa tuhaf geldiğini biliyorum I know it sounds weird expr.
kulağa çok romantik geliyor it sounds so romantic expr.
kulağa biraz garip gelecek I know this is gonna sound a bit weird expr.
kulağa nasıl geliyor? how's that sound? expr.
kulağa garip gelmiyor mu? does it sound strange? expr.
kulağa hoş geliyor it sounds great expr.
kulağa hoş geliyor that sounds fine expr.
kulağa tuhaf gelmiyor mu? does it sound strange? expr.
kulağa hoş geliyor it has a nice ring to it expr.
kulağa saçma geldiğini biliyorum I know this sounds crazy expr.
kulağa hoş geliyor that sounds great expr.
kulağa da hoş geliyor hani it's got a ring to it expr.
ne dersin? (nasıl geliyor kulağa) how's that sound? expr.
kulağa saçma geldiğini biliyorum I know this sounds ridiculous expr.
kulağa delice geldiğini biliyorum I know this sounds insane expr.
kulağa çok saçma geliyor biliyorum I know how crazy this sounds expr.
kulağa kötü geliyor it sounds bad expr.
kulağa gizemli geliyor mu? does this sound mysterious? expr.
kulağa mantıksız geliyor it makes no sense expr.
kulağa eğlenceli geliyor that sounds like fun expr.
Trade/Economic
göze ve kulağa hitap eden eğitim araçları visual aids i.
kulaktan kulağa pazarlama word of mouth marketing i.
kulaktan kulağa pazarlama buzz marketing i.
Tourism
kulaktan kulağa reklam word-of-mouth advertising i.
Technical
başa ve kulağa takılan kulaklık headphone and earphone i.
Medical
kullanıcı tarafından kulağa tamamıyla takılmayan işitme ekipmanları hearing aid equipment not entirely worn on the listener i.
kulağa uygulama auricular use i.
orta kulağa implante edilen işitme cihazları middle ear implantable hearing aids i.
orta kulağa yapılan baskı uygulaması testi granduate i.
orta kulağa bağlı sağırlık conduction deafness i.
zamk kulak sendromunda orta kulağa hava girmesini sağlamak için kulak zarına yerleştirilen küçük tüp grommet i.
Anatomy
kulağa temiz kanı getiren atardamar arteria auricularis i.
(kuş, sürüngen ve amfibilerde) kulak zarını iç kulağa bağlayan kemiksi veya kıkırdaklı yapı columella i.
(kuş, sürüngen ve amfibilerde) kulak zarını iç kulağa bağlayan kemiksi veya kıkırdaklı yapı columella auris i.
hem şakağa, hem de kulağa ait temporo-auricular s.
iç kulağa ait entotic s.
iki kulağa ait biaural s.
iki kulağa dair biaural s.
Biology
kulağa benzeyen parça auricle i.
iki kulağa ait biauricular s.
iki kulağa dair biauricular s.
Zoology
cüce kulağa kaçanlar labiidae i.
kum kulağa kaçanlar labiduridae i.
kulağa kaçanlar dermaptera i.
Breeding
(köpek ırklarında) dış köşesi kulağa bakan yarık şeklinde göz almond eye i.
Apiculture
kulağa kaçan earwig i.
Education
göze ve kulağa hitap eden eğitim araçları audio visual educational aids i.
Literature
birbirini takip eden cümle veya satırların sonunda kulağa benzer gelen ifadelerin kullanıldığı söz sanatı homoeoteleuton i.
Environment
kulağa yakın yerleştirilmiş ses kaynaklarından gelen ses kirliliğinin belirlenmesi determination of sound immission from sound sources placed close to the ear i.
Music
kulağa hoş gelmeyen nota blue note i.
kulağa hoş gelen seslerin oluşturduğu kombinasyon harmony i.
akortsuzluk nedeniyle kulağa uyumsuz gelen sesler discord i.
yanlış tonlama nedeniyle kulağa uyumsuz gelen sesler discord i.
kulağa hoş gelmeyen unmusical s.
kulağa hoş gelen euphonious s.
kulağa hoş gelen euphonical s.
kulağa hoş gelen euphonous s.
kulağa hoş gelen ses dizisine sahip olan lyric s.
kulağa hoş gelen ses dizisine sahip olan lyrical s.
flütten çıkmış gibi kulağa tiz ve net gelen (ses) fluted s.
Latin
söylenen söz kulağa derin gelir quidquid latine dictum sit, altum viditur expr.
söylenen her şey kulağa önemli gibi gelir quidquid latine dictum sit, altum sonatur expr.
Archaic
kulağa hitap eden euphonical s.
Slang
kulağa hoş gelen, yumuşak pop müzik ear candy i.
kulaktan kulağa duyurmak peddle f.
British Slang
bir hikayenin kulaktan kulağa anlatılarak değişime uğraması chinese whispers i.
kulaktan kulağa oyunu chinese whispers i.
Modern Slang
kulağa alabama'ya özgü gibi alabamaish s.