Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | karşı duran | dissenting s. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | -e karşı duran | set s. | ||
The high snowy mountains were set against the blue sky. Yüksek karlı dağlar mavi gökyüzüne karşı duruyordu. More Sentences |
||||
Genel | karşı karşıya duran ve ellerindeki sopa gibi silahlarla aralarından geçenlere vuran iki sıra insan | gauntlet i. | ||
Genel | (iki hayvan) karşı karşıya duran | confronte s. | ||
Genel | islamı seçip haçlılara karşı duran araplara ait veya ilişkili | saracen s. | ||
Genel | islamı seçip haçlılara karşı duran araplara ait veya ilişkili | saracenic s. | ||
History | ||||
Tarih | islamı seçerek haçlılara karşı duran araplar | saracens i. |